Salı Mayıs 21, 2024

Bu Dava Mahkeme Salonlarında değil, Sokaklarda Kazanılacak!

Bugün günlerden 18 mart 2021

Erken Kalktim bugün saat 9,00 da Stuttgart/ Stammheim Cezaevinde Baslayacak durusmaya mutlaka yetismeliydim,öylede yaptim!

Cezaevinde Mahkeme mi olur?evet olur!  Bu cezaevine yaklasik 4 km uzaklikta oturuyorum. Stuttgart/ Stammheim cezaevini bilmiyenler icin biraz anlatmakta yarar var.1972,1973 yillarrinda RAF (KIZIL ORDU FRAKSIYONU) militanlarinin 1972 yillarinda üst düzey devlet yöneticilerini cezalandirma eyleminin ardindan tutuklamalarla,  halkin gündimine giren yüksek güvenlikli cezaevi olarak o günden bugüne nam salmis bir cezaevi. Kizil Ordu Fraksiyonu yöneticilerinden ULRIKE MEINHOF bu cezeevinde,1976 yilinda  Devlet yetkilileri tarafindan  Katledildi.  O yillarda

RAF militanlarinin yargilanmasi icin, acil olarak Cezaevine bir Yüksek güvenlikli Mahkeme insa edildi.

Bugün 18 Mart 2021,  70 liyillardan bugüne  onlarca, yüzlerce Politik tutsaga ev sahipligi  yapan bu  Devasa yüksek güvenlikli mahkemede Kürt Özgürlük Hareketinin taraftarlari, militanlari yargilaniyordu. Degisen hicbir sey yoktu oysa! Tarih tekkerür ediyordu....

Teolog Tomas Müntzer`in kilisede Kafasini vuranlarin,Paris Komünarlarini gözünü kirpmadan Kursuna dizenlerin,Rosa Lüksenburg ve Karl Liebknecht`i katkedenlerin,Mustafa Suphi ve 14 yoldasini Karadeniz sularinda boganlarin, Dersim`de Anne karninda süngüyle cocuk Katledenlerin,

Mahir Cayan  ve yoldaslarini Kizilderede Kursuna dizenlerin, Deniz Gezmis ,Hüseyin Inan , Yusuf Aslanlari dar agacinda sallandiranlarin, Önder Ibrahim Kaypakkaya yi lime ,lime edip,Babasina bir cuvalin icinde cesetini verenlerin, Mazlum Dogan larin Yilmaz güney`lerin,Mahsuni Serif`lerin, Maras ,sivas,corum malatya nin faili ayniydi hep!!!!

Kisacasi Ezenle ezilen arasindaki Kavgaydi bu!!!! aman dilemek yoktu onlarin  geleneginde,Teslim olmak asla!! bu duygularla girdim Mahkeme salonuna, yüksek güvenlikli döner kapilardan  iceri alindim. Ilk Polis kontrolünde üzerimdeki tüm esyalara el konuldu,sonra üst aramasi ve ayakkabilarimin icine kadar siki bir aramadan sonra iceri girebilecegim söylendi....

Mahkeme salonuna girerken , RAF militanlarin`dan  ANDREAS BAADER, GUDRUM ENSSLIN, JAN-CARL RESPE  nin bu mahkemedeki savunmasini düsündüm,biraz sonra kürt Devrimcilerini bekledim dört gözle!  Şahsende Tanigim Vesel Satilmis  eller Kelepçeli olarak bize dogru yürürken,elleri havada zafer işareti yaparak bizleri selamladı, bir kac yıl aradan sonra Veysel'i tekrar görmenin mutlulugu ile yumrugumuzu sıkarak tekrar selamlastık.

Mücadele alanlarindan Tanidigim bu devriciyi oglum Önder kisa cezaevi sürecinde söyle anlatmakta;Veysel abi gibi olsun tüm devrimciler, ceza evinde Kürtleri tanimayanlar bile Veysel Satilmisda Kürtse saygi duyariz,Veysel birsey istiyorsa Mutlaka oluru vardir diyen gardiyanlar tanidim,Veysel abinin ciddi bir otoritesi vardi Hapishanede!!!

Tutuklamalarin Neden ve ne icinleri ile ilgili Veysel ve diger  iki tutsakla görüsebilsem  Münih Davasi  Tutsaklarin`dan  Müslüm Elma`nin su sözlerini hatirlatmak isterdim; Bu Dava Mahkeme Salonlarında değil, Sokaklarda Kazanılacak!

Özgür gelecegi kazanma  mücadelesinde zorluklari gögüsleyen özgürlük mahkumlarina selam olsun !!!!

18 Mart 2021  Ismail.S

 
8439

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sayfalar