Pazartesi Mayıs 20, 2024

Bütün Ülkelerin İşçileri ve Emekçileri AFRİN’de Birleşin!

Emperyalist ve gerici saldırganlıkta burjuvazi sınır tanımıyor. Afrin halkı, en pervasız, en alçakça ve en ahlaksız bir saldırganlık ile karşı karşıyadır. Bu, bir halkın iradesine karşı savaş açmanın yanında, salt ulusal kimliğinden dolayı yok edilmek istenmesinin saldırganlığıdır. Dünya işçi sınıfı ve emekçileri bu saldırganlığın şiddetle karşısında yer alarak AFRİN halkıyla aktif dayanışma içinde olmalıdır.

AFRİN (ROJAVA’da olduğu gibi), bulunduğu coğrafyada barış ve huzur içinde en demokratik  yönetim biçimiyle kendi iradesi altında yaşayan tek halktır. Bütün emperyalistler ve gerici devletler halkın özgürce kendi kaderini belirlemesinin karşısında durdukları için, Türk egemen sınıflarının saldırıları karşısında sessiz kalmışlar ve bir çoğu ise açıktan destek vermiştir. 

Bölgeyi kana bulayan emperyalist haydutların çıkarlarına kurban edilmek istenen AFRİN, işçi sınıfı ve ezilen dünya halkları tarafından korunmalı, sahip çıkılmalı ve bu alçakça saldırı karşısında durmalı ve mücadele etmelidir.

Başta, Türk işçi ve emekçileri, Türk devletinin bu cani ve ahlaksız saldırısına karşı çıkmalı ve bu saldırıların karşısında durarak, AFRİN halkıyla aktif dayanışma içinde olmalıdır.

Savaş ve ırkçılıktan beslenen yeni emperyalist Türk burjuvazisinin temsilcisi AKP iktidarı, Afrin’e saldırmakla kendi suçlarının üstünü örtemeyeceği gibi, Afrin halkını da yenemeyecektir. 

Türk devleti savaş suçlusu bir devlettir. İşçi sınıf ve emekçiler bunun hesabını sormalıdır. Bu hesap, Afrin halkının yanında aktif olarak yer almaktan geçer. Nerede olursak olalım, Afrin’e yönelik saldırganlık, işgal ve savaşın karşısında durmalı, Türk sermaye devletinin geri püskürtülmesini sağlamalıyız. 

Dünyanın Bütün Kürtleri Birleşin!

Türk faşist devletinin alçakça ve canice saldırılarına karşı, dünyanın bütün Kürtleri birleşin. Sorgusuz ve sualsiz birleşin. Dünyanın en barışçıl  Kürt bölgesini, barışın simgesi zeytin diyarını, salt Kürtler yaşadığı için yakıp-yıkıp harabeye çevirmek isteyen cani bir devlete karşı birleşin ve kendi topraklarınızı koruyun.

Bugüne kadar Suriye’nin tek harabeye çevrilemeyen yeri ARFİN’di. Bunu barışçı ve demokrat Kürt halkı başarmıştı. Çünkü onların savaşa değil; dili, dini, cinsiyeti ve milliyeti ne olursa olsun barış ve huzur içinde birlikte yaşamaya gereksinimleri vardı.

Başta Türk devleti ve diğerleri olmak üzere İŞİD’i defalarca AFRİN üzerine gönderdiler. Ne var ki, PYD önderliğindeki YPG/YPJ’nin usta askeri taktikleri ve halkın topyekün desteği ile püskürtüldü ve o bölgenin halkı barış içinde yaşayabildi. Ve AFRİN’den hiç bir yere saldırı olmadığı gibi -büyük bir bölümü Türk devletinin sınırlarıyla çevrili olmasına karşın-, Türk devletine yönelik bir saldırı ya da tehdit de olmamıştır.

Türk devletinin İŞİD vb. gibi cani çeteleri vasıtasıyla defalarca taciz ve askeri saldırı yapılmasına karşın, AFRİN halkı, her zaman barış elini Türk devletine uzatmıştır. Ancak, Kürtlerin barış ve huzur içinde yaşamalarını dahi bir “tehdit” unsuru olarak algılayan ırkçı faşist bir devlet, bundan rahatsızlık duymaya devam etmiştir. 

Türk sermaye devleti, Kürtlerin özgürce yaşamalarını, özgürce kendi kaderlerini tayin etmelerini, Ortadoğu’nun yıkıcı-saldırgan egemen devleti olma isteklerinin önünde en büyük engel olarak görmektedir. Bu nedenle de içte ve dışta esas hedef olarak demokratik Kürt ulusal hareketini "öncelikli tehdit" katagorisi içine almıştır.

Türk devletinin AFRİN saldırısından yanlızca Türk devleti değil, başta ABD ve Rus emperyalistleri olmak üzere, Türk devletine her türlü desteği veren Avrupalı emperyalistlerde bir o kadar sorumlu ve suçludurlar. 

Alman burjuvazisi, İŞİD’e karşı savaşan YPG'e ait flama ve amblemlerinin yürüyüş ve mitinglerde taşınmasını yasaklaması, Türk ordusuna ait tankların tamirini acilen üstlenmesi, bu savaşın bir parçası olduğunu göstermiştir.

Ancak, Alman işçi sınıfı ve emekçileri, Alman burjuvazisinin bu kirli anlaşmalarının karşısında yer almakta gecikmeyecektir.

Türk devleti derhal işgale ve AFRİN’e yönelik her türlü saldırıya son vermeli, bütün emperyalistler bölgeden kanlı ellerini çekmelidir. 20.01.2018 

45172

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Yusuf Köse

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

Sayfalar