Pazartesi Mayıs 20, 2024

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Komutan Martager’i, ne kapitalist sistem teslim alabildi ne de Türk faşizmi yenebildi. Avrupa’nın merkezinde Fransa’da herkesin görmek, yaşamak istediği Paris’te ne gözünü sistem içi yaşama dikti ne de mülteci yaşamın kültürüne teslim oldu.

Gençlik yıllarında spor yaşamının zirvesine tırmandı. Türkiye vücut geliştirmede birinci, dünya sıralamasında beşinci seçildi. Spor yaşamının en üst zirvesine tırmanıp alkışlar alırken bile bir an olsun mütevaziliğinden vazgeçmedi. İdeallerinden taviz vermedi. Spor ve gerilla mücadelesinde yükseldiği her zirveye, nasırlı elleri ve çıplak ayaklarıyla tırmandı. Ne Paris’te Yılmaz Güney’in yakın koruması olurken ne de DAİŞ faşistlerine kök söktürürken gösteriş düşkünlüğüne kapılmadı. Görünmezlik içinde hep Fakir yaşadı. Ve Martager gibi kahramanca savaştı.

Ele avuca sığmayan, sisteme pabuç olmayan komutan Martager, Hayastan’da- Karabağ’da mücadele yürütürken Kurdistan halkının özgürlük ve onur davasından kendini ayırmadı. Tıpkı Monte Melkonyan gibi “Eğer Ermeni soykırımına gerçek anlamda son vermek, Hayastan’da özgürce yaşamak istiyorsak, mutlaka Kürtlerin özgürlük savaşımında aktif olarak yer almalı saf tutmalıyız” derdi. Halkının özgürlük ve kurtuluşunu Kürtlerin, işçilerin, kadınların, Alevilerin ortak kurtuluş savaşımında gördü. Sadece görmekle, anlamakla yetinmedi aynı zamanda yürekten hissedip, savaşımın en ön sıralarında saf tuttu.

Komutan Nubar Ozanyan dediklerini yapan, yaptıklarını savunan, devrime yürekten inanan dürüst bir devrimcilik yaptı. Bundandır ki Kurdistan topraklarında TC ve DAİŞ faşizmine karşı savaşmak onun için onur oldu. Onun en anlamlı yaşam felsefesi özgürlük için savaşmak oldu. Ne yaşamın zorlukları altında ezildi. Ne de savaşın engellerinden yıldı. Ermeni soykırım hikayeleri ve anılarıyla ayakkabısız ve ceketsiz büyümüş bir genç, zorluklar karşısında pes eder mi? Engeller önünde teslim olur mu? Zirvelere tırmanırken silahının kabzasını asla bırakmadı. İstanbul-Kumkapı’da çöktü çökecek yoksul evini, dedesinin anlattığı soykırım hikayelerini asla unutmadı. Bundandır ki herkesten ve her şeyden daha fazla bağlandı özgürlük ve kurtuluş ideallerine. Bundandır ki herkesten güçlü sarıldı silaha ve gerilla savaşına.

Halkların acılarını yüreğinde hisseden, sevdalarına bağlı kalan Komutan, kurtuluşa giden yolun gerilla savaşı olduğunu asla aklından çıkarmadı. Ne İbrahim Kaypakkaya yoldaşı ne Misak Manuşyan’ı, Maryam Çilingiryan’ı ne de Mazlum Doğan ve Komutan Kemal Pir’i unuttu. Kemal Pir’in “Biz yaşamı uğruna ölecek kadar sevdik” sözünü yıllar önce Paris zindanlarında göğsünü Alman faşizmin kurşunlarına siper eden Misak Manuşyan tarafından da haykırıldığını öğrenirken büyük bir mutluluk duymuştu. Soykırımı, sürgün acılarını yaşamış yetim bir Ermeni gencin haykırışlarıyla Kurdistan’ın özgürlüğü için canını feda eden Türkiyeli bir devrimcinin sözlerinin birbirinden haberleri olmadan dokunmasının ne kadar anlamlı olduğunu öğrenince yürüdüğü devrim yoluna daha fazla tutundu.

Komutan Nubar Ozanyan Hayastan’da, Dersim’de, Amed’de, Kamışlo’da, Serekaniye’de sayısız anı bırakarak ayrıldı devrimci dünyamızdan.

Nerede bir demir, nerede bir patlayıcı, savaş anısı varsa, nerede ele avuca sığmayan çocukluk ve gerilla pratikleri varsa oralardan mutlaka Nubar Ozanyan geçmiştir. Mutlaka düşmana öfkenin, halka sevginin, yoldaşına bağlılığın ve devrime hesapsız hizmetin adı yazılmıştır.

Komutan MARTAGER, Ermeni halkı içinde fedai ruhunu canlandıran, büyüten bir gerilla duruşudur. Hayastan’dan Kurdistan’a dek hayalleri peşinden soluksuz koşmanın ismidir. Kardeşlik köprüsünde yaptıkları kadar yaşattıklarıyla özgürlüğü hissettirendir. Güneş batarken, özgürlük için ölmeye yemin edenler sabahın ilk şafağında özgür olur. Özgürlük için yemin eden Martager, sabahın şafağında özgür oldu. Devrim, kafa tutup genç bir dünya yaratmaksa, bunu en iyi yapan Martager oldu. Anısına büyük saygıyla…

1790

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Sayfalar