Cuma Mayıs 17, 2024

İbrahim KAYPAKKAYA anısına.- Davut Kurun

İbrahin Kaypakkaya Türkiye sosyalist hareketine yeni bir bakış açısı, Türkiyede hakim siyasi değerler ve dengeleri sorgulayan bir bakış açısı kazandırdı. Daha yolun başında idi ve ilk adım olarak Kemalizm, ordu ve milli mesele konularında farklı teorik tespitler ortaya koydu. Ancak unutulmamalıdır ki, İbo’nun siyasi derinliği eldeki yazılı metinlerle sınırlı değildir. Çünkü bu metinler kendi doğrularını koyma yerine ‘Şafak revizyonizminin eleştirisi’ temelinde yazılmıştı. Daha derinlikli tespitler için veri ve imkan yokluğuna rağmen ciddi çalışmalar içinde idi ve ben kısmen onunla bu tartışmaları yaptım. İşte faşistleri asıl korkutan, onun bu açılımlarını ”çok tehlikeli görüşler” i nedeniyle, mahkemeye çıkarmadan, savunma imkanı tanımadan hatta işkencede ki söylemlerini dahi dosyaya koymadan işkence ile öldürdüler.

Ne yazık ki, onun takipçileri onun temel tezlerini geliştiremediler, ser verip sır vermeyen direnişçi yönünü öne çıkararak , siyasal açılımlarını tali plana atarak dondurdular. Bu konuyu başka bir yazıda ele alacağım. Şimdi kısa birkaç anımı aktarmak istiyorum.

İbrahim ile 1970 in sonlarında tanıştım. DDKO dan bir arkadaşla İşçi Köylü bürosuna gittik ve İbrahim’in bir sohbetini dinledik. Gerçi biz Kürt devrimcileri Kürdistan konusunda farklı düşünüyorduk Türkiye Halkları Sosyalist Partisi adı altında bir grup oluşturmuştuk. Ama ibrahim’in önyargısız sorunlara yaklaşımı ve Kürdistan sorununa ilgisi hoşumuza gitmişti. Ama asıl sıcak ilişkimiz TİKKP den ayrıldıktan sonra oldu. İstanbul’a gelince benim Esenlerdeki evime geldi ve 3 ay Kemalizm, Milli Mesele, konusunu kaleme aldı. Bizde daktilo ederek Meral Yakar'a teslim ediyorduk oda teksirle çoğaltarak dağıtıyordu. Bir Grup olarak daha kuruluş aşamasında olan TKP/ML’ye katılmıştık. İki arkadaşı da Dersime gönderdik Muzo ile görüştüler. Bu üç ay boyunca devrimin temel sorunları konusunda ufkumu açan sohbetlerimiz oldu. Ne yazık ki bunları yazma imkanı bulamadan işkence ile katledildi bu değerli önder.

İbrahim İstanbul’da kaldığı süre içinde Deniz,Hüseyin ve yusuf'un kurtarılması için çok uğraştı. Hatta bu amaç için derin devletin bir elemanını kaçırmak için bir eylem de yaptık. Ancak sözkonusu kişi şuurunu yitirip saldırganlaşınca bütün hesaplarımız altüst oldu. Silah seslerine koşan nöbetçi askerlerle yüzyüze gelince asker de kaçtı. Bizde maceralı bir kaçışla bir gün sonra eve varabildik. Daha sonra Malatya'ya gittik. Bir hafta Malatya’daki işleri ile uğraştı. Dersime gitmek için Harput otobüs bürosunda beklerken, İbrahim takip altında olduğumuzu farketti. Takip eden Çapa da kantin işleten mit elemanıydı İbrahim tanıyordu. Otobüs tam hareket edecekken aşağı atladık, arkamızdan o iki kişi de atlayarak herkes yere yatsın diye bağırırken biz miletin içine karışarak kaçtık. Sokak aralarında Malatya yolunda bağlar arasında saklanarak geceyi bekledik. Sabaha doğru yola çıkarak otostop ile Elazığa gittik. Elazığ’da Hozat garajındaki kahvehanede irtibatımızı sağlayan arkadaş bekliyordu. Ancak kahveye girmek tehlikeliydi. Bir müddet dışarıda giriş çıkışları gözetlerken Malatya’da bizi takip eden iki kişi çıktı. Orayı derhal terkederek yeni yapılan yeni camiinin altındaki hamama girdik ve çareler aradık. Ben güvenilir birini tanıyordum. Bizim Türkiye halkları sosyalist partisi başkanımız Mustafa Düzgün Elazığ Lisesi müdürü idi. Ancak onun bilgisi dışında TKP/ML’ ye katılmıştık ve öfkeli olacağını tahmin ediyordum. Öyle de oldu. Tartıştık. Sonuçta yollarımız ayrıldı. Bize bir miktar para ve Karakoçan’a götürecek bir araba temin etmesini söyledim. Bir saat sonra bir taksi ile geldi. Bana 400 lira verdi. 100 lirasını kendime almamı, yakalanırsam bana lazım olacağını söyledi. Karakoçan’a kadar şoför hiç konuşmadı.

İbrahim Karakoçan’da çok rahat davrandı. Daha önce orda kalmış esnafla ilişki geliştirmişti. Onlarla senli benli. Herkes Aşur bugün bize gel, Aşur öğle yemeğine gidelim. vs. onun bu rahatlığı beni tedirgin etti ve eleştirdim. Benim bu tavrıma karşı Aşur hiç unutamayacağım şu tespitleri yaptı. ” Burası Kürdistan’dır. Burada devlet çıplaktır. Yani askeri, polisi ajanı ile yerli halk arasında keskin bir ayırım var. Halk bunları tanıyor biliyor. İngilizlerin Hindistan’daki konumu neyse, Türk devletinin durumu da aynıdır Kürdistan’da. Kürdistan’da yerli ajan çıksa bile halk bilir bizi uyarır. Kürtler devleti sevmez. Kürdistan da bir sömürge gibidir. Buradaki mücadele daha keskindir ve ulusal karakteri de vardır…” Daha sonra ki tartışmalarımızda İbrahim’in ileriki bir dönemde Hakkari bölgesinde mutlaka üstlenmemizi İran ve Irak’ taki hareketlerle ilişki kurmayı düşünüyordu.

Düzgün baba dağına bir akşam vardık. Islıklı paroladan sonra iki kişi bizi aldı gurubun kaldığı mağaraya gittik. Muzo çay yapmıştı. Konserve kutularında yorgunluk çayı içtikten sonra bölgeyi terk etmemiz gerektiği söylendi. Gece yola düştük . Büyük köyde oturan Yoksul Süleyman’ın evinden çökelek, un ve şeker alarak Hakis köyünün karşısında bir kom da birkaç gün kaldık. Oradan da Vartinik’e gittik. Kış hazırlığı yapılmamıştı. Günü birlik yiyecek işimizi köylerden temin ediyorduk . Ben bu durumu İbrahim ve Murat’la birkaç kez konuştum ve durumu düzeltmek için birşeyler yapmamız gerektiğini önerdim. Eleştirilerim Muzo’ya idi. Çünkü bölge sorumlusu oydu. Ayrıcı Muzo’nun öyle yumuşak yapısına bakıp aldanmamak lazım. Sert bir komutandı. Gerçi yazdığı romanda benim sık sık düştüğümü yazmış, öyle değildi, ama olsun iyi bir romandır.

ÖNDERİM, YOLDAŞIM VE ARKADAŞIM İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI SAYGI İLE ANIYORUM.

18.05.2015 

45339

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Misafir yazarlar

“Çizgimiz Nubar Ozanyan’dır!” (Deniz Aras)

7 Ekim sabahı Filistin Ulusal Direnişi’nin Siyonist İsrail işgalciliğine ve zulmüne karşı “Aksa Tufanı Operasyonu” başlatması başta siyonizm olmak üzere bölge gerici devletleri ve siyonizme koşulsuz destek veren emperyalistlerde şok etkisi yarattı.

Hamas öncülüğünde başlatılan ve aralarında Filistin Ulusal Hareketi’nin tarihsel öznelerinden Filistin Halk Kurtuluş Cephesi gibi devrimci örgütlerin de yer aldığı “Operasyon Odası” tarafından yönetildiği açıklanan bu hamle, tüm dünyada olduğu gibi coğrafyamızda da tartışmalara yol açtı.

Yerini Bulan Her Vuruş Acı Verir!

Komünist partileri yaptıkları eylemleri kamuoyuna açıkladıkları gibi, yanlış yaptıkları eylemleri de kamuoyuna açıklar ve özeleştirisini yaparlar. Yanlış eylemlerin özeleştirisinin yapılması, o partinin dürüstlüğünü gösterir ve bu tür özeleştiriler kitlelere ve parti kamuoyuna güven verir.

Arif Alıç, 1978 yılında Hıdır Aykır ile Bayrampaşa  Hapishanesinden kaçtı. Parti tarafından kırsal (Dersim) alana gönderildi. 1981 yılının ortalarında, TKP/ML üyesi bir kişi tarafından öldürüldü.

Bu makaleyi, yazarken ölüm haberini aldığım, sevgili yoldaşım Turan Talay'ın anısına adıyorum.

Türk Tekelleri Afrika'yı Çok Çooook Sevdi!

TKP-ML Ortadoğu Parti Komitesi:Faşizm Ve Siyonizm Kaybedecek, Filistin ve Rojava Kazanacak!

Ortadoğu ezilen halklarının ezeli düşmanları olan Faşist T.C. ve Siyonist İsrail devletlerinin halklara yönelik saldırıları ile ezilen Rojava ve Filistin halklarının direnişine şahit oluyoruz. Bu gerici güçler, tüm teknolojik üstünlük ve emperyalist devletlerden tam destek görmelerine rağmen, Filistin ve Rojava halklarının direncini, mücadele kararlılığını kıramıyorlar. Egemenlerin tüm saldırılarına rağmen belirleyici olan yine halkın öz direnişi ve kararlılığı oluyor. Filistin ve Kürdistan halkları; İsrail Siyonizmine, T.C.

Arstahk: “Biz Beyaz Bayrak Kaldırmayız!”

Ermeni halkının soykırım ve tehcir tarihine bir yenisi daha eklendi. 1915 bitmedi. Bu kez TC destekli Azeri faşizmi eliyle utanç dolu katliam gerçekleşti. 19 Eylül günü Karabağ’ın (Arstahk) Başkenti Istepanagerd başta olmak üzere Karabağ’ın dört bir yanına saldırılar başlatan Azeri işgalcileri, saldırının birinci günü tamamlanmadan aralarında kadın ve çocukların da olduğu 35 kişiyi öldürüp yüzlerce sivil insanı yaraladı.

Vurun Abalıya - Çaresizsen Güneşe Bak... Cızz....

Proletaryalarda öğren proletaryalara öğret.

Nolurrr.... nolurrr.... bir kez de kabahati....

Fakirlik güzel şey... fakirlik güzel şey..

Hele de birde seni deniz kampına götüren, yanacam diye de çakma (yoğurt) yağlarıyla, insanın midesini bulandıracak bir şekilde,  orasını burasını yakan o... fakir...  insanları bırakıpta deniz manzaralı villalarda sabah kahvaltısı yapabilecek dostlarınız varsa... gerçekten fakirlik güzel şey.... gerçekten fakirlik güzel şey...

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! -2-

Burjuva-feodal politika yapmanın bazı “incelikleri”!

II. ABDÜLHAMİD MEVZUU[*]

 

“Gerçeği bilmeniz gerekiyor,

gerçeği aramanız gerekiyor.

Gerçek sizi özgür kılacak.”[1]

 

“ÖZELEŞTİRİ”NİN ELEŞTİRİSİ[*]

 

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Sende, ben, imkânsızlığı seviyorum, 

fakat aslâ ümitsizliği değil.”[1]

 

Anlama/ ve kavramanın dünyayı değiştirmek için mücadele edenler için eleştirel bir “olmazsa olmaz” olması yanında; “Netlik [de] insanın en büyük gücüdür.”[2] Bu bir.

Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)

Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.

Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)

Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.

Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.

Sayfalar