Cuma Mayıs 17, 2024

Ekonomik gelişme Güney Kürdistan

Günümüzün alternatifsiz global kapitalizm koşullarında ülkeler arasındaki gelişmişlik farklarını ve bu farkları yaratan dinamikleri belirleyen şey nedir? Gelişmişlik ekonomik olduğu kadar insana ilişkin bir konudur da.O nedenle Kuveyt’in tüm ekonomik zenginliğine karşın Letonya daha gelişmiş bir ülkedir.Azgelişmişliği besleyen temel dinamik politik gücün dar bir elit tarafından tekelleştirilmesi ve bunun ekonomik kaynakların tekelleştirilmesinde manivela olarak kullanılmasıdır.Yani kuralı koyan altını alır meselesi.Yolsuzluklar,baskıcı bir politik rejim,kötü ve bireyi körelten/aptallaştıran bir eğitim sistemi,fırsat eşitliğinin olmaması bu tip bir tekelleştirmenin ayrılmaz parçasıdır.Azgelişmiş ülke elitleri sistem partilerini seçimler vasıtasıyla dönüşümlü olarak iktidara getirip demokrasi illüzyonu da yaratabilmektedirler.Bu yöntemle toplumsal muhalefetin gazı alınmakta,sistemin dışına çıkmaya aday muhalefet odaklarının gelişimi de sınırlanmaktadır.Demokrasinin seçimler değil; politik haklara sahip geniş halk kitlelerinin ekonomik fırsatlarını/olanaklarını genişletmek için bu hakları kullanabilir olması durumunun kavramlaştırılması olduğu kitlelerin gözünden böylece kaçırılmaktadır.

Kürdistan Bölgesel Yönetimi yukarıda saydığımız azgelişmişliğe ilişkin tüm problemlere sahip görünmektedir.Politik güç birkaç aileden oluşan dar bir elit tarafından tekelleştirilmiştir.Yolsuzlukların mevcudiyeti hakkında halkta genel bir kabul sözkonusudur.Eğitim sisteminin ve fırsat eşitliğinin düzgün işlemesine dair çok fazla emare bulunmamaktadır.Ülke ekonomisine ilişkin elitlerin vizyonu petrol/doğalgaz gibi doğal kaynakların ihracatı ve ülkeye gelebilecek uluslararası yatırımlara yerel ortak olarak katılımdan ibarettir.Geçtiğimiz yüzyılın geri bıraktırılmış ülke egemenlerinin bakış açısını yansıtan bu ekonomik programın 21.yy.da yeri yoktur.Ülkenin doğal kaynaklarına dayalı hızlı bir sanayileşme hamlesi;bireyi devlet şefaatinden ve asalaklıktan aktif üreticiye dönüştürmeyi amaçlayan evrensel bir eğitim sistemi;komprador elitlerin ekonominin serbest rekabete açılması yoluyla tasfiyesi Güney Kürdistan’ın global ekonomik sisteme sağlıklı eklemlenmesini mümkün kılacak ekonomik programın ana bileşenleridir.

Bir ülkenin ekonomik gelişim vizyonunu belirleyen temel öğelerden biri ithalatın kompozisyonudur. Sınai yatırımlarda kullanılacak makinelerin ithal malları içindeki payının yüksekliği stabil ve verimli ekonomik gelişmeye;inşaat malzemesi ve diğer tüketim mallarının ithal malları içindeki payının yüksekliği stabil olmayan,balon ekonomik gelişmeye göstergedir.Bugüne kadar Kürdistan’ın azgelişmişliğinden ülkeyi sömürgeleştiren güçleri sorumlu tutan ve dış dinamikleri suçlayan anlayış,Güney Kürdistan özelinde  iç dinamiklerin engelleyiciliğini de tartışmak zorundadır.Dubai tipi bir ekonomik gelişmeyi hedef olarak önüne koyan G.Kürdistan elitlerinin  Dubai’nin Pasifik ile Afrika/Avrupa arasındaki ticarette temel lojistik noktası olmasına geçit veren coğrafik konuma ve limanlara sahip olduğu gerçeğine karşın G.Kürdistan’ın etrafı düşman güçlerle sarılmış bir kara ülkesi olduğu gerçeğini hesaba katmamaları, bu elitin vizyonunun darlığını kanıtlayan bir olgu.Dahası bir finans ve para aklama merkezi olarak Dubai’nin dünya sistemindeki fonksiyonuna alternatif olma hayalini gerçekleştirmek için vergi ve gümrük uygulamalarında düzenlemeler yapmanın yeterli olmadığının bugüne kadar farkedilememiş olması  G.Kürdistan yönetici elitinin çapına ilişkin bir tartışmayı tetikleme potansiyeline de sahip.Dubai vizyonu bir diğer yanıyla da G.Kürdistan’ın parçacı siyasetini güçlendirmekte,birleşik Kürdistan nosyonunu dışlamaktadır.Ülkenin diğer parçalarına “siz Filistin kalın,biz Dubai olacağız” mesajını veren G.Kürdistan ekonomisinin hammadde ihracatı ve populist maaş/iaşe dağıtım mekanizmaları yoluyla oluşturduğu  refah düzeyi bölgesel bir çatışmayla kolayca sıfırlanabilir durumdadır.Radikal islamcıların saldırı düzeyleri,Irak merkezi hükümetinin Kürdistan’a düşmanca yaklaşımı,İran’ın hegemonyasını süreklileştirme çabaları ve Ortadoğu’daki çelişkilerin G.Kürdistan’a izdüşümü geleceğe ilişkin büyük umutlar sunmamaktadır. G.Kürdistan yönetimi de bu ortamdan yumurtalarının tamamını Türkiye sepetine koyarak çıkmaya çalışmaktadır,ancak birilerinin Güney Kürdistan yönetimine 1975 Cezayir Anlaşması’nı hatırlatması gerekiyor.Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da G.Kürdistan yönetiminin konfederalizm-bağımsızlık çizgisinde yaptığı açıklamalardır.G.Kürdistan’ın konfederalizm veya bağımsızlık ilan ettiği koşullarda temel müttefiği Kürdistan’ın diğer parçalarındaki politik güçlerdir.Hal böyle iken Rojava sınırına hendek kazılmasının,Rojava ve Kuzey’deki güçlerle gerginlik politikasının izlenmesinin bir mantığı var mıdır?

98918

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Emperyalist Saldırıya da, Savaşa da Hayır!

Bu ülkenin Başbakanı önceleri ismi “Büyük Ortadoğu Projesi (BOP)” olan ve daha sonra hedefi, kapsamı, amacı genişletilerek adı “Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi(1)” olarak değiştirilen emperyalist paylaşımcı projenin Eşbaşkanlarından birisidir ve dolayısıyla da ABD emperyalizminin en başta gelen işbirlikçilerindendir. 

Yaşadığımız bu son süreçte bu projenin bir aşaması gerçekleştirilmek isteniyor.

Nasıl mı? Suriye’ye savaş ilan edilerek.

Gerekçe? O da hazır. “Kimyasal silah kullanıldı” 

Ermeni Sorunu’nun Doğuşu ve Osmanlı Bankası Baskını

 

19.yüz yılın sonunda 500 yıldır hüküm süren Osmanlı İmparatorluğu artık son evresine gelmiş yok olmakla karşı karşıya bulunuyordu. Avrupa'da kapitalizmin gelişmesi, ulusal uyanışlar, bağımsızlık hareketleri,1789 Fransız devriminin yankıları, Balkanlarda ulusal kopuşlar Anadolu'da yaşayan Ermeni ve Rum toplumlarında da oluşmaya başlamıştır.

Osmanlı, iktidarı altında yaşayan Ermenilere, azınlıklara ibadet özgürlüğü, mülklerinin güvence altına alınması, reformlar, yasa önünde, vergi alanında eşitlik vaat ediyordu.

Türki entergasyon dinamikleri ve anadilde egitim

TC’nin Lozan sonrası Kürdistan’a ilişkin programı askeri işgal,asimilasyon ve entegrasyon temelli olmuştur.  Kürdistanlılar askeri işgale ve asimilasyona karşı ciddi isyanlar geliştirmiş,mücadeleler vermiş ve bedel ödemişlerdir.Kuzey Kürdistan’da askeri işgale karşı belli gerilla alanları haricinde herhangi bir kazanım elde edilememiş,ancak asimilasyona karşı yürütülen mücadele hedefine tam ulaşamasa da belli sonuçlar üretmiştir. 

Gülfikâr Aksu'nun Anısına/ Hasan Aksu

Gülfikâr Aksu'nun Anısına: "Cocuglar Bize Oyle Ogrettiler. Ne Bilek Hakim Beg; Biz İbocuyuk, Tikkocuyuk!"/ 

Ben Annemi 18 Mayıs 2000 yılında yitirdim. Annem her Anne gibi önce Kadın’dı. Doğurgan özelliğinden gelen koruma, kollama, her şart altında sahiplenme esasıydı. Erkek egemen toplumunda kadın olduğundan dolayı, cins ayrımcılığına uğradı. Baskı ve şiddet gördü. Kürt olduğundan dolayı ulusal baskıya uğradı. Alevi olduğundan dolayı dinsel, mezhepsel baskılara maruz kaldı, aşağılandı.

Kürtler Ve Burjuva Yalanlar

 

Burjuva siyasal iktidar, iktidarini korumak, işçileri bölmek, birbirine düşürmek, kendi şoven-kirli siyasetinin bir parçası olarak, işçileri kullanmak için her türlü ideolojik silahını kullanıyor.

Güncel Sanatın Vahim Hâl(sizliğ)i[*]

 “Süren acılara dayanmak,çabucak ölmekten çok dahabüyük bir kahramanlıktır.”[1] 

Pablo Picasso’nun, “Her çocuk sanatçıdır. Ama sorun; büyüdüğünde geriye nasıl bir sanatçı kalacağıdır,” saptaması sanat ve insan ilişkisinin en net betimlemelerinden biriyken; bu da biz(ler)e sanatın “Anne bak kral çıplak” diye haykıran çocuksu naifliğinden beslenen isyancı niteliğini anımsatır. Bu elbette işin bir yanıdır.

Kürt Kerbelası‏

 

Boyunlarına ip geçirerek bir duvarın üzerine dizdikleri küçücük çocukları aşağı itip boşlukta sallandırarak boğuyorlar. Çocuklar çırpına çırpına can verirken o vampirler, "Allah Allah" naraları ile onların can çekişini seyrediyorlar.

Bu oyunu zor bozar

 

 

Tarihte, zorun rolü üzerine çok şeyler söylenmiştir. Özellikle sınıfsal zorun ortaya çıkışı, varlığı ve uygulanması konusunda, burjuvazinin ideologlarıyla Marksistler arasında ciddi bir ayrım konusu yaşanmış ve yaşanmaktadır. Burjuvazi, kendi sınıfsal zorunu meşru görürken, ezilenlerin, özellikle de işçi sınıfının burjuvaziye karşı uyguladığı devrimci zorun adını bile duymak istemediği gibi, bunu “toplumsal etik dışı” olarak, son yılların burjuva moda deyimiyle,  “terörist” eylemler olarak kriminalize etmeye çalışır.

Sayfalar