Çarşamba Mayıs 29, 2024

Hedef Menbiç mi?

Kürt düşmanlığıyla gözü dönen RTE ''hazırlıklarımızı tamamladık, Fırat'ın doğusuna harekat bir kaç gün içerisinde başlayacak'' açıklamasıyla 31 martta yapılacak olan yerel seçimlerin startını verdi.

   Seçimlerde AKP'nin azalan oylarını arttırmanın yollarından biri olarak savaşı, saldırıyı gündemine koyan ve bundan da daha önceleri karlı çıkan AKP'nin başı RTE yerel seçimlerden önce Kürt düşmanlığı politikasını yaşama geçirerek oyları toplamayı hedeflediği için  Fırat'ın doğusuna operasyon yapılacağını basından duyurmuş oldu.

    BOP çerçevesinde ABD emperyalistlerinin denetiminde (BOP eş başkanı olarak) orta doğu coğrafyasında yeni Osmanlıcılık hayalleriyle hareket edip, Lozan antlaşmasını yırtıp atmaktan, Musul ve Kerkük bizimdir anlayışıyla hareket eden RTE ,Suriye'de ''kardeşim Esad politikasından katil Esed politikasına çark ettikten sonra Şam'da Emevi camiinde namaz kılmaktan dem vurmaya başlamıştı.

    Komşularla sıfır sorundan tüm komşularla sorun politikasında buluşan AKP ve onun başı RTE özellikle de güney komşularla ciddi anlamda sorunlar yumağına yuvarlanarak çatışma/savaş durağında buluştu.Öncelikle YPG'nin Menbiç üzerinden Afrin kantonuyla buluşmasını engellemek amacıyla IŞİD'le mücadele yalanıyla Cerablus ve El Bab'a saldırdı.Önde eğitip donattığı, besleyip büyüttüğü mayın eşekleri ÖSO ile Cerablus ve El Bab'ı işgal etti.Buralara kendisinin eğittiği çeteleri yerleştirdi. Bir süre sonra da Astana görüşmelerinde verilen ödünler karşılığı Rusya'nın yeşil ışık yakması sonucu Afrin'e yönelik saldırılar başlattı.Yine ÖSO denilen cihatçı çeteler önde ardından tanklar, zırhlı araçlar, havadan da uçaklar ve helikopterlerle yaptıkları katliamlar sonucu Afrin'i işgal ettiler.

    Afrin işgali Rusya'nın hava harekatına yeşil ışık yakması,Suriye rejiminin ve ABD'nin sessiz kalmasıyla gerçekleşti. Aynen gene böyle bir seçim öncesi(24 haziran seçimleri) de gerçekleşen bu saldırı politikasıyla içte de YSK saldırısıyla seçimleri kazanmıştı.

    Türk hakim sınıfları Suriye'nin kuzeyinde, Rojava'da oluşturulan Kürt özerk bölgesinden kuruluşundan bu yana rahatsızlık duyuyorlar.Besledikleri cihatçı çeteleri IŞİD  Kobani'de YPG karşısında yenilgi almasından bu yana Rojava'da kurulan Kürt özerk bölgesinden , Rojava'dan rahatsız olmaktan öte düşmanca davranışlar sergilediler.Zaten içeride Kürtlerle savaşırken hemen sınırın öbür tarafında bir Kürt özerk bölgesinin oluşumu Türk hakim sınıfları açısından kabul edilecek bir durum değil.

    İçeride Kürtlere yönelik imha politikası yürütülürken dışarıda da bu oluşuma müsamaha edilemezdi.

    Öncelikle 2016'da Fırat kalkanı operasyonu ile Cerablus ve El Bab ardından 2017'de Zeytin dalı operasyonu ile Afrin işgal edildi. Şimdi de hedefte Fırat'ın doğusu ve Menbiç var. TC'nin Fırat'ın doğusunda ilk hedef olarak belirlediği Gire Spi ve Serekaniye geliyor. Buralarda ''Arap kemeri'' yerine ''Türk kemeri''oluşturmak istiyorlar. 

    RTE'nin Kuzey Suriye Özerk bölgesine operasyon söylemini , Fırat'ın doğusuna saldırıdan çok ABD'den Menbiç'e yapılacak işgale yeşil ışık yakması için bir girişim olarak değerlendirmek gerekir.Hedef olarak Fırat'ın doğusunu gösterip Menbiç'e saldırmak, Menbiç'i işgal etmek olabilir.

    Böylece AKP ve başı RTE dış ve iç politikalarda sıkışmışlığını böyle bir hareketle atlatma çabası içerisinde .Ayrıca mart ayında yapılacak olan yerel seçimlerde yapacakları hilelerle başarı sağlama anlayışını güdüyorlar.Nasıl olsa her seçim öncesiAKP ve başı RTE'nin bekası için mutlaka bir dışa yönelik saldırı/savaş gerekli.Savaş politikasıyla seçimlerin kazanılması politikası onların çokça başvurduğu bir politika durumuna gelmiş durumda.

    Türk hakim sınıflarının Kürt özerk yönetimi bölgesine saldırısıyla esas olarak(burada oluşan) sınırın hemen öbür tarafında oluşan Kürt özel bölgesine ,burada oluşan sisteme tahammülsüzlüğü, düşmanlığıdır.Burada kurulan özgürlükçü sistemin ,yönetimin diğer bölgelerdeki Kürtlere örnek olmasını engellemek.

    İkincisi de RTE'nin TSK'nın burada savaşta elde edebileceği/edeceği başarıyı mart ayında yapılacak yerel seçimlerde kendi çıkarları için kullanmadır. Yani savaşı, ölümleri oy'a dönüştürme...

    Son olarak da IŞİD'in Dera Zor da YPG tarafından sıkıştırıldığı, bitme aşamasına geldiği bir dönemde RTE'nin Suriye'yi işgal etmeye çalışması aynı zamanda IŞİD'in ömrünü uzatmaya yönelik bir tavır olarak da okunmalıdır.

    Türk hakim sınıflarının Kürtlere yönelik bu saldırılarına karşı ilericilerin, demokratların, devrimcilerin TC'nin bu saldırgan politikalarını teşhir etmeleri, içeride ve dışarıda TC'nin savaş politikalarına karşı sokakları hareketlendirmeli.

    Direniş zamanıdır...

18073

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Kürt krallığı için mi Halepçelerde öldüler ?

 

            Gazeteler geçenlerde Mesut Barzani ile Celal Talabani'nin İstanbul'daki mülklerini sıralayınca, Halepçe'de soykırıma uğratılan Kürtler geldi gözümün önüne.

Devrim Bir Maceradır

Devrim bir maceradır. Kayıtsız kuyutsuz, şartsız koşulsuz, sorgusuz sualsiz devrim denen bir deryanın içine atmaktır kendini devrimcilik. Geriye bakmadan, arkada kalanları kara kara düşünmeden, hep ileriye yönelmektir devrimcilik.

Geceyi gündüze, yeri geldiğinde gündüzü geceye çevirmektir, yarınların getireceği yakıcılığı düşünerek, devrim denen maceranın içine hesapsızca atılmaktır devrimcilik.

Kürt siyasetinin kurtlarla bitmeyen dansi

Bir halk için tarih tekerrür ediyorsa, bu o halkın tarihten ders çıkarmadığını gösterir ki, vay o halkın haline. Burada kastedilen elbette halkın kendisi değil önderleridir. Kürtler de, önderleri tarihten pek ders çıkarmayan talihsiz bir halktır. Kürt önderleri yüz yıldan beri Türk devlet yöneticileriyle diyalog kurmaya çalışmış ama hep hüsrana uğramışlardır. Hatırlanacağı gibi daha birkaç ay önce devletle müzakere havası esiyordu Newroz' un barış güvercinleri uçurulan Kürt semalarında. Şimdi ise bir ümitsizlik rüzgârı esmekte halaylar çekilen o meydanlarda.

On’ların Öğrettiği

birer birer, biner biner ölürüz

yana yana, döne döne geliriz

biz dostu da düşmanı da biliriz

vurulup düşenler darda kalmasın…//

çünkü isyan bayrağıdır böğrüme saplanan sancı

çünkü harcımı öfkeyle, imanla karıyorum…

sıkılmış bir yumruk gibi giriyoruz hayata…”[1

 

Yukarıdaki dizeler Orhan Kotan’ın, Diyarbakır Zindanı’nda kaleme aldığı “Gururla Bakıyorum Dünyaya”sındandır; yazmaya gayret edeceklerimin özetidir sanki…

Aysel Tuğluk ve ekrad-i bi idrak

Fazla söze gerek yok.2007’de Kemalist bürokrasinin yaklaşan tasfiyesini öngöremeyip “Kurtarıcı motif, tarihsel imge Mustafa Kemal ve onun tarihsel eylemselliğinin büyüklüğü kendisini gösterdi ve gösterecek. O bir mucizedir, ölümsüzdür. Uluslaşmada temel direktir.

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Sayfalar