Pazar Mayıs 19, 2024

TKP/ML-(YDK) Faşist Türk ordusunun Efrin işgaline karşı her alanda protestolarımızı yükseltelim! Efrine sefer olsada zafer olmaz!

İşgalci faşist Türk ordusu haftalardır iç kamuoyuna yönelik yaptığı propagandayla işgal için zemin hazırladığı Efrin'e 20 Ocak 2018 tarihinde binlerce asker, yüzlerce tank ve ağır silahlarıyla girdi. AKP'nin İşgal harekatına diğer faşist odaklar MHP ve CHP de tam destek verdi. Bu, aynı zamanda “Yenikapı ruhu”nun yeni bir versiyonu “Milliyetçi Cephe”nin savaş ayağının da oluşturulmasıdır. Faşist Türk devleti, bölgedeki  gerici bir güç olan ÖSO'yu yanına alarak başlattığı saldırıda, daha ilk saatlerde onlarca sivil yaralanırken, 7 çocuk da hayatını kaybetti.

AKP, 2016 yılından bu yana uyguladığı OHAL ve çıkardığı KHK'lerle yönettiği bu süreci 2019 yılına  kadar taşımak istiyor. Belediye, milletvekili ve cumhurbaşkanlığı seçimlerini kazanmak için  milliyetçiliği ve ırkçılığı sürekli sıcak tutarak “devletin bekası” safsatasıyla Efrin'i işgal etmiştir.

Türk devleti artık sadece Türkiye Kürdistan'ı için değil, Kürdistan'ın tüm parçaları için de büyük bir tehlikedir. Osmanlı'dan cumhuriyete devredilen bu düşmanlık ve işgalci gelenek Kürtlerin yabancısı oldukları bir durum değildir. Mazlum Kürt ulusu; Irak, İran, Suriye ve Türkiye'de 100 yıldır ezilmiş ve katliama uğratılmıştır. 1923 yılında parçalanan Kürdistan, bu barbar, gerici ve faşist rejimler  tarafından toprakları ilhak edilmiştir.

Kürtlerin Suriye iç savaşında elde ettikleri statüye karşı Türk devleti başından itibaren düşmanca bir tutum aldı. Kürtlerin katledilmesi ve Rojava'nın düşmesi için IŞİD ve El-Nusra gibi faşist gerici çetelere her türlü destek verilerek saldırılar gerçekleştirildi. Tüm bu saldırları boşa çıkartan Kürtler, Rojava'da gerçekleştirdikleri devirimle yeni bir gelecek kurdular.

Suriye'de, IŞİD çetelerinin yenilgiye uğratılmasının ardından Suriye'nin yeniden yapılanması için başlayan görüşmelere PYD'nin katılması kaçınılmaz bir hal alınca, Türk devleti her türlü tehdide başvurarak, Astana, Cenevre ve Soçi görüşmelerine Kürtlerin katılmasını engellemeye girişti.

Suriye'deki pazar paylaşımında Rusya ve ABD emperyalizmi de Kürtlere oynayarak kendi paylarına düşeni almak için Kürtleri kurbanlık koyun gibi kendi pis emellerine alet etmeye çalışıyorlar. Rusya'nın işgalden birkaç gün öncesi Türk devletiyle yaptığı doğalgaz boru hattı antlaşmasının hemen ardından, faşist Türk ordusunun Efrin'e saldırması arasındaki pazarlığın iyi görülmesi gerekmektedir. Keza ABD emperyalizminin de Kürtler üzerinden Türkiye'yle yaptığı muhtemel pazarlıklar ve ABD emperyalizminin “Türkiye önceden bizi bilgilendirdi” açıklaması ve Türk devletinin de “Kimse bize engel olmuyor” demeçleri bu  işgale karşılık gelmektedir.

Türk devletinin işgal hayali kursağında kalacaktır. Daha önceki tüm işgal girişimleri nasıl direnişle püskürtüldüyse Efrin işgali de yeni bir direniş hamlesiyle boşa çıkartılacaktır. Efrin'de dalgalanan YPG bayraklarını indiremeyecek, hiçbir direnişçiyi kollarında taşıdıkları sembollerle “toprağa” gömemeyeceksiniz! Tek bir gerçek varsa, o da, Türk askerlerinin Efrin'den sağ çıkamayacağıdır. Kürtler, yıllardır kazandıkları savaş tecrübelerini Efrin'de zafere dönüştürecektir. Daha şimdiden tüm sivil yerleşim yerleri, evlerini ve mahallelerini terk etmeyeceklerini ifade ederek, büyük bir direniş göstermek için genel bir  seferberlik ilan etmiş bulunuyorlar.

Rojava'da bulunan TKP/ML TİKKO Rojava Komutanlığımız da dahil devrimci güçler faşist Türk ordusunun işgaline karşı mazlum Kürt ulusunun yanında direnişe katılarak bu işgali boşa çıkartacaktır.

Avrupa'da bulunan tüm güçlerimiz Kürt halkıyla birlikte işgal sona erene kadar sokakları asla boş bırakmamalıdır. Her yerde faşist Türk ordusunun bu işgali teşhir edilip Efrin halkının yanında olduğumuzu gösterelim. Avrupa'nın her yerini eylem alanına çevirelim. Hiçbir birey ben olmasam da olur dememelidir. Gün bu işgale karşı çıkma, mazlum Kürt ulusunun yanında olduğumuzu gösterme günüdür!

Kahrolsun Faşist Türk Ordusunun Efrin İşgali! 

Direniş  Kazanacak, İşgalciler Kaybedecek!

Yaşasın Ulusların Kendi Kaderlerini Tayin Hakkı!

Yaşasın Dayanışma, Yaşasın Direniş!

TKP/ML-(YDK)

22 Ocak 2018

47977

Proletarya Partisi

 Proleterya Partisi'nden gundeme iliskin yazilar

Son Haberler

Sayfalar

Proletarya Partisi

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Bir Devrim Yapmalıyız!

Emperyalist dünya sistemi tam bir kaos içinde. Dünyaya egemenler ama dünyayı yönetemiyorlar. Soygun, sömürü ve savaş düzenleri her yönde çatırdamaya başaldı. Bir türlü azami karlarını istedikleri düzeye çıkaramıyorlar. Emperyalist sistem SOS veriyor. Ücretli kölelik üzerine kurulu aşırı kar ve aşırı üretim sistemi yürümüyor. Dünyanın toplam GSYH 105 Trilyon dolar iken, toplam borçları 310 trilyon doları geçmiş durumdadır. Bir taraftan devasa sermaye büyüklüğü, bir taraftan ise, muzzam bir yoksullaşma, yoksunlaştırma ve çürüme at başı gidiyor.

T.C.nin 100 Yıllık Tarihi ve Faşizme Karşı Sınıf Mücadelesi

 

Giriş:

Komünist Parti Manifestosu’nun giriş cümlesi “bugüne kadarki tüm toplum tarihi sınıf mücadelesi tarihidir” diye başlar. Bu belirleme o güne kadarki -ve elbette sonrası için de- tüm toplumların nasıl bir evrim izlediklerini gayet net ve anlaşılır bir şekilde özetlemektedir.

İyi Yahudiler de Var!

 

 

"1980'de başka bir operasyonda yakalanıp hapishaneye gittiğimde Yuda amcayla tanıştım. Satranç oynamayı bana o öğretti. Kültürlü bir insandı. Müthiş bir kitap okuma tutkusu vardı. Haftada mutlaka bir kitap okurdu. Şeker hastası olduğu için her yemeği yiyemezdi. Ona elimizden geldiğince yiyebileceği yemekler yapmaya çalışırdık"

Türk Devletinin Kuruluşundan Günümüze Ulus ve Azınlıklara Uyguladığı Baskı

Ülkemizde var olan ve yaşanan ulusal ve azınlıklar sorunun temelinde gerçekleşmemiş olan demokratik halk devrimi yatmaktadır. Demokratik halk devrimi gerçekleşmeden temel hak ve özgürlükler sorunun önemli parçası olan ulus ve azınlıklar sorunu asla çözüme kavuşamaz. 

Emperyalizme Boyun Eğme ve Yarı-Sömürgeliği Kabul Etme Antlaşması Lozan

Kasım 1922’de başlayan ve Temmuz 1923'te sona eren Lozan Konferansı'nda emperyalist devletlerle Türk Devleti arasında yapılan görüşme de çizilen sınırlarla Türk Devletinin kuruluşuna onay verildi. Konferans belgelerinde Sovyetler Birliği'nin de katıldığı geçse de Sovyetler Birliği Boğazlar Meselesi dışındaki görüşmelere katmamıştır. Görüşmelere 1. Emperyalist Paylaşım Savaşının galipleri İngiltere, Fransa, Yugoslavya, İtalya, Romanya ve Yunanistan katılmıştır. Görüşmede belirleyici konumda İngiltere ve Fransa olduğunun altı çizilmelidir.

Sayfalar