Sinan Dersim… (Nubar OZANYAN)
Bitmez tükenmez bir sevdadır bizimkisi. Her ölümde yeniden doğar. Her damlada kuru olan her şeye can katarız. Yüzümüzü her daim hakikate çeviririz. Kendimizi anlamakla başlarız hakikat mücadelesine. Önce kendi içimizdeki hakikati bulmak için başlarız kavganın ilk dersine. Biliriz ki, başarılması en zor olan kavga insanın kendisiyle olandır. İçimizdeki düşmanı alt ettikçe özgür, korkusuz ve “zana” olmayı başarırız. Söylediğini yapan, sadece yapan da değil “doğru yapan” oluruz.
Her kıyım ve kırımda acır insan olan her yanımız. Çöl kumlarına düşen kimsesiz çocukların bir daha kabus dolu gözlerle gökyüzüne bakmaması için yaşar ve mücadele ederiz. Ölüme en yakın yerde durur, kavganın en sert ve keskin yerinden tutarız. Sonra kuyuların ve uçurumların diplerinden yükselen Kürt anaların seslerini, ağıtlarını, öfke ve direnişlerini kararlılığımıza katarız. Her uzun ve zorlu yolculuğa çıkışımızda bir eksikle devam etme ihtimalinin olabileceğini bilerek yürürüz. Sinan Dersim hevalle birlikte devrimin yasalarına uyarak önce ileriye, bazen de anılar denizinde dönüp geriye bakarak yürüdük. Bizler canını devrime feda edenlerin yoldaşlarıyız. Sahipsiz, yetim çocukların arkadaşlarıyız. Dilsiz, yurtsuz çocukların vazgeçilmez dostlarıyız. Kurşunlanmış, haftalarca bedeni yerde bekletilen anaların öz evlatlarıyız.
Biz devrimciyiz, bedelini göze aldığımız bir mücadelenin bilinçli ve gönüllü insanlarıyız. Korkmanın yenilmek, teslimiyetin de ihanet olduğunu iyi biliriz. Özgür yaşam mücadelesinde ne birini incittik ne de ağlattık. Çünkü biz dünyayı değiştirme iddiasıyla yola çıkanlardık. Zindanlar, kayalar, çöller sahipsiz öksüz çocuklar tanığımızdır.
Yaşamımız boyunca yorulup ara vermeden hakikatin peşinde koştuk. Bazıları şaşırdı, anlam veremedi bu iradeye. Hep kulağıyla değil yüreğiyle duyanların insanı olduk. Sınırlı yaşamımızı büyük davaya adarken sadece silahımızla değil sistemimizle bir dünya yaratmayı esas aldık. Bizi felsefemizle, devrim programımızla, dünyayı değiştirme cüretimizle tanımaları için çalıştık. Bilmenin yetmediğini mutlaka harekete geçmek, yapmak gerektiğini bilerek yürüdük. Başkaları gibi anlaşılmak için değil anlamanın esas olduğunu kabul ederek, bütün ruhumuzla mazlumları anlamanın sonsuz kavgasına adadık kendimizi. Bunun için çalıştık ve mücadele ettik. Yaşama ve özgürlüğe en büyük anlamı yükleyerek kendimizi adadık. Çocuk tadında davamıza bağlandık, yoldaşça güldük. Yaşanılmazı, zor olanı yaşanılır kılmak için çalıştık. Çünkü biz SİNAN DERSİM’İZ. Çünkü biz devrimciyiz.
Ölümle her zaman olmazsa da en fazla karşılaşan insanlar olduk. Yaşamı ve özgürlüğü esas aldığımız için var olduk ve ölüm bizden korktu. Karşılaştığımızda ise cesaretle yürüdük ölümün üzerine.
Tarih, hiçbir zaman bencil dünyanın insanlarını kabul etmez. O ancak ortak çıkarlar uğruna ve başkalarının mutluluğu için yaşayanların, özgürlük için savaşanların yüceliğini kabul eder. Mutluluk ve özgürlüğün her resminde, en renkli ve en canlı yerinde hep direnenlerin sesi ve sevda türküleri yazılıdır.
Heval Sinan, bütün devrimcileri anlamaya çalışan, onlara dokunmasını bilen bir yerde durdu. Yaşıtları ve kendisinden genç arkadaşlarla espriler yaparken kendisinden yaşça büyük devrimcilere daha dikkatli, ölçülü ve saygılı davranmayı bildi. Yazılı medyada onun hakkında yazılan tüm yazıları satır satır dikkatle okuyorum. Bir de yazıya dökülmeyen ama anlatılanları dinlesek ne olurdu? Ne çok seveni olduğunu daha iyi görürdük.
Garê’nin kavurucu sıcağının altındayız. Her taraftan sanki ateş yükseliyor. Üstümüzde keşif durmak bilmiyor. Ortak ya da tek tek yaptığımız sohbetlerimizde konumuz birleşik mücadeleyle sınırlı kalmazdı. Tarihe, Kemal Pir, Mazlum Doğan ve zindan şehitlerine dek uzanırdık. Daha konuşmaya başlarken o kadar çok ortak konu çıkardı ki!
Önce ağır yaralı olduğu haberini aldık. Sinan yoldaşı tanıyan herkeste benzer düşünce ve ortak bir ruh hali oluşurdu. Sonra Susardık. Kimse birbirine bir şey deme cesareti gösteremezdi. “Umarım yarası ağır değildir”le başlayan “iyileşir”le tamamlanan duygu dolu isteklerimiz bizleri alır derin bir anı sarmalı içinde sessizliğe ve adı konmamış bir suskunluğa götürürdü.
Heval Sinan Dersim yaşamı boyunca sessizlerin, görünmezlerin ve suskunların özgürlük kavgasını verdi. Tıpkı Yılmaz Dersim, Atakan Mahir, Delal Amed, Sakine Cansız arkadaş gibi.
Heval Sinan Dersim, ömrünü ve bütün gücünü dünyada en mükemmel şey olan özgürlüğe adamak için aramızdan ayrıldı. Anısına saygı ve minnetle.
1 Mayıs'ı Taksim'e Mahkum Etmek!
1 Mayıs; sıradan bir gün değil, sınıfın ortaya çıkışından bu yana, ulusal ve evrensel düzeyde, burjuvaziye karşı verdiği mücadele deneyiminin toplam deneyim ve birikimlerini içeren ve onu yaşatmak için ortaya koyduğu kavganın adıdır. Bu nedenle de 1 Mayıs Uluslararası işçi sınıfının mücadele ve dayanışma günüdür.
"Legal parti sorunu" Üzerine
Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.
Emperyalizm Üzerine Notlar -2
“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”
Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)
TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!
Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var
TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!
“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!
Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!
Emperyalizm Üzerine Notlar
Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.
Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.
Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..
"Başkası olma kendin ol
Böyle çok daha güzelsin"
Anasının kuzusu
Ciğerimin köşesi"
Marifet solun sağıyla başarılı olmak değil ki.
Afyon, antalya, istanbul, ankara...
İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.
Sanki seçimleri kaybettiren sol gibiymiş gibi
Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi
Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.
Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.
Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*
Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.
Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim
Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.
TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!
İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı
İsyan, Direniş, Serhildan!
Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.