Perşembe Mayıs 2, 2024

Bir su damlasına sığdırılan yaşam...

  

İstanbul Sefaköy’ün bir varoş mahallesinde konfeksiyon isçisi olarak Partimiz TKP/ML ile tanıştığında evli ve bir kız çocuğu babasıydı. Artvin Şavşatlıydı. Kendisini ilk gördüğümde bir korsan eylemindeydik, Sesi gür ve kalındı. 1999’da Partimizin İstanbul semt komitelerine yapılan operasyonda alınmıştı. Vatan emniyetinde Kaypakkaya yoldaşın “ser verip sır vermeyen” geleneğinin takipçisiydi. Konuşmadı. Direndi...

15 yıl örgüt üyeliğinden ceza alması için tutuklanıp yedi yoldaşıyla Ümraniye Hapishanesine konulduğunda önderlik özelliğiyle öne çekiyordu. Bir anmada konuşma sonrası ara verilince Partimizin sloganını atmıştı. Herkes gülümsemiş ama ' belli etmeden ' sloganına ortak olmuştuk...

İlk mahkemede yoldaş çıktığında hiç durmadan gerilla yoldaşlarına ulaşmış onlarla birlikte yerini almıştı. Mücadelenin şah damarına akıyordu...

 

Bir süre sonra tekrar tutuklandığını öğrendiğimizde Ulucanlar Hapishanesi katliamında asker kursunu ile parmaklarının parçalandığını duyuyorduk, Halil Türker yoldaşı gözleri önünde katledilmişti, siperdaşlarıyla birlikte. Buradan Bartın hapishanesine konuldular, Devletin 'hayata dönüş operasyonunda' düşman içeri girdiğinde ilk karşı koyan eline gecen her şeyiyle saldıran bir şey kalmadığında tüm vücudu ile birlikte üstlerine atlayan da Savaş’tı... Her yönüyle öğretici ve önder olan bir yoldaşımızdı. Ankara Sincan F tipine sevk edildiğinde hiç susmayan sloganlarıyla Sincan F tipine girmişti. Düşman onun bu direnişi karşısında ürküyordu. Olum orucu direnişinde birinci ekipte direnişte yerini aldı tereddütsüzce.. Öncekilerinden devraldığı kızıl bayrağı ileri taşıyordu. Düşmanın zorla müdahalesinde bilincini yitirdi. Wernicke-Korsakoff hastalığına yakalandı. Evli ve bir kızı olduğunu hatırlamıyordu artık... Durumu karşısında “Kaza geçirdiğini bana araba çarptı “ diyordu.

Ankara Numune Hastanesinde kaldı uzun sure. Devletin ölüm orucunu zayıflatmak için 6 aylığına tahliye saldırısı başlatmıştı. Ama Savaş tutuklu olduğu için bundan 'yararlanamamıştı' Genel duyarlılık ve Avukatlarının çabasıyla bırakmak zorunda kalan devlet bir süre sonra tutuklamak için cezası dışarıda iken onanmıştı. 11 Ocak 2004 de Tekrar tutuklandığında Bayrampaşa Hapishanesi mahkûm koğuşunda kaldı. Burada Savaş yoldaş bir battaniye içinde çıplak ve hiç konuşmadan uzun süre tuvalet ihtiyacını karşılamak dışında hiç kalkmadı. Gelen mektuplara cevap vermiyor yüzünde bir tebessüm olmuyor yoldaşlarını tanımıyordu. Kuru ekmek ve çeşme suyundan başka bir tek şey yemedi içmedi. Zamanla gözleri uzun sure kapalı tutmaktan ve bakımsızlıktan mikrop kapmış ve iltihaplanmıştı. Bu durumuna kayıtsız kalamıyorduk çoğu kez hapishane idaresi ile konuşulmuş tedavisinin hızlandırılmasını istemiş biz her istemimizde Savaş’ı geri F tipine yollamakla karşı karşıya kalmıştık.

F tipine götürdüklerinde geri geldiğinde Savaş daha da kötüleşmişti. Birkaç kez yoldaşlarla kendisine banyo yaptırmaya çalıştık, vücudu irin tutmaya, morarmaya ve geniş yaralar açılmaya başlamıştı. Devlet Savaş’ı “eli var, ayağı var, bir vücudu var, kalabilir” diyerek cezasının infazı bitene kadar bırakmadı ve Savaş’ın soyadı gibi onu “Kör” ederek bıraktı. Yoldaşı İstanbul’daki evinde ziyaret etmiş, görmüştüm. Biraz daha iyiydi. “Artvin'e gideceğini, orada kalacağını” söylemişti. Sonradan duydum Artvin’deydi. Ta ki son süreçte kendisi ile ilgili haberleri duyana kadar. Babasını aradım konuştum. “Samsun’a hastane kaldırdıklarını ama tedaviye yanıt vermediği için İstanbul Çapa’ya götürdüklerini” söyledi. Annesi ve kendisi ile bugün telefondan görüştüm sesini duymak güzeldi. Yüreğimizden öpüyordu tüm Partizancıların,,,

Bundan değil midir ki “bu çelik aldığı suyu unutmuyor” bundan değil midir ki Çorumdan geçerken “beni Önder Kaypakkaya'nın mezarına götürün, göreyim” demesi düşmana inat ayakta kalması direnmesi,,, Adı gibi Savaş’ması...

Direnişi sahiplenilmeli, yaşadıkları karşısında yapabileceğimiz en büyük duyarlılık Savaş yoldaşın yanında olmak sahip çıkmak, onu yalnız bırakmamaktır. İstanbul’da olanlarımız ziyaretine gitmeli, moral ve enerji katmalılar. Ekonomik durumu olanlar maddi yardımlarda bulunup doktor, ilaç, hastane vs. tedavi masraflarında ailesine yardımcı olalım.

Savaş yoldaşı kör eden devlete inat Savaş’a bizler ışık olalım. Gözleri olalım; bizleri görmesini sağlayalım yürekten...

Not; iletişim için Savaş yoldaşın annesin tel numarası; 0534 52709 98

İstanbul Çapa Hastanesi psikiyatri bölümünde yatmaktadır.

Bir yoldaşı  

 

 
49052

Comment form

Plain text

  • Hiç bir HTML etiketine izin verilmez
  • Web sayfası ve e-posta adresleri otomatik olarak bağlantıya çevrilir.
  • Satırlar ve paragraflar otomatik olarak bölünür.

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar