Pazartesi Mayıs 20, 2024

Emperyalist Avrupa birliği göbekten çatırdıyor

Kimler umut bağlamadı, büyük hayaller beslemedi ki? Nice eski tüfek “sosyalist”, “komünist”ler Marksist-Leninist ideolojiyi Avrupa birliğine feda etmedi ki? Kimler büyük umutlarla tekelci sermayenin yaverliğine soyunmadı ki? “Marksizm Leninizm’in eskidiğini, vadesini doldurduğunu, tarihin çöplüğüne atılması gerektiğini” hangi dönme liberal, demokrat revizyonist burjuvalar savunmadı ki? Ve emperyalist çıkar gruplarıyla oynaşmayı, cilveleşmeyi esas aldılar.

Kimlerin uzun yıllar umutlarını Avrupa Birliği’ne bağladığını gördük? “Demokrasinin, refahın, özgürlüğün ancak ve ancak Avrupa Birliği’ne katılımla gerçekleşeceğini söyleyenleri çok gördük. Avrupa birliğinin özünde emperyalist sermaye birliğini ifade ettiğini söylediğimizde, “siz daha orada mı kaldınız, bu tezler eskidi” diyenleri çok dinledik. Bizi, “nesli tükenmiş bir avuç takıntılı, ileriyi görmeyen, iflas etmiş bir ideolojinin savunucusu” diye tanımlayarak, dikkate değer bulmayanları çok gördük. Bize karşı kapitalist sermayeyle ilan-ı aşk ettiniz. O kadar ki, kara sevda misali, vazgeçilmez bir aşkı ömür boyu sürdürdünüz. Neredeyse Avrupa Birliği’ne karşı çıkan, bunun bir emperyal sermaye birliği olduğunu savunanları yerlerinden, yurtlarından kovar oldunuz. Faşist diktatörlükleri ehlileştirmek iddiasıyla, Avrupa Birliği’nin oluşumunu demokrasiyi geliştirmenin olmazsa olmazı olarak kabul ettiniz.

Kanlı global sermayenin halkları modern köleler yapmak için ne entrikalar çevirdiğini bilmenize rağmen, suç ortaklığı yaptınız. Avrupa Birliği’nin asıl amacı uluslararası sermayenin aslan payına sahip olmak, bunu gerçekleştirmek için tekellerin sermaye ağırlıklı birleşmesine benzer devletleri birleştirmeyi hedeflemektedir. Devlete ait mülklerin tekelci sermayeye pazarlanmasıyla, sermayenin daha güçlü olması sağlanmaktadır. Aynı zamanda devleti de bir şekilde tekelci sermaye yönetir hale getirmektedir. Yalnızca devletin hukuksal normlarına sadık kalmayı, sömürü çarkını çizilen kurala göre devam ettirmeyi esas almaktadır. Avrupa Birliği’nin, Avrupa Parlamentosu’nun, Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun bütün işlevi sermaye çarkının daha iyi işletilmesi, işçi sınıfının, emekçi halkların yürüttüğü örgütlü mücadeleyi etkisiz kılmak, tasfiye etmektir.

Geçmişte Avrupa Birliği’nin gericilik olduğunu söylemiştik. Yalnızca gericilik olmadığını ırkçılığın, ayrımcılığın, halkları birbirine düşman edecek planlı bir sermaye örgütlenmesi olduğunu da anlattık. Gelecekte faşizmin, faşist diktatörlüklerinde postal seslerini beraberinde getirecektir demiştik. Ve, Avrupa’da emperyalist bir birliğin mümkün olmadığını; nihayetinde tekelci sermaye gruplarının birbirine gireceğini; aralarında ki uzlaşmanın geçici, göreceli ve izafi olduğunu; rekabetin, çatışmanın kâr hırsının esas olduğunu ve her ne yaparsa yapsınlar uzlaşmaz çelişkilere sahip olduklarını; pazara hakim olma rekabetinin kaçınılmaz gerici emperyalist savaşları da beraberinde getirdiğini söyledik ve haklıydık. Bugün yaşananlar bizi haklı çıkardı. Avrupa Birliği göbeğinden çatırdadı. Gelecekte bu gerici birliğin mümkün olmayacağı daha net ortaya çıkacaktır. Bırakın bölünsünler. Ortaya çıkan gerici kriz sınıf mücadelesini belirginleştirecek, keskinleştirecek, safları belirleyecek. O nedenle Avrupa birliğinin dağılması, kırılması, işçi sınıfı ve ezilenler için kötü değil iyidir. Özünde savaşları çıkaran bunlar değil mi? Gerici faşist devletleri ekonomik, siyasi, askeri olarak koruyan, destekleyen bu çürümüş emperyalist sermaye devletleri değil mi? Biz neden bunlara hayran olalım, neden sömürü çarklarının yürütülmesine destek verelim. Aksine, Avrupa Birliği’nin dağılması, yıkılması halkların yararınadır. Bugüne kadar o güya “demokrasi, özgürlük ve barış yanlısı” Avrupa Birliği, ülkemizde hüküm süren faşist katliam ve soykırımlara karşı hangi karşı tavrı takındı? Birkaç diplomatik girişim dışında faşizmin kanlı zulmüne karşı takındığı olumlu bir gerçek tavır varsa biri bunu açıklasın. Göz boyamadan başka hangi zulmü engelledi, Kürdistanı, Kürt ulusunu katlediyorlar: Avrupa Birliği’nde sesini çıkaran var mı? Kendimizi kandırmayalım. İt itin kuyruğunu ısırmaz. Alman emperyalizmi, bugüne kadar faşist Türk devletini her yönlü desteklemedi mi? En çok askeri araç ve silahı onlar satmadı mı?

Hâlâ Avrupa Birliği’ni savunmak, dağılmayla karşı karşıya kaldığından dolayı gözyaşı dökmek, Avrupa Birliği yıkılırsa demokrasinin, barışın yok olacağını söylemek liberalizm değil midir. Dün “Erdoğan’ın demokrasi getireceğini” söyleyip, destekleyenlerin durumu bugün ortada. Bunlar aynı zamanda Avrupa Birliği’ne de aynı mantıkla bakıyor ve destekliyorlar. Aslında, bunlar tekelci sermayenin koltuk değnekliğini yapmaktadırlar. Yerine göre hem nalına hem mıhına vuruyorlar. Sıkışınca “yanıldık, kandırıldık” deyip, işi özürle geçiştirmeye çalışıyorlar.

Avrupa emperyalist sermayesinin devletleri, yabancıları, ilticacıları, savaş mağdurlarını işsizliğin, krizin, bunalımın sorumlusu göstermektedir. Yabancı düşmanlığı, ırkçılık, dinsel ayrılık üzerinden siyaset yaparak, kendi toplumunu faşizan bir kültürle, ideolojiyle yoğurmakta; bunun üzerinden sermaye devletinin yaşamasını sağlamaktadır.

Gelinen aşamada, bu gerici faşizan uydurma gerekçeleri de giderek geri tepiyor. Artık bütün Avrupa can çekişen kapitalizmin paniğini yaşamaktadır. Çünkü kendi işçi sınıfıyla, emekçi halkıyla karşı karşıya kalacaklar. Kendi iç çelişkileri giderek şiddetlenecek, çatışmalara devinimlere yol açacaktır. Gelişmeler gösteriyor ki, bugüne kadar gasp ettikleri hakların hesabını, yağmaladıkları soyup soğana çevirdikleri halklara vereceklerdir. Kısacası, Avrupa’da emek sermaye çelişkisi gelişecek, şiddetlenecektir. Gelişmeler bunu bize gösteriyor. Bu çelişkiler bir üst aşama yaparak, komünizm heyulasını yeniden Avrupa’nın göbeğinde yankılandıracaktır. Emperyalist tekelci sermayenin korkusu, uykularının kaçması bundandır. 

43575

Haklarını Tavizsiz Savunan Dirençle Karşılaştığımda - 2

 

Elimdeki egemenliği son kırıntısına kadar korumak, sürdürmek isteğini arzusunu daha da hırsla taşımaktayım.

Şimdi bazı hemcinslerim beni eleştirecekler, yargılayacaklar, belki de bu ne saçmalama, yolunu şaşırmış ya da olamaz diyecekler. Varsın desinler. Çünkü gerçekler görülmedikçe, kavranmadıkça bu sorunlarımız daha da artarak devam edecektir. İktidara karşı savaş halindeyken kendi iç dünyamızdaki benzer iktidar zaafını farkında olarak ya da olmayarak süregelen tutsaklık devam edecektir.

Yine ve yeniden geldik; BURADAYIZ![1]

“Durgunsa ya da suskunsa insan,

mutlak bir nedeni vardır.

Suskunluğa aldanma,

herşeyin bir zamanı var!”[2]

 

Zorbalığın zulmüyle insan(lar)ın yıldırılmaya, sömürülmeye çalışıldığı her yerde teslim alınamayanlar, diz çökmeyenler, başkaldıranlar hep vardı, var oldu, var olacaktır…

Ayakta alkışlanmayı hak eden Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) gerçeği bunu kanıtladı…

SÖYLEŞİ: Okuryazarlik üzerine[1]

“Bir yazarı okumak, yalnızca

neler söylediğini öğrenmek değildir;

onunla birlikte yollara düşmek,

onun eşliğinde yolculuğa çıkmaktır.”[2]

 

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-2



Yel Degirmenlerine Karsi Savasa Katil; Akima kapilma:Atomu Parcalayacagiz-2

DHF Cevresindeki arkadaslarin 'Cok Partili Sosyalizm' tartismalarina bir katki olarak yayinladigimiz makaleminizin ikinci kismini yayinliyoruz 

Bir kez daha, “Terör” mü?[1]

“Dünyayı fethetmek zorunda değiliz. Bize onu baştan yaratmak yeter.”[2]

Onlar düşlerinin büyüklüğü kadar özgürdür ![1]

“Ji bo bi çav li hev

nihêrtina bi mirovekî re,

divê ku ew meriv be.”[2]

 

Çoğunu tanıyorum; kucaklaştık; aynı ekmeği paylaşıp birlikte umutlandık…

İnebolu (Kastamonu) M Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Murat Kur, Hıdır Yıldız ve Deniz Kırbağ’ı…

Sincan (Ankara) F Tipi Kadın Hapishanesi’nden Evrim Konak’ı…

Elbistan (Maraş) E Tipi Hapishanesi’nden Tuğçe Özgül’ü…

Malatya E Tipi Hapishanesi’nden Ali Mükan’ı…

Kürkçüler (Adana) F Tipi Kapalı Hapishanesi’nden Emrah Kalkan, İsa Uğur Erdoğan ve Özer İnal’ı…

Yel Değirmenlerine Karşı Savaşa Katıl; Akıma kapılma:Atomu Parçalayacağız!-1


DHF ve MKP cevresinden arkadaslar "cok partili sosyalizmi' tartisiyorlarmis...

Yeni Hınzır Paşalara Geçit Yok!

Bir kez daha asimilasyon ve Hınzır paşalar konusunda hem Alevi toplumuna, hem de Alevi örgüt yöneticilerine seslenmeyi, Aleviliğe yönelik asimilasyon operasyonunun bizzat devlet eliyle güçlü bir şekilde devam ettirilmesinden ötürü bir gereklilik olarak hissediyorum.   

Soru(n)dan Çözüme Kadın(lar)

“Selam olsun bizden önce geçene / Selam olsun dosta, hasa, çile çekene / Selam olsun dayanana, düşene / Yüreğim yürektir, bakma gözüm yaşına.”[1]

“Kadınlığın tarihi, dünyanın gördüğü en büyük zorbalığın tarihidir,”[2] der Oscar Wilde. Haklı.

Üniversiteyi Öldürmenin Sekiz Yolu (Ya da Üniversite Piyasaya Nasıl Entegre Olur?)[1]

 “Bilimin sürdürülmesi, / bana özel bir yürekliliği / gerektirir gibi gözüküyor.”[2]

 Sevgili dostlar, sıcak bir Haziran’ın ardından, meydanların ardından yeniden burada, birlikteyiz.

Buraya gelirken arkadaşlar bana Melih Gökçek’in “teröristler kamplara çekildiler, sonbaharda daha büyük bir ayaklanma çıkartacaklar,” mealinde bir şeyler söylediğini aktardılar.

İlk defa Melih Gökçek’le aynı fikirdeyim.

Evet, Haziran 2013 sıcak geçti. Ama emin olun önümüzdeki güz ayları daha da sıcak geçecek.

Neo-Liberal AKP, Kautsky'nin 'Ultra Emperyalizmi' , 'Bariscil Kapitalizm' Ve Bir Ruyanin Sonu

Esas savas ,maddi-maddelesmis enerji evreninin zihnimize yansimasinda yuruyor...Dusunce -felsefe enerjisi biri ikiye boluyor...Tek bir soru tum bir evreni boluyor...
Dusmani yakindan izleyin. Onun akli bizden daha geliskin; yuzyillara dayanan sinifli toplumlar yonetme tecrubesine sahip. Akimlari yok edemeyecegini biliyor. Enerji evreninin sabit bir yuk uzerinde hareket eden bir enerji alanlari catismasi oldugunu biliyor...

Sayfalar