Perşembe Ekim 31, 2024

Yaralı Hayastan (Nubar OZANYAN )

Hayastan’da Karabağ işgalinden bu yana sular durulmuyor. Ermenistan ile Rusya arasındaki “İskender Füzeleri” krizinin ardından Ermenistan ordusu, Paşinyan’ın istifasını talep eden bir bildiri yayımladı. Başbakan Paşinyan, füzelerin kullanılamaz durumda olduğunu ima edince Putin yönetiminden sert tepki geldi. Paşinyan’ın özür dilemesi gerektiği söylendi. Ve hemen ardından her iki tarafın taraftarları sokağa döküldü.

Hayastan, Karabağ işgalinin ardından ciddi bir siyasal kriz ve duygusal kırılma yaşamaktadır. Karabağ işgali sürecinde düşmanın askeri-teknik üstünlüğüne karşı halkın morali yüksek, fedakarlığı ve kararlılığı ön plandaydı. Hayastan’ın her tarafında yankılanan “Kazanacağız” sloganı, alınan düşman darbesiyle büyük bir hayal kırıklığı ve duygusal kırılmaya yol açtı.

Karabağ’da yaşanan yenilginin yegane sorumlusu siyasi ve askeri yönetimdir. Askeri başarısızlık, siyasal krizin ciddi tetikleyicisi oldu. Karabağ, kanayan ve kapanmayan bir yaraya dönüştü. Tedavisini dışarıda, çözümünü Batı’dan gelecek yardımdan ya da Rusya’dan bekleyen siyasi partiler, yaranın daha da büyümesinden başka bir rol oynamıyorlar. Hayastan’da irili ufaklı sayısız siyasi parti, kaynağını demokrasinin zenginliğinden ve çeşitliliğinden değil, parçalanmışlık bölünmüşlükten alıp besleniyor. Dayanakları sağlam olmayanların çözümleri de sağlam olamaz.

Geçmiş devrimin tarihsel deneyimlerinden beslenmeyen, halkına bağlı ve emeğe saygılı olmayan, özgürlük idealine dayanmayan siyasi partiler ve onların sözcüleri, Batı’dan ve Rusya’dan medet ummaktadırlar. Her biri, bir dış güce bağlı olanların çağrılarıyla Yeravan’ın farklı meydanlarına çıkan halk kitleleri, Karabağ sorununun ve politik krizin çözümünden oldukça uzak olan partilerin henüz farkında değil. Ortalıkta dolaşan irili ufaklı politik partiler ve sözcülerin hiçbirisi halkın özgürlük ve yaşamsal sorunlarına çözüm olacak nitelikte bir programa ve iradeye sahip değildir.   

Karabağ işgaline karşı direniş sürecinde yaşanan kayıpların ağır olması, toplumda Paşinyan hükümetine karşı ciddi bir özgüven kırılmasına yol açtı. Zayıf, etkisiz askeri ve politik yönetim ve dış politikadan beklenip gelmeyen destek, yapılan politik hatalar toplumun her kesimi tarafından ciddi tepkiye ve birikmiş bir öfkeye dönüştü.   

Her geçen gün artan işsizlik ve yoksulluğun ağırlığı altında halk, soluksuz kalmaktadır. Mevcut hükümete ve muhalefet partilerine güvenleri ciddi şekilde sarsılıp kırılan kitleler, gerçek anlamda öncüsünü aramaktadır. Sadece Paşinyan’ın istifasını isteyerek politika yaptıklarını düşünen politik parti sözcüleri, geçmiş yönetimlerde yer almış rüşvetçi, yozlaşmış, talancı kişilerdir. Dolayısıyla halk aslında kimseye güvenmiyor. Bundan dolayıdır ki, muhalefet partilerinin dönem dönem sokağa çıkma çağrılarına yanıt verseler de çaresizlik ve çözümsüzlük içindedirler.  
Ermeni halkının, yönetsel ve yaşamsal sorunlarına yanıt ve çözüm olacak sağlam ideolojik ve politik dayanaklara sahip, vizyon sahibi bir özgürlükçü devrimci partiye ihtiyacı vardır. Ancak henüz özgürlük ve kurtuluş ihtiyacına yanıt verecek politik öncüye sahip değillerdir. Hayastan’da Sovyet Devrimi’ni ve sosyalizm sürecini bütün yönleriyle, olumlu ve olumsuz yanlarıyla analiz edecek, yaşanan ve var olan ekonomik-politik-askeri sorunlara yanıt olacak bir politik öncü yaratılmasına ihtiyaç vardır. 

ABD, AB, TC Dış İşleri Bakanlığı’nın hep bir ağızdan Ermenistan ordusunun siyasete karışmaması gerektiği yönlü yaptıkları açıklamalar inandırıcılıktan uzak bir aldatmacadan başka bir şey değildir. Ermenistan’da sorun ve provokasyon yaratan emperyalist devletler ve onların jandarmalığını yapan soykırımcı İttihatçı Kemalist devlet, Ermeni halkına demokrasi dersi verme haddine sahip değildir. Kendi halkını açlığa ve yoksulluğa mahkum eden, zulümle terbiye etmeye çalışanların, ülkesini kayyumlarla, KHK’larla yönetenlerin demokrasi çağrıları yapması inandırıcı değildir.

Daha dün Garê’yi işgal girişiminde bulunarak kendi askerlerini ve özgürlük gerillalarını kimyasal silahlarla imha edenler, dönüp önce kendi işgalci, soykırımcı, kanlı ellerine bakmalıdırlar!

Ermenistan halkının ne Batı’nın iki yüzlü demokrasi sahtekarlığına ne de işçi, kadın, LGBTİ+, Kürt düşmanı, eli kanlı TC’nin çağrılarına ihtiyacı vardır. Devrimin büyük kılıcına ihtiyacı vardır. Söz olmayan, gerçek olan özgürlüğe ihtiyacı vardır. Devrimci öncüye Istepan Şahumyanlara, Kamolara ihtiyacı vardır.

3790

Zemherinin Kızıl Gülü‏

Bugün 24 Ocak 2011..

Boğazımda düğümlenmiş hüzünler..

İçimde tarifi zor  duygular..

Ve dilimde 18 Mayıs 1973′te Diyarbakır işkencehanesinde ser verip sır vermeme geleneğinin önderi olarak ölümsüzleşen İbrahim Kaypakkaya’nın "Devrim için her zaman ölecekler bulunur" adlı şiirinin sözleri..

"…gider,

  …gider, nice koç yiğitler gider

Senin de içinde  bir oğlun varsa çok değildir,

Ey mavi gök! 

Ermeni Meselesi hallolunmuştur Talat Pasa 29 Agustos 1915

Ermeni Soykırımı , İttihat ve Terakki Partisi hükümeti idaresinde ama tüm devlet kurumları ile gerçekleşmiş bir olaydır.Hükümet ve devlet uyum içerisinde artık Ermeni'lerin varlığını or tadan kaldırdıktan sonra Ermeni sorunu'' hallolunmuştur ''  diyerek '' kurtulduklarını '' zannetmişlerdir.Aradan yüz yıl geçmiş olmasına rağmen Ermeni sorunu güncelliğini olduğu gibi korumaktadır. 100.yıl yaklaşırken Türkiye, yeniden dünya gündeminde tartışılır ülke konumu ile dikkatleri üzerinde toplayacaktır.

24 Ocak Vartinik Baskını ve Ali Haydar Yıldız.. / Muzaffer Oruçoğlu

 

 Hayatımın unutulmaz anı. Menzil ve yaşam hakkı vermeyen haşin bir kış. Geyiklerini mağaralarına kapatan sisli, boranlı yüce zirveler. Yarı yıkık bir ev ve halkın korkarak, ‘sizi öldürecekler, gidin buralardan,’ diye mırıldana mırıldana acıdığı, destek vermeye çalıştığı bir avuç silahsız gerilla. Ve seher öncesinin toz karı hafif hafif ırgalayan ruzigarı ve tüfek şakırtıları.

Karışık

Yeni yılın ilk ayını epey aşarak yazıyorum ilk yazımı, belki korktum, belki panik yaptım, belki bir şey bekledim, ya da kimsenin aklına gelmeyecek hesaplar yaptım, yani derine daldım. “derin” kelimesi nasıl bir algı yaratır, nereden yakalar adamı, nasıl eğer, nerede büker, ne hale sokar, bilemem. Ama içimde tedirgin, kuşkucu, rahatsız ve hasta bir yer etti. Nerede bir erk, kurum, parti, örgüt, hele hele devlet varsa derini mevcuttur. Başka bir gücün olduğu ve derinlerden zelzele kudretine sahip bir şey bu…

Gaz kullanımı - ya da halkın zehirlenmesi üzerine (*)

“Zulüm bizdense; ben bizden değilim!”[1]

En net hâliyle Adolf Hitler’den biliriz “Gazlamak filli”nin ne olduğunu; elbette onun öncesinde I. Emperyalist Paylaşım Savaşı’nda veya İngilizlerin Kürtlere karşı kullandığını; sonrası da bunun Şeyh Wassan ile Doli Smakoli’den Halepçe’ye uzandığını “es” geçmeden…

“Kimyasal gazdır” bunun adı; farklı versiyonlarıyla…

Kimyasal gazların, “biber”, “portakal”, “Brezilya” vb. versiyonlarıyla IMF İstanbul, KCK Diyarbakır, 1 Mayıs Taksim’inde ve bir alay itiraz eyleminde tanıştık…

"Özerlikçi"Anayasa sonrasında Bolivya dersleri (1)

“Anayasacıların öncelikle önemsedikleri şey, otorite ve gücün sınırlandırılması ve dağıtılmasıdır. Bu sınırlamalar felsefe ve ahlâki tartışmaların geniş alanından beslenir...”[2]

“Şangay Komünü” Hikayeleri

MKP ve Marksizmin En Temel İlkeleri 

Eleştirilerime aşağıdaki başlıklar altında devam ediyorum:

1-    “Şangay Komünü” Hikayeleri

2-      Parti Diktatörlüğü Mü?  Proletarya Diktatörlüğü Mü?

3-      MKP ve  Kaypakkaya

1-     “Şangay Komünü” Hikayeleri

Sınırlı bir yaşamı sınırsız bir davaya adayanlara bin selam!

 

“ YÜKSEKLER ASLA FETHEDİLEMEZ ETEKLERİNDE MEZARLAR YOK İSE”  

Mille salutations a ceux

 

QUI ONT PRÉCONISÉS UNE VIE LIMITÉE POUR LA LUTTE !

"Rien ne s’obtient sans effort et sacrifice"

La lutte des classes continue sans cesse à travers le globe.

 

Yarım Fokoculuktan Tam Fokoculuğa Geçişin Teorisi

MKP 3. Kongresini yaptı ve Kongre belgelerini yayınladı. Kongrelerini başarıyla sonuçlandırdıkları için devrimci mücadelelerinde başarılar diliyor ve kutluyorum.

 

Kendini Kaf dagında zanneden bir çeyrek "aydın"Haydar Karataş

Bazen zorunluluklarla, bazen tesadüflerle, bazen daha iyi bilen birisinin yönlendirmesiyle bazı kişiler bilgilenme anlamında yaşadığı toplumun gelişmişlik düzeyinden kendilerini daha ileriye taşırlar, gerek bilgiyi fethetmenin verdiği haz(“mutluluk fethetmektir.” Engels) gerekse de öğrendikçe doğa ve toplum karşısında özgürlük duygusunun güçlenmesi,  bu bazı kişilerde,  bilgilenmeyi bilinçli bir eyleme dönüştürür.( “insan bilmediklerinin esiridir, öğrendikçe özgürleşir” spinoza)  ve düşün dünyasının büyümesiyle, olgulara, olaylara, nesneye diğerlerinden farklı olarak daha geniş açılardan ba

Sayfalar