Salı Haziran 18, 2024

“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!”

 

IŞİD saldırılarına karşı destansı bir şekilde sürdürülen Kobanê direnişi destan yazmaya devam ediyor. Bu direniş sürerken; Dünyada ve Türkiye'de bu direnişi sahiplenmek için sokağa çıkan halka, olanca gücüyle saldıran TC onlarca insanı katletmeye devam ediyor. T. Kürdistanı başta olmak üzere, devlet baskısına boyun eğmeden sokaklara dökülen halkın direnişi sürerken; daha önce de direnişi büyütme çağrısı yapan Partizan, tüm güçlerine seferberlik çağrısında bulundu.

TC ve IŞİD başta olmak üzere, Kobanê'nin düşmanı olan tüm güçlere karşı süresiz direniş çağrısının yapıldığı açıklamayı sizlerle paylaşıyoruz. 

“Kobanê Direnişi İçin Yaşamı Durduralım!

ABD’nin başını çektiği emperyalistlerin ve bölge gericiliğinin katliam makinesi olarak sahaya sürdüğü IŞİD çetesinin Kobanê’ye yönelik saldırı ve kuşatması, YPG’nin kararlı ve fedakârca direnişi onlarca günü geride bırakmış, savaş Kobanê’nin mahalle ve sokaklarına ulaşan göğüs göğse bir çarpışmaya evirilmiştir. Kuşatmanın faşist Türk Devleti’nin Kürt sorununda genetiğine kodlanmış tarihsel bir düşmanlıkla “iş gördüğü” IŞİD çeteleriyle dört koldan ağır silahlarla sürdürülüyor olması nedeniyle büyük zorlukları ve güçlükleri göğüslemek için Kobanê, Rojava ve bölge halklarının geleceği açısından dayanışmayı, direnişi ve mücadeleyi daha etkin şekilde sürdürmemizi gerektiriyor.

Kürdistan’ın Suriye coğrafyasında ulusal demokratik hakları için direnenler; kuşatma ve saldırılara karşı kahramanca sürdürdükleri direnme savaşını, şimdiden tüm ezilenler adına kayıt altına almış bulunuyor. Kürt ulusal sorununda katliamdan, inkâr ve tasfiyeden başka bir seçeneğe açık olmayan faşist Türk Devleti’nin ve bölge gericiliğinin anladığı tek dil olan Kobanê direnişi; mücadelenin, savaş ve direnişin kaçınılmaz ve geçerli tek yol olduğunu gösteriyor. Kobanê; IŞİD kuşatmasıyla, tecrit ve ambargoyla “düşürülmeye”, işgal edilmeye çalışılırken; Türkiye Kürdistanı yeni katliamların, OHAL uygulamalarının ve her türlü halk düşmanlığında birleşenlerin kutsal ittifakının gereği saldırıların arenasına dönüştürülüyor.

“Faşist saldırganlığa karşı direnişi büyütelim”

Kobanê’de şiddetlenen saldırılar ve katliam karşısında Türkiye Kürdistanı’nda ve ülkenin birçok yerinde gelişen kitle eylemlerine aynı katliamcı histeriyle saldıran Faşist Türk Devleti onlarca insanı katlederek, azgınca saldırarak sindirmeye, Kobanê direnişinin sesini boğmaya çalışıyor.

Türk hâkim sınıflarının temsilcisi AKP hükümeti, meclisten çıkardığı savaş tezkeresi ve bölgenin insansızlaştırılması uygulamalarıyla IŞİD çetelerine sınırsız lojistik destek verirken; Kobanê direnişinin yenilgiye uğratılması için sınırda yoğun bir abluka kuruyor ve halk desteğini kesmeye çalışıyor.

Kobanê’de; kıyaslanamaz bir silah üstünlüğüne ve Türk devletinin desteğine dayanan IŞİD çetelerinin saldırılarına karşı, insanüstü bir fedakârlıkla ve savaşın ihtiyaç duyduğu her türlü olanaktan yoksun şekilde kahramanca bir direniş sürüyor. Kuşatma ve saldırıların kırılabilmesi, Kobanê’ye Kürdistan’ın diğer parçalarından gerekli desteğin sağlanabilmesi için, faşist abluka ve yasaklara karşı fiili ve meşru mücadeleyi yükseltmeliyiz.

Kobanê direnişi; halkımızın, ilerici, devrimci demokrat ve antifaşist kesimlerin yurtsever halkımızın büyük duyarlılıkla daha fazla sahiplenmesine ihtiyaç duymaktadır. Devletin ve organize ettiği faşist saldırıları kitlesel ve örgütlü şekilde püskürtmenin yolu, direnişi boyutlandırmaktan geçmektedir. Ülkenin her yerinin ve sokağının Kobané’ye çevrilmesi, direnişin yaygınlaştırılması gerekmektedir.

“Süresiz direnişe çağırıyoruz”

Bunun için halkımızın ezilen, horlanan ve devrimden çıkarı bulunan tüm kesimlerini Ortadoğu’nun kadim halklarının yanında yer almaya; Kürt, Ezidi, Arap ve Süryanilerin kanına tüm vahşilikleriyle elini bulaştıranların yeni katliamlarına karşı süresiz direnişe geçmeye çağırıyoruz. İşçi ve emekçileri, sendikaları, halk gençliğini, kadınları, LGBTİ bireyleri, Alevileri, ezilen, horlanan ve sömürülen halk kesimlerini; Kobanê direnişinin yanında olmaya aktif direniş ruhuyla mücadeleyi yükseltmeye davet ediyoruz.

Grev, boykot ve işgallere girişerek, kepenk ve kontak kapatarak, sıkıyönetimleri, sokağa çıkma yasaklarını tanımayarak yaşamı durdurma eylemleriyle ülkede ve uluslararası alanda ezilen halkların kanına susamış bu katliam şebekelerinin saldırılarına karşı direnişi boyutlandırmak, kamuoyu oluşturmak en acil görevlerimiz arasında bulunuyor. Bunun için tüm güçlerimizi; seferber olmaya, seferberlik ruhuyla Kobanê direnişinin ve halkımızın isyanına daha güçlü şekilde katılmaya çağırıyoruz.

Halkımızı; Ortadoğu’yu kan gölüne çevirmek isteyen bu katliam şebekeleri karşısında güçlü saflaşmalar örmeye ve örgütlenmeye ve aktif tavır almaya davet ediyoruz.

Rojava’da, Kobanê’de halkımızın özgürlüğü ve onuru için savaşarak ölümsüzleşenlerin yükselttiği bayrak ezilenlerin çektiği acıların isyan bayrağıdır.

Ölümsüzleşen şehitlerimizin önünde saygıyla eğilerek mücadelelerini sahiplendiğimizi ve yerlerini doldurarak kavgalarını yükselteceğimizi bir kez daha söylüyoruz.

Şehid Namirin!

Kobanê direnişini desteklemek için yaşamı durduralım!

Her yer Kobanê her yer serhildan!

 

PARTİZAN

 

79512

Katliamlar Diyarı Şırnak

Röportajda Vali Mustafa Malay 15 Ağustos 1992 tarihli olayda asker ve PKK'lilerin öldürüldüğünü söylüyor. Belleği kendisini yanıltıyor herhalde. Olayda asker ya da PKK'li kimse ölmemişti.

Ben o tarihte Şırnak milletvekiliydim.

15 Ağustos gecesi Şırnak'ı harabeye çeviren silahlı saldırıyı gelen telefonlarla haber aldım. Hükümetin oralarda hiçbir yetkisinin olmadığını biliyordum. Ancak bir ümit yine de İçişleri Bakanı İsmet Sezgin'i aradım ve duruma müdahale etmesi istedim.

İsmet Sezgin PKK'in saldırdığını ve çatışmaların devam ettiğini söyledi.

Fettullah Gülen hareketi hakkında

“Yeminine bakıp insana inanma,insana bakıp yeminine inan.”[2]

 

Ahmet Şık, “Dokunan yanar” diye uyarmıştı Fettullah Gülen (FG) hakkında herkesi; karanlık(lar)ın büyük yangınlar ile aydınlanacağı vurgusuyla başlamalıyım diyeceklerime…

Türk(iye) İslâmının dünden bugüne hülasası olarak yorumlanması mümkün olan FG, yeni bir tarihsel blok ve hegemonya hareketi girişimidir.

Türk(iye) İslâmı’nda kadın olmak

“her put, yıkılmak için dikilir.”[2]

Yerel Seçimler ve Siyaset

Proletarya, hiç bir olaya ve hiç bir siyasal gelişmeye tarafsız kalamaz. Onun “tarafsız”lığı bile taraf olmaktır. Örneğin her hangi bir olayı boykot etmek tarafsız bir siyaset gibi gözükmesine karşılık aktif bir taraf olmaktır. Ya da iki burjuva (örneğin Ergenekon davaları vb.) kliği arasındaki mücadele de birinden birini desteklemeyip “tarafsız” olmak, iki burjuva kliğine karşı aynı tavırı almak anlamındadır.
 
Bütün burjuva partileri hızlı bir şekilde yerel seçimlere hazırlanıyor.

KDP,PKK...Tez,antitez ...sentez?

Kürdistan ulusal kurtuluş mücadelesinde KDP bir tezdir.Emperyalizm ve sömürgecilikle mücadelede yarı-modern bir başlangıç.Kurulduğu dönemdeki emperyalizmin ve işbirlikçisi yerel sömürgeciliğin ittifaklı çullanmışlığından kaynaklı parçacı bir tez.Toplumsal gelişmenin düzeyine bağlı olarak aşiretler/aileler ittifakı temelinde politika örgütleyen bir tez.Parçacılığı o kadar belirgindir ki, Doğu Kürdistan’da Süleyman Muini ve Kuzey Kürdistan’da Saitler komplolarındaki rollerini gözardı edebilmemizi,  ne Barzani ailesine ne de yüzyıllık direnişlerine duyduğumuz saygı sağlaya

“Postmodern zamanlar"da din (ve islam)

“de omnibus dubitandum est.”[2]

 

“Din: Teorisi/ Pratiği, Dünü, Bugünü” Sempozyumu’nun Ankara ayağındaki “Dini- Eleştirel Olarak Anlayabilmek” oturumunda öncelikle bir saptamamı sizinle paylaşmama izin verin.

Sempozyumun pratik örgütlenmesi sürecinde, kendini sosyalist/ komünist olarak niteleyen kimi çevrelerin, “dinin tartışılması”na bir hayli soğuk ve mesafeli yaklaştıklarına şahit oldum.

“Cujus regio , ejus religio !” [*] [1]

“Kralların kutsal olduğu, antropolojik ve tarihsel bir malumun ilamıdır; ne ki onlar öyle doğmazlar; ancak hükmettikleri eliyle kutsallaştırılırlar.”[2]

“Din” ile “iktidar” ilişkilerini, konu başlığındaki “iktidar” kavramının farklı yorumları çerçevesinde farklı biçimlerde ele almak mümkün, kuşkusuz: günlük yaşamın kılcal damarlarına nüfuz etmiş gündelik iktidar ilişkilerinin din tarafından tahkim ediliş tarzı; bizatihî dinsel iktidar (ve hiyerarşi) biçimleri ya da siyasal iktidar ile din ilişkileri.

Biz Seni Bekledik Zeki Yoldaş. Dört Gözle, Büyük Umut ve Heyecanla Bekledik/Hasan Aksu

 

Yetmişli yılların başı ve ortalarında Zeki yoldaşı sıkıyönetim mahkemelerinde dik duruşlarıyla, faşizmi yargılayışlarıyla tanıdık. Partili ideolojik, siyasal, savunusunu faşizmi yargılarken izledik. Faşizmi kendi kalelerinde yargılarlarken ülkemizde Partizan hareketinin tanınmasında, kavranmasında önemli etkileri oldu. Zeki yoldaş ve diğer yoldaşları şahsen tanımazdık belki ama onların çabaları, örnek tavırları bizleri Kaypakkaya çizgisinde buluşturmuştu.

 

İşaretlesiniz de Fişleseniz de Biz Aleviyiz!

İktidarın asimilasyon politikaları her yeni günde, bir  önceki günü aratır şekilde ve değişik yöntemlerle, değişik rollere soyundurulmuş Hızır Paşalar ve piyonlarla devam ediyor..

Ben İstanbul Surlarinin Dibinde Şehit Düsecegim

           Türkiye Devrimci Hareketi 1980'li yıllarda tartıştığı konuların başında Kürt Sorunu ile SSCB'nin  halen sosyalist mi ?, emperyalist mi ? diye üzerinde şiddetli tartışmaların  yürütüldüğü bir süreçten  geçerek bugünlere geldi.

“ ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?”

“Düşmanlarımızın en güçlüsü içinizdedir.”[1]

 

“… ‘Neo’su ve ‘sol’u ile liberaller nedir, neye yarar?” sorusunun yanıtı; onların “6N 1K”sına dair tahlili “olmazsa olmaz” kılar.

“5N 1K değil miydi?” denecek olursa…  Hayır, sadece “Ne?”, “Ne zaman?”, “Nerede?”, “Nasıl?”, “Neden?”, “Kim?” sorularıyla yetinemeyiz; bunlara “6N”yi yani “Nereden?” sorusunu da eklemeliyiz…

Konuya bu kadar geniş perspektifte eğilme ihtiyacı, liberallerin “önem”inden değil, onların manipülasyon güçlerini teşhir etmenin ve okuyucuya saygının gereği.

Sayfalar