Perşembe Mayıs 2, 2024

TKP/ML-TİKKO Dersim Komutanlığı: “Varlığı ile Partimizi onurlandırdı, pratiği ile ordumuzu şereflendirdi!”

14 Ağustos’ta Rojava’da ölümsüzleşen TİKKO Komutanı Nubar Ozanyan için bir açıklama yapan TKP/ML TİKKO Dersim Komutanlığı “Bizler TKP/ML TİKKO Genel Komutanlığı’na bağlı Dersim’de ve Rojava’da savaşan halk savaşçıları olarak TİKKO’nun savaş generali Orhan Bakırciyan yoldaşın bizlere devrettiği savaş bayrağını taşımaya devam edeceğiz” dedi. Elimize e-posta yoluyla ulaşan açıklama şu şekilde:

Varlığı ile partimizi onurlandırdı, pratiği ile ordumuzu şereflendirdi!

Partimiz TKP/ML’nin üyesi, halk ordumuz TİKKO’nun ‘GENERAL’i Nubar Ozanyan (Orhan Bakırciyan)yoldaşı ölümsüzlüğe uğurladık.

“Çan çalmıyoruz. Çan çalmıyoruz. Yok sela veren!

Giden o biten bir şarkı değildir…

O büyük bir ışık gibi dövüştü.

Kasketli bir güneş halinde düştü.

Bu giden bir biten şarkı değildir!”

Nazım Hikmet Ran

Yaşamı boyunca süt liman koylarda demirleyerek “var olmanın” heybetli coşkusuyla kendini avutmak yerine, fırtınalı günlerde azgınca çalkalanan denizlerde yönünü kaybetmeden hedefine ulaşmasına rağmen mütevaziliğin ve fedakarlığın bayrağını bir kez daha doruklarda dalgalandıran önder yoldaşa selam olsun!

Uzun yıllara dayanan mücadele yaşamında, sınırlara sığmayan, en olumsuz koşullarda dahi partili kimliğiyle halk savaşçısı olmanın sınırlarından taviz vermeyen Nubar yoldaşın bu duruşundan öğrenmeye devam ediyoruz.

Bizler TKP/ML TİKKO Genel Komutanlığı’na bağlı Dersim’de ve Rojava’da savaşan halk savaşçıları olarak TİKKO’nun savaş generali Orhan Bakırciyan yoldaşın bizlere devrettiği savaş bayrağını taşımaya devam edeceğiz. Nubar yoldaşın mücadele yaşamı ve pratiği, partili kimliği, halk savaşçısı olmanın özü ve özetidir. Bütün yaşamı boyunca devrimcilikte ısrar eden, halkın davasına ve mücadelesine nerede olursa olsun katkı sunan, sadece partimiz ve ordumuz güçlerinin değil, onu tanıyan herkesin takdirini kazanan yoldaşımız rehberimizdir.

Bizler Dersim’de savaşan TİKKO gerillaları olarak Nubar Ozanyan yoldaşın devrettiği bayrağı taşımaya devam edeceğiz.

Nubar Ozanyan yoldaş ölümsüzdür!

Halk savaşçıları ölümsüzdür!

Yaşasın halk savaşı!

Yaşasın partimiz TKP/ML, önderliğinde TİKKO ve TMLGB!

TKP/ML TİKKO Dersim Komutanlığı

1 Eylül 2017

43473

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.

“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”

Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)

Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!

Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!

Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!

Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?

On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?

“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)

Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.

Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine

  1. Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.

‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.

Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür

Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.

KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.

Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de  halka karşı işlenmiş ağır  suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?

Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek  istemiyorum.

Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?

Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair

MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye. 

Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.

Aşka ve Hayata Dair Tutkulu Dizeler

“Şiirsiz toplum eksiktir.

Şiirsiz insan yalnızdır.”[1]

 

İzmir’in Şakran 2. Nolu T-Tipi Zindanı’nda yatan Hasan Şeker’in, ‘İki Acı Esinti’[2] başlıklı şiir kitabı; aşka ve hayata dair tutkulu dizeleriyle çıkageldi postadan…

Avrupa da İbrahim olmak!

18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.

50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını  irdelemek  bu yazının amacı.

“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi

Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.

MLPD'nin Türkiye'deki seçim sonuçlarına ilişkin açık mektubu.

Sol ittifak için önemli bir başarı

Sayfalar