Cumartesi Nisan 27, 2024

Sistemin silahı; yozlaştırma

Tüm emperyalist toplumlarda halkı daha fazla sömürmenin, halkın tepkilerini bastırmanın, halkın örgütlenmesini ve iktidara yönelik bir mücadele içine girmesini engellemenin çeşitli yolları vardır. Egemen sınıflar bunun en temel aracı olarak zora başvuruyor veya başvurma tehdidini sürekli gündemde tutuyor olsalar da, zorun yanında başka yöntemler de kullanırlar. Çünkü zor ve şiddet, tek başına herhangi bir sömürü düzenini sürdürmeye yetmez.

Ceza yasaları, karakollar, hapishaneler, düzenin zor aygıtının kurumlarıdır. Keza işten çıkarma, okuldan atma gibi yöntemler de düzenin "zor" aygıtını tamamlayan mekanizmalardır. Ama yine de bütün bunlar yetmez. Zor'un dışında, kitleleri düzen sınırları içinde tutmanın en önemli başlıca aracı ideoloji ve kültürü "elde tutmaktır”. İdeolojik, ahlaki, kültürel yönlendirmeler, etkili olduğu ölçüde, kitlelerin sisteme bakışı ve tavrı da "elde tutulmuş" olur.

İdeolojik ve kültürel yönlendirmeyle amaçlanan; mevcut düzeninin meşru ve değiştirilemez olarak görülmesini sağlamak, sorunların kaynağının ise sistemden değil; kişilerden, şu veya bu gruptan, partiden kaynaklandığına inandırmak ve insanları mücadeleye, örgütlenmeye, değişime karşı inançsızlaştırmaktır...

Yani yozlaştırmaktır. 

Yozlaşma, halkın geçmişten bu yana yarattığı, gelenekselleştirdiği olumlu gelenek, kültür, ahlaki özelliklerinin toplamı olan manevi değerlerinin bozulması, içinin boşaltılması ve bunların yerine emperyalist yoz kültürün geçmesidir. Yozlaştırma politikasıyla, bir yandan halkın asırlardan bu güne taşıdığı olumlu değerlerin içi boşaltılırken, diğer yandan da bunların yerine emperyalist sistemin yoz ve lümpen kültürü empoze edilir.

"Burjuvazi, gölgesini satamadığı ağacı keser." der Marks. Halkların bağrında büyüyen bu manevi değerler ağacı, burjuvazi için karlı olmak bir yana, "kar, hep daha fazla kar" düzenine bir engel oluşturur. Haliyle de bu değerler yok edilmelidir, yani halk 'yozlaştırılmalıdır'..!

Yozlaştırma politikalarına başvurulmasında sistem açısından bütün mesele, halkı, gençlerimizi sistem içinde tutmak, bilinçlenmelerini ve örgütlenmelerini engellemektir. Bunun için de uyuşturucudan fuhuşa, kumara kadar her türlü dejenere aracından faydalanmaktadır.

Uyuşturucu, fuhuş ve kumar; yozlaşmanın, kitleleri doğrudan veya dolaylı etkileyen en yaygın biçimleri olmakla beraber emperyalist sistem için iki boyutlu çalışan mekanizmalardır. Bir yandan sisteme para kazandırırlar, diğer yandan yozlaştırılan topluluklar, düzen açısından etkisiz eleman olurlar. Bir üçüncüsü de; bunlar yayıldıkça, toplumsal çözülüş dediğimiz olgu da derinleşir ve yaygınlaşır. 

Özellikle Alevi-Kürt halkının yaşadığı emekçi mahallelerini hedefi haline getiren sistem, son dönemlerde 'bonzai' denen uyuşturucu ve öldürücü maddeyi etkin bir şekilde yaygınlaştırmış, bu maddeyi mahallemize, sokağımıza, iş yerimize, okulumuza sokmayı başarmıştır. Çok kolay bir şekilde üretilmesi, satışına 'göz yumulması' ve teşvik edilmesi, ucuza satılması ve internetten dahi satın alınabilmesi vs. nedenlerine de bağlı olarak bonzai kullanımını yaygınlaştırmayı ve arttırmayı başarmıştır! 

Yozlaştırmanın son aracı; Bonzai Nedir?

İçerisinde fare zehiri, tarım ilaçları ve daha belirlenemeyen binlerce kimyasal barındıran ve ilk kullanımında dahi ölümlere neden olabilen sentetik bir uyuşturucudur. Türkiye'de 3-4 sene içerisinde yaygınlaşmış ve son bir senede kullanım oranı bakımından adeta 'patlama' yaşamıştır. Bonzai; kan basıncında hızlı artış ve nabız yükselmesi, şiddetli ağız kuruluğu, göz kızarıklığı, halüsülasyon görme, açlık hissi, ortam seçememe, nerede olduğunu, ne yaptığını/dediğini hatırlayamama, geçici körlük, geçici felç durumu yaratmakla birlikte ani kalp krizinden kaynaklı ölüme götürebilen zehirli bir maddedir.

Hedefte ilk olarak gençlik var!

Gezi İsyanı'nda da hatırlayacağımız üzere; ta en başından beri direnişi omuzlayan, polisle karşı karşıya gelen, kıyasıya çatışan, korkmadan yürüyen, haklarını sonuna kadar savunan hep gençlerdi. Zannedildiği gibi gençliğin dünyası sadece popüler kültürün dayattığı gibi; düşünmeyen, sorgulamayan bir fanustan ibaret değildi. Gezi İsyanı'nda, gençlik geniş halk kesimleriyle birlikteydi ve bu birliktelik de mücadelenin seyrini belirlemişti.

Gezi İsyanı'nın da göstermiş olduğu gibi, sistemi en fazla sorgulayan ve değişimi için mücadeleye en aktif katılan dinamizm gençliğin kendisi olduğu için; yozlaştırma politikalarının hedef tahtasına oturtulan kesimin kendisinin de yine gençlik olması elbette şaşırtıcı değildir. Ve yine bonzai kullanımının son bir yılda çok fazla artış göstermesini (bu sürecin Gezi sonrasına denk düşmesi de manidardır ve sistemin bilinçli bir yönelimi/eylemi/politikasıdır) 'çocuk' diyebileceğimiz yaşlara indirilmesini hayretle karşılayamıyoruz! Gençlik bilinçlendiğinde, sokağa çıktığında yerlerinin sallandığını gören sistem; gençliği ne kadar fazla 'uyuşturursa/yozlaştırırsa' yerini o kadar sağlamlaştırdığının da farkındadır!

Sistemin yozlaştırma zehrine karşı elimizdeki tek panzehir ise bilinçlenmek, birlik olmak, siyasallaşmak ve örgütlenmektir. Çünkü yozlaşma, sisteme karşı mücadelenin gerilediği koşullarda gelişime olanak bulur. Bulunduğumuz alanlarda siyasal mücadelenin çıtası yükseltildiğinde, yozlaşma da bir o kadar gerileyecektir.

1 Mayıs Mahallesi’nden ÖG Okuru

86724

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar