Perşembe Mayıs 16, 2024

Rojava Nasıl Kurtulur...-Dursun Ali Küçük

*Bütün dünya devleri ve bölge güçleri Suriye'de..
Suriye denkleminin çözülmesi zor görünüyor. Daha süreceğe benzer. O zamana kadar Rojava-Kürdistan'ı da belirsizliğini korur.
Suriye fiilen 3 bölünmüş durumdadır. Büyük devletler anlaşmadığı sürece Suriye'de bir çözüme gitmek mümkün görünmüyor..daha çok yol var..

*ABD-Fransa ve batı işin bir tarafını oluşturuyor. Suriye'den vazgeçmeyecekler.

Rojava Kürdistan'ı ve Rakka, Deyrezor hattını bırakmayacakları görünüyor. Kürtlerin ve Rojava Kürdistan'ın kaderi buna bağlı görünüyor. Rojava denklemin bu yanıyla kurtuluşunu resmileştirebilir.
ABD ve Batı daha çokta ABD burada alacağı bir yenilgiyle bölge üzerindeki hakimeyetini tartışma konusu yapar...
Türkiye, İŞİD ile ABD ve Batıyı sattı. Tek egemen olmak istiyordu. Kobane direnişi ve Koalisyon güçlerinin Kürtlere açık desteğiyle tablo tersine döndü. İŞİD ve El Nusra, kısaca TC yanlısı İslamcı teröristler yenildiler.
İdlip'e sıkışıp kaldılar...
ABD ne olursa olsun Suriye den bir yenilgiyle çıkmak istemez. İŞİD sorunu haledilse bile İran, Hizbullah ve Haşdi şabi'yi durdurmak ve geriletmek ve yenmek stratejisini sahipler.
İran ordusu ve güçlerini, Hizbullah'ı, Haşdileri Suriye de kesinlikle istemiyorlar.

İsrail bu denkleme fazlasıyla dahildir.

Bu güçler yerelde tutunmak için Kürtlere ihtiyaç duydular. Yoksa sadece dışarıdan müdahale ile bölgede tutunamayacaklarını çok iyi biliyorlar.
ABD-Batı ve İsrail öncellikle kendileri için iş yapıyorlar. Bunun siyeset bilimine göre böyle bilinmesi şart...
Rojava-Kürdistanı-Bın Xet şüphesizki sergiledikleri kutuluş mücadelesiyle kendilerine yer açtılar. Fiilen federasyon statüsüne sahiptirler. Hatta denebilirki şimdiki haliyle bağımsız güçtürler.
ABD, Irak ve bölge poltikası gereği Rojava dan vazgeçmesi zordur.

*Rusya,İran, Türkiye, Suriye bir bloktur Suriye'de..

Poltikaları itibariyle bir bütünlük sağlayamıyorlar.
Türkiye açık iktidara ortak olmayacağını biliyor. O halde işgal ettiği yerlerde Suriye'nin bilinmeyen denklemi sürdükçe işgalci güç olarak kalmak istiyor. Asıl hedefi işgal ettiği yerleri Efrin ile birlikte kendisine katmaktır.Temel amac ise; Kürtler hiç bir statüye kavuşmasın..
Şüphesizki bu oldukça zor ve pahalıya mal olacak bir poltikadır. Rusya, Türkiye yi yanına alma pahasına Türkiyenin oraları işgal etmesine ve bunu devam etmesine göz yumabilir. Neticede Türkiye'yi kazanmak istiyor. Rusya safına TC geçse bile dünya işgal ettiği yerleri TC'ye yedirmez.
Rusya aslında hem İran ile birlikte hemde Suriye'de İran'ı istemiyor. Bu ileride nasıl pazarlıklar konusu olur hala belli değildir.
Bu gidişle Suriye'de asıl iktidar İran'ın elinde olur. Pazara zaten Rusya hakim olamaz. Pazar ilişkileirinde kaybeder. Rus malları orada rekabet yapamaz. Çin örtülü destek veriyor. Pazara Çin vb leri hakim olur.
Suriye Esad rejimi İran'a muhtaç durumdadır. İran İŞİD e karşı savaşta bölgede kendine alan açarak güçlendi. İran'ın etkisi siyasi ve askeri olur. kendi güçleri ve diğer bağlı paramiliter güçlere dayanacaktır. Daha şimdiden İsrail'in açık hedefi durumuna gelmiştir.

İdlip'e sıkışan İslami çetelerin yardımına Recep ve TC koşuyor. Şimdilik operasyon ertelendi. Ama bu iş burada bitmeyecektir. Sözde Recep bütün teröristlerini “ulusal kurtuluş cephesi” ası altında toplamak istiyor. İdlip haledilirse buradakilerin Kürtlere karşı kullanılmak isteneceği çok açıktır.
Putin-Erdoağan görüşmesi Suriye’yi memnun etmedi. Dün akşamki Lazkiye, Humus vb yerlere yapılan füze saldırılarıda Erdoğan-Putin görüşmesine bir cevaptır.
İran ve TC Suriye poltikasının asıl nedenlerinden biride Rojava Kürdistan'ına hiç bir hak tanımamak ve yenmektir. İran ve TC, Kürdistan sorununun hiç bir biçimde çözülmesini istemeyen iki güçtür.

*Rusya İran dan kurtulsa ya Türkiye'den nasıl kurtulacaktır?
Püf noktalardan biri budur. TC yanlısı İslamcı çetelerle, Suriye ve İran iktidara ortak olmalarını kesinlikle istemez. TC, orada işgal ettiği yerlerle güç olmayı ve fırsatlar bulursa kalmayı tercih ediyor.
Rusya; safına katılmayan bir Türkiye'ye işgal ettiği yerleri bırakmaz.
Aşağı tükürsen sakal yukarı tükürsen bıyık...

*Rejim Kürtlere statü tanımaya yanaşmıyor...
Bu kafa değişmez. Mecburiyetten diyalog vb laflar ediyorlar. istedikleri tek merkezci Suriye..ABD ve Batı güvencesi olmazsa ve Rojavayı uçuşa yasak bölge ilan etmeseler, kesinlikle Suriye, İran ve türkiye Rojava Kürdistan'ının ezilmesi için çalışırlar. Rusya destek sunar...
Bırakınız demokratik felan lafları... federasyon ve bunun uluslararası güvencesi ve siyaset belgesi olursa olur..
Başka lafla birlik ve beraberlik felan deyip tedbirleri elden bırakılırsa sonuç hüsran olur...
Şimdiye kadar PYD-YPG akıllı poltika yürüttüler. Umarım bundan sonrasını daha dikkatli sürdürürler.
Deyim yerindeyse Rojava Kürdistan'ı bir bisiklete binmiştir. Yalpalarsa ve durursa düşer...
Aman ha aman kılı kırk yarınız...Gece gündüz gelişmelere ve politik dengelere kafayı yorunuz...

*Büyük devletlerin hepsi oarada...
Ya anti-emperyaist geçinen kim? Bırakınız bu laflar karın doyurmuyor. Esad rejimi mi anti-emperyalist.. TC ve İran mı anti-emperyalist.. İki taraf bloklaşmasında küresel güçler vardır.. Rusya mı anti emperyalist oluyor. Bu laflar politika gereği ve özelliklede Kürtleri karalamak için söyleniyor..
Bu tür laflara hiç aldırış etmeyiniz..
Büyük oyunlar oynanmazsa Kürtlerin sonuçta kazançlı çıkması büyük ihtimaldir. Eh burası Ortadoğu.. Her an bazı şeyler değişebiliyor.. Demokraik Suriye Güçleri son İŞİD kalesini de düşürüyor..
Suriyede demokratik partiler yok ki demokratik yollarla çözüm olsun.. Herkes silahlı ve savaşıyor. Buna göre yer ediniyor ve politikada söz sahibi oluyor. Statü kazanma da ilişkiler ve ittifaklar belirleyici olur..
Ancak Amerika ve Rusya ve diğer büyük devletler anlaşıp İran ve Türkiye'yi ve onların paramiliter güçlerini çıkarırlarsa Kürdistan'a yine statü olur.
Bunun dışında mevcut durum üç aşağı beş yukarı devam ederse Kürtler ittifak güçlerini değiştirme lüksüne sahip değildirler..
Umarım bu sefer son gülen ve iyi gülen Kürtler olsun..
Hepimiz sizinleyiz...

Dursun Ali Küçük
18.09.2018 

32904

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

“Unutturulan” Bir Devrimcinin Ardından 29 Ocak 1983, Kanlı Şafak

Çeşitli milliyetlerden Türkiye halkının başına kara bulut gibi çöken 12 Eylül Askeri Faşist Diktatörlüğü’nün elebaşı olan Kenan Evren, Muş halkına yaptığı ve tarihe geçen konuşmasının bir bölümünde “Asmayalım da besleyelim mi?” sözünü, Ermeni devrimci Levon Ekmekçiyan için söylemişti.

12 Eylül faşist cunta yılları idamların, işkencelerin, gözaltında kayıpların, vatandaşlıktan atılmaların, azgın devlet terörünün yaşandığı yıllar olmuştur. Bu dönemde siyasi nedenlerle aralarında 17 devrimcinin de olduğu 51 kişi idam edilerek katledilmiştir.

Almanya'da Faşizme Karşı Kitlelerin Büyük Protestosu

Alman emperyalist burjuvazisi, son yıllarını ekonomik kriz içinde geçirdi ve bu krizi savuşturabilmiş değildir. Tersine, giderek derinleşmektedir. Kendileri için söylenen “Avrupa'nın hasta adamı” sözüne karşı, ekonomi bakanın Lindener'in doğrudan ağzıyla; “hasta değil, yorgun adamı” olduğunu kabul etti.

Çutakımız Hrant (Nubar Ozanyan)

Soykırımcıların, hafıza katillerinin tüm çabalarına karşın Ermeni halkının ve ilerici insanlığın hafızasında halen dipdiri olan Hrant Dink; özgürlüğün ve adalet arayışının simgesi olarak anılmaya devam ediyor. Yüzbinlerin hem kalbine hem de duygularına bu denli etkili ve sarsıcı dokunmayı başaran Hrant Dink, bu gücü Ermeni soykırım gerçekliği kavrayışından, özgürlüğe ve adalete olan güçlü inancından, tutarlı duruşundan alıyordu.

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

Sayfalar