Cumartesi Mayıs 18, 2024

Alman Emperyalizmi neden ATİK AKTİVİSTLERiNE Saldırdı!

Alman tarihini biraz karıştırıp gerilere gittiğimizde, Alman emperyalizminin tarihine bir göz attığımızda, katliam, kan ve terörle karşılaşırız. Almanya devleti kan ve katliamlar üzerinden emperyalist sermayesini oluşturmuştur. Birçoğumuz Alman devletini ikinci dünya savaşında gerçekleştirdiği Yahudi katliamıyla, soykırımıyla tanırız

Peki, gerçekler böyle mi? Alman devletinin ondan önceki geçmişi ne kadar temiz? Birinci dünya savaşı öncesi, dönemi ve sonrası Alman devletinin geçmişi daha da kirli, suçları daha da kabarıktır. Tarih sayfalarının neresini açsak karşımıza, Emperyalist devletlerin başında ise Alman devletinin kirli, kanlı elleri çıkmaktadır.

Alman İmparatorluğu ile Rus İmparatorluğu arasında süregelen savaşlarda Osmanlı İmparatorluğu sadece bir maşa ve de bir piyondu. 1800’lü yıllarda ve ortalarında Osmanlı ekonomisi, Ordusu ve siyaseti Alman imparatorluğuna bağımlıydı. Bütün yönetsel erkler Alman elçilerin ve generallerinin elindeydi.

1850’li yıllarda Kafkaslarda Çerkez katliam ve soy kırımında Alman devleti birinci derecede sorumlulardandı. Çarlık Rusya’yla Alman imparatorluğu arasında bir paylaşım ve topraklara hâkimiyet savaşı vardı. Osmanlı’da bu savaşta Almanların egemenliği altında Rusya’ya karşı savaş vermekteydi. Osmanlı’nın gerilemesi, yenilgisi aynı zamanda Alman İmparatorluğunun gerilemesi, yenilmesi anlamına geliyordu. İki milyonu aşkın Çerkez halkının soykırımında Çarlık Rusya’sı kadar Alman İmparatorluğunun ve Osmanlı’nın sorumluluğu vardır.19. Yüzyılın ortalarında ve sonlarında Alman emperyalizminin elleri halkların kanıyla yıkanmıştı?

Süregelen emperyalist birinci paylaşım savaşında, Osmanlı imparatorluğunu maşa ve kalkan olarak kullanmayı devam ettirmiştir. Alman İmparatorluğu ile Çarlık Rusya arasında süren Kafkasya ya egemenlik kurma savaşında Osmanlının yenilgisi, yıkımı görülmüş ama Almanların egemenlik savaşında aldığı yenilgi ve bu yenilginin halkların kırımına ve katline mal olan bilançosu gözlerden kaçırılıyordu. Adeta bütün suçlar posası çıkmış, yenilgiye uğrayarak devlet olma özelliğini dahi kaybetmiş olan Osmanlı ya ve şürekâsına çıkarılmıştı. Oysaki asıl yenilen, savaşı kaybeden Alman emperyalizmiydi. Almanların yenilgisi Osmanlının yenilgisini de beraberinde getiriyordu.

1914-1915 Ermeni soykırımının baş sorumlusu, planlayıcısı, İttaat-Tarakkiçilere uygulatıcısı Alman imparatorluğuydu. Bir buçuk milyon Ermeni halkının tehcir ve soykırımı Alman subayların, elçilerin ve Osmanlı’yı yöneten, yönlendiren Alman İmparatorluğunun onayıyla gerçekleştirilmiştir. Nedense bu gerçek hep saklanmış, Osmanlı baş suçlu gösterilmiştir. Kadim bir ulusun başından sonuna katlinde, tehcirinde ve soykırımında Alman imparatorluğunun birinci derecededir, en az Osmanlı devleti ve katliamı yapan şürekâları İttaat Terakkiciler kadar. Çünkü Almanlardan olur almayan Osmanlı izinsiz tuvalete dahi gidemez, altına yapardı.

Zamanın Alman İmparatorluğu’na Başbakanlık yapmış, Thoobald von Bothamann Hoolweg şunları demekteydi; "Bizim tek hedefimiz var; o da Türkiye’yi bizim yanımızda tutmak; Ermeniler ister yerle bir olsun ya da olmasın, bizim için fark etmez!"

Evet, her şey açık değil mi, bu söylenenler sözün bittiği, Ermeni ulusunun katliamında suç ortaklığının itirafı değil mi? Bu gerçekler bizlere her şeyi anlatıyor.Aradan geçen yüz yıllık bir süreçle yüzleşmek, bu yüzleşmede sicili bozuk olan Alman devletinin tabi ki bazı korkuları olacaktı. Ermeni soykırımıyla yüzleşmede Alman emperyalizmi acaba ucu bana dokunur mu, lanetli geçmişine bir yenisi eklenirse hali nice olur hesapları yapmakta ön tedbirler almaktadır. Kendini nasıl aklayacağı hesapları yapmaktadır.

Alman Emperyalizminin birinci  paylaşım savaşı sonrası icraatlarına baktığımızda almış olduğu emperyalist yenilginin bütün acılarını, yükünü  Alman halklarının üzerine yıkmaya  çalışmış  ve de yıkmıştır. Alman Komünistleri, devrimcileri ve ezilen halkı baskı, işkence, katliam ve sorgusuz sualsiz kaybetme yoluna gitmiştir.  Alman devleti kanlı siciline yenilerini ekleyerek sermayenin çarkını devam ettirmiştir. İkinci emperyalist paylaşım savaşında Alman faşizminin soykırım ve katliamları anlatmaya dahi gerek yoktur.

Yirmi birinci yüzyılda yaşanan emperyal kriz günümüzde daha da belirginleşti. Artık yönetenler yönetemez ve emperyalist krizi çözemez duruma gelmiştir. Yönetilenler ise yaşadıkları işsizlik, yoksulluk, sosyal haklarının kısıtlanmasından dolayı eskisi gibi yönetilmek istememektedir. Emperyalist sermayeye, savaşa, ırkçılığa karşı birleşmekte, örgütlenmekte, eylemlere başvurmaktadır. Sermaye krizinin girmediği hane neredeyse kalmamaktadır. Yaşanan bu emperyalist kriz, emperyalistleri korkutmakta, halkların isyanı, başkaldırışı rüyalarına girmektedir.

Kafkaslarda, Ortadoğu’da, Asya’da çıkardıkları savaşlar alabildiğince buna bağlı dinsel, ırksal, renksel, cinsiyetçi ayrılıklar yaygınlaşarak çözümsüz hale getirilmektedir. Böylelikle böl, parçala yönet ve katlet stratejisi izlenmektedir. Bu sebeple Alman faşistleri her alanda beslenmektedir. Devlet eliyle maddi- manevi ve ideolojik olarak sistematik örgütlülüğü sağlanmaktadır.

Alman devletinin bu ideolojik saldırısı yukarıda anlatmaya çalıştığım sebeplerden kaynağı ı almaktadır. Komünistlerin, Sosyalistlerin, Devrimcilerin ve Demokratik örgütlerin dahi örgütlenmesine tahammül edememekte, burjuva diktatörlüğü yüzünü dönerek faşizan geçmişine heveslenmektedir. Ama bir şey unutulmaktadır, Alman halkı buna ve bu gibi ırkçı faşizan baskılara boyun eğmedi, eğmeyecektir.
Emperyalistler Ermeni katliamını politik bir çıkar ya da baskı aracı olarak kullanmak istemekte, bu soykırımı çıkarlarına malzeme yapmaktadırlar. Ermeni halkı, Türkiye halkı bu iğrenç oyuna gelmeyecek, tarihimizde yaşanan bu katliamı soykırımı lanetleyecek ve kınayacaktır. Ama halklar asla birbirine artık düşman yapılamayacaktır.

ATİK ve aktivistleri de bu bilinçle hareket etmekte, başta Alman emperyalizmi olmak üzere, emperyalistlerin Ermeni soykırımında ki rolünü açığa çıkarmakta teşhir-tecrit etmekteydi. Tamda bu sebeple olacak ki, Alman devleti organize bir planla, Faşist Türk devletiyle anlaşarak ortak bir saldırı operasyonu başlattı. Açık ki, her iki devletinde geçmişi kanlı, kirli, sicilleri bozuk. Yine her iki devletin geçmişleri karanlık zulümle örülmüştür Bir birlerine benzemeleri gayet doğal değil mi! Geçmişten günümüze birbirlerinin kirli çamaşırlarının gizlemek istemelerinden doğal bir şey olamaz. Devrimcilere, sürgünlere, politik çalışma yapan ilerici - aydın ve demokratik kuruluşlara saldırmalarında anlaşılmaz bir şey yoktur. Tarih tekerrür etmez ama geçmişte Dimitrov yoldaşa komplo ve tuzak kurarak yargılamak istediklerini bilmeyenimiz var mı! Bugün de aynı tuzak, komplo, emperyalist oyun oynanmak istenmektedir. Alman ve Türkiye halkları buna müsaade etmeyecek, bu iğrenç komployu, oyunu başa çıkaracaktır.
Türk devletine katliamı açığa çıkmasın diye yalakalık yapan, ATİK’e saldıran Alman emperyalist terör saldırılarından korkmuyoruz, korkmayacağız. Hiçbir şart ve koşulda politik mücadelemiz, çalışmalarımız ve örgütlenmemiz engellenemez.

Alman devletinin baskılarından korkmuyoruz, korkutamazsınız... Vardık, varız, var olacağız. Faşizan baskılara boyun eğmeyeceğiz.
Bilin ki, Ermeni katliamında Türk devletiyle suç ortağısınız. Bu kirli -kanlı oyunu biz açığa çıkaracağız, teşhir edeceğiz. Sürgünlerin politik mücadelesi engellenemez. O sebeple, bugünden itibaren bütün sürgünler ATİK çatısı altında, ATİK’çi olacağız. Arkadaşlarımız serbest bırakılana kadarda mücadelemizi her alanda yürüteceğiz.

Aydınlar, ilericiler, devrimciler, emekçiler, İnsan hakları kuruluşları, Ermeniler, Kürtler, Türkler, diğer azınlıklar, Avrupalı devrimciler, Komünistler sesimize ses verin, üç Maymunu oynamayın, bana ne deyip de sorumsuz ve duyarsız olmayın. Haksızlığa karşı duyarlı insan olma erdemini taşıyın... Yarın size dokunduğunda çok geç kalmış olacaksınız bunu böyle bilesiniz.

17- 04 2015 HASAN AKSU.
 

56227

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Sayfalar