Cuma Mayıs 17, 2024

KÜRDİSTAN VE ORTADOĞU’DA NELER OLUYOR?

  Bölgemize ilişkin o kadar çok değerlendirme ve tahlil yapılıyor ki,  her gün yeni senaryo ve komplo teorileriyle uyanmaktayız. Başta Amerikan emperyalizmi olmak üzere bütün emperyalistler kendi çıkarları doğrultusunda planlar yapmakta, dost ve düşmanlarını izledikleri siyasete göre belirlemektedirler. Zaman zaman taşeron örgütler oluşturarak taktikler ve politikalar üretmektedirler. Dinler arası savaşları kışkırtmakta böl- parçala -yönet politikasını çok muazzam işletmekte, uygulamakta ülkeleri, bölgeleri ve dünyayı yeniden düzenlemekte kendine uygun işbirlikçi faşist devletler vb. yönetimler oluşturmaktadırlar. Yaklaşık otuz yıldır ABD ve müttefik - emperyalist devletler uzun vadeli planlarını hayata geçirmek için her yolu denemekte ve mubah görmektedirler. 1980’lerde başlatılan ABD ve Avrupalı emperyalistlerin planları -projeleri Filistin ve Lübnan’ın işgaliyle başlatıldı. Ardından kâh Rus emperyalistleriyle yürütülen bölgede egemenlik sağlama dalaşı, Ürdün’ün, Mısır’ın devreye sokularak, Suriye’ye karşı özünde İsrail’in yanında yer alması ta,  o gün bizlere neler olacağına ışık tutuyordu. Kuveyt, Irak, Tunus, Libya, Mısır, Suriye, Kürdistan, İran vb. ülkelerdeki gelişmeler bu planlamanın açık bir sonucudur. Planlayanlar başta dünya halklarının baş düşmanı Amerikan emperyalizmi, onun müttefiki olan AB emperyalistleri ve de Türkiye gibi yarı sömürge, sömürge işbirlikçi faşist devletlerdir. Buraya kadar anlaşılmayacak bir iey yoktur.

ABD, İngiliz, Fransız emperyalizmi ve İsrail faşist Siyonist devleti, bunlarla işbirliği yapan Ortadoğu’daki faşist devletler geleceğe yönelik stratejik planlarında bir adım geri atmamışlardır. Aksine böl, parçala,  yönet onlar için artık yetersiz geldiğinden sömürü ve daha fazla kar hırslarını yerine getirerek Ortadoğu’da taşeron örgütler kurmakta, terör ve katliam yetmezmiş gibi var olan bütün değerleri yıkıma uğratmak, paramparça etmektedir. Kendi kurduğu kukla -piyon -radikal İslami faşist örgütleri her türlü desteklemekte, en modern silahlarla donatmakta, Suriye’de, Irak’ta ve Kürdistan’da İslami faşist terörü estirerek hedefine ulaşmak istemektedir. Bunun en iyi örneği Amerikan başkanı OBAMA’NIN 5 milyar doların Suriye’deki muhaliflere aktarılması için Senatoya sunmasıdır. On yıllardır İsrail zulmü maddi, teknik, manevi, silah vb. şeklinde desteklenmektedir.  Filistin halkına ve Ortadoğu halklarına karşı İsrail Siyonist devleti Amerika ve Avrupalı emperyalist devletlerce her yönlü desteklenmektedir. Ortadoğu’da yaratılan her yeni kaosun ardından İsrail Siyonist devleti mazlum Filistin halklarına saldırmakta katliam, yıkım ve terör estirmekte Filistin ekonomisini yerle bir etmektedir. Her seferinde değişik ve yeni gündemlerle yapılan katliamları gizlemeyi hedeflemektedirler. Bugüne kadar görülmemiş katliam ve zulümler uygulatarak Ortadoğu ve Kürdistan halklarını kesintisiz teslim almak istemektedir. Başını ABD, Fransız ve İngilizlerin çektiği emperyalist kalkanla koruma altında tutulan Siyonist İsrail devleti ve işbirlikçi yarı-sömürge Mısır,  Ürdün ve Türkiye’nin faşist devletleriyle bu planını uygulatmakta verdiği görevleri harfiyen yerine getirmelerini istemektedir.

 Diğer tarafta kendi yarattığı piyon kukla ajan örgütleri "terörist vb." göstererek bu terör örgütlerine karşı savaş ilan ederek bölge ve dünya halklarını kandırmaktadır. Sözde "İslami terör örgütlerine" karşı Ortadoğu’da savaş ilan etmekte, buralarda "terörü yok edeceğini "söyleyerek "demokrasi, özgürlük ve refah getireceğinden" sahtekârca bahsetmektedir. Bir tarafta milyonlarca insanı yıkım, katliam, terör ve yurtlarından terki diyara eylemekte, diğer tarafta var olan bütün zenginlik kaynaklarına el koyup karına kar katmaktadır. Yıkım- tahribat ve getirdikleri felaketten hiç haberleri yokmuş gibi sözde "hümaniter yardımlardan "dem vurarak ne kadar ahlaksız ve rezilliklerini gizlemektedirler. Öyle ki bölgemizde var olan ulusal kurtuluş hareketlerini, ilerici -devrimci güçleri ya tamamen ezmek istemekte, ya da uzun vadeli hesaplarla devrim güçlerini ehlileştirerek zararsız reformist hareketler haline getirerek kendi belirledikleri düzen sınırlarına adapte ederek yasallaşma çalışmaları yapılmaktadır. Çizgisi net olmayan, akıma göre yelken açan popülist renksiz birçok aydın, entel vb. devrimci arkadaşımız ise gelişmelerin özüne bakmadan dört takla atarak  -fırsattan nasıl ihya olurum- misali projenin üzerine atlamaktadırlar. Daha net ifade edecek olursam; Bu Ortadoğu’da, İran’da, Asya’da, Türkiye’de, Latin Amerika’da ve Avrupa’nın birçok ülkelerinde böyle organize edildi, ediliyor ve gelecekte de edilmeye devam edecek. Kürdistan da bugün bu proje özellikle yürürlüğe konmak isteniyor. Emperyalist devletleri yıkım, kırım, katliam, felaketler fazla ilgilendirmiyor, onları asıl ilgilendiren kendi sermayeleri ve kar etmek için uygulamaya koydukları projelerinin gerçekleşmesi, nasıl gerçekleşirse gerçekleşmesidir.

 Gün gelir HAMAS’I kurarlar, gün gelir Müslüman kardeşleri kurarlar, gün gelir Taliban’ı, El-Kaide’yi kurarlar. Gün gelir AKP’yi kurup üç beş ay içinde iktidara getirerek, posası çıkanı bir köşeye atmayı ustaca becerir, “demokrasi yolunda özgürlükler getirmeye devam ederler”. Bugün ÖSO, İŞID gibi katil ve uyuşturucu müptelası serserilerden oluşan örgütleri yaratanlar silahlanmadan -askeri eğitimine, dinsel eğitimden örgütlenmeye kadar finanse edenler de başını Amerika’nın çektiği İngiliz ve Fransız emperyalistleridir. Her şey ortada biliniyor olmasına karşın, bu zalim -katil devletlere hala kurtarıcı gözüyle bakmak daha şimdiden;" ezilen dünya halklarını canavarın pençesine teslim ederek ‘’al nasıl paramparça edersen et" demek anlamı taşıyor.

O, nedenle iki sınıf savaşıyor. Egemen emperyalist devletler, işbirlikçileriyle,  onların kanlı sömürü çarkları arasında sömürülen işçi sınıfı ve diğer ezilen halklar arasında bir ölüm kalım savaşı sürmektedir. Artık iki yoldan birinin yanında olacağız, başka bir yol yoktur. Öyle menfaate, kariyere, türbinlere oynamaya, paçaya yapışma yok, bir yerlerden tutarak,"  gemisini kurtaran kaptan" modasına uyma, akıntıya kapılıp çizgisiz -renksiz kalmaya kimse gerçek manada değer vermedi vermez de. Herkes yolunu belirlemelidir. Bizim rengimiz -yolumuz açık ve net.

   Başta Amerikan emperyalizmi, müttefikleri, Siyonist İsrail devleti ve işbirlikçileri Bir taraftan IŞID ve benzeri faşist İslami ajan örgütler kuruyor, finanse ederek Suriye halklarına, Irak halklarına ve Kürdistan halklarına karşı katliam ve zulüm yaptırıyorlar. Öte yandan ezilen mazlum ulus ve halkları kışkırtarak birbirlerine karşı savaştırılıyorlar. Halkları birbirine kırdırmak için dinsel, ırksal, mezhepsel parçalara bölerek akıl almaz Bizans oyunları oynanmaktadır. Asya’da Afrika’da, özelliklede Ortadoğu’da Müslüman inançlı halkların arasına "fitne ve fesat "sokarak birbirine kırdırılmakta ve IŞID gibi ajan faşist örgütlerin devletleşme yolu açılmaktadır.  On yıllardır dostluk ve dayanışmayı sürdüren Filistin ve Kürdistan halklarının dayanışmasını kırmak aralarına "nifak tohumları" ekmek planları ve projeler piyasaya sürülmektedir. İsrail Siyonist faşist devleti Ortadoğu’da yarattıkları kaos ve karmaşadan yararlanmak için, önce  "kurulacak Kürdistan devletini tanıyacağını, yardım edeceğini " açıkladı. Çok zaman geçmeden Filistin devlet başkanı Abbas"  Kürdistan’ın devletleşmesine, bağımsız Kürdistan devletinin kurulmasına "karşı olduğunu açıklayıverdi. Oyun tüm hızıyla devam ediyordu. İŞID Rojova’ya, Irak’a ve Suriye’ye akıl almaz vahşet saldırılarını sürdürüyor. Musul ve birçok kenti ele geçirerek Halifelik ilan ediyor. Çoluk -çocuk kadın -kız, yaşlı genç demeden akıl almaz vahşet, katliam yapıyor, yapmaya da devam ediyor. Başta Amerika olmak üzere Ortadoğu’ya "demokrasi ve özgürlük getirmek isteyenler İŞID denen kanlı ajan katil örgütün vahşeti karşısında ölü sessizliğine büründüler, bürünüyorlar. Avrupa’nın sokaklarında toplanan binlerce uyuşturucu bağımlısı serseri, psikopat özenle seçilerek toplanıp önce Türkiye’ye, ardından Ortadoğu’nun diğer ülkelerine dağıtıldılar. İŞID gibi ajan örgütün sosyal tabanı bunlardan oluşmaktadır. Efendiler bu serseri sosyal tabanı kolaylıkla her yöne kanalize edebiliyor, yönlendirebiliyor.

   Kürdistan halkıyla Filistin halkları kardeştir. Filistin’in bağımsızlığı için Kürdistanlı nice yiğit devrimci arkadaşımız, yoldaşımız İsrail Siyonist faşist devletine karşı direnişte canlarını severek feda ettiler. Kürdistanlı ve Türkiyeli devrimcilerin Filistin halkını haklı kavgasında kanları birbirine karışarak kandaş, candaş oldular. Bu candaşlığı yoldaşlığı Amerikan emperyalizmi, emperyalist devletler, İsrail Siyonizm’i ve Türkiye gibi işbirlikçi faşist diktatörlükler bozamadı. Bugün de, yarın da bozamayacaklardır.

Sonuç olarak; Irak da Suriye’de, Rojova’da,  Türkiye’de başta Amerikan emperyalizmine, emperyalizme ve onların işbirlikçi faşist devlet yönetimlerine karşı kararlı bir şekilde özgürlük ve bağımsızlık mücadelesi yürütülmeden devrimci duruş gösterilemez. Amerikancı faşist dinci, İslamcı katliama ve arkalarında her yönlü destek veren kukla işbirlikçi devletlere karşı çıkmadan, mücadelemizin hedefine koymadan Filistin’i savunamayız. Aynı zamanda İsrail Siyonizm’inin Filistin’de estirdiği Amerikancı faşist teröre karşı çıkmadan Kürdistan’da, Irak’ta ve Suriye’de mazlum halkları savunamayız. Türkiye’de Faşist diktatörlüğün Türkiye halklarına ve Kürdistan’da Kürt ulusuna uyguladığı baskıya, zulme, katliama karşı çıkmadan Filistin, Rojova savunulamaz.  Irak’ta, Suriye’de Amerikan emperyalizmi ve Faşist Türk devletinin desteğinde sürdürülen Arap Alevilerin toplu katline, vahşetine karşı çıkmadan ve dinsel katliamlara karşı başkaldırmadan tutarlı devrimci olunamaz. Olsa olsa "dostlar beni pazarda görsün " olur ki, bu konuda solun mazisi pek temiz değil. Şovenliğiyle oldukça ünlüdür. Aydın, yazar ve akademisyenlerin mazileri de bu yönüyle pekte temiz sayılmaz. Hala da bunların ezici çoğunluğu Kemalizm’in, şovenizmin etkisi altındadır.

  Kesin kez dayatılmak istenen emperyalist projelere Ortadoğu, Kürdistan ve Türkiye halkları karşı çıkmalıdır. "Ya özgür vatan ya ölüm halkların şiarı olmalıdır. Aksi halde emperyalistlerin ve onların işbirlikçi faşist yönetimlerin modern köleleri olarak kalmayı, baskı ve sömürüyü kabullenmeyi kendimiz istemiş olacağız. Her şey ortada seçim sizlerin, bizlerin...

93551

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

Sayfalar