Pazar Haziran 16, 2024

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

Yaşam binbir zorluklarla,iniş-çıkışlarla doludur. Mutluluk ve mutsuzluk'da öyle birşey. Yaşamda yanlızca mutluluk yoktur, aynı zamanda yaşamımızda yanlızca mutsuzluk denen bir kader'de yoktur. İnsanların yaşamını belirleyen içerisinde yaşadıkları toplumsal ilişkiler ve olaylardır. Bu sosyal , siyasal,kültürel ve toplumsal olaylar etkiler yaratır insan yaşamında. Hatta insanın sosyal yaşamında belirleyci rol oynar. Doğada diğer canlılarda doğanın birçok olayında,değişiminde, altüst oluşunda ciddi şekillerde etkilenirler. Çok zaman yaşanan bu doğa olayları birçok canlının yaşamına son verirken , doğada yeniden bir dengeleme ortaya çıkar. Denizlerin taşması,şimşeklerin çakması,fırtına,,sel,tipi-boran,zelzele ,gökyüzünde kara bulutların ağırlığı, yağmur, kâr, dolu'yla gelen felaketler, dalga kıranlar bütün canlıların yaşamını altüst eder ve yaşama umutsuzluk taşır. Fırtına, yıkım, felaket durulduğunda hayatta kalanların yeniden yaşama tutunması kadar doğal birşey yoktur. Yenigün doğumunda herşey yeni şeylere , yeni düzenlemelere,yeniden kendini yaşama motive etmeye gebedir. Bu doğa da olduğu gibi , toplumlarda,toplumları oluşturan sınıflar içinde geçerlidir. Daha ötesi sınıfları temsil eden siyasal yapılanmalarda ve partilerde de geçerlilik taşır.

Büyük arbedeler yaşayan Çınar ağaçının dalları kırılmış olabilir. Hatta, tam gövdesinin orta yerinde ağır hasar,darbe yemiş olabilir. Bazan esen fırtılalar , tipi boran ve falaketler gevdede açılan yaranın iyileşmesine engel çıkarabilir . Eğer ki gövdenin kökleri derinde ve sağlamsa dıştan gelen tufana dayanıklıdır , korkmaya , çekinmeye gerek yoktur .Dıştan gelecek zararlı haşereleri bertaraf etmeyi , gardını ona uygun alarak yaşam savaşında galip gelmeyi uzun vade' de önüne kor,bunun mücadelesini yürütür .

Çok büyük sosyal,toplumsal,siyasal arbedelerin yaşanmışlık deneyimi onu yaşama daha sıkı sarılması gerektiğini emreder. Yaşama tutunan Çınar kök saldığı toprağın derinliklerinde kendi yaralarını pansuman etmeyi bilir,yaraların tedavisini esas alır.Tahrip olan bedeninde ki organları yeniler,daha iyi hale getirir. Yeniden kendini gözden geçirir,eski hatalardan, tedbirsizliklerden arınma amacıyla yol,yöntem,üslup'da değişikliklere gider. Gövdesini dallarından ayrı tutmaz,zayıflayan, kırılan dallarını yeniden filizlenmesi, yaprak salması için bütünleştirir. Damarlarını topraktan aldığı suyla güçlendirir. Oksijenden aldığı güçle vücutta oluşan yaraları kankırana çevirmeden tedaviye , yarayı sarmaya yeniden dallarının gövdeyle bütünleşmesini sağlar. Bunda kararlı,azimli uzun süreli iknayı esas alır. Yeniden gelebilecek fırtına,deprem,tufan vb.ne karşı kendi dallarını gövdesinde koruma altına alarak derlenip taparlanmak kökünü daha derinlere salarak direncin gelişmesini,yeni tohumlar toprağa salmayı hedefler...

Hele'ki, içerisinde bulunduğu özgüllüğü,bu özgüllüğün getirisini götürüsünü iyi değerlendirir. Gelebilecek dış saldırıları birinci derecede bertaraf etmeyi esas alır. Gövdemizde aldığımız yara bereleri tedaviye ağırlık verir. İçten zayıflayan bünyeyi yeniden onarmaya,yaraları doğru merhemle tedavi etmeyi esas almalıdır. Bir tek dalının dahi zarar görmesini istemez. Dallar eğribüğrü olabilir,yaprakları bakteri kapabilir,hastalık kapabilir ,ama ana gövde dallarını korur. Dışarıdan gelebilecek saldırıya karşı durmayı,kendini yenilemeyi,gövdesinde oluşan tahribatları onarmayı esas alır.

Burda iki şeyi birbirine karıştırmamak gerekiyor.Darbe alan gövde de oluşan yaranın tedavisini doğru teşhis ederek ve yaraların dıştan gelebilecek bakteriye karşı koruması için doğru ilaç kullanmak gerekiyor.Aksi halde,gövdesi yaralı Çınarın iyileşmesini sağlamak bir yana onu azdırır,tedavisi mümkün olmaz hale gelir. Çınarın tüm gövdesi kangırana dönüşür ki bütün gövdenin dallarıyla birlikte çürümesine,kurtlanmasına , kurumasına yaşama son vermesine yol açar böylece.

İkinci önemli nokta şu; Gövde sağlamdır,bazı dallarda hastalıklar çıkabilir,kurumalar olabilir. Çınarın gövdesi yaralı olmasına karşın,kökte tahribat yoktur,ortaya çıkan ki,bu hastalıklar,eğilmeler,şiddetli rüzgarda kırılmalar olacaktır,çınar bu deneyime sahiptir,daha dikkatli davranarak dallarının düzgün hal almasını sabırla rüzgara,kuş'a,kurt'a kuş'a karşı koruyarak düzeltir,yeniden şekillendirir. Onu kendinden ayrı görmez,görülmesinede asla müsade etmez. Öz evlet,üvey evlat Çınarın kökünde yoktur. Çınar toprağa saldığı kökleriyle derinliklerde yeniden hayat veren , gövdenin gelişip güçlenmesinde sürekli yenilikler yaratır, var olanla yetinmez. Çınar gövdesi yeni dal budak salan olgunlaşan dalların, diğer yeni dallara gebeliğini bilinçli,sağlıklı tamamlamasını esas alır. Birlikte yaşama tutunmayı,bazı huysuz,haşarı,kendine dikkat etmeyen dallara deneyimlerinden hareketle yanlışlarından kurtulmayı öğretir. Kendi yanlışları varsa,dış saldırılara karşı korunması iyi değilse bunları gören dalların duyarlılığını,ön sezisini kabül eder.Aynı oksijenden hayat veriyorsa, kökler aynı damarları besliyorsa ee o zaman kemküm etmeye gerek yoktur. Yaralı gövdenin iyileşmesini sağlamak bütünün görevidir. Dallarımızı kırıp dökmek kolay,ama dalların yeniden gövdeyle bütünleşmesi zor ve sabır sebat isteyen bir özveridir. Bunu esas almalı,gevde'yle dalların birkikte yaşama daha sağlam tutunmasını sağlamalıyız. Çınar kök saldığı sürece gövdesini güçlendirebilir,dallarını dört bir yanında salabilir, evrende asırlık Çınarlar durmaksızın yeniden kök salmayı sürdürebilir...

Yukarıda gövdesi yaralı Çınar'ın hertürlü zorluğa karşın,yaşama tutunma direncini herkes iyi okumalı. Kökün gövdeden, gövdenin kökten,gövdenin dallarından,dalların gövdeden kopmasına asla müsade edilmemelidir. Artık Çınarın yaralarını sarması esas alınmalı,bütün egolar ,"benler"vb.yok sayılmalıdır. Objektif koşullar bütünlüğü , birliği koruyarak sınıf mücadelesinin denizine atılmayı esas görev olarak bize emrediyor. Diğeri teferruat'tır. Hepimiz kendimize gelelim. Biz yeter demeliyiz,gereksiz tartışmaların,sürtüşmelerin bize bir yarar getirmediğini bilmeli, bilince çıkarmalıyız.Yaralı gövdenin kendini tazeleyerek yaşama tutunması gibi, bizde geleneği gözümüz gibi korumalı,sınıf mücadelesi içerisinde yaraları sarmalıyız. Güçlenerek çıkmalı,geleceğe ışık olmalıyız. 

44423

Son Haberler

Sayfalar

Yaralı Gövdeyle Yaşama Tutunmak

Tehlikenin farkında mıyız?

"Türkiye yüzyılı maarif modeli" ile hedeflenen şey; Devlet eliyle "dindar ve kindar nesil" yetiştirmek ve tedrici geçişle din esaslı bir rejim inşa etmektir,

Öncelikle ve de tereddütsüzce idrakinde olunmalı ki bu konuda yapılmak istenenin tümü, ‘toplumsal mühendislik’ yöntemleriyle, zamana yayılı olarak tamamen Erdoğan’ın ‘gizli ajandasının’ şu son derece aleni ideolojik tercihlerini hayata geçirmek maksadıyla yapılmaktadır. Yani asla ‘masumane’ ve de spontane şeyler değil bunlar. Örneğin şöyle diyordu fiiliyatta kendisine İslâm halifesi misyonu yüklemiş olan Erdoğan:

Bugün Galatasaray Meydanında bariyerler bir genişledi ve arkasından geri daraldı.

Meydana gelmeden meydana açılan her yol denetim altına alınmış, polis denetiminden ve üst aramasından sonra meydana girdik... Arkasından heykelin olduğu yere geldim, orası da bariyer ile çevrilmişti, ön taraftan giriş yerine yan taraftan giriş açılmıştı, oradan da üst aramasından geçip oturma eyleminin olacağı heykel çevresine geldik. Heykel, cumhuriyetin 50. Yıl heykeli. 100. Yıl heykeli yapıldı mı bir yerlerde bilmiyorum...

Bariyer içinde bariyer ve onun içinde izin verilen sınırlar içinde acılarımızı haykırmak!

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – II

II.Bölüm:

Laz Nihat’ın başında bulunduğu ekip, öylesine şuursuzca bir gözü kapalılıkla kontraya tabi hareket etmekteydi ki düşünün, düşman operasyonlarının sürmekte olduğu bir arazide, başta ben olmak üzere, kendilerinden yana tavır almayacaklarına kanaat getirdikleri bir grup gerillayı silahsızlandırarak, öylece araziye terk etmeyi bile göze alabildiler… 

Disiplin anlayışımıza eleştirel bir bakış – I

Aslında bu konuyu yıllar önce kaleme aldığım “Dersim Dağlarında” ve “Mao Zedung Değerlendirmeleri” isimli kitaplarımda, yaşanan somut örnekler üzerinden irdeleyip, kendimce, genel yaklaşımın ne olması gerektiğini, özlü bir perspektif olarak ortaya koymuştum. Ancak ne var ki bu kitaplarda ki tüm diğer konular olduğu gibi, bu konu da ‘meşru muhatapları’ olması gereken kişi ve yapılarca; ‘üç maymun’ seçeneğiyle karşılanmaya devam ediyor.

TKP-ML Merkez Komite: Pratiğimizde Bilinç, Bilincimizde Rehberdir İbrahim Kaypakkaya!

Coğrafyamız komünist önderi ve Demokratik Halk Devrimi’nin sönmez meşalesi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed Hapishanesi’nde katledilmesinin 51. yılındayız. Önder yoldaşımızın 18 Mayıs 1973’te katledilmesinden sonraki yarım asırlık zaman diliminde Türkiye ve Türkiye Kürdistanı toplumsal mücadeleleri tarihinin gelişim seyri, İbrahim Kaypakkaya’nın görüşlerini sadece doğrulamakla kalmamış aynı zamanda güncel kılmıştır.

Selahattin Demirtaş'a ve bütün tutsaklara...

"YÜREĞİN UMUT ETTİĞİ O ADRESTE" "LI DILÊ KU DIL HÊVÎ DIKE"

Düşkünlüğün, alçaklığın, düzenbazlığın, bağnazlığın, ırkçılığın, sefilliğin, çürümüşlüğün, bencilliğin, rezilliğin ve vurdumduymazlığın rağbet gördüğü bu topraklar sana göre değil dostum.

Yıllardır tanırım seni.

Hani, yüz yüze görüşmüşlüğümüz olmasa da, beraber oturup bir bardak çay içmemiş, tek kelime sohbet etmemiş olsak da, sen hep aşinaydın bana.

Bir aralar bu aşinalığa bir isim bulayım dedim ama inan hiçbir yere oturtamadım.

Akraba desem, değil.

Komşu desem, hiç değil.

TKP-ML MK Siyasi Büro Üyesiyle Röportaj: “Partimiz 53. Mücadele Yılında Faşizme Karşı Savaşını Kararlılıkla Sürdürecektir”

” Kitlelerin hakim sınıfların siyasetinden bağımsız, kendi siyasetini örgütlenmesi ve dahası bir güç olarak ortaya çıkmasını önemsiyoruz. Bu anlamıyla başta İstanbul 1 Mayıs Taksim alanı olmak üzere, işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların ve halk gençliğinin 1 Mayıs’ta Alanlara çağrısını değerli ve anlamlı buluyoruz.”

– Öncelikle kendinizi tanıtır mısınız?

– İsmim Özgür Aren. TKP-ML MK, Siyasi Büro üyesiyim.

Tayyip'i, tayyip'e olan güvende yendi

Ah... kuzucuğum ah...

Ne oldu bize böyle.

Ne oldu.

Her şey tıkırında giderken...

Neler yaşadık böyle.

Bu seferde kediler chp'nin lehine mi trafoya girdi ne

Veyahut da.... veyahut da...

"Sizin siyasetçiler bizim sermayeden bir kaç kişiyi yemeye niyetlenirde  bizde hemide hala iktidardayken sizlerden daha fazlasını ham... ham... etmeyiz mi ha..." demenin yarattığı korku uzlaşısı dolu komplo teorileriyle mi  bundan sonraki seçimleri açıklayacağız.

Yoksa... yoksa...

Daha dün bir; bu gün iki

1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!

1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

Sayfalar