Perşembe Mayıs 16, 2024

“Dursun Abi Anısına” (İ)

Yanlış hatırlamıyorsam yıl 2019 yazı olması gerekir, Partizanlardan Turgut Kaya Türkiye’den Yunanistan’a girerken gözaltına alınmış, önce alt mahkeme sonra yüksek mahkeme Turgut Kaya`nın Türkiye’ye iadesine karar vermiş, hukuksal anlamda itiraz hakkı kalmamıştı.

Zor bir süreçten geçiyordu parti, parti içi tartışma yerini kopuşlara bırakmıştı, böylesi dönemler en zor dönemlerdir kitle ve aktivistler için.

Turgut yş, haksız gözaltı ve iade kararına karşı açlık grevine baslamıştı, Yunanistan geçiş olarak kullanıldığından dolayı orada ikametgah eden fazla bir ATİK taraftarıda yoktu. Var olanlarda kopuş ve ayrışmadan dolayı saflarda değildi artık. ATİK Avrupa’da Turgut Kaya´ya özgürlük ve Türk devletine iadesine karşı „Siyasi tutsaklara özgürlük“ şiarı ile kampanya başlatmıştı.

Avrupa`nın her tarafından onlarca taraftar Atina´ya gitmişti, onlarca arkadaş bir değil birkaç kere gitmişti. Almanya Güney’den bir grubun daha gitmesi gerektiğini öğrenince, telefonlaşmalarla bir grup daha organize edildi, gideceğimi söylediğimde gelen diğer arkadaşlarıda duyunca daha bir memnun oldum. Grup şu kişilerden oluşmakta idi. ULM den Dursun abi, Memmingen’den C…., Augsburg dan H….,Stuttgart dan ben. Dışardan bakıldığında Muhtar ve azaları dememek elde değildi. Tam anlamıyla ihtiyar heyeti gibiydik. En az 30 yıldır Mücadele alanlarından tanıdığım bu yoldaşlarla Yunanistan’ a araba yolculuğu yapmanın tadına doyulmazdı tabii ki.

Ulm’de buluşup H….. de Augsburg dan aldıktan sonra Dursun abinin H…..e takılmaları daha ilk anda bizi kahkahalara boğdu. 2000 km lik yolda kah politik sohbetler, kah H…..n Heycanlı anı anlatımları,Dursun abinin, H…..e şakaları Atina’ya nasıl gittiğimizi anlamadık desek yeridir.

Dursun abi ile Politik meseleler üzerine çok güzel sohbetler ettik, politik da ki ustalığı, Marxsist siyasetde ki yetkinliği, konulara hakim oluşu göz dolduruyordu adeta.

Atina’ya Syntagma-Platza vardıgımızda öğlen vakitleri gibiydi.Arkadaşları bulup biraz Sohbetden sonra, Genc Kadın yoldaşlar kampanya hakkında bilgilendirme yaptılar,orada bulunanların çoğu genç kadın yoldaşlardan oluşmakta idi. Ihtiyar heyetini görünce „bunlar burada ne arıyorlar dediklerini“ hissettik adeta…

Bir iki gün sonra bu guruba A yoldaş da dahil oldu. Artık ihtiyarlar genç bir kadın arkadaş öncülüğünde bir eylem grubu oluşturmuslardı. Hiç birimizin yunancası yoktu,dolayısı ile iletişim dilimiz Ingilizce idi. Genc kadın yoldaşlarda doğal olarak propaganda yapan, ne istediğimizi

Atina halkına anlatan, doğal önderlerimizdi.

Atina Syntagma-Platz’ daki standın başındaki arkadaşlar hariç en az 3-4 Grup oluşturmuştuk. Her grup 4-5 kişiden oluşmakta idi. Bir grup Televizyon işgali, diğer bir grup Atina’nın en turistik (ismini hatırlayamadım)alanlarında diğer bir grup, sendikalarla görüşme gibi planlamalarla Turgut’ un Türkiye’ye iadesini durdurmak için başta genç Kadın yoldaşlar olmak üzere canla, başla mücadele ediliyordu.

Ihtiyar heyeti birbirine takılmayı hiç bırakmıyordu. “yoldas başına güneş geçer. Aylardan Ağustos, eyleme sen gelme stand yerinde kal“ gibi içten, samimi, birazda korumacı bir tavırla sağlığı iyi olmayan arkadaşları uyarıyorduk. Gittiğimiz bir Turistik mekanda pankartlarımızı açıp, konuşmalar yapılmaya başladığımızda polisin ihtarı ile karşılaştık. Orayı terk etmemiz gerektiğini, etmezsek gözaltı yapacağını genc kadın arkadaşımız bize iletti. Genc kadın arkadaş; ”ne diyorsunuz?” diye görüşümüzü sorduğunda.Dursun abi; insiyatif senin yoldaşım! Sen ne dersen öyle yapalım dedi…Genc kadın arkadaşımız da „ direniyoruz o zaman dedi “Polisin müdahalesi gecikmedi ben, Dursun abi ve Genc kadın yoldaşımızı gözaltı yaparak karakola götürdüler. Ekonomik krizle cebelleşen Yunanistan’ın her yerinden fakirlik, yoksulluk fışkırmaktaydı. Karakolda olduğumuz saatler içerisinde karakolu en cok ziyaret edenlerin seyyar satıcılar olduğuna tanıklık ettik. Polise tuvalet ihtiyacımız var. dediğimde, parmağıyla tuvaleti işaret etti. Penceresiz bir yer olan tuvalette ampül olmadığını söylediğimde el-kol la bizde böyle kullanıyoruz dercesine serzenişde bulunduğunu çıkarttım.

Evet, Yunanistan`a vardığımızdan itibaren ekonomik kriz’in izleri o kadar belirginleşmiş ki her adımda hissetmemek elde değildi.

Yaklaşık 4-5 saat gibi bir süre sonra kimlik kontrollerinden sonra serbest kaldık..karakola kadar yansıyan fakirlik görüntülerinin Dursun abi ile epey sohbetini yaptık…

7-8 gün çabuk geçmişdi, geri dönüş için bir planlama yaptıktan sonra yola koyulduk. Hepimiz geri dönüş yolu için Deniz sahilinin iyi olacağı görüşünde anlaştık. Bunu da en çok isteyen Dursun abi idi. Mola verirken, denize girme gibi bir fantazi ürettik kendimize bunuda uyguladık.

Ancak navigasyonun çalışmadığı dağlara tırmanırken „H…. bu senin düşüncendi, nerden çıkarttın ? Bırakmadın bildiğimiz yerden gidelim“ deyişi, H…. yüklenişi hala kulaklarımda.

En az 1,5 gün daha gec eve varışımızı kimseye anlatmamaya sözleştik. Son olarak Münih mahkemesinde karşılaştığımızda, çocuklarına ve M…. yoldaşa çoktan anlatmışdı bile Dursun Abi…

H…..e takılmayı da hiç elden bırakmadan.

Dursun abinin yakalandığı amansız hastalığa yenik düştüğünü öğrendim bugün. Anısı önünde saygıyla eğiliyorum. ATIK ailesinin, Dursun abisi….anıların biz yasadığımız müddetçe bizlerle olacak,

Hoşçakal sevgili yoldaşım…

Hoşçakal Dursun Abi…

Stuttgart’tan İ.

25.02.2021

2568

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Yerel Seçimler ve Proleter Tavır

 

 

Türkiye 31 Mart 2024 tarihinde yapılacak yerel seçimlere kilitlenmiş bulunuyor. Baskı, yasaklamalar, açlık, yoksulluk, pahalılık ve işsizlik en can alıcı sorun olarak ülke gündemindeki yerini korurken, tüm burjuva partiler 31 Mart’ta yapılacak yerel seçimlerde kazanacakları belediyelerin hesaplarını yapmakla meşguller.

Misak Manuşyan ve 23’ler Ölümsüzdür!

Misak Manuşyan (1.9.1906 – 21.2.1944) ve yoldaşlarını, Nazi kurşunları ile Paris’te katledilmelerinin 80. yılında saygıyla anıyoruz İnsanlığın düşmanı faşizmi ise bir kez daha lanetliyoruz.

İnsanlığın başına kara bulut gibi çöken, yıkımlar, savaşlar ve dahası onarılması mümkün olmayan felaketlere sebep olan Hitler Faşizmi, 1933 yılında Almanya’da iktidara gelmesiyle başladı. 1929 ekonomik ve sosyal bunalımını atlatamayan ve çözüm bulmakta zorlanan, kapitalist-emperyalist ülkeler, sorunlarını savaş yolu ile çözmek, pazarların yeniden paylaşma savaşına giriştiler.

ÖNCE SERMAYE, SONRA, YİNE SERMAYE

13 Şubat 2024 tarihinde Erzincan iline bağlı İliç'de Çöpler Madencilikte meydana gelen toprak kaymasında 9 (bu rakamın daha  yüksek olduğu iddiası da var) işçi toprak altında kaldı. Bu son olayda, “maden kazası” olarak adlandırılan işçi katlimının, doğa katliamı ile birlikte olağan hale getirildiği ve bu seri katliamların, sermayenin birikimi ve büyümesi için olmazsa olamaz kuralı olduğu  gerçekliğiyle karşı karşıyayız.

Ağır tecrit, büyük direniş (Nubar Ozanyan)

Biz 5 Nolu Amed Zindanı’ndan tanırız faşizmin üniformalı generallerini ve kan yüzlü zindan bekçilerini! Özgürlük mahkumlarına intikam alırcasına en ağır işkencelerin nasıl yapıldığını çok iyi hatırlarız. Devrimin öncü ve önderlerine nasıl düşmanca yüklendiklerini iyi biliriz. Sadece memleketimizden değil, biz ağır tecrit koşullarını ve ölümcül duvar sessizliğini, Peru devriminin önderi Başkan Gonzalo yoldaşın 29 yıl süren direnişinden biliriz.

„Dijitalleşme“ Kitabım Üzerine

Kitabın konusu, işçi sınıfının nicel ve nitel varlığıyla doğrudan ilgilidir. Özellikle üretim sürecinde dijitalleşmenin artmasıyla, işçi sınıfının sınıfsal niteliğine yönelik ciddi saldırılar gelmeye başladı. İşçi sınıfının ortadan kalkacağı, burjuvazinin, ücretli iş gücü sistemi olmadan, salt makineler üzerinden artı-değer elde edeceği gibi, doğrudan kapitalist sistemi var eden temel olgular yok sayılmaya başlandı.

Yavuz Proletarya Ev Sahibini Bastırırmış

-Seçimleri Boykot-

Zavallı kılıçdaroğlu.

Kazanınca (parlamentarizme) geçmeyi başarabilince) kazanabilmek için yaptığı her şeyin anlamsızlaşacağıyla o kadar ilgilenmişti ki ...

Aman neyse biz proletaryalara ne.

Ulusalcıların - sosyal demokratların ağır bedellerle anlamsızlaştırdığı parlamentarizm komplolarla tarihin tozlu sayfaları içerisinde kaybolup giderken...

imamoğlu'nun şapkada çıkardığı tavşan özgür özer'e eşbaşkan'ım diyerek itibar kazandırma yarışına düşen dem'liler ile...

Tarih bilgisi ve gelecek tasavuru (Deniz Aras)

Geçtiğimiz hafta içinde bir dönem TC içişleri memuriyeti görevinde bulunan ve bu “vatani görevi” sırasında devletin başta gözaltında kaybetmeler olmak üzere Kürt halkına ve devrimcilere yönelik katliam saldırılarını sürdürmesini “başarı”yla yerine getiren, günümüzde özü başına muhalif bir faşist partinin lideri Meral Akşener’in “mertçe cinayet” sözü çok konuşuldu.

Ermeni bir devrimci: LEVON EKMEKÇİYAN (Nubar Ozanyan)

Özgürlük uğruna yürütülen savaşımda her savaşçının önüne çıkan tehlikeli yol ayrımı ve kararlardan biridir “Ya onurunu ayaklar altına alıp teslim olacaksın! Ya da ölümlerden ölüm beğenerek direneceksin.” Levon Ekmekçiyan birkaç günlük yaşam uğruna kendini düşmana satmadan yaşamayı esas aldı. Düşündü fedailerin komutanı Kevork Çavuş’u, Antranik Ozanyan’ı, Mariam Çilingiryan’ı ve yanıbaşında çatışmada şehit düşen yoldaşı Zohrab Sarkisyan’ı. Sonra çocukluğunda anlatılan ve dinlemekte zorlandığı soykırım hikayelerini. Hangi Ermeni gencinin yüreği yaralı hafızası intikam dolu değildir ki?

Sayfalar