TKP/ML-TİKKO Dersim Bölge Komutanlığı
Yoldaşlar, dostlar, halkımız
Ermeni Soykırımının üzerinden bir asır geçti. Bir asır önce yaşananlar baskının, zulmün, katliamın en kanlılarıydı. Dersim toprakları da dâhil dört bir yanda Ermeni ulusundan kadın, erkek, genç, yaşlı her kesimden yüz binler yaşadığı topraklardan göç ettirildi, katledildi. TC devleti de atalarından aldığı mirasla kendi dilinden, inancından, ulusundan olmayana saldırmaya devam etti. Aleviler ve Kürtler başta olmak üzere ezilen inanç ve ulustan halkımız dün olduğu gibi bugün de saldırının hedefindedir. Sömürü ve baskıyla boyun eğdirilmeye çalışılan halkımız, yaşamın her anında faşist TC devletiyle karşı karşıya gelmektedir.
Ama baskı varsa direniş, sömürü varsa isyan da vardır! Partimiz TKP/ML ve önderliğinde savaşan Halk Ordumuz TİKKO, baskının ve sömürünün olduğu her yerde direnişi ve isyanı büyütme iddiasındadır. Biz bu iddiaya sahibiz çünkü milyonlarca işçi, emekçi ve köylüye cehenneme çevrilen bir yaşam dayatılmaktadır. Ve biz, bu iddiayı başaracağız çünkü elimizde komünist önder İbrahim Kaypakkaya’nın bayrağını taşıyoruz. Biz bu iddiayı başaracağız çünkü Armenak Bakırcıyan yoldaşın inanç ve kararlılığına sahibiz.
Yoldaşlar,
24 Nisan günü yalnızca katliamın, soykırımın günü değildir. 24 Nisan aynı zamanda Partimiz TKP/ML'nin kuruluşu anlamına gelmektedir. Yüzlerce yoldaşımızı şehit verdiğimiz bu savaşta Ermeni milliyetine mensup biri olarak Armenak Bakırcıyan yoldaş da, taşıdığı ezilen kimliğini bir silaha dönüştürerek düşmana korku saldı.
Onu anmak demek; yarattığı değerlere sahip çıkmak ve bunları büyütmek demek, Partimiz TKP/ML ve Halk Ordumuz TİKKO saflarında birleşmek, savaşı güçlendirmek demektir.
TİKKO; ezilenlerin, yok sayılanların yani halkın ordusudur! Halka yönelen her bir saldırı son bulana kadar dost da düşman da nefesimizi ensesinde hissedecek ve silah seslerimizi her geçen gün daha güçlü duyacaktır. Ve biz biliyoruz ki düşmandan hesap da ancak böyle sorulur.
Bugün yalnızca Türkiye’de değil, dört bir tarafımızda ezilenlerin savaş sloganları duyulmaktadır. Kobane’den yükselen seslerin çağrısı da daha güçlü bir savaştır! Çağrı, sofrasındaki ekmeğine göz dikilen halkımızadır! Kurtuluşumuzun tek yolu olan savaş, savaş ve yine savaştır!
Armenak Bakırcıyan yoldaş ölümsüzdür!
Ermeni soykırımının hesabını soracağız!
Kahrolsun 24 Nisan’ı kana bulayanlar!
Şan olsun 24 Nisan Güneşini yaratan ve yaşatanlara!
Yaşasın Partimiz TKP/ML ve Önderliğindeki TİKKO!
TKP/ML – TİKKO
Dersim Bölge Komutanlığı
Nisan 2015
Son Haberler
Sayfalar
“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”
Halkın günlüğü gazetesinde yayımlanan bu makaleyi yerinde ve doğru tespitlerinden ayrıca Kaypakkaya'yı anlama ve algılama yönünden değerli bir yazı olması sebebiyle okumanızı tavsiye ederiz.
“Kim Daha Kötü Kaypakkaya’cı?”
Kaypakkaya’yı sevmek (Deniz Faruk Zeren)
Kim, ne zaman onun ismini ansa devletin en katı, en soğuk, en acımasız yüzüyle karşı karşıya kalıyor!
Kim ne zaman onun fotoğrafını assa, taşısa, devletin sorgularıyla, kelepçesiyle, zındanlarıyla tanışıyor!
Kim, ne zaman onu sevdiğini, izinde yürüdüğünü söylese vay haline!
Bu dünyada, bu ülkede sevilmesi suç olan kaç insan var?
On yıllar önce katledilmiş, katilleri açığa çıkarılmak bir yana korunup gizlenmiş, mezarına giden yollara bile karakollar kurulmuş, adına yazılan şarkılar yasaklanmış bu insan güzeli, İbrahim Kaypakkaya’yı sevmek neden suç?
“Özgür yaşa ya da öl” (Nubar Ozanyan)
Sömürgecilik pratiği ve politikası hemen her yerde ve anda benzerlikler taşımaktadır. Amerika’dan Fransa’ya, Hollanda’dan Portekiz-İspanya’ya uzanan sömürgeci tarihin işgal ve yıkıma dayalı ayak izleri hep aynıdır. Sözde yoksul ve geri kalmış ülkelere medeniyet götüren uygar ülkeler(!) sömürgeci tarihlerini kolonyal çıkarlarına göre yazarlarken yerli halklar ise tarihi direniş ve isyanla yazmaktadır. Bu hikaye, yeni biçim ve kodlarda sürdürülse de özü ve gerçekliği hep aynı kalmaktadır.
Kaypakkaya ardılı hareketin bölünme ve ‘birlik” sorunu üzerine
- Çok parçalılık, bölünme/kopuşma ve ayrışma sorunu.
‘Yakın tarih’ olarak, 1968 süreci ve 1970 başlarında ortaya çıkışı itibariyle ele alındığında görülecektir ki Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi (TKKDH), sınıflı toplum gerçekliğinin doğal bir gereği olarak da zaten parçalı/çok bölüklü olarak tarih sahnesine çıkmıştır. Bu, elbette anlaşılır ve kabul edilebilir bir durumdur.
Sınıf Savaşımı Uzun Bir Yürüyüştür
Bugün karşı karşıya olduğumuz yoksulluk tablosu, kapitalist gelişmenin ve sermaye birikiminin kaçınılmaz sonucudur. Yaratılan zenginlikler bir tarafta birikirken diğer tarafta ise yoksullaşma ve yıkım büyümektedir. Bu, kapitalizmin genel yasasıdır. Proletaryanın yoksullaşması, bir avuç egemen sınıfın ise zenginliğine zenginlik katmasıdır.
KATLİAMININ 30. YILINDA MADIMAK VE ES GEÇİLEN BAŞBAĞLAR.
Sözüm öncelikle komünist ve sol- sosyalist kesime: Ne zaman gerçek anlamıyla adil olmayı ve çifte sıtandartçı yaklaşımları terk etmeyi başaracağız acaba? Ne zaman 'bizim cenah' dediğimiz kesimlerce de halka karşı işlenmiş ağır suçları tereddütsüzce kınayacağız acaba?
Çok genelleme yaparak, üzerinde durmak istediğim esas konuyu bunun gölgesinde silikleştirmek istemiyorum.
Her 2 Temmuz'da Madımak katliamı kınanırken; Başbağlar katliamı neden sessizce es geçiliyor acaba?
Komünistlerin Birliği Çağrılarına Dair
MKP’li arkadaşlar, arada kısa molalar vermekle birlikte, uzunca bir süreden beridir ki komünistlerin birleşmesi gerektiğine dair çağrılar yapmaktalar. Ve mütemadiyen yakınıp durmaktalar: "Muhataplarımızdan yanıt alamıyoruz" diye.
Evet, görüldüğü kadarıyla muhatapları bu çağrılara ilgisiz olmalılar ki, yanıt vermiyorlar. MKP’li arkadaşlar da kendilerince bir basınç oluşturma adına; adeta Temcit pilavı misali, her fırsatta bu çağrılarını yinelemekte ve muhataplarını kamuoyuna şikâyet edip durmaktalar.
Avrupa da İbrahim olmak!
18 Mayıs 1973‘den bugüne Kaypakkaya yoldaşın işkencede katledilişinin ellinci yılı.
50 yıldır söndürülemeyen meşaledir İbrahim Kaypakkaya!! Bu yazının amacı İbrahim Kaypakkaya‘yı anlatmak değil, Onu anlatan onlarca yazı yayınlandı bu yazı da başlıktan da anlaşılacağı üzere İbrahim Kaypakkaya‘yı Avrupa‘da anan ardıllarının pratik, teorik düzlemde, Kaypakkaya‘yı nasıl andıkları? Neyi, nasıl, ne kadar anladıklarını irdelemek bu yazının amacı.
“Devrimci Eylem Birliği” ve “Kaypakkayacı Güçlerin Birliği” Meselesi
Türk hakim sınıfları cumhuriyetlerinin ikinci yüzyılına hazırlanırken kendilerini yeniden örgütlüyorlar. Coğrafyamız komünist hareketinin önderi İbrahim Kaypakkaya yoldaşın Amed zindanında 18 Mayıs 1973 tarihinde katledilmesinin 50. yılında sınıf düşmanlarımız ikinci yüzyıllarına hazırlanıyor.