Çarşamba Mayıs 15, 2024

Solda Tükenmişliğin Üretimi

Son yılların en gözde iş alanları.
İş kazaları: Bini geçkin.
Süriye' de, Irak' ta... : On binleri geçkin.

Türkiye solu: ?
Acıları yaşamayan insanların acılarını espiri haline getiren insanları anlamasını ne kadar bekleyebiliriz ki ?

Hadi iş kazalarında vaz geçiyorum.
Ferdi davranışların yaşanabilecekleri engelleyebilmede ne kadar muktedir olabileceği sorusundan da.
Ya, yurtseverler olmasıydı ?

Yardım toplama çılgınlığı.
Türkiye solunun tükenmişliğini görmek istiyorsanız dünyanın her hangi bir köşesinde ya ölüyor olacaksınız ya da yollara düşenlerde.

Ölmemişseniz size ne mutlu.
Bir kaç battaniye bir kaç kiloda gıda yardımı toplamaya batmış Türkiye solunun yardım yağdırdığını görürsünüz.

Bu da acılarınızı dindirmese kralcılardan daha kralcıların Türkiye solu için doğru olanın bir kaç battaniye bir kaç kilo da gıda yardımı yapmaya batmadan öte yapabileceği bir şeylerde vardır diye kalem çalmadıklarını görürsünüz.

Söz söyleyenlere de çaka sattıklarını.
Bunu yaparlarken de ( en son talil de ) böyle davranmalarında en büyük etkenin, her ülkenin proletarya köylü partisinin kendi özgün koşullarında kalarak mücadele etmesi gerekir fikrine inanmalarından kaynaklandığını idaa ederler.

Tek başınıza kaldığınızı hissedersiniz ?

Yapayalnız.
Hangisine dokunsanız Kemalizme karşı geldiğini söyleseler de ruhlarındaki Kemalizmi - Misak i Milliyi - her ülkenin proletarya köylü partisi kendi özgün koşullarında kalarak mücadele etmeli fikriyle beslemeleri karşınıza çıkar.

Sizi Kemalistliklerinin sınırı içerisine çeker.
Sömürgeciliğin ilkel toplumlarda devrimin öznesi olan sınıfların ortaya çıkmasını doğal diyalektiğine bırakmadan gerçekleştirme sürecine girdiğini söyleyen Marks' ın sömürgelerde devrimin öznesi olan sınıfların ayaklanmalarını da bastırdığını görmemesinin oz güvenine de sarılarak
Üretmenizi isterler.
Üretirsiniz.
İçselleştirdikleri Kemalistliklerinin sınırları içerisinde
Yeniden ve yeniden.

Hiç bir ekonomistte bir kaç battaniye bir kaç kilo da gıda yardımı toplamaya batmış bir siyasi yapının ülke ekonomisine kazandırdığı karı  hesaplamaz.

Ne idealleriniz kalır ne de başkalarıyla sizi Kemalizmleriniz de çekip çıkarabilecek üretim ilişkilerinin heycanını hep beraber yaşama fırsatı bulursunuz.


Tükenir de tükenirsiniz.

84766

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Sayfalar