Pazartesi Nisan 29, 2024

KESSAB ( GÜZEL EV ) SALDIRISI, 1915'İN DEVAMIDIR !

Suriye'de savaş bütün vahşeti ile devam ediyor.İktidarda bulunan Esad güçleri ile,muhalif güçler arasında,savaşın bilançosu her geçen gün daha da artmaktadır.Türkiye,Ürdün,Lübnan ve Avrupa ülkelerine göç eden Suriye'lilerin sayısı artık milyonları geçmiştir.Mülteci olabilmek için yollarda ölüm haberleri günlük haberlerin artık olağan bir parçası haline geldi.Ölü,sakat,yaralı kalanlar ile evsiz ve hastalıktan ölüm eşiğinde bekleyen Suriye halkının acısı her geçen gün artmakta ve na zaman sona ereceği belli değildir.

En son bunlara bir yenisi daha eklendi.Bir doğa harikası olan Kessab,Latince'den Casa Bella yani Güzel Ev anlamına gelen bu kasaba Türkiye sınırında bulunmaktadır.Hatay'ın Vakıflı köyü-ne 3 km mesafede ,karşılıklı akrabalıkları olan ekonomik ilişkilerin olduğu bu kasaba başta Ermeniler ve Alevilerin birlikte yaşadıkları bir kasabadır.Muhaliflerin elinde olmayan Kessab, Türkiye-Suriye sınırında olma özelliği ile de tanınmaktadır.

Lazkiye'ye bağlı Kessab kasabası AKP-TSK-MİT desteği ile örgütlenen,silahlandırılan İsla mi Cihad örgütleri  tarafından 21 mart 2014 sabahı saldırıya uğradı.Cihadçıları engellemek isteyen Suriye uçağı,Türk füzeleri tarafından düşürüldü.''Sınır ihlali'' denilse de,uçak 4/5 km içeriye düştü.Pilot ise sağ olarak,Suriye askerleri tarafından kurtarıldı.TSK ,Suriye uçağını düşürerek Cihad'çıların ilerlemesini sağladı ve yol açtı.Türk,topçu birliklerinin atışları sayesinde ilerleyen çeteler ,Kessab'ı ele geçirdiler.

El Kaide'nin Suriye kolu olan El Nusra Cephesi,El Kaide'ye bağlı Ahraruş Şam Örgütü ile Irak Şam İslam Devletine bağlı olan Şukur el İzz Tugayı Kessab kasabasını işgal ederek ele geçirdiler.Ermeniler ile Aleviler canlarını zor kurtarıp Lazkiye'ye sığındılar.Saldırıya Türkiye'den ise bölgeyi iyi bilen Bayırbucak Türkmen Tugayı da katılmıştır.Bunlara Giresun eski Ülkü Ocakları başkanı önderlik etmektedir.Hatırlanacak olursa Azerbeycan-Dağlık Karabağ savaşında yine Türkiye'den MHP-Ülkü Ocakları militanları örgütlenerek Azerbeycan saflarında savaşa katılmışlardı. 2013 Ağustos'unda  Alevi'lerin yerleşim alanlarına saldıran İslami çeteler,köyleri ele geçirerek 200 insanı öldürüp katliam yapmışlardı.

Türkiye-Suriye sınırı bilindiği gibi yol geçen hanına dönmüş durumdadır.Halka göz açtırma- yan,iletişimi engelleyen Devlet,Cihatçı örgütlere,çetelere,kana susamış insanlık düşmanlarına serbestçe gelip gitmelerine göz yummaktadır.Kürt bölgesi Rojava'dan rahatsız olan Türk devleti ekonomik ambargo ile karşı karşıya kalan Kürt halkının insani,doğal ihtiyaçlarını karşılaması için gönderilen yardımları engelleyerek,bir insanlık dramı yaşanmasına sebep olmuştu.Suriye-Lübnan sınırını ele geçiren Suriye ordusu,Ürdün sınırında çok ağır darbeler alan Cihat'çılar,kapalı olan Irak sınırından da engellenince barınacak tek yerleri Türkiye sınırı kalmıştır.Türk Devletine sırtını dayayan çeteler burada cirit atmaktadır.30 Mart yerel seçimleri arifesinde,oy toparlamak için cihatçıların saldırılarını organize eden MİT-TSK-AKP adeta canlı yayın yaparak uçağın düşürülmesini AA'dan,kendi kanallarından canlı yayın yaparak göstermiştir.

          NEDEN KESSAB ?

Çünkü Ermenistan'dan kalan son toprak parçası üzerinde Ermeni'lerin yaşadığı yer olarak bilinmektedir.Osmanlı sınırları içerisinde kalan Kessab kasabası 1909 Adana katliamında yoğun saldırılara uğradı.Halk canını kurtarmak için,aynı bugünkü gibi Lazkiye'ye sığındılar.Ama hiç bir zaman Kessab'ı terketmediler.Yine 1915 Ermeni Soykırımında Adana,Maraş,GaziAntep,Hatay , Kessab'da Ermeni'ler Der-Zor çöllerine sürüldüler.Kessab'dan 5/6 bin civarında Ermeni hayatını kaybetti.Aynı bugün Kırım'da yaşanan,Kırım'ın Rusya'ya bağlanması gibi,Türkiye'de Hatay'ı 1939 yılında topraklarına dahil ett.Ama Kessab halkı bunu kabul etmeyip 9 ay boyunca dağlarda direndiler.Kessab'ın ,Suriye sınırları içerisinde kalmasını sağladılar.

 

Bugün tüm dünyadaki Ermeni'lerin simgesi olan Kessab,Ermeni'lerin her sene ziyaret akı - nına uğramaktadır.Ortadoğu Ermeni'lerinin yanısıra ,Avrupa ile Amerika'dan gelen yeni nesil,o anları yaşayarak tanımaktadır.2012 yılında Halep'in yerle bir olmasından sonra dünyanın dört bir yanına dağılan 20 bin Ermeni,kendilerinden çok simgesel önemi olan Kessab için ''Kessab elden gidiyor'' diyerek endişe içerisine düştüler.

Türk savaş uçakları taciz uçuşları yaparak,cihatçı militanların Kessab'a girmelerini sağ- ladılar.Örgütsüz ve silahlı birlikleri olmayan halk canını kurtarmak için Türkiye tarafına  değil,Laz-kiye'ye kaçarak canlarını kurtardılar.Haberlerin dünya ajanslarına düşmesiyle Ermeni'lerin yüreğine ateş düştü.Kutsal ibadet yerleri kiliseler,okullar,evler,işyerleri dağıtılarak yağmalandı.Henüz kaç kişinin öldürüldüğü belli olmayan saldırılarda,korku ve endişe içerisinde bekleyiş sürmektedir. Soykırımın 100.yılına girereken,acaba yeniden bir soykırım daha mı yaşayacağız korkusu ile  halk panik ve korku içerisinde topluca,bir arada Lazkiye'de okullarda,kapalı yerlerde yaşamaya mahkum olmuşlardır.Daha önceden de bu tür saldırılar ile karşı karşıya kalan Kessab halkı TSK ve MİT elemanlarının ciplerle bölgeye gelerek,cihatçılarla görüştükten sonra saldırıların durdurulduğu söylenlenmektedir.Ama bu sefer cihatçılara destek olarak yeni kirli ve kanlı planları içerisinde olduklarını göstermiş oldular.Şimdiden hedeflerinin Lazkiye olduğu ortaya çıkmıştır.

             TÜRKİYE  SAVAŞ  SUÇLUSUDUR, YARGILANMALIDIR ;

Artık sağır sultanın dahi duymuş olduğu gerçekler,ortaya çıkan ses kayıtları ile doğrulan-mış bulunmaktadır.El Kaide militanlarının Türkiye'ye fırlatmış oldukları bombalar,füzeler,kurşun- lar neticesinde günahsız vatandaşlar yaralanmakta veya ölmektedir.Devletin ''kendi vatandaşı'' ölmüş hiç umurunda değildir.Bir fırsatını,veyahut bombaları mana ederek Suriye'ye  saldırı hazırlığı içerisindedir.Süleyman şah türbesinin ''saldırıya uğrayacak'' gerekçesiyle ,aylardır basında işlenen yol,saldırı hazırlıklarının bir parçasıdır.Ses kayıtlarında '' Gerekirse Suriye'ye 4 adam gönderirim, Türkiye'ye  8 füze attırıp,savaş gerekçesi üretirim,süleyman şah türbesine de saldırabiliriz'' konuş maları,insanın kanını donduracak gibidir.

Yine MİT-TSK ve AKP  toplantılarında ortaya çıkan ses kayıtlarında,Hakan Fidan'ın bu güne kadar Suriye'ye '' 2 bin kadar TIR dolusu silah,mühimmat ''gönderildiği,Suriye topraklarına yerleşmek niyetinde olduklarını hiç çekinmeden konuşmuşlardır.Ergenekoncu'ların AKP'yi bitirme planı çerçevesinde komplo planlarında olan '' camilerin bombalanması '','' kendi jetlerinin düşürülmesi '','' kalabalık yerlere bomba konulması '' gibi senaryoları bugün aynı şekilde ,AKP yapmak istemektedir.Ne kadar sahtekar oldukları burada ortaya çıkmıştır.Aralarında hiç bir fark olmayan Ergenekon'cular ile AKP ,bir madalyonun ikiyüzüdür.Ortak oldukları tek şey TC Devleti'nin bekasıdır.

Batmış olduğu Suriye bataklığından çıkmak için çırpınan,bütün politikaları iflas eden Dev - let,dünya kamu oyuna şirin görünmek,kirli imajını düzeltmek için Ermeni'lere kapılarını açarak, 600 km uzaklıkta bulunan Mardin'e sığınma kampı önerisinde bulunmuştur.Hiç bir,güvenirliliği olmayan bu öneri karşısında Ermeni'ler,ellerinin tersi ile iterek ölmek  ve yok olma pahasına Arap halkına sığınmışlardır.Arap halkına bu yüzden müteşekkür olduklarını belirtmişlerdir.Türkiye, Ermenistan ile ilişkilerini  ''normalleştirme ''ye  sözde büyük önem vermektedir.Yurt dışındakileri çağıralım gelenlere '' vatandaşlık '' verelim diyerek,kendi gerçek yüzünü bu tür önerilerle gizlemeye çalışmaktadır.Suriye'deki savaştan ve akan kandan sorumlu olan AKP-MİT-TSK savaş suçu işlemiş,yargılanması ,adalet önünde  hesap vermesi gerekir.Uşaklıkta,efendilerine hizmet eden AKP günü,vakti, zamanı geldiği an terk edilecek,tarihin çöplüğüne gidecektir.

Ermeni'ler ve Aleviler bir kere daha yaşadıkları topraklar üzerinde katliama ve Tehcire maruz kaldılar.Uygulayanlar yine Osmanlı'ların devamı Yeni İttihat ve Terakki Partisi,yani AKP 'dir. Demek ki bu güne kadar Anadolu topraklarında yaşadığımız acılar,Ermenilere yapılan soykırım Kürt ulusuna uygulanan Milli Baskı,Yahudiler ve Rum'ların memeleketlerinden sürülmesi,azınlık      mallarına el konularak zenginleşenTürk burjuvazisi,6/7 Eylül'de Ermeni'lere yapılan saldırılar 1964'de Rum'ların apar topar kovulması,Maraş,Çorum,Sivas'ta Alevilere yapılan kitle katliamları sayısız aydın,yazar ve bilim adamların öldürülmesi tüm bunların sorumlusu olan Devlet'in gayesi senaryo ve komplo ile,düşman yaratıp saldırmak  ve yok etmek olmuştur.

 Kessab ve Suriye halkının endişe ve korku içerisindeki bekleyşi tüm dünyanın gözü önünde acaba ne zamana kadar devam edecek ve savaş ne zaman bitecek ?

Tüm insanlığın bugün için acil olan beklentisi budur.

      Nisan  2014

94297

Agop Ekmekciyan

Özellikle azınlıklar üzerine yazdığı yazılarıyla tanıdığımız yazarımız,diğer birçok konuda da makaleleriyle tanınmaktadır.

agop@kaypakkaya-partizan.net(Hazırlanıyor)

Agop Ekmekciyan

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

Sayfalar