Cuma Mayıs 3, 2024

TC’nin imdadına koşmak bize mi kalmış? - Dursun Ali Küçük

Serhildanlari selamliyorum!

Kürdistan halkı ve herkes savaş içindedir ve savaş yürütüyor. Kürdistan Federasyonu ve Batı Kürdistan’da savaş çok çıplak yürütülüyor. İran ve Türkiye’de fiilen savaş hali var. İran sömürgeciliğine karşı silahlı mücadele veren grup ve gruplar çıkıyor ve başlattılar. Gerillayı geliştirmeleri olumludur. İran’da idamlar sürüyor ve legal anlamda hiçbir faaliyete izin vermiyor.

Kobani ve Batı Kürdistan direnişi, Şengal’in düşürülmesi, Kürdistan federasyonuna saldırı bütün Kürtleri ve Kürdistanlıları ayağa kaldırdı. Dayanışma, birlik ve destek çabaları var.  

En sonunda Serhıldanlar Kuzey Kürdistan’a yayıldı. Türkiye’ye yayıldı. Kitlede mücadele için oluşan birikim ve TC’nin Kuzey Kürdistan’da savaş ve sözde güvenliği artırması Kürdistanlıları Kobani direnişine sahiplenmeye sevk etti. Kobani’yi TC ve İŞİD düşürmek istiyor. Kürdistanlılar Kobani şahsında TC sömürgeciliğinin yaptıklarına karşı direnişe geçtiler.

Değişik yerlere çekilmek istense de halkın mücadelesinin TC sömürgeciliğine karşı olduğu görülmüştür.

Hüdapar ve Hizbul ile çatışmaları doğru görmüyorum. Sadece bunlardan saldırı gelirse savunmak haktır. Mecbur kalmadıkça bu tür çatışmalardan kaçınmanın yararlı olduğuna inanıyorum.

Kemalizm büstleri ve bayrakların Kürdistan’da yakılması yanlış değildir. Ben bütün putlara karşıyım. Eski putları yıkıp yeni putları dikmenin de doğru olmadığına inanıyorum. Ama hala bütün putları yıkacak durumda değildir insanlık. Türkiye de Kemal büstlerine ve bayrağa birşey yapılmasın. Bunların Türklerin değeri olup olmadığına ve ne kadar değeri olduğuna kendileri karar versin.

ABD ve İngiltere bayrağı kendi ülkelerinde saygı görebilir. Ama başka ülkelerde sallanırsa ve orası işgal edilirse saygı göremez ve görmemelidir.

Kürdistan da işgalcilere ait her ne olursa olsun, Kürdistanlıların ve diğer toplulukların değeri olmaz.

TC devletine ve AKP kurumlarına yapılan her yöneliş Kürdistanlılar için meşrudur. Türkiye sömürgeciliği adına konuşan herkes ve hatta bazı Kürtler kıyamet koparıyor. Be adamlar, Arap baharında kitle ne yapıyordu?

Kürdistanlıların son serhildanda yaptığı aşırılıkların daha ilerisini hatta çok ilerisini yapıyordu. Putları da devirdiler. Eleştirenlerin hepsi aynı ağızdan destek verdiler. Kürdistan’a karşı susan İslam Alemi ve türk İslamcıları Arap baharının sonuna kadar arkasında oldu. Aynı şeyler ve bunların çok azı Kürdistan’da olunca neden hep bir ağızdan cephe alıyorsunuz?

Bunun içinde aşırılıklarda vardır. Eleştirilebilir. Onları öne çıkarıp Kürdistan’daki serhildana gölge düşürmek istemiyorum. AKP ve siyasi islamcılar vb. Suriye’de destekledikleriniz katliam yaptı, kafa kesti, ırza geçti, halkın çocuklarını ve kızlarını ganimet olarak aldılar. Bunlara karşı hiç sesiniz çıkmadı.

Hadi yürüyün oradan, vahşetin destekleyicileri! Kürdistan’a o kadar vahşet uyguladınız. Şengal’de Êzîdileri her şeyiyle yok etmek istediniz, Kürdistan’ın kazanımlarını ortadan kaldırmak istediniz. Öte yandan “çözüm süreci sürüyor”, “barış devam ediyor - kaldı ki TC istediği her yerde silah kullanıyor- naralarıyla Kürdistan’a kazık atıyorsunuz ve oyun oynuyorsunuz.

Kuzey direnişi sürerken Demirtaş, gece Öcalan’la mesajlaştıklarını söyleyerek bir metin okudu.

İlk tepkimiz şöyle oldu:

“Selahattin Demirtaş’ı dinledim.
Adeta beynim felç oldu.
Hani 15 Ekim e kadar süre vermiştiniz.
Halk ayakta ve devlet sıkıştı, neden imdadına koşuyorsunuz.
TC "Suriye bizim” demiş. Demirtaş ta bunla birlikte "Kobani evimizin içi" demiş.
Bir sürü yuvarlak lafı peş peşe devirmiş.
Yazıklar olsun size Kobani ye ve Kürdistan’a bu yapılır mı?
Ayıptır, günahtır ve zülümdür.
Kobani Kürdistan'dır. Türkiye’nin hiç değildir. TC eliyle Kobani’ye yapılacak işlerden elinizi çekiniz.”(9 Ekim)

****

KÜRDİSTANLILAR SİVİL DİRENİŞ SİZİN DOĞAL HAKKINIZ.

Kobane ve Kürdistan için direnişinizin ve serhildanızın yanındayım. Bunun için TC den özür dilemeye de gerek yok.

Sizin ulusal gururunuzu ve Kürdistan federasyonu ile Batı Kürdistan-Kobani’deki kazanımları yok etmek istedi TC. Kürdistan federasyonunun üzerine İŞİD ve Arapları sürdü, devirmek istediler ama işler ters tepti. Kürdistan federasyonu kendisini güvenceye aldı ve Kürdistan'a dahil olmayan toprakların çoğunu kurtardı.

Burada boşa çıkınca bu kez TC vb leri İŞİD’i Kobani ve Batı Kürdistan üzerine sürdüler.

Bir düşünün!

Kürdistan federasyonu ve Batı Kürdistanı yok etmek ve düşürmek isteyen TC, sizinle müzakere yürütür mü?

Size haklarınızı verir mi?

Sizinle bu tarzda barış yapar mı?

Mandela Güney Afrika hapishanesinde tutsak iken şunu söyledi: "Özgür insanlar müzakere yürütür, Tutsak ile müzakere yürütülemez".

Desmond Tutu Mandela’ya "Sen bu işe karışmayacaksın, dışarıdaki örgütün işi yürütsün" diyordu.

Ortada ne müzakere var, nede barış. KCK sadece tek taraflı adımlar atıyor. Kendileri de hep tek taraflı adımlar attığını söylüyor ve sitem ediyorlar.

Kürdistan tarafı ve TC tarafından siyasetçilerin ve temsilcilerin olduğu ve üçüncü bir ülkenin hakem ve gözlemci olduğu müzakere ve barışa evet diyorum.

Şimdiye kadar yapılanlar Kürdistanlıları uyutma politikasıdır. 

******

BAŞLIĞI KÜRT HAREKETLERİ BİRLEŞİYOR DİYE İRONİ OLSUN DİYE ATACAKTIM

Kürdistanlıların istediği budur. Kobani’nin yanında çok veya az bütün Kürdistanlılar yer aldı ve alıyor.

Gönüllerde birlik sağlanmıştır. Farklı cephelerde olsalar da Kürdistan’ın düşmanlarına karşı savaş veriliyor. Kimi yerlerde yerel düzeyde askeri anlaşmalar da yapılıyor. Bunu geliştirmekte sayısız yarar görüyorum.

Evet, Kürdistani hareketlerin asgari koşullarda birlik oluşturmasının zamanıdır.

Geçişte ne olursa olsun gelin BEYAZ BİR SAYFA açalım. Bunun içini yeniden dolduralım. Kürdistanlılar her yerde statü kazanmaya yaklaşmıştır.

Kürdistan Federasyonu devletleşmenim eşiğindedir.

Batı Kürdistan’da İŞİD yenilgiye uğratıldı mı Kantonların daha ilerisi yakalanacaktır. Federasyon vb kurabilirler.

Doğu Kürdistan patlamaya hazırdır. Türkiye’de fiilen savaş hali var. Türkiye toplumu kendi içinde bölünmeler yaşıyor ve Kürdistan’da yeni patlamalar yaşanabilir.

Siyasal hareketler sağa sola çekmeyiniz. Bahane üretmeyiniz. Birleşemezsek, asgari koşullarda birlik kuramazsak ve her yerde cephe açamazsak, bu fırsatların birçoğunu kaçırırız.

Bırakın böyle düşünüyoruz, şöyle düşünüyoruz laflarını, artık yutulacak cinsten değil. İdeoloji ve teori değil, somut adımlarda Kürdistani birlik kuralım. Kürdistani çıkarlar ve amaçlar esas alınsın, farklı düşünmeler hiç sorun değildir. Farklılığını başkasına dayatan ve farklı olduğu için birçok şeyden kaçanlar bu süreçte ancak aptal olabilir.

Parçaların farklılıkları hesaba katılır.

Birlik kuramazsak bu halk sizleri ve hepimizi affetmeyecektir. Bunu unutmayın, bir tarafa yazınız.

Kendinizi ucuz yaklaşımlarla kurtaramazsınız. Dönemin ve tarihin üzerine yıktığı sorumluluklar vardır

Hangi görüşte olursak olalım asgari koşularda birlik olmayı dayatalım ki, siyasi partiler ve örgütler, şahsiyetler vb harekete geçsin.

Bu bir sınavdır. Bu sınavı geçecek miyiz?

Bu sınavı verirsek Kürdistan’da büyük bir sinerji ortaya çıkacaktır.

Ha şunu unutmayın ve direniş edebiyatına sığınmayın.

Kürdistan ve Kürtlerin direniş sorunu yoktur. Çok iyi de direniyorlar. Yakın örnek Kobani’dir.

Mesele Kürdistani siyaset ve doğru diplomasidir. Masalarda kaybediyoruz. Bunu unutmayınız.

Şu an için Koalisyon güçleri Kürdistan ve Kürtler için en çok ilişki ve diplomasi geliştirilecek güçlerdir. Başka devletler ve istemeyenler bunlar için: “Kürdistan’ı kuruyorlar” diyor.

Evet bizde öz dinamiklerimizi harekete geçirip iyi değerlendirirsek Kürdistanlar kurulur. Bundan kimsenin şüphesi olmasın!

****

İSTER BEYAZ, İSTER SİYAH, İSTER YEŞİL TC OLSUN. ÖZÜNDE AYNIDIRLAR

Bunlardan hiçbirini tercih etmeyeceğiz.

Beyaz Türkler Kemalistler, CHP, Yeşil Türkler Erdoğancılar vb, kara Türkler MHP ve İŞİD ve benzerlerinden oluşur. Atışmalarına bakmayın, bunlar birbirleriyle kardeştir. Üçüz kardeşler.

Biz bunlarla kardeş değiliz.

Erdoğan ekibi ve Yeşil Türkler tıpkı diğerleri gibi Kürdistan'ı (Batı ve Kürdistan federasyonunu) düşürmek istediler.
Sanırım Kobani de İŞİD çöküyor (Ki Kobani düşsede yine çökecekti, bundan kuşkum yok),
TC planları çöktü ve çöküyor. Türkiye ve Kuzey Kürdistan'da da çökecekler.

Çok zıpladılar. Bu kez kuyuya düşecekler.

Ne Türkiye'den koridor istiyorsunuz? (KCK, PYD ve KDP ve Mesut Barzani). Koridoru kendiniz açınız.

1- Şengal’i alın ve hemen.
2-Serêkaniyê üzerinden peşmerge ve gerilla cephe açsın.
3-Cezza YPG nin eline geçti. Rabia ve Telzumar ı peşmerge ele geçirdi. Buradan peşmerge ve YPG bir cephe açsın.
4- Başka uygun yerlerde cephe açınız.
5- Kürdistan her tarafta sivil direnişlerini sürdürsün.
6-TC yi deşifre edelim. Sivil halka acımasız yaklaşımlarını herkes görüyor.
7-İran cephesinde silahlı mücadele başlatıldı, buna herkes destek versin ve diğerlerinin katılımı teşvik edilsin.
8-Şu an için en tehlikeli sömürgeci güç TC dir. En çok buna yüklenelim. Sonra İran'a. Irak ve Suriye halsizdirler, bunlar daha sonra ele alınacak güçlerdir.
9- Madem savaşı Kürtler üzerinde yürüttüler, buna Kürtlerin en büyük cevabı asgari koşullarda ve Kürdistani çizgide birlik oluşturmaktır.
10-Uluslararası koşullar bizim lehimizedir. Sömürgecilerle diplomasi yapmak pek uygun düşmez. Koalisyon güçleriyle işbirliği yapalım.

Vb vb vb…..

Kürdistan tarafı olalım ve birlik kuralım. Bu dönemde başka kurtarıcı yol yok.

Bundan herkes kazanır.

Dursun Ali Küçük


78613

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

Sayfalar