Perşembe Mayıs 2, 2024

“Sanatçılar”mış(!) / Engin Gören

MGK’nın emir erleri deseydiniz gerçekliğinizi tarif etmiş olurdunuz! 

MGK, MİT ve AKP iktidarının talimatıyla böyle bir organizasyona girdikleri açıklamanın içeriğinden açık bir şekilde ortaya çıkıyor.

Irkçı, Şöven, “Ergenekon”cu, Günümüzün Topal Osmanının(D.Pericek’in) muritleri,   Faşist diktatörlüğün tetikçileri!   Emperyalizmin uşağı faşist ordunun postal yalayıcıları takımı bugün bir “imza kampanyası” düzenlemiş “283 sanatçı imza” atmışlarmış!

Aslında iyi olmuş. Bilmeyenler için niteliklerini ortaya koymuşlar. Toplumun yüz karaları. Irkçılar, şövenistler, beyni gövdesini yönetemeyen unsurlar. Cahiller sürüsü, Vicdansızlar, yüreksizler, çıkarları için güce tapanlar takımı…

“Sanatçılar bir imza kampanyası açmış” denilince ilk etapta insan AKP’nin, Recep Erdoğan’ın seçimi yeneliyerek tek başına iktidar olmak için Kürdistanda savaş ilan etmesi ve vahşice terör estirmesine karşı bir “sanatçı duyarlılığıyla” tepki vermiş oluyorlar diye düşünüyor. Ama açıklamaya bakınca insan dehşete düşüyor….

Açıklamalarına bakın:

“Bugün burada sanatçılar olarak ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ demek için toplandık. Biz sanatçılar, vatan mücadelesi veren Türk Silahlı Kuvvetlerimizin (TSK) ve Mehmetçiğimizin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz. Bugün tarih, terörle mücadele sorumluluğunu yalnızca TSK’ya değil, sanatçılarımızın, aydınlarımızın ve milletimizin omuzlarına da yüklemiştir. Teröre diz çöktürülmeden, iç çatışma tehdidinin ortadan kalkması olanaksızdır. Emperyalizme karşı vatan savaşı, sanatçının vicdan, onur ve varolma savaşıdır. Bu amaçla binlerce sanatçıyı temsil eden sanat kuruluşları olarak, ülkemizi yangın yerine çeviren bölücü teröre karşı birleşiyoruz. Tüm sanatçı dostlarımızı, yazarlarımızı ve aydınlarımızı Mehmetçik ile omuz omuza olmaya çağırıyoruz.”

Hergün, Türk faşist diktatörlüğü, Kürdistanın bırak dağlarını, il ve ilçelerini kuşatıyor. 12 Eylül askeri faşist diktatörlüğünü geçen uygulamalarıyla, günlerce, haftalarca “sokağa çıkma yasağı” ilan ediyor. İnsanlar evlerinde başını dışarı çıkaramıyor. 8-10 güne varan şehir tutsaklığıyla aç, susuz, elektriksiz, uykusuz vb bırakılıyor. Hastalar ilaçsız, bebekler sütsüz, susuz ve aç bırakılıyor. Tıp’en bir hafta susuz bırakmak ölüm eşiği demektir, bu da toplu katliam suçu demektir.

Tanklarla, kariyel, kirpi vb denilen zırhlı araçlarla evler taranıyor. Roketlerle, Lavlarla, Havanlarla bombalanıyor. İşgal ordusu olarak, İsrail faşist diktatörlüğüyle yarışırcasına vahşilikle, zalimlikle, zulümle sınır tanınmıyor.

Cizre’de biri 35 günlük olmak üzere, 23 çocuk, genç, kadın, yaşlı masum insan öldürülüyor. İnsanlar, ölülerini gömemiyor. Ölüleriyle birlikte yatıp kalkmak zorunda kalıyor. Kokmasın diye buzdolabına konuluyor, veya serin bir mahzene koymak zorunda kalıyor. İlçe ve mahalleler sıradan geçiriliyor, buralrın işgallerinde her gün 3-5-10 insan katlediliyor. Toplu tutuklamalar yapılıyor. Sokak infazları yapılıyor. Kadın ve erkek cenazeleri çırıl çıplak askeri arabaların arkasında sokak sokak gezdiriliyor. Katledilen insanların naaşlarına bile işkence ediliyor. Ölü bedenlerin uvuzları kesiliyor…

Dün Bismil’de katledilen 4 kişinin birinin kafası kesiliyor, IŞİD yöntemine başvuruluyor ve diğer cenazelere işkence yapılıyor. Türkiye Kürdistan’ı dışındaki bölgelerde yüzlerce HDP binası kundaklandı. Kürt inşaat işçilerine, tarım işçilerine, esnaflara, öğrencilere her fırsatta sayısız saldırılarda bulunulmaya devam ediliyor.

Sokakta veya telefonla Kürtçe konuştu, Kürtçe müzik dinledi diye, siması Kürtlere benziyor diye insanlar katledildi ve linç ediliyor. Zorla TC bayrağı öptürülüyor, Atatürklerinin büstü öptürülüyor vb vb sayısız örnekler….

Kısacası Faşizm, baskı ve zulümde sınır tanınmıyor.

Bütün bunlar ortadayken kılını kıpırdatmayacaksınız. En ufak bir karşı çıkma, kınama, tepki vermeyeceksiniz. En ufak bir insan olma erdemini göstermeyeceksiniz. En ufak bir duyarlılık, adelet, vicdan, eleştir vb göstermeyeceksiniz. Birde “sanatçı”, “aydın” vb geçineceksiniz. Bu utanç verici hasiyetsiz, onursuz durumlarını göreceklerine ve utanç duyacaklarına, utanmazca ve pişkince ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’adı altında faşist diktatörlüğün Milli Güvenlik Kurulu (MGK)nun yolladığı talimat ve verdiği rollün gereği tetikçiliğini yapacaksınız.

” vatan mücadelesi veren Türk Silahlı Kuvvetlerimizin (TSK) ve Mehmetçiğimizin yanında olduğumuzu bir kez daha belirtmek istiyoruz” diyorlar. Kürtlerin, sol, sosyalist çevrelerin katledilmesi “vatan mücadelesi”(!) oluyormuş!

Olgu ve olan ne? Hergün Kürt kentlerinin, yerleşim yerlerinin Türk askerleri ve polisleriyle işgal edilip “sokağa çıkma yasağı” ilan edilerek günlerce ve haftalarca bombalanması, taranması, talan edilmesi, insanların katledilmesi, linç edilmesi var. “Vatan mücadele”niz bu mu? Ve bu zulümde “TSK ve Memetçiği”nizin “yanında olduğu”nuzu belirtiyorsunuz. Yani yapılan katliamların altına imza atıyor ve sonuna kadar destekliyorsunuz. Bunun da adı ‘Teröre Hayır, Kardeşliğe Evet’ oluyor!..

İyi de, terörü sınırsız bir şekilde estiren devlettir! Sizlerin gözlerinin önünde estiriliyor, sizler de onun yanında ve arkasındasınız, kınama ve tavır almanız yoktur. Birde “Kardeşliğe Evet” diyorsunuz utanmadan…

Hangi kardeşlikten bahsediyorsunuz? Kardeşlik hak eşitliğini gerektirir. Bırakalım haklarından mahrum olanların hak eşitliğini tanımayı, faşist terör estirme ve katletmenin “yanında”, arkasında olduğunuzu söylüyorsunuz! Dahası bu ” mücadele sorumluluğunu yalnızca TSK’ya değil, sanatçılarımızın, aydınlarımızın ve milletimizin omuzların”dadır diyorsunuz. Ve “Teröre diz çöktürülmeden, iç çatışma tehdidinin ortadan kalkması olanaksızdır.” vb gibi ifadelerle 12 eylül askeri faşist generalleri ve devletin MGK’sının ağzından konuşuyorsunuz. Bu nasıl “kardeşlik” oluyormuş?! Sizler, sarf ettiğiniz lafın bile bilincinde olmayan cahil ve vicdansızsınız! Irkçı, şöven ve faşistler olduklarınızı itiraf etmiş oluyorsunuz. Ortada bir tek terör var, o da devletin estirdiği faşist terördür. Buna karşı çıkma bir yana, faşist terörün yanında olduğunu ilan etmeniz tarihe geçecek utanç verici bir durumdur.

“Emperyalizme karşı vatan savaşı, sanatçının vicdan, onur ve varolma savaşıdır” diyorsunuz da, savunduğunuz ve emrine amade olduğunuz devletiniz “emperyalizm karşı” bir savaş mı yürütüyor? Osmanlının son yüzyılından itibaren batılı kapitalistlere bağlı ve emperyalizm olgusuyla birlikte emperyalizme ekonomik, siyasi, askeri, kültürel olarak iliğine kadar bağlı, ve tepeden tırnağa anti demokratik olan uşak devleti savunmak, ona sadakat gösterdiğini ilan etmek ne zamandan beri “emperyalizme karşı vatan savaşı” olmuştur?…

Emperyalizme ve onun NATO’suna sadakatla bağlı devleti savunacaksınız, arkasında yer alacaksınız, emrinize amadeyiz diyeceksiniz ve utanmadan “emperyalizme karşı”lıktan bahsedeceksiniz!!! Ettiğiniz lafların bile bilincinde değilsiniz cahil, boş, duyarsız, düşüncesiz ve vicdansız “insan” musvedeleri! Tarih ve halkımız sizleri de afetmeyecektir…..

7 Ekim 2015

43349

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar