Çarşamba Mayıs 8, 2024

Tarihsel haklılığımızla, şehitlerimizin izinde yürüyelim!

Tarih, bir dönemin tanıklıklarını içerisinde barındırır. Bu bir yenilgi olur ya da bir zafer, bir keşif olur ya da bir dogma. Bu diyalektik bağın ezilenlerin tarihini, öğrenme ve öğretmesi anlamında önemli ve değerlidir. 68 kuşağının öğrenci önderlerinin ülkemiz topraklarına ardıllarına bıraktıkları öğretiler gibi. Devrimcilerin, devrimci özü barındıran bu diyalektik tanıklığı, pratiğin teorisi olarak Pir Sultanlardan ve Şeyh Bedrettinlerden günümüze, yaşamımızın rehberi olarak geldi.

Bu gerçeklik ile 45 yıllık bir mücadelenin ileri atılımlarının yanında geriye dönüşleri de yaşaması diyalektik döngünün kendisidir. O büyük alt-üst oluşu gerçekleştirememenin nedeni değildir tabi. Ülkemiz belleğine kazınmış geriye dönüşlerin en etkili olanı da 12 Eylül Askeri Faşist Cuntası (AFC) olmuştur. 12 Eylül AFC’si ülkenin devrimci, demokrat ve yurtsever kesimlerine yönelik bir tırpan görevi görerek ileri atılımlara da büyük darbe olmuştur. Bu haliyle paralel bir süreç yaşanmış devrimci ve demokrat dinamikler günde kalarak, teori ve pratiğin bütünlüğünü görmezden gelerek, üzerine dökülen kumdan bir türlü kurtulamadı.

Haliyle ileri atılımlar dar olduğundan alt-üst oluşu gerçekleştirmek uzun soluklu mücadelenin de daha uzamasına ve hayali bir düşe çevirdi. Onun için cüret ve kararlılık zor süreçlerde devam edebilmenin nasıl düsturu olarak okunduysa, eskinin yerini yeniye bırakması, olumsuzlamanın olumsuzlanması gerekir. Çünkü eski, bir zamanlar yeniydi ve kendisinden eski olanı olumsuzlayarak var olmuş ve yeni olarak kendini ortaya koymuştu. Ondandır ki uğruna can bedeli girilen bu dava, kanlarıyla devrimin yükseltici basamaklarını oluşturan ölümsüzleşenlerimiz 45 yıldır yazılan tarihin kilometre taşı oldular. 

Şehitlerimize olan borcumuz...

Ezilen halkımıza karşı artan saldırıları Nilüfer ve Adem yoldaşlar gibi püskürtmek için hedefimize kilitlenmek, mücadelenin gerekliliklerini yerine getirmek gerekir. Bu minvalde kurumsal anlamda içinden geçtiğimiz süreci de göz önünde bulundurarak var olmak değil, var etmek mücadelesini emekçi ellerle birleştirmeli, bilinçte derinliği yakalamalıyız. Çünkü insanlığın büyük özgürleşmesi uğruna girilen kurtuluş mücadelesinde, adanmaya ikirciksiz olan yaşamlar olmasaydı özgürlüğün bilincimizdeki büyük arzusu böylesine derin gerçekleşmezdi. Ve devrim şehitlerinin savaşırken taşıdıkları bayrak, onlar toprağa düştükçe daha da yücelmezdi.

Yaşamı solumak

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında yürürlüğe konulan OHAL ile çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler’le ezilen-ötekileştirilen, işçi-emekçi, devrimci, demokrat, yurtsever, genç-yaşlı, kadın, LGBTİ+ ve doğaya dönük saldırılar yasalaştı. Son olarak 24 Aralık’ta yayımlanan 695 ve 696 sayılı KHK’lerle, taşeron çalışan işçilerin var olan hakları gasp edildi, kamplaşmış toplumda kendinden olmayanı katletmesi için cezasızlık muafiyetinin getirildi, TTE yasallaştırıldı. Onun içindir ki mücadelede alt-üst oluşun ihtiyacı-hissiyatı bugün hiç olmadığı önemlidir. Burada da şehitlerimizin ikirciksiz yürüyüşünün inanç ve ısrarı ile halka rağmen halk adına değil, halkla birlikte olması gerekliliği bilincimize kazınmalıdır. Çünkü ölümsüzleşenlerimiz gibi yaşamı solumak, sınıf mücadelesinin ciddiyetinin kuşanmak, anlamak gerekir.

Tarihin tanıklığı önünde alt-üst oluş mücadelesinde azim ve kararlılığı önder yoldaş gibi, Atilla Özkan, Cemil Oka, İsmail Hanoğlu, İsa Demirbaş, Raci Yılmaz, İhsan Parçacı, Nubar Yalım, Ali Uçar, Hasan Hakkı Erdoğan, Ağa Şimşek, Ünal Küçükbayrak, Kazım Çelik, Ahmet Şahin, Perihan Çolak, İsmail Oral, Hasan Gülünay, Barbara Anna Kistler, Özgül Kader Kılınç, Mehmet Demirdağ, Dursun Adabaş, Dilek Konuk, Ümit Güner, Ayfer Celep,  Fehiman Bozkurt, Nergiz Gülmez, Emel Kılınç, Muharrem Yiğitsoy, Dilek Polat, Çiğdem Yılmaz ve Ferdi Karacan, Yurdal Yıldırım, 5’ler, Cengiz, Hakan ve Özgüç, Murat ve Haydar, 12’ler ve Nubar Ozanyan, Serdar Can ve Güzel Şahin yoldaş gibi sınırlı bir yaşamı sınırsız bir davaya adayan, önder ve militanları gibi, bizi var eden bugünlere taşıyan tarihsel haklılığımıza güvenmemiz gerekir. 

47243

Pusula

Pusula

Son Haberler

Sayfalar

Pusula

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Sayfalar