Perşembe Mayıs 2, 2024

Ermeni soykırımını tanımak için kaç soykırım daha lazım?-Dursun Ali Küçük

Kendinize yapılan soykırımı görürseniz Ermenilere yapılan soykırıma doğru yaklaşırsınız. Ermeni soykırımını görmezseniz, gün gün ve sürekli yaşadığınız soykırımınızı göremezsiniz.

TÜRKİYE, YAKINDOĞU HALKLARININ İMHA EDİLMESİNİN ADIDIR

TC’ye sormak lazım..

Kaç soykırım daha yaparsanız ancak Ermeni soykırımını tanırsınız?

Ermeni soykırımının 100. Yıldönümüne giriyoruz. İttihat Terakki li Osmanlı bu soykırımı işledi, şimdiki Ermenistan hariç, diğer Ermeni topraklarını ve Ermenileri neredeyse haritadan sildi.

Toplu yakılanlar oldu.

Karadeniz’de gemilere doldurularak denize dökülenler oldu.

Kızlarına ve kadınlarına el konuldu. Sabiha Gökçe bunun en bariz örneği.

Toplu öldürmeler gerçekleştirildi.

Ermenilere yardım edenlerim idam edileceği söylendi, böylesi uygulamalar yaşandı.

Toplu imha edilenler dışında geriye kalanlar yollara düşürüldü. Tehcir yaşatıldı. Yollarda bazıları yine vuruldu.

Açlıktan ve hastalıklardan kırıldılar.

Anlatılmakla bitmez.

Bir Ermeni anası bu soykırımı ifade etmek için; “ağaçlar kalem olsa okyanuslar mürekkep olsa bu soykırımı izah etmeye ve yazmaya yetmez” diyordu.

Çok haklıydı.

Aradan tam yüzyıl geçti. TC Ermeni soykırımını Osmanlıdan devir alarak devam ettirdi.

Talat Paşa ta o zamanlar da “Ermeni sorunu hallolmuştur” diyordu.

Nasıl halletmiş veya çözmüş: Bir halkı toptan imha ederek, topraklarından kopararak ve yok ederek...

Şimdiki TC sömürgecilerine ve imhacılarına göre de: Ermeni sorunu hallolmuştur ve üzerini betonladık ve sürdürelim politikası hakimdir.

ERMENİ SOYKIRIMINA KARŞI TAVIR KOYMADAN DİĞER SOYKIRMLARA DA TAVIR KOYAMAZSINIZ

Osmanlı(İttihat ve Terakki) sadece Ermenileri soykırımdan geçirmedi. Tüm Hristiyan hakları Anadolu ve Trakya da, Mezopotamya da soykırımdan geçirdi.

Hristiyan halkları kendi deyimleri ile “haledince” sıra Müslüman halklara ve Alevilere geldi.

Kaç soykırım daha lazım?

Rumlar, Pontuslular, Asuri-Süryaniler TC uygulamaları boyunca soykırıma uğradılar.

Sonra sıra Kürtlere, Lazlara, Çerkezlere ve Araplara, Alevilere  ve benzer gelmişti.

Bunların hepsine soykırım uyguladı. Bu soykırımlar etnik ve inanç temizliğini amaçlıyordu.

Amaç: Türk ve Müslümanlılaştırmak. Yani Türk-İslam sentezinin cenderesine almaktı ve bunu epeyce de başardılar.

ERMENİ SOYKIRIMINA TAVIR KOYAMAYAN BİR KÜRT VE KÜRDİSTANLI KÜRT SOYKIRIMLARINA KARŞI DA DOĞRU TAVIR KOYAMAZ

Bu diğer halklar ve inançlardan insanlar içinde geçerlidir.

TC Adalet bakanı Mahmut Bozkurt ne demişti: “Ço çoları hallettik (Ermeniler) sıra lolo lara geldi (Kürtler).

Komşu halk olan Ermenilerin yok edilmesi Kürtlerin yok edilmesi kapılarını açıyordu.

Seyit Rıza Dersim soykırımı başlarken; “Ermenileri terteleden geçirdiler şimdi sıra bize gelmiştir” diyordu.

SOYKIRIM NEDİR?

Soykırım Sözleşmesi 9 Aralık 1948 tarihinde Paris’te toplanan Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda kabul edildi. Bu sözleşme 12 Ocak 1951 tarihinde yürürlüğe girdi. Türkiye’nin de 23 Mart 1950’de onayladığı sözleşmenin ilgili maddeleri şöyledir:

 “Madde 1 – Sözleşmeci devletler, ister barış zamanında, isterse savaş zamanında işlensin, önlemeyi ve cezalandırmayı taahhüt ettikleri soykırımın uluslararası hukuka göre bir suç olduğunu teyit ederler.

Madde 2 – Bu sözleşme bakımından, ulusal, etnik, ırksal veya dinsel bir grubu, kısmen veya tamamen ortadan kaldırmak amacıyla işlenen aşağıdaki fiillerden herhangi biri, soykırım suçunu oluşturur:

a – Gruba mensup olanların öldürülmesi; 

b – Grubun mensuplarına bedensel ya da zihinsel zarar verilmesi;

c – Grubun bütünüyle veya kısmen, fiziksel varlığını ortadan kaldıracağı hesaplanarak yaşam şartlarını kasten değiştirmek;

d – Grubun içinde doğumları engellemek amacıyla tedbirler almak; 

e – Gruba mensup çocukları zorla bir başka gruba nakletmek.»

BM soykırım sözleşmesinin 1 ve 2 maddesine göre soykırımları işledi ve işlemeye devam etmektedir. İnsanlık suçu işlemektedir.

-TC, yakındoğuyu Türkiyelileştirmek için Ermeni soykırımını işlemiştir.

-Kürdistan ve Kürt soykırımını gerçekleştirmiştir.

-Lazistan ve Lazlara soykırım uygulamıştır.

-Asuri ve Suryaniler soykırımdan geçirilmiştir.

-Araplara karşı TC de soykırım yapmıştır.

-Hristiyan inancından olanlara karşı soykırım uygulamıştır.

-Alevilere soykırım yapılmıştır.

-Romanlara karşı soykırım suçu işlemiştir.

-Çerkezlere karşı soykırım suçu işlemiştir.

Kısaca TC sınırları içinde kalan haklara, uluslara, etnik ve inanç topluluklarının hepsini ezmiş, Türkleştirmeye çalışmış, Türk-İslam sentezcisi yapmak istemiştir ve yapmıştır. Bunların hepsi soykırım suçlarına girmektir.

TC BİR SOYKIRIM CUMHURİYETİDİR

Ermeni soykırımı üzerinden 100 yıl geçmesine rağmen kabul etmemeleri ve üstelik Ermenileri haksız ve düşman taraf olarak görmeleri bundandır.

Kürdistan ve Kürt soykırımları hala kabul görmemiştir.

Üstelik Tc öyle bir beyin ve ruh çarpıtması yaratmış ki, sanki soykırımın olabilmesi için o halktan tek bir ferdin kalmaması gerekiyormuş.

Tek bir fert kalmayınca da ne yapalım olan olmuş, kendi deyişleri ile “halledilmiştir” deyip çeşitli bahanelere sarılmaktadır.

Soykırım uygulanan ulus ve halklar, toplulukları kendilerine soykırım yapıldığını görmemektedir. Göremeyecek duruma getirilmişlerdir.

Kürtlerde önemli oranda, Lazlar, Çerkezler, Aleviler ve benzer topluluklar aynen TC zihniyeti gibi yaklaşmaktadır.

Katliamlara karşıyız, bize baskı uygulanıyor veya yasaklamalar var diyerek kendilerine uygulanan soykırımı oldukça hafif görmektedirler.

Çoğunluk soykırım tanımı yerine katliam kelimesini kullanmaktadır.

“Ortak ev”, “gavura karşı din kardeşiyiz”, hatta “halkların kardeşliği”, Türkiyelileşme, Türkiye ve ortak vatan tezleri soykırımları gizlemek içindir.

Asimile edilmelerine içten içe gönüllü hale gelmeleridir.

Tabi böylelerinin soykırımı ara sıra yetersiz kabul etmeleri, hatta demeleri soykırıma karşı doğru tavır alıyor anlamına gelmez.

Örneğin Türk solcuları ve sosyalistlerinin çoğu sadece Ermeni soykırımının lafını etmekten yanadır. Hatta bazıları bunu bile ağızlarına almıyor.

Kuzey Kürtlerinde eskiden Ermeni soykırımına karşı daha net tutum vardı. Şimdi dillerini yumuşattılar ve bazıları laf olsun diye sözediyor.

Şüphesiz bu durum kaçınılmaz olarak Kürdistani amaçlardan kaçmayla yakından bağlıdır. TC egemenleriyle ve Osmanlı ile “ortak ev” ve misakki milli den bahsetmek kendisine uygulanan soykırıma göz yummak demektir.

BİR ALEVİ SOYKIRIMI DA GERÇEKLEŞMİŞTİR

Alevilere inanç olarak yapılanda soykırımdır. Aleviler toptan öldürüldü, Türk-islam sentezi içinde eritiliyor. Devletin Alevisini yaratmak istiyorlar. İnançları yasaklanmıştır. CHP den bu güne kadar da yasaklar sürüyor.

Ama Aleviler kendi soykırımı görmüyor. Çerkezler ve Lazlar da kendilerine soykırım uyguladıklarını görmüyor.

TC sömürgecileri Ezidileri de inanç alanında soykırımdan geçirmiş, kendilerine Türkleştirme yanında Müslümanlaştırma yaşatılmıştır.

BM nin soykırım tanımlamasını yukarıya aktarmıştık. Türk-islamcılar dışında bunu hangi topluluğa uygularsanız uygulayın, soykırımdan geçirildiklerini rahatlıkla görebilirsiniz.

Türk ve devlet İslamı dışında hepiniz ve tüm uluslar, inanç grupları, etnik ve dini gruplar vb soykırımdan geçmişiniz ve hala günlük olarak soykırım altında yaşıyorsunuz

Kendinize bir geliniz.

Kendinize yapılan soykırımı görürseniz Ermenilere yapılan soykırıma doğru yaklaşırsınız.

Ermeni soykırımını görmezseniz, gün gün ve sürekli yaşadığınız soykırımınızı göremezsiniz.

Celladını sevdalısı olarak görmek “ne yaman çelişki anne”!

Dursun Ali Küçük

15.4.2015

Not: Soykırımı TC ve toplumlarımızın gerçeğinde izah etmek için daha çok vurgulara ihtiyaç olduğu kesindir. Belki başka bir makalede yer vermeye çalışırım.

 

54719

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar