Cuma Mayıs 3, 2024

Cumhurbaşkanlığı Seçiminin Öğrettikleri

İlk defa yurt dışında yaşayan Türkiye vatandaşlarının da oy kullanabildiği Cumhurbaşkanlığı seçimi, beklenildiği gibi R.T. Erdoğan’ın kazanmasıyla sonuçlandı.

Bu seçimin diğer seçimlerden iki noktada farkı vardı. Birincisi yukarıda da belirttiğimiz gibi, yurt dışındaki Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının da oldukları ülkelerde oy kullanabilmeleri idi. İkincisi de yine ilk defa olarak Cumhurbaşkanını doğrudan halk oylaması ile “seçilmesi” idi.

T.C Yüksek Seçim Kurulunun (YSK) yaptığı incelemeler sonucunda, Türkiye dışında  yaşayan ve oy verme yaşında olan  (18 Yaş ve üzeri) 2.780.757 seçmenin olduğunu açıkladı.  Tabii, bu rakamlar bizler açısından yeni bir istatistik olmasına rağmen, bu AKP açısından, seçimden önce böyle bir yasa çıkarmalarından da anlaşılacağı üzere bilinen bir gerçeklikti. Erdoğan’ın esasen hedefi yurtdışından gelecek oylarla HDP’ye giden oyları telafi etmekti. Aşağıda vereceğimiz istatistiklerden de anlaşılacağı gibi evdeki hesap çarşıya uymadı.

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde YSK’nın verilerine göre 54 ülkedeki 2.780.757 seçmenden 230.938 i oy kullandı. Bu oyların 1.857si çeşitli nedenlerden dolayı geçersiz sayıldı. Seçime katılım oranı belki de hiç kimsenin beklemediği oranda % 8.32 gibi çok düşük bir seviyede kaldı. Oyların genel dağılımı ise  şöyle olmuştur: R.T. Erdoğan %62.3 (143.873), E. İhsanoğlu %27.92 (64.483), S. Demirtaş %9.78 (22.582).

Avrupa‘da da yapılan Cumhurbaşkanlığı seçiminde ülkelere göre adayların aldıkları oy oranı ( % olarak).

Yurtdışı seçmenlerinin %49 u Almanya’da yaşamaktadır.

Seçim öncesinde yapılan tartışmalarda dinci olarak tanımlanan kesimin daha örgütlü olduğundan ve sandıkların burada açılmayacak olmasından (Türkiye’deki seçimlerde göz önünde yaşanan o kadar sahtekarlıklarda düşünülünce)  kaynaklı ciddi bir oyun AKP’nin hanesine yazılacağı düşünülüyordu, ama olmadı, olamadı. Yaşanan süreç bizlere, Gülen cemaatinin gücünü nasıl abarttığımızı gösterdiyse, dincilerin örgütlülüğünü de öyle abarttığımızı gösterdi.

ATİK olarak bu seçimlerde boykot kararı almıştık. Ve bundan kaynaklı başta yurtsever arkadaşlar olmak üzere birçok devrimci, demokrat ve ilerici çevreler ve kişilerden hiçte hakketmediğimiz eleştirilere maruz kaldık.

Boykot kararı konusunda gerekli ve yeterli çalışmayı yapamadığımızdan dolayı tüm kamuoyuna özeleştiri vererek iş başlayalım.  Hayat bizlere bir kez daha gösterdi ki, siz ne kadar doğru tespitlerde  bulunursanız bulunun o kararın gereğini yerine getirmediğinizde yaşam bunun hesabını sizden sorar.

Seçime katılım oranının bu kadar düşük olduğu bir coğrafyada gerekli çalışmalar yeteri kadar yapılsaydı, hem bu bahaneyle hedeflediğimiz insanlarla ilişkilenebilir, hem de kitlelere politikalarımızın doğruluğunu kavratabilirdik.

Ayrıca, katılımın %10 bile olmamasını bir kısım aklı evveller göçmenliğe bağlayabilir, ama onlar bize; bu insanların Türkiye’de yaşanan olaylara karşı bu kadar duyarlı olmalarını (Gezi, Köln, Berkin Elvan protestoları vb.), oradan hala mülk satın almaların ve en önemlisi Türkiye vatandaşlığından çıkmamalarını vb. açıklayamazlar. Oysa bizce bu veriler; halkımızın Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nden bir beklentisinin olmadığının,  egemenlerin  düşündüğü kadar rahat onu manipüle edemediğini, kendine yurtsever, devrimci demokrat diyen çevre ve insanlardan daha ileride düşündüğünü  göstermiştir.

Tekrarlarsak hayat bize insanların bizim politikalarımıza yatkın olduğunu bir kez daha göstermiştir. Bizlere düşen hatalarımızdan ders çıkararak çizgimize ve halkın gücüne inanmak ve bunu örgütlü bir güce çevirmek için daha fazla cesur ve özverili olmaktır.

86757

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar