Pazartesi Mayıs 20, 2024

Sakine-Fidan ve Leyla’nın Hesabını Doğru Sormak-Dursun Ali Küçük

Sakine, Leyla ve Fidan'ın hesabını kim verecek?

3 Kürdistanlı kadın Paris'in ortasında vuruldu.
Ben, o zaman da kendi sezgilerime ve gelişmelere dayanarak daha ilk günde TC ve doğrudan MİT'in yaptığına işaret ettim. (http://kurdistan-post.eu/tr/bir-sakine-vardi-efsane)

Çoğu kesim Sakineyi barışa kurban etti. Yazdığım bir makalemde ise "siz barışın kurbanınımısınız" diye işaret ettim.
(http://kurdistan-post.eu/tr/sakine-sizler-baris-dilencisi-misiniz)

Çoğu kalemşörler, Kongra gelciler, KCK gladyo, "barışa sıkılan kurşun", "barış sürecini engeleyenler yaptı". İran işi, Suriye işi diyenler oldu, emperyalizm teorilerini yuvarlayanlar oldu.
Oldu da oldu.
Hepsi boştu....
Dolayısyla MİT ve TC aklanıyordu.
Oysa Güneye talimat yazanların ıslak belgesi ve imzalarıda ortaya çıktı. Belgede imzası bulunanlardan biri(ikisi de olabilir) Öcalan'la barış görüşmelerini sürdürenlerden di.
Şimdi Sakine veya üç fidanın katillerini saptıranlar Sakine'lere karşı özür dilemekle karşı karşıyadılar.

Öyle ucuzundan hesap soracağız deyip geçmek yok.

O zaman Sakineleri sürece kurban edenler sürecin yürümediğini, hiç bir ciddi adımın atılmadığını gördüler.
Kandildeki eski arkadaşlarım, ayrılan ve tanınan arkadaşlarım, şahsi olarak ön plana çıkan şahsiyetler kendinize dikkat ediniz.
Tedbirlerinizi elden bırakmayın.
İŞİD'i Kürdistan'ın başına salanlardan herşey beklenir.

Sakinelere sahip çıkmak bağımsız, demokratik Kürdistan, demokratik ve özgür ülke ve toplum yaratmaktan geçer.
Bunun mücadelesini veren her Kürdistanlıya, peşmergeye, gerillaya ne mutlu insanlar diyorum.
Üç fidanı sevdik sevmeye devam edeceğiz.
****
Paris’te üç Fidan’ın  katledilmesinden önce TC uçakla Kandil deki KCK konseyine yönelik bir nokta operasyonu ve bombalaması düzenlendi.
KCK konseyi daha sonra bu açıklamayı doğruladı ve açıklama yaptı. Kandile bir grup barış görüşmeleri için Konseyden Cemil Bayık, Murat Karayılan, Mustafa Karasu ile görüşmeye gelir. Görüşme bittikten hemen sonra TC ye  ait bir uçak görüşmenin yapıldığı yere nokta hedefi yapar. Görüşülen yeri vurur. Konseyin güvenliğine bakan sanırım beş gerilla yaşamını yitirir, şehit düşerler.


Konseydekiler kıl payı kurtarır. Belirtilene göre Karasu saniyeler veya bir dakikayla kurtarır.
Aynı süreçten hemen sonra Kandil de Botan gile yönelik vurdurtma teşebbüsünde bulunur.
Burada Kandil kendisine karşı suikast düzenlemesi yapıldığı halde hemen açıklamada bulunmaz. Çok sonraları Sakine gillerin katliamından daha sonra açıklama yapar.
Seni yok ediyorlar, sen halen süreç diyorsun. Sakine gillerin katliamından sonra topu gladyoya atıyorsun.
Sakine giller vurulduktan sonra İmralıya giden heyet KCK lideri Öcalan’a “MİT in bu işi yaptığını söyleyenlerde var” dediler.
KCK lideri ise, görüşmede bulunan veya takip eden MİT yetkilerinin huzurunda “sanmıyorum” dedi. Bu durumda belgelere ve heyetin açıklamalarına yansıdı.
BDP ve DTK vblerinin açıklamaları ise tam faciadan ibaretti.
******
Sakine gillerin kanı üzerinde TC ve KCK , İmralı yeni bir “barış” havası yarattı.
Kongra gel den Zubeyir Aydar ise “barışa sıkılan kurşun” türünden açıklamalarda bulundu.

Ömer Güney’in Avrupa daki yapının içine kadar gitmesine yollar açılmıştı. Böyleleri belki halada varlar. Sızmalar olabilir, sorun bu değil. Ama bunu aşan durumları Türkiye ve Kürdistan’dada görüyoruz.
İŞİ yapan Hakan Fidan olmasına rağmen Erdoğan paris katliamını “paralel yapı” nın üstüne yıkmaya çalışarak kurtulmaya çalışıyor.
******
TC , Erdoğan ve AKP İŞİD’i Kürdistan federasyonu ve Rojava Kürdistan’ının başına saldı. İki yeride düşürmek istedi. Hesapları tutmadı.
Daha dün Erdoğan yaptığı açıklamada üç kantonun birleşmesini TC için tehdit olarak gördüklerini belirtti. Bu günkü bir açıklamasında ise; “batı Kürdistan’ın birleşmesi ve devletleşmesini istemediklerini ve tehlike olarak gördüklerinin altını bir kez daha çizdi.


Batı Kürdistan’ın federasyonlaşmasına karşı çıkan Erdoğan ve AKP’den Türkiye ve Kuzey Kürdistan için bir çözüme yöneleceğini beklemek saflık olur.
Ben baştan beri “çözüm süreci” nin bir oyalama olduğunu ve sürece yaydırılarak KCK ve taraftarlarının ruhunu boşaltmak, tasfiyeyi etmek ve sadece dağdan gerillayı indirmek olduğunu belirtiyor ve yazıyorum.
Hükümettin kurduğu “çözüm kurulu” ancak kendisi çalar ve kendisi oynar. Geriye kalanlar oraya endekslenmek zorunda kalırlar.
****
Barış savunusu olunuz ama asla barışın dilencisi olmayınız.
Katliamları ve sindirmeleri, suikastleri, devletin kirli işlerini barış diye halkımıza yutturmaya kalkmayınız.
Gerçek ve adaletli bir barışı savunmayan namerttir.mesele sadece gerillayı dağdan indirmek ve salt KCK nin savaşına son vermekse bizi işin içine katmayınız. KCK ve KCK lideri adına ne pazarlık yapıyorsanız yapınız. Yapılan aşağı-yukarı bu eksende dönüyor. Kandil isteksiz kabulleniyor. Politika bunun hiç bir önemi yoktur. Politika açık yapılır. Herkes yapılan açıklamalara bakar. Atılan adımları takip eder. Görüşme ve müzakere yöntemleriniz yanlış. Baltayı kendi ayağınıza vuruyorsunuz.


Seçimleri kurtarmaya bakıyorlar. Sonrasında –aslında şimdide- kendinize dikkat etmeniz gerekiyor.
Ayrılan ve tanınan kişiler içinde bu geçerlidir.
TC, milislerini yaratıyor ve örgütlüyor. AKP ve Erdoğan bunları hazırlıyor.Türkler ve Kürtlerin içinde islamcı geçinen çeteleri yarın daha çok halkın ve Kürdistan mücadelesinin üzerine süreceklerdir. Bundan hiç kuşku duymamak gerekiyor.
Kirli savaş aygıtları güçlendiriliyor.
Sakine gilleri kendi şehidiniz olarak görüyorsunuz, propagandada bundan yararlanıyorsunuz.
Ama hesap sormak şimdiye kadar yapılan gibi olamaz.


Sizi vuruyorlar; siz kalkıp diyorsunuz “bunu barışa karşı yaptılar”, “süreci baltalamak için yaptılar”. Devlet vuruyor, sindiriyor; buna çoğu kişi “provakasyon” deyip geçiştiriyor. Üstelik devlet ve Erdoğan da “provakasyon” diyor.
Yani el insaf! Bu kadarda olur mu?
*****
Sakine, Fidan ve Leyla sizler rahat uyuyunuz, Kürdistanın kurtuluşu için mücadele devam edecektir. Yeni ve özgür bir ülke kurarak sizin katliamınıza cevap verilecektir.
Sizi sevdik ve hep seveceğiz.
Toprağınız bol olsun...
Sizi saygı ve sevgiyle anıyorum.
dursunalikucuk@11hotmailcom
Dursun Ali Küçük-9 Ocak 2015

69314

İtiraz ahlaki[*]

 

“İnsanlarda eksik olan

güç değil iradedir.”[1]

 

Zor, ancak zor olduğu kadar da güzel ve umutlu günlerden geçiyoruz.

İnsan olma hâli(miz), bir kere daha sınanıyor.

Devletin Sokak Çeteleri Mafyanın Ortak Organizasyonuna Karşı Devrimci Tavır Ne Olmalıdır! HASAN AKSU.

Bu gerçeklik bugüne has bir karşı devrimci bir organizasyon değil. Devletin başında olanların derin organizasyonudur ve de süreklilik göstermektedir.

Bu Dünya Komünizmi de Yaşayacaktır!

 

Ekim Devrimi’nin 96. Yılını Kutlarken!...

Sınıf bilinçli bir devrimcinin,
her zaman devrim beklemesi,
onun düşünce ve eylem
diyalektiğinin bir gereğidir

ÇIRILÇIPLAĞIM SOKAK ORTASINDA UTANIYORUM!

Yoksullar için bir cehenneme dönüşen dünyanın şu utançlı haline bir bakın! İçinde çocuk ve kadınların da olduğu yüzlerce kaçak göçmen bindikleri tekne alabora olunca, İtalya'nın Lampedusa Adası açıklarında denizin zifiri karanlığında kaybolup gittiler.

         Dünyayı aralarında ülke ülke parselleyen kudretlilerin para havuzları dolarlarla dolup dolup taşarken, yoksulluk mengenesindeki bu insanlar bir lokma ekmek için bin bir umutla yollara düşmüş, bilmeden ölüme koşmuşlardı.

Aşk ve Sanatın hayatı yani Gezi, Kızılay, Gündoğdu, vd’leri 1

“İyi ki hatırlattın

Başkaldırı diye bir şey var

İsa’dan beri insanı güzelleştiren

Şimdi daha güzel her şey

Daha insan herkes.”[2]

 

BEN BEHZAT FİRİK! Hasan Aksu

GÖZLERİMİ DAĞLADILAR WAYE, ATEŞLERDE YAKILDIM ANNEY!
 Ben BEHZAT FİRİK:  Tabi beni çoğunuz tanımazsınız, çok azınız beni tanır. 12 Eylül 1981’in 10 Ekim’inde,  karanlığın dağılmaya yüz tuttuğu bir fecir vakti, Dersim’de Ovacık’ın Dere Karedesi’nde yani köyümde ağabeyimle birlikte Kayseri komando tugayınca yaka paça gözaltına alındık.    Operasyon timinin başında “Kulaksız Yüzbaşı” lakaplı Aytekin İçmez vardı. Biliyorum hala beni tanımadınız, ne demek istediğimi hala anlayamadınız, tanıyamadınız beni.

Akp'nin yeni oyunu‘’Demokratikleşme Paketi’’

Kamuoyunun uzun bir süredir beklediği  ‘’Demokratikleşme Paketi’’ nihayet 30 Eylül 2013 tarihinde yeni Başbakanlık binasında, bizzat hükümetin başı Erdoğan tarafından açıklandı.  Hiçbir muhalif gazete ve televizyon kuruluşunun yer almadığı basın toplantısında,  Bakanlar Kurulu üyeleri ve yandaş basının Ankara temsilcilerinin yer aldığı basın toplantısında, Erdoğan tek kişilik bir tiyatro oyunuyla ‘Demokratikleşme Paketi’’ni açıklayarak salondan ayrıldı.

Alman Bernsteincılığın, Rus Struveciliğin Günümüz Versiyonları 'Özgürlükçü Sosyalizm' Ve HDP-HDK



Ekonomistler , Legal Marksistler ve Menşeviklerin bir bölümünün Rus Devrimi süreci içinde toparlandığı Kadetlerin(Anayasal Demokrat Parti) iç savaş sürecinde karşı-devrimci Beyaz Muhafizlara dönüşmeleri size ilham vermelidir...

Geri dönüp baktığımda

Kürt hareketi iyimserlikle tedirgin bir karamsarlık arasında gidip geliyor. Bir bocalama içinde, şüpheci, kaygılı ve tereddütlü. Tayyip Erdoğan’ın ne yapacağını ve ne yapmak istediğini kestiremiyor. Kendisini kuşatan puslu havayı aralayamıyor, önünü göremiyor. Tayyip Erdoğan’a sert çıksa  “hassas süreci” baltalamış olmaktan çekiniyor. Alttan alsa direksiyonu büsbütün AKP’ye kaptırmaktan ve bir bilinmezlikte irtifa kaybetmekten korkuyor. 

Suyun başını Tayyip Erdoğan kesmiş, Kürt hareketi ise ona kilitlenmiş, ne söyleyecek, ne yapacak onu bekliyor.

Korkaklar Zafer Anıtı Dikemez, Hele Sen Asla…

Recep Tayyip Erdoğan gibi, tek millet, tek din düşüncesinin sadık bir savunucusundan, paketin içine sıkıştırdığı nefret suçları ifadesine tamamen zıt bir karakterli, kendi inancı dışındaki herkese ve her inanca, her farklılığa düşman birinden Alevi ve Alevilik inancıyla ilgili çözümler beklemek, beklentiler içinde olmak bile başlı başına büyük bir hayalciliktir.

 

AKP"nin "Demokratikleşme" Oyunları

Başbakan Erdoğan’ın bugün (30.09.2013) açıkladığı AKP’nin “demokratikleşme paketinde, demokratikleşmenin dışında her şey var dense yeridir. Türk burjuvazisi, 1923’den beri “demokratikleştiğini”, “demokrasiye adım attıklarını”, her yeni hükümet dönemlerinde birden fazla “demokratikleşme” paketleri çıkarmalarından bilinir. Önceleri, “sınıfsız, imtiyazsız kaynaşmış vatan-millet”, sonraları ise,  “vatana millete hayırlı uğurlu olsun” burjuva çiğ sözleriyle ortalığa sürülen “paketler” ortaya çıktı. 

 

Sayfalar