Cumartesi Mayıs 4, 2024

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

Ama zayıf ve sıska bu bünyenin içinde bedenine dar gelen kocaman bir çatal yürek,  PKK’ya  ve Kürt halkının davasına  adanmışlık yatmaktadır.

Cezaevinde işkenceci Esat Oktay Yıldırım’ın suratına, şerefsiz-katil diyerek tüküren nadir insandır.

Sakine’yi daha önemlisi Sakine yapan Diyarbakır Cezaevinde ilk PKK Siyasi savunmasını 300 sayfa ile yapan başeğmez devrimci kişiliğidir, gördüğü insanlık dışı işkencelere rağmen konuşmamış, düşman karşısında asla başeğmemiştir,  gösterdigi yiğitçe bu direniş ile Kürt Hareketi içinde efsane kadın haline gelmiştir.

KNK Paris Temsilcisi Fidan Doğan (Rojbin) ile Leyla Sönmez ise Kürt kadın hareketinin fedakar ,çalışkan aynı zamanda diplomasi trafiğini yürüten saygın siyasetçileridir.

Her biri Avupa’nın rahat ve özel yaşantılarını terkederek bütün birikimlerini, üniversite kazanımlarını Kürt Ulusal hareketi ve Kadının özgürleşmesi için harcamışlardır.

 

Avrupada işlenen siyasi cinayetlere bir yenisi daha eklendi. İran Kürdistan Demokrat Partisi yöneticisi Abdurrahman Kasumlu 1989 yılında Viyana’da İran ajanları tarafından öldürüldü.

1981 yılında partizan taraftarı Katip Sultan Almanya`nın Aachen ve

Hollanda’nın başkenti Amsterdam’da devrimci Nubar Yalım  MİT ajanları tarafından 1982 yılında aynı yol ve yöntemle susturucu silahla öldürülmüştü.

Katiller bu sefer seneler sonra yeniden sahneye çıktılar. Hedef tahtası olarak seçtikleri kişiler sıradan, rastgele değil yine en değerli kadrolardı.

Bizde BARIŞ`ı tesis etmek için çaba sarfeden GÜVERCİNLERE kurşun sıkılmaz. Ama bu gözü dönmüş katiller bunu da yaptılar.

Savunmasız, üstelik kadın olan bu üç fidana karşı işlenen bu vahşetin sebebi bence KORKU’dur.

Cinayet haberi duyulur duyulmaz, akın akın olay yerine gelen Kürt halkının kabaran öfkesi,nin önüne geçmek mümkün değildi. Yüzbin kişiyi aşan böylesine kitlesel yürüyüş burada ne görüldü, ne de duyuldu. Bu Kürt mücadelesinin geldiği boyutu anlamak bakımından çok önemlidir.

Tüm herkesin talebi cinayetin bir an evvel aydınlatılması, katillerin bulunması  oldu.

Cinayet işlendikten hemen sonra, daha cesetler bile kaldırılmadan AKP ve Başbakan yardımcısı devşirme Kürt Hüseyin Çelik PKK’nin kendi iç infazı”  olarak değerlendirdi.

Aynı tepkiyi Roboski’de öldürülen 34 masum Kürt köylüsü için neden göstermedi? Olay 1,5 gün neden gizlendi. Bu telaş neyin ifadesidir? Suçluluk psikolojisinin ifadesidir.

Yaptıkları cinayeti gizlemek için bu sefer Fransa’dan detaylı bilgi ile olayın bir an önce aydınlatılması başvurusunda bulundular.

 

Peki Roboski’de bir sene zarfında sen ne yol katettin? Hiç bir şey.

KUH bu siyasi cinayette dostları ile düşmanlarını daha iyi tanıma firsatı buldu.

Yeminli Ermeni-Kürt düşmanı Fatih Altaylı, Ertuğrul Özkok, polisten gazeteci olan Emre Uslu, bavullarla belgeyi savcılığa teslim eden gazeteci olarak tanıdıgıımız Fettullahçı Mehmet Baransu’nun köşelerinde yazdıkları yazılar ile  Devlet’in akıl hocaları olduklarını gösterdiler.

Hiç denenmemiş yol ve yöntemlerin denenmesi için Önderlerin öldürülmesini işaret ettiler.

 “sürpriz gelişmeler olabilir” dediler,

Son altı ay içerisinde “bu tür eylemler olabilir”,  “birkaç gün içinde paketleme olabilir”, “olayı hedefinden saptırmak üzere kafa bulandırmak için bilgi kirliliği yaratan, kafaları bulandıran” yazılar yazan, “her yol denendi sadece önderler  yok edilmedi” dediler.

 “İlk 20 isim öldürülsün örgütün etkisi azalır” diye kan dökülmesi için yol gösterdiler…

Ahmet Kaya için nasıl linç kampanyası yürüttüler, ölümüne sebep oldular. Bunlar daha unutulmadı. Kaleminden KAN damlayan bu çanakyalayıcı asalak takımının cinayetlerden, katliamlardan birinci derece sorumlu olduklarını unutmayalım.

AKP “açılımlar” adı altında toplumu oyalamaya, aldatmaya ve şirin görünmeye çalışıyor.

Alevi toplumunun tüm beklentileri bir kandırmaca, Sunni bir kesim yaratma olduğu ortaya çıktı.

Hrant Dink cinayeti aydınlatılması için verilen sözler, yerine getirilmedi…..

 

Devletin Bariş görüşmeleri sürecinde Sorunu cözeceğim demesine ALDANILMAMALIDIR

Her sefer yapılan müzakerelerde devletin esas amacı ve gayesi PKK Önderligini İMHA ve YOK ETME olacaktır.

Önderlik her koşul altında göz bebeğimiz gibi korunmalıdır.

Sakine Cansız, Fidan Doğan, Leyla Söylemez müzakereler sürecinde Şehit olan BARIŞ GÜVERCINLERİ olarak anılacaklardır.

 

KÜRT HALKININ BAŞI SAĞ OLSUN…

103940

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

18 Mayıs yaklaşırken…

Deniz Gezmişler idam için günler sayarken, Mahirler cezaevinden kaçıp onları kurtarmak için Kızıldere yoluna düştüklerin de ülkenin başka yerinde halklar ile buluşup devrimci yolunu çizen başka bir lider vardır. Türkiye devrimci önderleri arasında silahlı propagandayı ve radikal değişimi kendi hedeflerine koyan İbrahim Kaypakkaya ve arkadaşları partileşme yolunda önemli adımlar atıyor ve Türkiye devrimci geleneğine katkılarını sessizce sunuyordu.

Kasketin en çok yakıştığı insana minnet ve hayranlıkla (1)

“Mors immortalis.”[2]

Kasketin en çok yakıştığı insandı.

O meşhur fotoğrafı her görüldüğünde, yüzündeki masum tebessümün içimizi ısıttığı devrimci.

Gülmek/ gülümsemek bir insana ancak, Kaypakkaya kadar yakışırdı.

“Diyarbakır’ da bir kaya sanki yükselmiş aya”; “İbom, kutup yıldızım, sol yanımın cevahiri”; “Ölüm toplasa da çiçekleri,/ çiçekte tohum biter mi?” dedirtmişti kendine.

TKP/ML-TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı

Yoldaşlar, dostlar, halkımız

7 Haziran'da HDP'yi Bekleyen Tehlike- Ergülen Toprak

7 Haziran’daki seçimlerden önce yanıtı en çok merak edilen soru:

“HDP yüzde 10’u aştığı takdirde barajı geçmesi engellenebilir mi?” 

Her ne kadar HDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş, cep telefonları için geliştirdikleri bir sistemle seçim sonuçlarının güvenliğini sağlayacaklarını söylese de, geçmiş yıllarda yaşanan şaibeli durumlar göz önünde bulundurulduğunda, 7 Haziran gecesi yaşanacakları tahmin etmek hiç de zor değil.

YDG: “Direnişin Meşalesi, Zaferin adıdır Kaypakkaya!”

“Komünist önder İbrahim Kaypakkaya yoldaş, egemenlerin, halkımıza dayattığı yoksulluk ve sefalete, yaşatılan acı ve akıtılan kana, halkımız üzerindeki siyasal ve sosyal tahakküme karşı koyuşun büyük cüreti olarak doğdu. 

Kaypakkaya yoldaş, yarım asırlık suskunluğu parçalayan keskin çıkışı, devrimciler üzerinde esen revizyonist ve idealist rüzgarın net kopuşu, komünist bilincin sapmaz duruşu oldu.

Ulus devlet kapitalist sistem için gerekliydi…

Ulus devleti kapitalizm için gereklidir, işçi sınıfının iktidarında ulus devletine ihtiyaç yoktur, eğer ulus devleti içinde işçi sınıfının iktidarını kuruyoruz diyorlarsa orada kapitalist sistem gizli ve üstü kapalı bir şekilde varlığını koruyor anlamındadır, çünkü ulus devlet sadece kapitalistler için sermaye birikimi için gerekli bir başlangıçtı. Evrensel olan bir sistemin sınırlara ve paranın akışını engelleyecek farklılıklara artık ihtiyacı yoktur, çünkü sermaye kendi varlığını garantiye alırken aynı zamanda kara para ile yasa dışı işlerini yaptıracak araçlar da yaratmaya devam ediyor.

Öfkenin bilinci, direnişin rehberidir Kaypakkaya!

Emperyalist-kapitalist sistemin daha fazla kâr odaklı sömürü çarkının işçi-emekçilerin alınteri, canı ve kanı ile işletildiği bu düzene karşı isyanın sesleriyle doludur Mayıs ayı… Enternasyonal işçi marşının bilincimizi keskinleştiren bu dizeleriyle başlar Mayıs ayı.

Oh.. Hayat Partililere Güzel -İroni

Hayel parayla değil ya..

Biz proletarya köylüler için hayat çok zor.

Yaşantımız her gün mücadeleyle geçiyor.

Tamam efendim.

Nasıl isterseniz efendim.

Elbetteki sizin istediğiniz gibi olacak efendim.

Sıkıldıysanız.......

Gerçekten mücadele çok zor.

Yok ki bir tanıdığımda her hangi bir gazeteye . .....  sözcü olam. 

Ne güzelde gazete ulaşabildiğiniz her yere ulaşın demişken.

Benim ulaşabileceğim yer ne kadarki.

Kenan Evren öldü; peki yarım kalan ne?

12 Eylül 1980, televizyonda apoletleri ile devlet ve ordu bürokrasisi içinde bir şahsiyet Kenan Evren. Ve bir ilan; “Ordu yönetime el koymuştur.”

Her ne kadar dönemin darbe basını iktidarın yönetemez haline geldiğini ve ordunun bu amaçla iktidara el koyduğunu pompalasa da esas olanın bu olmadığı cadde cadde, sokak sokak gerçekleştirilen katliamlardan görülüyordu. İmzalanan katliam fermanları ile hunharca gerçekleştirilen baskınlar ve yüzlerce faili meçhul cinayet…

Sokaklarda kol gezen sivil faşistlerin, can kesen kasaplarıyla faşist cunta görev başındaydı.

On çılgın insan arıyorum

Düzen siyasetçileri karabataklara benziyor. Bu sinsi kuşlar avlarını yakalayabilmek için şekil değiştirip onlar gibi görünür ve onlar gibi davranırlar. Zavallı balıklar kılık değiştirmiş bu katil kuşların kendi türlerinden olduğunu sanarak onlara yaklaşmakta bir sakınca görmezler. Bu tedbirsizlikleri onların feci sonu olur, tehlikenin farkına vardıklarında artık çok geçtir, kendilerini bir anda bu canavarların karanlık midesinde bulurlar.

TKP/ML Ortadoğu Bölge Komitesi

24 Nisan insanlık tarihinin yaşadığı en büyük trajedidir!

Ermeni Soykırımı’nı unutmadık, unutturmayacağız!

24 Nisan 2015 yılı, mazlum Ermeni halkının acı ve yıkımlarla dolu yaşadığı büyük trajedinin yüzüncü yılıdır. İnsanlık tarihine Jenosid (soykırım) olarak geçen bu insanlık suçu, aynı zamanda TC faşizminin barbarlığının da lanetlenmesi ve yargılanması gereken bir tarihtir.

Sayfalar