Çarşamba Mayıs 15, 2024

Soykırımın 100. Yılında Bir Özür Borcumuz! Fusun Erdoğan

 

Ermeni meselesinde tutarlı bir tavır ortaya koyamamak, Türkiye devrimci hareketinin önemli zaaflarından biri olagelmiştir.

Bu zaaf devrimci ve sosyalistlerin değişik zamanlarda Ermeni halkına yapılan soykırım ya da tarihsel adaletsizlikler, haksızlıklar karşısında da, doğru tutum almasını önlemiştir.

Soykırımın 100. yıldönümü yaklaşırken, geçmişle yüzleşme ve hesaplaşmanın tartışıldığı bu süreçte, Türkiye ilerici, devrimci, sosyalist hareketinin bu zaafıyla yüzleşmesi önemli bir görev olarak varlığını sürdürüyor.

Dolayısıyla her bir politik partinin, örgütün, kurum ve kişinin şapkasını önüne koyarak düşünmesi, tarihle yüzleşmesi ve hesaplaşması gerekiyor.

Geçtiğimiz sonbaharda 12 Eylül protestolarına Ankara’da katılmıştım.

Devrimci ‘78’lilerin organize ettiği 12 Eylül müzesinin açılışında idam edilenlerin özel eşyalarının sergilendiği, onlara dair fotoğrafların yer aldığı müzeyi gezerken, Ankaralı bir arkadaşa 12 Eylül döneminde idam edilen Levon Ekmekçiyan’ın neden görmezden gelindiğini sordum.

Ekmekçiyan’ın Mamak Hapishanesi’nde tutuklu bulunduğu süreçte, direnmediği gerekçesiyle böyle bir tutum takınıldığını söylemesi üzerine itiraz edip, tarihi kendi istediğimiz gibi yazamayacağımızı belirtip, eleştirilerimi bir biri ardına sıraladım.

Hepimiz biliyoruz ki, 12 Eylül döneminde binlerce ilerici, demokrat, devrimci işkenceden geçirilerek hergünü işkence olan hapishanelere tıkıldı.

Devlet, hapishanelerde kendi eliyle hazırladığı dilekçeleri, dosyalardan alıntıladığı ifadeleri koğuşların mazgalından içeriye atarak, tutsakları birbirine düşürmeye, çözerek çürütmeye çalıştı.

İtiraf ve nedameti dayattı tutsaklara…

Devletin zulmü karşısında direnerek canını feda edenler de oldu, çözülenler de…

Elbette her çeşit zulüm karşısında direnmek, boyun eğmemek her devrimcinin sahip olması gereken bir özellik olmalı.

Ancak, direnemeyenleri de bir kenara atmak, düşene bir tekme daha atmak da, asla savunulamaz!

Kaldı ki, Levon Ekmekçiyan’ın itirafçılığı kabul ettiğine dair kimsenin elinde somut bir kanıt da yoktur, bilgi de!..

Doğru ve gerçek kanıtlara sahip olmadan birileri hakkında üstelik de devletin kara propagandasına dayanarak karar vermek, ona göre muamele etmek ise, bir başka haksızlığa, yanlışa, adaletsizliğe götürür insanı.

Ne yazık ki, Levon Ekmekçiyan’la ilgili Türkiye devrimci hareketi elinde gerçek bir belge, bilgi olmaksızın (bu tutuma ortak olmayanlar elbette bu eleştirilerin de muhatabı değiller) böyle bir tutum sergiledi.

Böyle bir tutum takınmayı kendine bir hak olarak gördü, görebildi!

Bu tutumunu da bir şekilde sürdürmekde bir sakınca görmedi!

Yazık!

Hem de çok yazık!

Bu yazıyı yazmadan önce, 29 Ocak’ta Ekmekçiyan’ın idam edilişinin 32. yıldönümü vesilesiyle internette hayli dolaştım.

Levon Ekmekçiyan’la ilgili bilgilere ulaşmaya çalıştım.

Devrimci ‘78’liler Federasyonu’nun ve başka grupların 12 Eylül’de idam edilen devrimcilerle ilgili yayınlanan yazılarına vb. baktım.

Levon Ekmekçiyan’ın 12 Eylül sonrasında idam edilen devrimcilerle birlikte anılmamasına ilişkin bir açıklama vb. aradım.

Ekmekçiyan’ın devlete teslim olduğuna dair bir kanıtlarının olup olmadığını araştırdım.

Ve bu davranışlarına kanıt olabilecek hiç bir veriye, belgeye rastlamadım.

Ama Ekmekçiyan’ın Mamak hapishanesinde aylarca özel işkencelere tabi tutulduğuna, tek başına tutulduğu hücrede idam edilinceye kadar her gününün işkenceyle geçtiğine, üzerinde özel işkence yöntemlerinin denendiğine dair bilgilere ulaştım.

Bir de, o süreçte devletin Ermenilere karşı yürüttüğü kara propagandanın bir parçası olarak, gazetelerde Ekmekçiyan’ın itiraflarda bulunduğuna dair haberler gördüm.

Devlet kaynaklı bu yalanlara itibar etmek, varoluşumuzu inkarla işdeğer bir durum değilse nedir ki!

Kendimizle ilgili itibar etmediğimiz devlet kaynaklı kara propagandaya Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan’la ilgili olduğunda değer vermemizin ise koca bir çifte standart olduğunu kim inkar edebilir ki?!

Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan’ın ismini 12 Eylül döneminde idam edilen devrimciler listesine koymayan ve idamlarla ilgili değişik çalışmalarda ya da anlatımlarda, anmalarda onun adını bilinçli ya da bilinçsizce görmezden gelen kişi ve kurumları, bu adaletsiz, hoyrat, duyarsız yaklaşımlarını mahkum etmeye, soykırımın 100. yıldönümünde Levon Ekmekçiyan’ın anısından, ailesinden, yoldaşlarından ve Ermeni halkımızdan özür dilemeye çağırıyorum. (FE/HK)

Füsun Erdoğan, Rotterdam, 8 Şubat 2015

 

64190

“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]

 

“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.

Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip

çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]

 

KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!

Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.

Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

Sayfalar