Cumartesi Nisan 27, 2024

Yalinayak düşlerin yalın sözleriyle Sokrates-Özden Çiçek

Milattan önce yaklaşık 5. yüzyıl Atina`sında yaşayan, düşünen, sorgulayan ve bilmediğini bilen  Sokrates`in yaşamıdır konu edilen.

Sokrates, eşi Ksantippe ve üç oğlu ile sabah kahvaltısında sohbet ediyorlar. Ksantippe Sokrates`in özensiz giyimi ve yalınayak dolaşmasını kabullenmediği için bundan rahatsızlık duyduğunu dile getiriyor. Çocukları ise  babalarının düşünce dünyasını  henüz keşfetmiş değiller. Sokrates iğneden ipliğe yaşama dair ne varsa her şeyi tartışarak, yaşamını sürdürme uğraşısındadır. Öyle ki sakalını  kesme fikrinde bile kendisiyle ve etrafındakilerle tartışıyor, üstelik ekonomik sıkıntılarla yaşamı sürse de parayı önemsemeyen biridir.

Gün geliyor oğullarından Lamprokles Atina için savaşmaktan söz ediyor, fakat annesi karşı çıkıyor bu fikire. Çünkü o`na göre vakti zamanında Sokrates de Atina için savaşmış ve eline hiçbir şey geçmediği görüşündedir. Bu nedenle anne Ksantippe istemez oğlunun savaşçı olmasını. Diğer yandan çocukları babalarının yalınayak gezmek yerine, hiç değilse sandalet giysin düşüncesindedirler. Sokrates`e göre ayağa bir şey giyip giymemek arasında pek bir fark olmasa da, o yine de yalınayak olmayı tercih edecektir.

Ksantippe, Sokrates`in  verdiği dersler sayesinde  para kazanmasını ister. Oysa Sokrates için anlatttıklarından para almak ile   dinleyicilerini aldatmış olacağı görüşündedir. Üstelik kendisi hiçbir şey bilmediğini düşünmektedir. Tek ustalığının tartışmalarda hünerli olduğudur. “Gerçeği arayanlar için para insanın ahlakın bozmaktan başka bir işe yaramaz.”  diyordu.

Sokrates için Atina sevgisi her şeyin üstündedir,  Atina;  güzelliğin, sanatın, bilgeliğin şehridir o`na göre. O dönemlerde bilgelik şölenlerinde fahişeler bulunabiliyordu, ayrıca flüt çalan ve dans eden kadınlar da. Bu kadınlar içinde Teodote isminde biri vardı. Theodote farklı ve güzel kokuları sürmeyi seven güzel biriydi. Daha sonrasında Ksantippe Sokrates`i  bu kadından kıskanacaktır.

Bir gün oğlu Lamprokles babası Sokrates`e, suçlu olduğunu bildirilen bir kağıdın asılı olduğu haberiyle gelir. Suçlayanların içinde Meletos, Anitos ve Likon vardır.  Liste halinde yazılmıştır suçları arasında en önemlilerinden bazıları şöyledir:

1-Kentin tanrılarına inanmıyor, kendi uydurduğu tanrılara dinleyenleri inandırmak istiyor.    2- Gençlerin aklını çeliyor.

Ve ölüm cezasını uygun bulduklarını da ilan ederler. Bunu duyan Sokrates ölümden korkmadığını söyler, tek üzüntüsü ise bu karar ile Atina`nın haksızlığa uğrayacak ve tutkuyla sevdiği şehire leke sürüleceğidir. Ancak demokrasiye olan saygısı gereği bu karara itiraz etmeyeceğini söyler. Derken günler çabucak geçmiş ve duruşma günü gelir çatar. Sokrates kalabalık  jürinin karşısında yargılanacaktır, duruşmaya gelenler ise; bir zamanlar öğrencisi olan gençler, tartışma yürüttüğü insanlar,  yargılamanın meraklıları, halk ve diğerleri…  Amfi tiyatrosunda sorgulama başlar.

Sorgulamayı yapacak olan  yargıçlardan  Anitos, Meletos ve kral Pausanias teker  teker sorularıyla, suçlamalarla dizilirler Sokrates`in karşısında.

Sokrates savunmasına kendi hayatını anlatmakla başlar, soru sorma merakı ve bilmediğinin keşfine dek süren hayat hikayesini uzun uzadıya anlatır. Anitos bir ara Melotos`la özgürlük, gerçek, demokrasi gibi kavramları irdeler. Ancak hiçbir şey Sokrates`e verilecek ölüm cezasının önünde duramayacaktır artık. Sorular arasında otuzlar mesclisi de gündeme gelecektir. Tüm soruların, suçlamaların ve savunmaların ardından oylamaya geçilir. İki yüz yetmiş dokuz oyla Sokrates suçlu bulunur ve idam cezası onaylanmış olur. Verilen ceza ise; baldıran zehirini içmek olacaktır. Soktrates, ölüm cezası kararının Atina`nın aleyhinde olacağını bir kez daha tekrar edeken, bu karar sayesinde ününün de artacağını söyler.  Sevdiği Atina`nın onurunu kurtarmak adına yargıçlara bir teklifte bulunur. Ölüm cezasının yerine kendisine para cezasının verilmesini yargılama kuruluna önerir. Ancak bu öneri kabul edilmez ve kesinleşmiş ölüm cezası artık uygulanacaktır.

Sokrates de diğer tutsaklar gibi hücreye konur ve artık ölümü bekleyecektir. Bu bekleyiş sırasında artık eşi Ksantippe ve çocuklarıyla yaşamının son demlerini yaşayacaktır. Ailesiyle dramatik anlar ve  duygu dolu sözler hiç bitmeyecektir. Herkes üzgündür, fakat kararın ne bir ertelenmesi ne de başka bir şeyle takas edilmesi  mümkün değildir. Ölümü sessiz sakin beklemekten başka yapılacak hiçbir şey yoktur.

Sokrates kendiyle konuşur ve tartışır sabaha dek, sabahın ilk ışıklarıyla gardiyan elindeki baldıran zehiriyle usulca hücrenin önünde bekler. Ölümden korkmayan Sokrates tereddüt etmeyecektir, bir hamlede içer zehiri ve öylece kalakalır uzandığı yerde.

Milattan öncesinin bilgesi, filozofu Sokrates bize düşünme yöntemi konusunda önemli kaynaklık etmiştir ve geleceğe de ışık tutuacaktır hiç şüphesiz. Geçmiş ve şimdiye dair ne kadar yakın ve doğru görüşlerinden bazı örnekler vermek gerekirse:

“Baskı rejimlerinde haksızlık sıradan bir iştir.

Hiçbir  devlet güvenilir değildir.

İncelenmeyen  inançların yok olması yerindedir.

Sorgulanmamış hayat, yaşamaya değmez.”

Maxwell Anderson`un tiyatro oyunu için yazdığı Yalınayak Sokrates* adlı tiyatro metnini kısaca öyküleştirilerek,  Sokrates`i bu vesileyle hatırlama ve hatırlatma niyetidir yazıya konu olan. Düşündüğü gibi yaşayan ender filozoflardan biri olduğu da söylenir. Düşünmek ve sorgulamak insanın doğal birrefleksi ise , insanı insanlaştıran en önemli eylemdir aynı zamanda.

*Maxwill Anderson, Yalınayak Sokrates, Adam Yayınları, 1985, Çeviri: Mina Urgan

Özden Çiçek  26.12.2017 / Hannover 

45490

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar