Pazar Mayıs 5, 2024

Agos, Ermeniler, ‘bnagalez’ler :ROBER KOPTAŞ

 

Bir süredir basında ve sosyal medyada Türkiye Ermenilerinin siyasi pozisyonları üzerinden bir polemik yürüyor. Şahsen, bu tartışmaya dahil olma niyetinde değildim. Değildim, çünkü, insanların etnik kökeninin siyasi çekişmelere malzeme yapılmaması gerektiğine inanıyorum. Ancak, iş gelip Agos’un yayın çizgisini formatlamak niyetli bir medya mühendisliği çabasına dayanınca, bir cevap kaçınılmaz oldu.

Şuradan başlayalım: Ermenilerin, veya başka bir grubun içinde, her türlü siyasi görüşün olması eşyanın tabiatı gereği. Türkiye Ermeni toplumu içinden, her biri birbirinden farklı olan Mahçupyan’lar, Danzikyan’lar, Karakaşlı’lar, Bağdat’lar, Esayan’lar çıkması doğaldır. Bir Ermeni’den sırf Ermeni olduğu için şu ya da bu görüşü benimsemesini beklemekse, bizatihi ayrımcı bir tutumdur.

Ancak belli ki bazı Ermeniler bu durumdan hoşnut değiller. Onlar, Ermenilerin illa belli bir pozisyonda olması gerektiğine inanıyorlar. Üstelik, sözü edilen siyasi pozisyon öyle çok rafine, incelikli bir tartışmaya da dayanmıyor. Meselenin özü, bazı yazarların, Ermeniler için doğru olanın AK Parti’yi desteklemekten, ama kayıtsız şartsız desteklemekten geçtiğine inanması. Bunu birtakım süslü cümlelerle açıklamak, işin rengini değiştirmiyor.

Ancak bizim için mesele bu kadar basit değil. Evet, ülkeyi 12 yıldır, Müslüman-muhafazakâr kimlikli toplum kesimlerinin desteklediği AK Parti yönetiyor ve 12 yılda pek çok mesele AK Parti karşıtlığı-yandaşlığı ekseninde tartışıldı. Ancak bizler, yurttaşlık hukukumuzun, gazetecilik duruşumuzun, bizlere, o siyasi partinin doğru eylemlerine doğru, yanlış eylemlerine yanlış deme sorumluluğunu yüklediğini biliyoruz. Yaptığımız da bundan başka bir şey değil. Hiçbir toplumsal grubu kategorik olarak reddetmediğimiz gibi, AK Parti’yi destekleyen bazı yazarların bizleri yanyana olmakla suçladıkları İttihatçılık artığı birtakım fikirlerle her daim kavgalı olduğumuzu tekrarlamayı dahi zul addediyoruz.

Hiç kimseye bir borcumuz olmadığı gibi, bağımsız sözümüzü, manevi bedelini ödeyerek, çok zaman yalnız kalmayı göze alarak sonuna kadar savunuyoruz. Soldan ya da sağdan, şu ya da bu grubun, kliğin, gücün, cemaatin aleti haline asla gelmedik, gelmeyeceğiz.

*****

Buraya kadar sözümüz geneldi. Bundan sonrası Markar Esayan’a.

Markar. Sen olsaydın “Sevgili Markar” diye başlardın ama ben öyle yapmayacağım. Bu tür yapma söz sanatlarının ustası sensin ne de olsa.

2008’e kadar Agos’a yardımcı oldum diyorsun. Eyvallah, eksik olmayasın. Bilmeyenler için, burada çalışanların seni en çok andığı üç cümleni not düşeyim tarihe:

1. Ben o masada oturmam.

2. Neden benim ayrı bir odam yok.

3. Ben master yapıyorum, o masada oturmam ve ayrı bir odam olmalı.

Bu tür şeyleri kendine biraz fazla dert ettiğin için, önüne ilk fırsat çıktığında, eyvallah dahi demeden çekip gittiğini ve o gün gazetede bir bayram havası estiğini de anlatıyorlar ama ben tabii bunlara hiç inanmıyorum.

Gittiğin yerlerde de buradaki gibi güzel işlere imza attın. Misal, milletvekili adaylığı için bilumum çeşit takla attın. Beraber çalıştığın insanların ardından bilumum çeşit kulis yaptın. Yazı yazmayı öğrendiğin insanlara bilumum çeşit oyun oynadın. Daha birkaç ay öncesine kadar, şimdi bize “Hrant Dink’i onlar öldürdü” sırrını verdiğin cemaatin gazetesinde yazdın. Hepsi memleket, hepsi demokrasi aşkına. Irz, namus ve vatan düşmanı birtakım solcular mani olmasa daha neler yapardın kim bilir…

Allahtan memleket bereketli. Makam mevki sahiplerinin çevresinde senin gibilerden tonla var. Ama neyse ki seni öbürlerinden farklı kılan bir özelliğin var. Ermenisin elhamdülillah. Bunun kıymetini biliyorsun ve kendini parlatmak için arada sırada “kötü” Ermenilerle dalaşman gerekiyor. Kerhen tabii canım… Sen kaka Ermenilerle dalaşacaksın ki, memleketin iyiliğini isteyen büyüklerin “Aferin bizim oğlana!” desinler. Ne hikmetse, uzun zamandır bu oyunu bir türlü tutturamadın; bir türlü istediğin cevabı alamadın. Neyse, o kadar tırmaladın, öyle aşağı bir seviyeye çıktın ki, sonunda murad ettiğin cevap geldi. Artık bu yazıyı bir kahramanlık apoleti gibi omzuna takabilir, uçuş sandığın bu düşüşe kanat diye gerebilirsin.

Bizlerden öğrendiğin Yoldaş Pançuni’yi diline dolamış aklınca kafasızlıkla alaya almışsın. Bizler sahiden de sıkça kafasızlık ederiz, insanlığımıza ver. Ve kafasızlık bu ya, bir türlü onursuzluğu beceremedik. Sense bunu kendine o kadar güzel yakıştırıyorsun ki, çok istesek de sana bir türlü gülemiyoruz.

Yoldaş Pançuni’yi biliyorsan, bnagalez kelimesinin anlamını da biliyorsundur. Master yapmış adamsın, bizden öğrenecek değilsin, ama bilmeyenler için söyleyelim, çanak yalayıcı demek. Takdir edersin Markar, bnagalez’leri, yaladıkları çanakların sahipleri bile ciddiye almaz. Eh, biz de almıyoruz.

Ama sana afiyet olsun.

 

82218

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar