Cumartesi Mayıs 4, 2024

TKP/ML- MK “Yıkmaya Çalıştığınız Enternasyonal Köprüleri Dövüşe Dövüşe İnşa Edeceğiz”

“ Ortadoğu’da, gözünü kan bürümüş katil sürülerinin ve onların kravatlı-takım elbiseli hamilerinin kimi zaman bıçak, kimi zaman top-tank, kimi zaman uçak, kimi zaman adresi belirsiz bombalarıyla ezilenlere yönelik katliamları bir rutin haline geldi. Ortadoğu adı konvensiyonel olmayan ama kitlesel ölümlerin gerçekleştiği bir bölgesel savaş dönemini yaşıyor. Bu dönemlerde iblisliğin, kalleşliğin, gaddarlığın, zulmün bini bir paradır.

Sırf mezhebinden, milliyetinden, inançlarından, siyasal değerlerinden, cinsel kimliğinden kaynaklı savaşın doğrudan unsuru olmadan katledilmek, adressiz bir kurşuna hedef olmak, deli mayın-bombanın hedefi olmak işten bile değildir. Bin yıllardır bir arada yaşayan uluslar, mezhepler, dinler arasına tamiri zor düşmanlık tohumları oluk oluk kan akıtılarak sulanmakta büyütülmekte ve serpitilmektedir. Bir arada yaşamanın olanakları her geçen gün özel psikolojik savaş yöntemleriyle ve kalleşçe katliamlarla dinamitlenmektedir. Pazara hakim olmanın iştahı, bitmek bilmez kar hırsının enerji deposu petrol kokusu ezilenlerin kanı ve canıyla takas edilmektedir. Kobani’de olduğu gibi bir sabah bir Kürt, Arap komşusunun kendini boğazlaması endişesi ve kuşkusuyla tepeden tırnağa donatılmaktadır. Ya da Lazkiye’de bir Alevi, Sünni komşusunun palasıyla doğranma korkusuyla ürpertilmekte, Hama’da-Felluce’de bir Sünni, Şii egemenliğinin bombalarıyla ölüme uyanma kaygısıyla şekillenmektedir. Emperyalizm ve bilumum bölgenin gerici güçleri ölüm kusarak ayrıştırmak, düşmanlaştırmak, parçalamak için yoğun bir mesai harcamaktadır.” denilen açıklamada TC’nin bölgesel politikalarına da değinildi. TC’nin bölgedeki çıkarlarına uygu olarak bu saldırıyı gerçekleştirdiğine değinilen açıklamada şu ifadelere yer verildi; “Bu genel politika içinde, özellikle buna karşı örgütlü ve sistematik olarak demokratik, ilerici politik mevziler ise özel bir hedef halindedir. Rojava bugün bu ilerici ve demokratik mevzinin baş aktörü konumundadır. Bu demokratik ve ilerici mevzi ise özel bir hedef konumundadır. Özellikle Tekfirci-Cihadcı gericilik ve TC bu mevziyi mümkünse boğmak değilse olabildiğince zayıflatmak üzerine açık ve örtülü bir ittifak halindedir. Kürt demokratik ulusal kazanımlarına, farklı milliyet-inanç ve kesimlerin bir arada yaşamasını amaçlayan yönelimine her türlü politik ve askeri saldırıyı yapmaktadır. Meseleyi sadece Rojava ve Kürtlerle de sınırlı tutmamaktadır. Rojava ile dayanışma içinde olan, enternasyonal ruhu kuşanan, buraya dair demokratik duyarlılık gösteren her kesim bu azgın gericiliğin hedefindedir.

Türk devleti Rojava’ya yönelik saldırganlığını son dönemde tırmandırarak devam ettirmektedir. Tayyip Erdoğan bunu en net şekilde “Bedeli ne olursa olsun, Suriye’nin kuzeyinde, Türkiye’nin güneyinde devlet kurulmasına asla müsaade etmeyeceğiz” diyerek ifade etti. Bu açıklamalar sonrası Kobane'de yüzlerce Kürt katledildi. Çılgınlık derecesine varacak Rojava işgal planları medyaya servis edildi. Yoğun ve sistematik askeri saldırılar ve psikolojik savaş aygıtları devreye sokuldu. Rojava ve Kürtlerle dayanışma içinde olan tüm devrimci demokratik kurumlar hedef haline getirildi. Operasyonlar, tutuklamalar, uluslararası komplolar devreye sokuldu. Onlarca devrimci, demokrat, yurtsever Rojava’ya yönelik dayanışma faaliyetlerinden dolayı tutuklandı.”

Bu ruhu canlarımızı alarak yok edemeyeceksiniz

“Ancak 20 Temmuz’da bu saldırganlığa alçakça, kalleşçe ve hunharca bir halka daha eklendi. Sosyalist Gençlik Dernekleri Federasyonunun (SGDF) "Beraber savunduk, beraber inşa ediyoruz" Kobaneyle dayanışma kampanyası kapsamında Suruç’ta yaptığı basın açıklamasına bombalı saldırı düzenlendi. 32 genç, kadın ve erkek şehit düştü. Saldırıda IŞİD parmağının olduğuna kuşku yok. Ancak bu saldırının Türk egemen sınıflarının olanak ve yardımları, politik yönelimi ve eşsiz katkılarıyla gerçekleştiğinden de şüphe etmemek lazım. Bu katliamın failleri uzun süredir ayağa dikilmiş ve ben buradayım demektedir. Bu katliam, Türk egemen sınıflarının “ne pahasına olursa olsun” Rojava kazanımlarına karşı örgütlediği duruşun bir parçasıdır.

Savaşın doğrudan unsuru olmayan yıkılmış bir kenti inanç ve değerlerine uygun inşa etmeye çalışan genç, körpe bedenlerin parçalanarak yok edilmesi bir politik mesajdır. Rojava ile enternasyonal dayanışma damarı kesilmek istenmektedir. Bu ruh gericiliğin hedefindedir. Katledilmeye çalışılan demokratik, devrimci, ilerici bir mevziyle dayanışma, onun bir parçası olmaya çalışan anlayıştır.

İlan ediyoruz bu damarı kesemeyeceksiniz, bu ruhu canlarımızı alarak yok edemeyeceksiniz.

Sizin ne pahasına olursa olsunlarınız karşısında bizimde ne pahasına olursa olsunlarımız vardır. Sizin bizden kopardığınız parçalarımız, aldığınız canlarımız gözümüzü korkutmayacak, değerlerimize yabancılaştırmayacak. Bunu başaramayacaksınız. Öfkemizi, kinimizi, sorumluluk bilincimizi, Rojava’ya olan derdimiz büyüyecek sadece. Kalleşliğiniz, alçaklığınız, kana susamışlığınız dayanışma ruhumuzu katledemeyecek. Daha güçlenmiş, daha bilenmiş, daha pekişmiş, daha fazla örgütlenmiş bir enternasyonal dayanışma yürüyüşü bulacaksınız karşınızda. Hem de “ne pahasına olursa olsun”.

Suruç’ta 32 körpe canımız ve inanç dolu yüreğimiz katledildi. Bu katliamın hesabını soracağız. Suruç katliamı Türk egemen sınıflarının kâbusunun gerçekteki görüntüsüdür. Korku dağlarını büyütmek tüm ezilenlerin, mazlumların, devrimcilerin, demokratların boynundaki borçtur. Partimizde bu borcu üstlenmektedir. Gericilikle politik hesaplaşmamıza, sorumluluklarımıza daha fazla sarılmamıza yeni bir gerekçedir Suruç katliamı.

Katilleri biliyoruz, tanıyoruz, tanımlıyoruz. Bu katiller sürüsünden hesap sormak için tüm halkımızı sokaklara, meydanlara, dağlara, mücadelenin olduğu her yere çağırıyoruz. Öfkemiz namlularla birleşip adresine ulaşacak. Halkımızı Suruç katliamını protesto etmeye, sokaklara çıkmaya, Türk devletinden hesap sormaya, Rojava ile daha fazla ve güçlü dayanışmaya çağırıyoruz”

-Şehit Namırın!

-Suruç (Pirsus) Katliamını Lanetliyoruz!

-Yaşasın Enternasyonal Dayanışma!

-Selam Olsun Rojava Direnişine Ve Şehitlerine!

-Faşist Türk Devletinden Ve Tüm Gericilikten Hesap Soracağız!

-Yaşasın Partimiz TKP/ML, Önderliğindeki TİKKO, TMLGB!

TKP/ML MK 

47614

TKP/ML- MK “Yıkmaya Çalıştığınız Enternasyonal Köprüleri Dövüşe Dövüşe İnşa Edeceğiz”

Martager (Nubar Ozanyan)

Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.

Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle

“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)

Proletaryasız Burjuva Çağı Hayali(!)

 

Telaşlı diplomasi ve açık savaş hazırlığı Nijer: Afrika'da akut savaş tehlikesi!(Rote Fahne (Kizil Bayrak)

26-27 Temmuz gecesi, yaklaşık 26 milyon nüfusa sahip Batı Afrika ülkesi Nijer'de ordu bir darbe düzenledi. Bir önceki başkan Bazoum'u devirdi ve anayasayı askıya aldı.

Frankfurter Rundschau'ya göre Bazoum döneminde Nijer, "İslamcı teröristlerin Sahel'deki ilerleyişine karşı mücadelede Batı'nın son stratejik ortaklarından biriydi".

“En Önde” Durmak, “En Önde” Savaşmak (Dengê Azadî )

Lozan’daki tarihsel haksızlığın 100. yıldönümünde gerilla alanlarına yönelik işgal saldırıları sürüyor. Emperyalist devletlerle İttihatçı Kemalistler arasında imzalanan ve TC devletinin emperyalistlerce kabul edilmesinin resmileştiği tarih olarak 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın üzerinden yüz yıl geçti.

Kalbim Zap’ta çarpar! (Nubar Ozanyan)

Yeni bir yüzyıl direnenlerin hikayeleri ve isimleriyle yazılmalıdır. Zalimlerin yazdığı yüz yıllık faşist tarihi parçalamanın zamanı çoktan gelmiştir. Soykırımcılar, teknolojinin üstünlüğüne her gün yenilerini ekleyerek kıyıcı ve yok edici silahlar üreterek Kurdistan’ın en ışıldayan direniş parçalarına saldırsa da, 26 gün abluka ve bombardıman altında yaralı olduğu halde “teslim ol” çağrılarına direnen gerillanın karşısında çoktan yenilmiştir!

Çoktan yenilmiştir, Osmanlı’nın İttihatçı subay ve askerleri, Türk ordusunun işkenceci generalleri!

“Halkın aslanları: HBDH milisleri” (Ziya Ulusoy)

Bahsetmek istediğimiz HBDH militanları. Yaklaşık 7 yıldır Erdoğan faşizminin acımasız  saldırı ve zulmüne karşı mücadele ediyorlar. Şimdiye değin yüzlerce eyleme imza attılar.

Mücadele koşulları çok ağır. Faşizmin saldırgan ve devasa miktardaki polis aygıtı, yüksek gözetleme ve takip tekniğini de kullanarak, hareket imkanını çok daraltıyor. Az güçle ve bu duruma rağmen, HBDH militanları eylem yapabiliyor. Biribirinden çok uzak kentlerde de, değişik bölgelerde de, aynı kentin değişik semtlerinde de Erdoğan faşizmine karşı eylem yapabiliyorlar.

Dedikoducu Modacılar

Amann... sanki kendileri de proletaryalarda karşılık bulsalardı chp ve hdp'lilerde taban, oy (veyahut da boykotçu) almış olmayacaklardı.

Neysee...

Nerede kalmıştık.

Maltepe'de bir mayıs.

Yolun bir tarafında tip'liler bir tarafında hdp'liler.

Yolun sağına, soluna... gölgesine de sıkışmış... tip'çilerin giyimlerini kuşamlarını ... diğer kortejlerdeki insanlarla kıyaslayan benim gibi de dedikocu modacılar.

Bu keşmekeşliğin içerisinde de..

Tip'çilerin gözleri  hdp'lilere... hdp'lilerinki de tip'çilere kayıyor.

Bizim devrim! (Nubar Ozanyan)

Rojava’nın haritadaki yeri sorulduğunda Kürtlerin bir kısmının dışında kimsenin doğru dürüst yanıt veremeyeceği bir süreçten geçilerek gelindi bugünlere. Büyük riskler göze alındı. Ağır bedeller ödenerek kazanımlar elde edildi. Bu sayede Rojava, özgürlüğüne kavuştu. Ortaya konan devrimsel hamleler, sayısız çaba sonucu Rojava halkları daha ileri ve gelişkin bir sürece geldi. 

DİK DURUP BOYUN EĞMEYENLER[*]

 

 

“Yol daima ayaklarınızın altında,

rüzgâr daima arkanızda olsun.”[1]

 

“Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya savaşı yaklaşıyor.” Mu gerçekten de?

Rusya Güvenlik Konseyi Başkan Yardımcısı Medvedev, 11-12 Temmuz 2023 tarihlerinde Vilnius’ta gerçekleşen NATO Liderler Zirvesi’nde Ukrayna’ya yapıla gelen silah yardımlarının daha da arttırılması kararına ilişkin olarak şu değerlendirmede bulunmuş:

“Çıldırmış olan Batı, başka bir şey düşünemez oldu. Aptallık noktasına kadar en yüksek düzeyde öngörülebilirlik içerisindeler. Bu bir çıkmaz sokak. 3.Dünya Savaşı yaklaşıyor.” (1)

Sayfalar