Cuma Mayıs 3, 2024

Dersim kazanmalı!—ergin doğru

Haziran seçimleri Türkiye’nin açısından belirleyici olacak etkiye sahip görünüyor. Seçimler halklar mücadelesinin temel amacı olmasa da, halkların demokratik gelişimi ve özgürleşmesi açısından önemli bir araç olarak kullanılabilir.

Haziran seçimleri, Türkiye açısından önemli olduğu gibi, Dersim’in genel konjonktürü açısından da tarihsel bir öneme sahiptir. Bu seçimler Dersim açısından tarihsel bir hesaplaşmanın tamamlanması, kendi tarihsel kimliği ile buluşma açısından önemli bir dönüm noktası olacaktır.

Tunceli devletin, Dersim halkındır..

Cumhuriyetin tekçi resmi ideolojisinin zaferini ilan etmesinin adı Dersim’de, Tunceli oldu. Dersim, 1935 yılında çıkarılan ve bir çeşit sömürge yasası olan Tunceli Kanunu’yla Kemalist Cumhuriyet’in, modernite adına uyguladığı asimilasyon laboratuvarı haline getirildi. Böylece, kadim coğrafyanın farklılıklarının tekçi ceberut zihniyetin kırım politikaları ile neticelendirdiği Türkçü ulus devlet anlayışı, Dersim soykırımı ile artık tüm coğrafyada otoriter zihniyetini egemen kıldı. 

Kemalistler, Dersim’i sadece soykırımdan geçirmemiş, katliam sonrası uyguladığı beyaz kırım politikası (etnosid) ile adeta Dersim’in genleriyle de oynamıştı. Sıdıka Avar ve benzeri misyonerlerin geliştirdiği asimilasyon politikaları ile Yatılı Bölge Okulları aracılığıyla Dersim’de, hatırı sayılır bir Kemalist nesil yetiştirilecek ve inanç asimilasyonu uygulanan halka, Kemalizm, kurtarıcı figür olarak yutturulmaya çalışılacaktı. Kolonyalist bir programla çalışan Kemalistler, Dersim’e ait ne kadar değer varsa tahrip edip, yerine ithal değerler koymaya çalışmışlardı.

Kemalist ideolojinin, Dersim’deki kirli politikalarının zihniyet ayağını da başta Halkevleri olmak üzere CHP gibi kurumsal yapılar aracılığıyla uygulanmıştı. CHP, Dersim’de siyasi kurtarıcı pozisyonuna yerleştirilmiş ve bu illüzyon çeşitli kanallardan empoze edilmişti. Osmanlı’dan bu yana hakim olan sünni gericiliğe karşın, CHP laikliğin temsilcisi olarak Alevi yurttaşlara pazarlanmıştı. CHP, yeni dizayn edilmiş  “sol”  kimliği ile tüm Türkiye’de olduğu gibi Dersim’de halka öncü olarak lanse edilmişti. ‘Ölümü gösterip, sıtmaya razı etme’ politikasının bir sonucu ve yenilenen makyajı ile cumhuriyet tarihinin Kemalist uygulayıcı aracı olan CHP, halka modernist, laik ve demokrat kimliği ile sunulmuştu.

Hitler faşizmin Türkiye’deki yansıması olan nasyonalist CHP’in tek parti diktası, çok partili sürece geçilmesiyle yıkılsa da, CHP’nin altı oku, adeta Dersim’in böğrüne saplanan hançer olmuş ve halkın değerleri ile buluşmasının önüne de bariyer örmüştü. Bu asimilasyonist bariyer başta Kürtleri, Aleviler’i ve ilerici siyaseti de sistem içine çekme çabası güdecekti. Dersim üzerinden Alevilere ve ilerici siyasete enjekte edilen Kemalizm zehri, özellikle etnik kültürler üzerinde patalojik sonuçlar yaratmıştı.

Dersim direnişin adıdır..

Kemalizm’in CHP eliyle sürdürdüğü Tunceli politikalarına karşı, Dersim halkı da Seyid Rıza, Alişêr ve Zarife, Sahan Ağa gibi direniş önderlerinden esinlenmiş, Nuri Dersimi gibi teorisyenlerden beslenip bir karşı tarih geliştirmişti. Tarihsel değerlerini ve kimliğini koruyabilmek için binlerce evladını bu uğurda toprağa verdi. Dr. Şivan, İbrahim Kaypakkaya, Mazlum Doğan, Süleyman Cihan, Doktor Baran, Hüseyin Cevahir, Komutan Şiyar, Barbara, Azime, Sakine  ve  nice devrimci kahramanın öncülüğünde Dersim direniş geleneği günümüze taşındı.

Seçimler hesaplaşmak için fırsattır..

Haziran seçimleri, Kemalist zihniyetin Dersim’den tümüyle sökülüp atılması için önemli bir fırsat sunmaktadır. Seçimler bir yandan Kemalist CHP ile yine düzenin başka bir kulvarında konumlanan gerici AKP yer alırken, karşı saflarda da Dersim halkının inanç, kültür, doğa ve direniş değerlerini istismar etmeyen devrimci blok yer alacak. 

Bu hesaplaşma ile tarihsel süreç içerisinde Dersim bünyesine şırınga edilen Kemalizm’in yenilgiye uğratılarak adeta Dersim kimliğinin lekelenmesine sebep  olan sonuçlar ortadan kaldırılacaktır. Devrimcilerin kazanacağı zafer Dersim’i yeniden devrimci direnişçi kimliği ile hakkettiği temsili sağlayacaktır.

Devrimcilerin zaferi, inancımızı yok etmek isteyen, doğamızı katlederek coğrafyamızı insansızlaştırmaya çalışan devlete karşı güçlü bir haykırış olacaktır. Dersimli, kimliği üzerinde oynanan kirli politikaları bertaraf ederek, ‘Dersimî’ kimliğini yeniden güncelleyecektir.

Seçimler devrimcilerin birliğine hizmet edecektir..

Seçimlerin açığa çıkardığı diğer önemli bir fırsat da son dönemlerde siper yoldaşlığını artıran ve ortak hareket etme kabiliyetini geliştiren devrimciler arasındaki birliktir. Düzen partilerine karşı devrimcilerin oluşturacağı birlik, halkın özlemi ve Dersim’in ihtiyacı olan en önemli politikadır.

Hiç bir devrimci yapının örgütsel çıkarları, halkın çıkarlarının önünde olmamalıdır. Tüm devrimci yapılar, fedakarlıkta bulunarak, Dersim’in, Dersimli’nin yakaladığı tarihsel imkanı kullanmalıdır. Devrimciler, önlerine çıkan bu tarihsel fırsatı kullanarak, halkın istem ve taleplerine cevap olmak için canla, başla çalışmalıdır. Düzen partilerini ve Kemalizm’i Dersim’den söküp atma fırsatını yakalayan devrimciler, umarız bu fırsatı tarihsel bir hamleye dönüştürürler. Konjoktürel anlamda yakalan bu tarihsel sürece cevap olamayacak devrimci yapıları da Dersim halkı bilahare değerlendirecektir.

Söz Dersimliler’in..

Dersim halkı yaşadığı tarihsel acılara ve kırım politikalarına karşı önemli bir fırsat elde etmiştir. Dersim halkının yürüttüğü mücadelenin tarihsel anlamda bir hesaplaşmaya dönmesi ve Dersimin yeniden değerleri ile buluşması açısında son sözü söyleme şansı yakalamıştır. Halkımız, yılardır üzerimizde oynanan kirli oyunları boşa çıkaracak, geleceğimizi tehdit eden işbirlikçi politikalara son verecektir.

Dersim’in dağında, taşında kefensiz yatan çocuklarımızın ütopyasının hayat bulması için, Dersimli kendine yakışanı yapacak ve devrimci mücadeleyi Dersim’in her köşesine yayacaktır.

Sandıkta verilecek cevap ile Dersimli inançsal ve kültürel asimilasyona ‘’dur’’ diyecek, doğamıza dönük cinayetler ve yok etme politikalarına son verecektir.

Halkımız, tarihin önlerine koyduğu bu fırsatı mutlaka kullanacak ve Kemalizm’le hesaplaşacaktır.

Dersimliler kendi bağrından çıkmış, Dersim halkının geleceği için hiçbir fedakarlıktan kaçınmayarak, zindanda, dağda kendini Dersim’e feda eden çocuklarının mücadele tarihine de sahip çıkacaktır.

Seyit Rızaların, İboların, Mazlumların, Denizlerin, Mahirlerin, Sakinelerin yoldaşları kendine yakışan devrimci tutumu alacak ve Dersim’den Kemalist ulus devletin temsilcisi olan CHP ve AKP karşısında devrimcilerin birliğinin, ortak iradesinin adı olan HDP diyerek, Dersim’in kızıl, direniş bayrağını gösterecektir.  

 

53215

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar