Perşembe Mayıs 2, 2024

İbrahim KAYPAKKAYA anısına.- Davut Kurun

İbrahin Kaypakkaya Türkiye sosyalist hareketine yeni bir bakış açısı, Türkiyede hakim siyasi değerler ve dengeleri sorgulayan bir bakış açısı kazandırdı. Daha yolun başında idi ve ilk adım olarak Kemalizm, ordu ve milli mesele konularında farklı teorik tespitler ortaya koydu. Ancak unutulmamalıdır ki, İbo’nun siyasi derinliği eldeki yazılı metinlerle sınırlı değildir. Çünkü bu metinler kendi doğrularını koyma yerine ‘Şafak revizyonizminin eleştirisi’ temelinde yazılmıştı. Daha derinlikli tespitler için veri ve imkan yokluğuna rağmen ciddi çalışmalar içinde idi ve ben kısmen onunla bu tartışmaları yaptım. İşte faşistleri asıl korkutan, onun bu açılımlarını ”çok tehlikeli görüşler” i nedeniyle, mahkemeye çıkarmadan, savunma imkanı tanımadan hatta işkencede ki söylemlerini dahi dosyaya koymadan işkence ile öldürdüler.

Ne yazık ki, onun takipçileri onun temel tezlerini geliştiremediler, ser verip sır vermeyen direnişçi yönünü öne çıkararak , siyasal açılımlarını tali plana atarak dondurdular. Bu konuyu başka bir yazıda ele alacağım. Şimdi kısa birkaç anımı aktarmak istiyorum.

İbrahim ile 1970 in sonlarında tanıştım. DDKO dan bir arkadaşla İşçi Köylü bürosuna gittik ve İbrahim’in bir sohbetini dinledik. Gerçi biz Kürt devrimcileri Kürdistan konusunda farklı düşünüyorduk Türkiye Halkları Sosyalist Partisi adı altında bir grup oluşturmuştuk. Ama ibrahim’in önyargısız sorunlara yaklaşımı ve Kürdistan sorununa ilgisi hoşumuza gitmişti. Ama asıl sıcak ilişkimiz TİKKP den ayrıldıktan sonra oldu. İstanbul’a gelince benim Esenlerdeki evime geldi ve 3 ay Kemalizm, Milli Mesele, konusunu kaleme aldı. Bizde daktilo ederek Meral Yakar'a teslim ediyorduk oda teksirle çoğaltarak dağıtıyordu. Bir Grup olarak daha kuruluş aşamasında olan TKP/ML’ye katılmıştık. İki arkadaşı da Dersime gönderdik Muzo ile görüştüler. Bu üç ay boyunca devrimin temel sorunları konusunda ufkumu açan sohbetlerimiz oldu. Ne yazık ki bunları yazma imkanı bulamadan işkence ile katledildi bu değerli önder.

İbrahim İstanbul’da kaldığı süre içinde Deniz,Hüseyin ve yusuf'un kurtarılması için çok uğraştı. Hatta bu amaç için derin devletin bir elemanını kaçırmak için bir eylem de yaptık. Ancak sözkonusu kişi şuurunu yitirip saldırganlaşınca bütün hesaplarımız altüst oldu. Silah seslerine koşan nöbetçi askerlerle yüzyüze gelince asker de kaçtı. Bizde maceralı bir kaçışla bir gün sonra eve varabildik. Daha sonra Malatya'ya gittik. Bir hafta Malatya’daki işleri ile uğraştı. Dersime gitmek için Harput otobüs bürosunda beklerken, İbrahim takip altında olduğumuzu farketti. Takip eden Çapa da kantin işleten mit elemanıydı İbrahim tanıyordu. Otobüs tam hareket edecekken aşağı atladık, arkamızdan o iki kişi de atlayarak herkes yere yatsın diye bağırırken biz miletin içine karışarak kaçtık. Sokak aralarında Malatya yolunda bağlar arasında saklanarak geceyi bekledik. Sabaha doğru yola çıkarak otostop ile Elazığa gittik. Elazığ’da Hozat garajındaki kahvehanede irtibatımızı sağlayan arkadaş bekliyordu. Ancak kahveye girmek tehlikeliydi. Bir müddet dışarıda giriş çıkışları gözetlerken Malatya’da bizi takip eden iki kişi çıktı. Orayı derhal terkederek yeni yapılan yeni camiinin altındaki hamama girdik ve çareler aradık. Ben güvenilir birini tanıyordum. Bizim Türkiye halkları sosyalist partisi başkanımız Mustafa Düzgün Elazığ Lisesi müdürü idi. Ancak onun bilgisi dışında TKP/ML’ ye katılmıştık ve öfkeli olacağını tahmin ediyordum. Öyle de oldu. Tartıştık. Sonuçta yollarımız ayrıldı. Bize bir miktar para ve Karakoçan’a götürecek bir araba temin etmesini söyledim. Bir saat sonra bir taksi ile geldi. Bana 400 lira verdi. 100 lirasını kendime almamı, yakalanırsam bana lazım olacağını söyledi. Karakoçan’a kadar şoför hiç konuşmadı.

İbrahim Karakoçan’da çok rahat davrandı. Daha önce orda kalmış esnafla ilişki geliştirmişti. Onlarla senli benli. Herkes Aşur bugün bize gel, Aşur öğle yemeğine gidelim. vs. onun bu rahatlığı beni tedirgin etti ve eleştirdim. Benim bu tavrıma karşı Aşur hiç unutamayacağım şu tespitleri yaptı. ” Burası Kürdistan’dır. Burada devlet çıplaktır. Yani askeri, polisi ajanı ile yerli halk arasında keskin bir ayırım var. Halk bunları tanıyor biliyor. İngilizlerin Hindistan’daki konumu neyse, Türk devletinin durumu da aynıdır Kürdistan’da. Kürdistan’da yerli ajan çıksa bile halk bilir bizi uyarır. Kürtler devleti sevmez. Kürdistan da bir sömürge gibidir. Buradaki mücadele daha keskindir ve ulusal karakteri de vardır…” Daha sonra ki tartışmalarımızda İbrahim’in ileriki bir dönemde Hakkari bölgesinde mutlaka üstlenmemizi İran ve Irak’ taki hareketlerle ilişki kurmayı düşünüyordu.

Düzgün baba dağına bir akşam vardık. Islıklı paroladan sonra iki kişi bizi aldı gurubun kaldığı mağaraya gittik. Muzo çay yapmıştı. Konserve kutularında yorgunluk çayı içtikten sonra bölgeyi terk etmemiz gerektiği söylendi. Gece yola düştük . Büyük köyde oturan Yoksul Süleyman’ın evinden çökelek, un ve şeker alarak Hakis köyünün karşısında bir kom da birkaç gün kaldık. Oradan da Vartinik’e gittik. Kış hazırlığı yapılmamıştı. Günü birlik yiyecek işimizi köylerden temin ediyorduk . Ben bu durumu İbrahim ve Murat’la birkaç kez konuştum ve durumu düzeltmek için birşeyler yapmamız gerektiğini önerdim. Eleştirilerim Muzo’ya idi. Çünkü bölge sorumlusu oydu. Ayrıcı Muzo’nun öyle yumuşak yapısına bakıp aldanmamak lazım. Sert bir komutandı. Gerçi yazdığı romanda benim sık sık düştüğümü yazmış, öyle değildi, ama olsun iyi bir romandır.

ÖNDERİM, YOLDAŞIM VE ARKADAŞIM İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI SAYGI İLE ANIYORUM.

18.05.2015 

45324

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar