Pazar Nisan 28, 2024

Soykırımın 100. Yılında Bir Özür Borcumuz! Fusun Erdoğan

 

Ermeni meselesinde tutarlı bir tavır ortaya koyamamak, Türkiye devrimci hareketinin önemli zaaflarından biri olagelmiştir.

Bu zaaf devrimci ve sosyalistlerin değişik zamanlarda Ermeni halkına yapılan soykırım ya da tarihsel adaletsizlikler, haksızlıklar karşısında da, doğru tutum almasını önlemiştir.

Soykırımın 100. yıldönümü yaklaşırken, geçmişle yüzleşme ve hesaplaşmanın tartışıldığı bu süreçte, Türkiye ilerici, devrimci, sosyalist hareketinin bu zaafıyla yüzleşmesi önemli bir görev olarak varlığını sürdürüyor.

Dolayısıyla her bir politik partinin, örgütün, kurum ve kişinin şapkasını önüne koyarak düşünmesi, tarihle yüzleşmesi ve hesaplaşması gerekiyor.

Geçtiğimiz sonbaharda 12 Eylül protestolarına Ankara’da katılmıştım.

Devrimci ‘78’lilerin organize ettiği 12 Eylül müzesinin açılışında idam edilenlerin özel eşyalarının sergilendiği, onlara dair fotoğrafların yer aldığı müzeyi gezerken, Ankaralı bir arkadaşa 12 Eylül döneminde idam edilen Levon Ekmekçiyan’ın neden görmezden gelindiğini sordum.

Ekmekçiyan’ın Mamak Hapishanesi’nde tutuklu bulunduğu süreçte, direnmediği gerekçesiyle böyle bir tutum takınıldığını söylemesi üzerine itiraz edip, tarihi kendi istediğimiz gibi yazamayacağımızı belirtip, eleştirilerimi bir biri ardına sıraladım.

Hepimiz biliyoruz ki, 12 Eylül döneminde binlerce ilerici, demokrat, devrimci işkenceden geçirilerek hergünü işkence olan hapishanelere tıkıldı.

Devlet, hapishanelerde kendi eliyle hazırladığı dilekçeleri, dosyalardan alıntıladığı ifadeleri koğuşların mazgalından içeriye atarak, tutsakları birbirine düşürmeye, çözerek çürütmeye çalıştı.

İtiraf ve nedameti dayattı tutsaklara…

Devletin zulmü karşısında direnerek canını feda edenler de oldu, çözülenler de…

Elbette her çeşit zulüm karşısında direnmek, boyun eğmemek her devrimcinin sahip olması gereken bir özellik olmalı.

Ancak, direnemeyenleri de bir kenara atmak, düşene bir tekme daha atmak da, asla savunulamaz!

Kaldı ki, Levon Ekmekçiyan’ın itirafçılığı kabul ettiğine dair kimsenin elinde somut bir kanıt da yoktur, bilgi de!..

Doğru ve gerçek kanıtlara sahip olmadan birileri hakkında üstelik de devletin kara propagandasına dayanarak karar vermek, ona göre muamele etmek ise, bir başka haksızlığa, yanlışa, adaletsizliğe götürür insanı.

Ne yazık ki, Levon Ekmekçiyan’la ilgili Türkiye devrimci hareketi elinde gerçek bir belge, bilgi olmaksızın (bu tutuma ortak olmayanlar elbette bu eleştirilerin de muhatabı değiller) böyle bir tutum sergiledi.

Böyle bir tutum takınmayı kendine bir hak olarak gördü, görebildi!

Bu tutumunu da bir şekilde sürdürmekde bir sakınca görmedi!

Yazık!

Hem de çok yazık!

Bu yazıyı yazmadan önce, 29 Ocak’ta Ekmekçiyan’ın idam edilişinin 32. yıldönümü vesilesiyle internette hayli dolaştım.

Levon Ekmekçiyan’la ilgili bilgilere ulaşmaya çalıştım.

Devrimci ‘78’liler Federasyonu’nun ve başka grupların 12 Eylül’de idam edilen devrimcilerle ilgili yayınlanan yazılarına vb. baktım.

Levon Ekmekçiyan’ın 12 Eylül sonrasında idam edilen devrimcilerle birlikte anılmamasına ilişkin bir açıklama vb. aradım.

Ekmekçiyan’ın devlete teslim olduğuna dair bir kanıtlarının olup olmadığını araştırdım.

Ve bu davranışlarına kanıt olabilecek hiç bir veriye, belgeye rastlamadım.

Ama Ekmekçiyan’ın Mamak hapishanesinde aylarca özel işkencelere tabi tutulduğuna, tek başına tutulduğu hücrede idam edilinceye kadar her gününün işkenceyle geçtiğine, üzerinde özel işkence yöntemlerinin denendiğine dair bilgilere ulaştım.

Bir de, o süreçte devletin Ermenilere karşı yürüttüğü kara propagandanın bir parçası olarak, gazetelerde Ekmekçiyan’ın itiraflarda bulunduğuna dair haberler gördüm.

Devlet kaynaklı bu yalanlara itibar etmek, varoluşumuzu inkarla işdeğer bir durum değilse nedir ki!

Kendimizle ilgili itibar etmediğimiz devlet kaynaklı kara propagandaya Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan’la ilgili olduğunda değer vermemizin ise koca bir çifte standart olduğunu kim inkar edebilir ki?!

Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan’ın ismini 12 Eylül döneminde idam edilen devrimciler listesine koymayan ve idamlarla ilgili değişik çalışmalarda ya da anlatımlarda, anmalarda onun adını bilinçli ya da bilinçsizce görmezden gelen kişi ve kurumları, bu adaletsiz, hoyrat, duyarsız yaklaşımlarını mahkum etmeye, soykırımın 100. yıldönümünde Levon Ekmekçiyan’ın anısından, ailesinden, yoldaşlarından ve Ermeni halkımızdan özür dilemeye çağırıyorum. (FE/HK)

Füsun Erdoğan, Rotterdam, 8 Şubat 2015

 

63881

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar