Cumartesi Mayıs 18, 2024

Derlenin Toparlanın Yoldaslar, Bu Kavga en sonuncu Kavgamızdır!

Faşist diktatörlüğün  Ankara'da patlattığı bomba Türkiye halklarını öldürdü. Orada öldürülen hepimizdik, Faşist Türk devleti kuruluşundan ( ittahat -tarakkiden)günümüze sosyalistler,Ermeniler,Kürtler,Rumlar,Aleviler, Ezidiler yani,Türkiye halkları katledildi . Soykırımdan geçirildi. Taksim'de Maraş'ta,Çorum'da,Sivas'ta,Roboski'de,Diyarbakır'da, Suruç'ta,Ankara'da geçmişten günümüze seri ve toplu katliamları devam ettiriyorsunuz. Ermeni ve Rumların toplu katliamları yetmedi, Ağrı'da, Zilan'da,Koçgiri'de ,Diyarbakır'da, Dersim'de katliamlar yaptınız. Genlerinize işleyen saltanat ve saraya hakim olma aşkı, kanlı-kirli ellerinizi hala kanla yıkamayı gerektiriyor. O sebeple ezilen halklarımızın katletmeye , kanını akıtmaya doymuyorsunuz.

Hani  ' uzak Asya'dan' "dört nala"kaçarak, Moğolların,Cengizhan'nın azabından kurtulmak için terk ettiğiniz,"Anavatan" denen birşey bırakmadığınız ,"uğruna feda edeceği"niz birşeyler bırakmayıp,Arapların kılıçından  boyunlarınızı geçirtip zorla müslümanlaştırıldınız ya... Ve sonra boyun uçurmayı öğrenip , Asya'da, Afrika'da, Avrupa'nın bir bölümünde ve Anadolu'da halkların kanını akıta akıta geldiniz ya,kana doymadınız ,doymuyorsunuz ya, doymayacaksınız da, ya...

Bizleri Zalimce,kalleşce arkadan vurmak,savunmasız insanlarımızı kahpece hayin tuzaklarda bamba patlatarak katletmeniz sizin kitabınızda varoluşunuzdan günümüze mevcuttur. Atalarınızdan kalan genetik kanlı bir mirası bugün alcakca devam ettiriyorsunuz. Hayin tuzakları , kahpe pusularda katledilmeyi biz çokca yaşadık. Bilesinizki; ne yaparsanız yapın , hangi alçakca bombaları patlatırsanız patlatın , sırtınızı hangi emperyalist sermayeye  dayarsanız dayayın bizi yıldıramazsınız,yok edemezsiniz bugüne kadarda yok edemediniz. Emperyalist sermayenin ayaklarının altındaki toprağı eşelemeye , oymaya devamedeceğiz. Artık açığa çıkmış  bütün dünyanın duyduğu bildiği IŞID gibi islamcı faşist güruhkarı Amerika,İngiltere,İsrail  ve onlara göbekten bağımlı uşak faşist Türk devleti gibi piyonlar "eğitmekte,örgütlemekte,donatmakta,savaşa sürmektedir. Sermaye devletleri emekci halklarımız karşısında ve ulusal  bağımsızlık savaşı yürüten uluslar karşısınde hertürlü savaş oyununu oynamakta, kahpelikte üstlerine yoktur. Bugün ak olan , yarın kolayca kara oluveriyor. Kar ve eğemenlik için her yol bunlarda mevcuttur.  Besledikleri , üstümüze saldıkları ağzı salyalı  karanşık faşist güruhlarIŞID,SERDAR PAKER  vb gibileri yarın vadelwri dolduğunda  kolayca  harcayıp çöplüğüne atıvereceklerdir . Biz geçmişte bunları yaşadık , bugünde yaşamaktayız, bunun bilinçindeyiz. Bizim derdimiz , sorunumuz faşizme, emperyalizme karşı halkların birlikte mücadelesini yükseltmek , dünyayı bunlara yaşamı dar etmek , uykularını kaçırmak,yataklarında rahat uyumalarını engellemektir. Sınıf kavgamızın en son kavgasını bu emperlalist sermaye devletleriyle ve faşizmle yürüteceğiz. 

Bilinki,yaşadıklarımız,ödediğimiz bedeller boşuna gitmeyecek,hiçbirşey kader değildir. Spartaküs den  Şeh Bedrettine , Pir sultana , Çerkez hatliamına,Ermeni soykırımına  ve günümüze kadar hep kırdınız , katlettiniz, ama yok edebildinizmi? Sırca  saraylarınızda  rahat uyuyabildinizmi,kahpe karanlıktan rahat yüzü gördünüzmü? Hayır , hayır , bin kere hayır. Ne yaparsanız yapın , hangi faşist kolluk kuvvetini , itinizi,mit,Işıd gibi besleme katil çetelerinizi üstümüze salarsanız salın geri adım atmayacağız. Yürüyeceğiz üstünüze üstünüze taki ;halklarımızın bağımsızlığını, özgürlüğünü, eşitliğini ve kardeşliğini yaratana kadar sizinle  dişediş mücadele ederek , saltanatınızı yıkacağız . Bu gerçeğe inanıyoruz , gelecek zafer pek uzak değil. Ve biz o zaman halklarımız arasında gerçek barışı kuracağız. 

Selçuklu'dan günümüze girdiğiniz her karış toprakta (işgal-istila)  kadın, çocuk, ihtiyar genç demeden katlettiniz,kan akıttınız. Kendinizden olmayanları, yaptığınız zulmün biat etmeyenleri ötekileştirdiniz.Türklüğü,ırkcılığı miladı insanlık dışı vahşet olan İslam'la boyalayıp kana kan diye diye günümüze zulmü taşıdınız. Ey  kanlı  Osmalı mirascıları dönün bir arkanıza bakın,Sarayınız-Saltanatınız atalarınızın,kardeşlerinizin,analarınızın,bacılarınızın kanlarıyla kirlidir. Saray ve saltanat uğruna  babasını öldüren,kardeşini boğduran,kendi öz evladını gözleri önünde infaz eden karanlık,komplocu bir geleneğe sahipsiniz.  Kin , intikam ve mevki hırsı sizlere Selçuklulardan-Orhan Gaziden,Barbarlığıyla ünlü Osman gaziden mirastır. Bu miras atalarından kalmış faşizmin başı, hasta Cumhurbaşkanına ve şürakasına... Yediyüz , neredeyse sekizyüz yıllık kanlı tarihinize bir bakın , hangi gün barış içerisinde kardeşce yaşadınız?Kendi oğluna düşman olan,ailesini katleden , genlerinde kendini dahi sevmeyen, kendinden dahi şüphelenen ,Saltanat ve Saray yöneten hasta şizofren"sultanların sonu hep aynı olmuştur. yaptıkları zulme karşın rahat yüzü görmemişler , birbirlerini boğazlamakla,asıp -kesmekle , sermayeye kul- köle olmakla nam salmışlardır.

Hani,"tek bir terörist kalıncaya kadar" bombalamaya , öldürmeye,asmaya , kesmeye,ölü bedenlerimize işkence etmeye, tomaların arkasında boğazımıza kement geçirerek sürüklemelerinize , korku toplumu yaratarak sineceğimizimi  sandınız...Asla  bin kere  hayır. Bugüne kadar vurmakla,asmakla , kesmekle , bombalamakla bitiremediniz , bitiremeyeceksiniz. Unutmayın döktüğünüz kan denizinde boğulacaksınız,kimse sizi kurtaramayacak. Faşist saltanatınızın sonu dünden daha yakın bizlere... Bizki ölümlerden doğarak bugünlere geldik,bizi öldürmekle bitiremezsiniz. Yaptığınız her katliam ve zülme karşı dahada dirençli güçlü , kitlesel karşınıza çıkıyoruz, çıkacağız.

Bizlere ağlamayı unutturanlar,gözyaşı pınarlarımızı kurutanlar,çocuklarımızı,gençlerimizi ellerimizden kahbece koparıp alanlar , yani faşist katil  Türk devleti seni seni asla ve asla af etmeyeceğiz. Bugüne kadar yaptığınız zulmü asla ve asla  utmayacağız. Yaptıklarınızın hesabını mutlaka ama mutlaka soracağız. Sizlerle asla barışmayacağız,taki yaptıklarınızın hesabını soruncaya kadar,saltanatınızı başınıza yıkıncaya kadar faşizmle mücadelemizi yürüteceğiz.

Bilinsinki; korkunun ecele faydası yoktur,korkuyu kabüllenmek kölece yaşamayı peşinen kabül etmektir. Faşizm bir asırdır bizlere  korku toplumunu kabüllenmemizi dayatıyor,kabül etmedik , kabül ettiremeyecekler. Çünkü bizler yıktık tüm korku çemberlerini,ölümden ötesi yoktur...Kaybedeceğimiz ise canımızdan başka birşeyimiz kalmadı. O sebeple direne direne güçleneceğiz,kazanacağız . Kayıplarımız çok,acılarımız büyük , yas tutmayacağız,acılarımızı sınıf kavgasının denizinde  yoğuracağız, çelikleşeceğiz. Yeniden derlenip toparlanma zamanı dostlar,kardeşler,yoldaşlar.

Öldürülenlerimiz faşizme karşı mücadelede halkların özgürlüğü,bağımsızlığı,eşitliği,kardeşliği ve barışı için öldüler. Hakkımız yok onların matemini tutmaya. Eğerki;onların uğruna canlarını verdikleri sınıf kavgamıza sahip çıkarsak,bu kavgamızı  elden ele , ülkelerden ülkelere taşırsak, özgürlük ve bağımsızlık türkülerini dilden dile söylersek eğer, ozaman  hakkımız var yeniden doğmaya...Bedeli ne olursa olsun toprağa düşen bütün canlarımıza gelecek özgür güzel günleri mutlaka  müjdeleyeceğiz. Buna inanmalıyız , emperyalizme , faşizme ve onların piyon maşa örgütlerine karşı zafer eninde sonunda Türkiye ve Kürdistan halklarının olacaktır.

43379

Derlenin Toparlanın Yoldaslar, Bu Kavga en sonuncu Kavgamızdır!

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

Sayfalar