Perşembe Mayıs 2, 2024

TKP/ML TİKKO: “Kobanê Direnişi, Direnişimizdir”

TKP/ML TİKKO savaşçısı Agit Cem, İbrahim Kaypakkaya'nın ardılları olarak üstlerine düşeni,Kobanê'de yerine getirdiklerini ifade etti. Cem, "Önümüzde duran enternasyonal bir görev olarak hem Türkiyeli devrimcilere hem de diğer uluslardan demokratik çevrelere, Kobanê direnişinde yerlerini alma çağrısında bulunuyoruz. Artık 'Kürt halkının mücadelesini destekliyoruz' demek yetmez. Gün halkların ortak mücadelesi için pratik adım atma günüdür" dedi.


Kobanê direnişi, hemen hemen her halktan insanları direniş saflarında birleştirdi. Kobanê sokaklarında gezdiğiniz de Yunanistan'dan Arjantin'e kadar birçok ülkeden gelerek, halkların kardeşliği ve Kobanê'nin özgürlüğü için DAİŞ çetecilerine karşı savaşan insanları görüyorsunuz. Dünyanın birçok halkından insanların yanı sıra Türkiye'deki devrimci ve sosyalist örgütler de Kobanê'de direniş mevzilerinde yer alarak, DAİŞ çetecilerinin saldırılarına karşı Kobanê halkıyla omuz omuza mücadele yürütüyor. Türkiye'den gelerek Kobanê'de DAİŞ çetecilerine karşı savaşanlar içerisinde Türkiye Komünist Partisi - Marksist Leninist (TKP/ML) Türkiye İşçi Köylü Kurtuluş Ordusu (TİKKO) savaşçıları da yer alıyor. TKP/ML TİKKO savaşçılarının neden Kobanê'de olduklarını, Kobanê direnişinin ne anlama geldiğini ve Kobanê için yapılması gerekenlere ilişkin TKP/ML TİKKO savaşçısı Agit Cem, değerlendirmelerde bulundu.


'İbrahim'in ardılları olarak…'
Irak, Türkiye, İran ve Suriye rejimi tarafından Rojava'da Kürt halkına yönelik uygulanan yüzyıllık zulmün Suriye'de yaşanan iç savaşla birlikte farklı bir noktaya taşındığına dikkat çeken Agit Cem, "Nerede zulüm, baskı ve sömürü varsa orada ezilen halkın ayaklanması ve mücadele etmesi kaçınılmaz ve meşru bir tutumdur. Kürt ulusu yüz yıldır devam eden rejim ve iktidarların baskılarına karşı başkaldırdı ve kendi yaşam modelini inşa etme kararı aldı. Sonuçta bizim partimizin İbrahim Kaypakkaya'lardan devraldığı ideolojik politik bir hattı var. 70 yıllarda kimse Kürt ulusunun varlığından söz etmezken, İbrahim yoldaş Kürt ulusunun bağımsızlık hakkının olması gerektiğini söyleyerek, hem düşmana hem de Kürt ulusunun varlığını çarpıtan reformist, revizyonist parti ve oluşumlara olması gerekeni söylemiştir. Bizde İbrahim ve yoldaşlarının ardılları olarak bugün üstümüze düşen sorumluluğu Kobanê'de savaşarak, yerine getiriyoruz" dedi.


images'Vicdanen bile kabul edilebilir bir durum değil'Partilerinin yaptığı tartışmalar sonucu aldıkları karar doğrultusunda Kobanê'ye gelerek mücadele içerisinde yerini aldıklarını ifade eden Agit Cem, şu değerlendirmede bulundu: "Sonuçta bu katliam ve vahşete karşı mücadele etmemek; bırakalım devrimciliği, vicdanen bile kabul edilebilir bir durum değil. Dünyanın birçok farklı ulusundan insanlar yönünü Kobanê'ye çevirip, DAİŞ vahşetine karşı savaşırken, kendisine sosyalist, devrimci ve komünist diyenlerin burada olup biteni izlemesi, üç maymunu oynamaktan başka bir şey değildir. İşte bunun içinKobanê direnişi direnişimizdir, deyip Kobanê'ye geldik ve mücadele mevzilerindeki yerimizi aldık."


'Anlatılması güç bir zafer umudu gördük'Kobanê'ye ilk geldikleri günden bu yana gördükleri her YPG ve YPJ'li savaşçıda müthiş bir mücadele ruhu ve anlatılması güç bir zafer umudu gördüklerine dikkat çeken Agit Cem, tanıklıklarına ilişkin şunları dile getirdi: "Musul ve Rakka gibi yerleri iki günde teslim alan DAİŞ çetelerinin en ağır silahları kullandığı vahşi saldırılarda, lojistik sıkıntılarına rağmen savaşçıların yüksek moralli oluşu ve savaşı kazanmaya yönelik inancı dikkatimizi çeken en önemli noktaydı.Konuştuğumuz herkesin sözlerinden direniş dökülüyor, gözlerinden zafer sevinci okunuyordu. Çeteler Kobanê'nin de önceki şehirler gibi kısa sürede teslim alınacağı umuduyla var güçlerini kullandı ama savaşçılar kahramansı bir direniş sergileyerek, DAİŞ'in hevesini kursağında bıraktı. Nitekim intihar saldırıları da bu çerçevede ele alınabilir."


'Yalnızca buraya savaşçı göndermekle yetinmeyip'
İnsani ve örgütsel bir sorumluluk olarak Kobanê'de savaşma kararı aldık ama tek başına bunun yetmeyeceğinin altını çizen Agit Cem, "Çünkü bizim mücadelemizin esas alanını, Türkiye ve Kuzey Kürdistan'ı oluşturuyor. Dolayısıyla yalnızca buraya savaşçı göndermekle yetinmeyip,Kobanê ve Rojava devrimini gündemleştirmek için de harekete geçeceğiz. Çünkü Türkiye'de 90 yıldır Kürt ulusunun en temel hakları tanınmadığı gibi uluslararası kirli ittifaklarla tüm ulusal değerleri ve kazanımları hedef seçiliyor, en temel hakları pazarlık konusu ediliyor. 90 yılda Türkiye'de iktidarlar değişti, söylem değişti ama değişmeyen tek şey Kürt halkının inkarıve katliamdan geçirilmesi oldu" diye konuştu.


'Gün halkların ortak mücadele günüdür'
Rojava'da çoğulculuğu esas alan bir özerk sistemin inşasının emperyalist güçler ve Türkiye'nin çıkarlarına ters olduğu için kimi güçlerin gizli ama özellikle Türkiye'nin açıkça DAİŞ çetelerine destek vererek, Rojava devrimi ve ortaya çıkardığı alternatif yaşam modelini boğmak istediğini vurgulayan Agit Cem, şunları ifade etti: "Türkiye yanı başında inşa edilen demokratik bir yönetimin doğrudan kendi sınırları içerisinde yaşayan ve yıllardır zulme maruz kalmış halkları ve Ortadoğu halklarını doğrudan etkileyebileceğini çok iyi biliyor. YPG kendi içerisinde ulusal bir silahlı güç olmayı aşmış durumda. İçerisinde birçok farklı ulustan devrimciyi barındıran, demokratik öz savunmayı esas alan model bir güç olmaya başlamıştır. İşte bu nedenle önümüzde duran enternasyonal bir görev olarak hem Türkiyeli devrimcilere hem de diğer uluslardan demokratik çevrelere,Kobanê direnişinde yerlerini alma çağrısında bulunuyoruz. Artık 'Kürt halkının mücadelesini destekliyoruz' demek yetmez. Gün halkların ortak mücadelesi için pratik adım atma günüdür."

75024

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar