Çarşamba Mayıs 15, 2024

Ankara saldırısını “YPG Yapmıştır”-Dursun Ali Küçük

*TC nihayet senaryoyu yumurtladı…

Bombacının Ankarada askeri servis araçlarında kendisini patlatması doğru.
Bunu hazırlayan ve patlatan da TC’dir, MİT’tir.
Amaç| Türk milletini gaza getirip Suriye girmek daha doğrusu Rojava- batı Kürdistan Kürtlerine savaş açmaktır.
Daha önceki üst ve dar toplantılarıdinlenmeye alınmıştı. O zamnda ABD ve Batı yı Suriye’ye karadan girmeye ikna etmek istiyorlardı. Aralarında bu türden konuşuyorlar.
Bunu içinde dar toplantılarında “Suiryeden bir kaç füze Türkiye ye atarız” ve bunu bahane ederek Suriye’yi işgal ederiz- yani “Suriyeye gireriz” diyorlardı..
Bu olayı unutmadınız değil mi?
Neden patlatılan bombaları ve bombacıları çok iyi tanıyorlar..

*İşgalci Başbakan Davutoğlu: istediğini yumurtladı:

"Ankara saldırısını YPG yapmıştır".

Bunu, Suriye girmek için hazırlanan angajman kuralı(!)olarak anlayabilirsiniz.
TC ordusunu, Türkleri vatan-millet-sakarya naralarıyla Suriye sokmak için ikna etme çabasıdır.
Bu senaryo: devlet kurumlarını sürüyeye girmeye ikna etmektir.
Saşma sapan senaryo yapacaksın ha..
Alçak herif, YPG nin Ankara da ne işi var?
Sultan Ahmet’te turistlerde bomba patlatan da Suriye ve Suuidi Arabistan uyrukluydu dediniz. Yavrunuz İŞİD çiydi.
Bu bombalı arabacıya da Suriye uyruklu diyorsunuz. Parmak izini almışsınız.
Anladık bu da sizin elemanınız....
YPG Ankara da eylem yapmak için manyaklaşmadı.
Siz Türk halkını yoldan çıkarıp manyaklaştırmak istiyrosunuz.

Batı ya da bakınız: "YPG güvenliğimizi tehdit ediyor, Ankaranın kalbinde bizi vurdu, bizde Suriyeye girerek onu vuracağız" diyeceksiniz...
Türk milletine de diyeceklerki, “YPG ordumuzu vurmak için Ankara’nın kalbine kadar geldi, bizim için bu kadar tehlikedir. Ve oradaki Müslüman kardeşlerimiz yalnız bırakmayalım”.
Devlet-millet ve ordu ellele ve yoğun propaganda ile Azez ve Cerablusa giriyoruz, yerlerse daha da ilerleyeceğiz hevesindeler…
Politika ve niyet bu?
Dünya bunu yutmaz. Türklere yutturacaklar, heryerde kürtlere karşı savaş revaçtadır Tc için….

*Fikret Yaşar facebook yorumunda şunu yazdı:
“Saray kaynaklı haberlere göre Ankara bombacısı Suriyeli bir YPG'liymiş.
Niyet belli !
Sultan Suriye'ye girmeyi kafaya koymuş.
Bunun için bir bomba yeterli !
Sonrasında kamuoyunda işlenecek mağduriyet psikozu yeter, sanıyor.
Türk kamuoyu yer, ama dünya yemez.”
Demirtaş: 'Saldırıyı YPG yapsa yayın yasağı değil, yayın zorunluluğu getirirlerdi..!!

*Batı Kürdistan işgal senaryosu için medya hazırlandı…

Dünden beri Türk medyasında MİT’in sızdırdığı habere göre PYD liler eylem yapmak için Türkiye’ye gelmişler…

İşgalci TC’nin başbakakanı Davutoğlu açıklama yapmadan Türk basınında yer alan haberler başbakan açıklamsına ön hazırlıklardı:
-Bir Türk yetkili PKK yapmış diyor
-Salih Müslim Türkiyeyi tehdit etti
-YPG Azez de saldırıya geçti
-Canlı bomba Suriye uyruklu çıktı
-AKP-CHP-MHP Ankara saldırısına karşı ortak bildiri mecliste çıkardılar
Bu açıklamalardan hemen sonra Ahmet Davutoğlu’nun YPG’yi hedef gösteren açıklaması geldi ve “Ankara saldırısının YPG yapmıştır” dedi…
Davutoğlu devamla: “YPG bölücü terör örgütünün bir parçasıdır ve birlikte hareket etmektedirler. Bu saldırı bütün dünyaya açık bir şekilde bunu gerçekleştirmiş olsun. YPG terör örgütü değildir diyenlere belgeleriyle ortaya konulacaktır.
YPG TÜRKİYE'YE KARŞI BİR DÜŞMANDIR
YPG'yi demokratik bir unsur gibi masaya davet etmek isteyenlere sesleniyorum, YPG masaya oturamaz. Türkiye'ye karşı bir düşman niteliğindedir.”

Tüm büyük elçilikleri Dışişlerine çağırıyorlar. Sanırım Meclisten bir karar geçirme çabaları da var.(1)

*Cemil Bayık açıklaması:

“Bayık, dün akşam Ankara’da askeri araçlara yönelik yapılan eyleme ilişkin ise, ‘bunu kim yaptı bilmiyoruz. Ama Kürdistan’daki katliamlara bir misilleme eylemi olabilir’ tespitinde bulundu.”(ANF-2)
ANF de dün Cemil Bayık la uzun bir röportaj veriliyor. Röportajın dün akşam yapılmadığını bu uzun yazıdan anlamak mümkündür.
Röportajın başına niye böyle küçük bir açıklma yerleştirilmiş onunda anlamak zordur ve çelişkili görünmektedir.
Cemil Bayık: “Savaşı Türkiye ye taşıma anlayışımız yoktur” dedikten sonra
“ANKARA EYLEMİ MİSİLLEME OLABİLİR
Ankara’da militarizmin merkezinde yapılan eylem de halkımıza karşı yürütülen insanlık dışı vahşi soykırımcı katliamlara karşı misilleme eylemi olabilir. Bu eylemi kimler yapmıştır bilemiyoruz. Ama daha önce Kürdistan'daki katliamlara misilleme olarak bu tür tepki eylemleri yapanların olduğunu biliyoruz. Herhalde eylemi yapanlar yakında niye yaptıklarını açıklarlar”  cümlesi geçiyor.
Bu cümle de yazının içinde geçmektedir. Bu küçük cümlecikler niye yazının başına ve içine yerleştirilmiş onu anlamak zordur.
KCK eş başkanı Cemil Bayık bu duruma açıklık getirebilir. Ama böylesi uzun bir roportajın Ankara saldırısından sonra yapılmadığı kesin gibidir. Cemil bayık ile yapılan röportajın yayınlanma tarihi(18 Şubat 2016 Perşembe 08:30 haber merkezi ANF)’dir.

*Gerçekten haber doğru mu yoksa ANF düzenleme ile üstüne mi atladı
Bu konuda ANF ve Cemil Bayık’tan açıklama bekliyoruz.
Kaldı ki ANF nin bu haberini Ankara saldırısnı PKK yapmış gibi veya YPG yaptı gibisinden Türk medyası kullanıyor.

*Netleşmesi gereken noktalar var..

Ama bu, Batı Kürdistan’ı en azından Azez ve TC nin “uçuşa yasak bölge ilan edelim” dediği yerin işgal etmesine bir hazırlıktır. Bunu da becermezlerse  PYD’yi masanın dışında tutma hamlesidir.
Merkel; “uçuşa yasak bölge” ilan edelim açıklmasına ve Türk tezine katıldı. İşgali beceremezlerse ABD ve diğer ülkelere uçuşa yasak bölge ilan edelim tekliflerini sıklaştırabilir.
Olay kimlere yaptırılmışsa yaptırılsın, Suriye’ye girmek ve Batı Kürdistan’ın en azından bir kısmını işgal etmek için kurulan bir tezgahı yürürlüğe koymak istedikleri çok açıktır.
“Burası yemendir,
Gülü çimendir
Giden gelmiyor
Acep nedendir”

Türküsü aklıma geldi, her nedense?

Dursun Ali Küçük-28.2.2016

(1)- http://www.internethaber.com/ankara-patlamasi-ypg-isi-cikti-davutoglunda...
(2)- http://anfturkce.net/kurdistan/bayik-gerilla-artik-her-yerde-daha-aktif-...
3- http://www.nerinaazad.com/news/kurdistan/rojava/ypg-saldiri-ile-ilgimiz-yok

42901

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

Sayfalar