Cuma Mayıs 31, 2024

Rojava'ya davet :TKP/ML – TİKKO Rojava Komutanlığı

Çeşitli milliyetlerden emekçi halkımız faşist diktatörlüğün en azgın saldırılarını yaşıyor.

Partimiz tarihinin en ağır sınavını veriyor. İçten kuşatma,sabotaj ve darbe sürecini yaşıyor.Bir çok küçük ayrılık yaşamamıza karşın, dönüp baktığımızda tümünün üstesinden geldiğimizi ifade etmek mübalağa olmayacaktır.

Hiç kuşkusuz bu iftira,yalan-dolan ve dezanfarmasyon eksenli ve şiddet destekli örgütsel,siyasal, idelojik pervasız, hadsiz-hudutsuz darbe operasyonunun da üstesinden geleceğiz.Buna dair ne yoldaşlarımızın, ne dostlarımızın ne de halkımızın şüphesi olmasın

Savaş, savaşılarak öğrenilir...

Partimizin kuruluşunun ana ekseni, stratejisi Halk Savaşını yükseltmek vazgeçilmez, tartışılmaz düsturumuz ve pratiğimiz oldu. Bu çerçevede esasları belirlenen görevlendirme doğrultusunda son üç yıldır bölgedeyiz.

Bir yandan gücümüz oranında Rojava Devrimi’nin öznesi olarak savaş cephesinde yerimizi alarak savaşıyor iken, diğer yandan da varlığımızın ve hedefimizin temelini teşkil eden ülkemiz şartlarına salt askeri anlamda değil, en genel anlamı ile siyasal,ideolojik ve örgütsel donanımlı kadrolar yetiştiriyoruz.

Rojava Devrimi’ne,sırf “Enternasyonal”sorumluluk ve görev bakışı açısı ile yaklaşmıyoruz. Zira Ortadoğu’da halklar iç içe geçen bir hareketlilik yaşamakta, ülke sınırları muğlaklaşmakta, devletler ilişkisi muazzam grift hale bürünmektedir.

Verili nesnel gerçeklik tablosunda, Rojava Devrim sürecinde, Mazlum ve yoksul halkların katliamlar, sömürü, yağma ve sürgün ile per perişan edilmesinin önünde tek seçenek olan devrimci savaşın öznesi olmak, KP olmanın tartışılmaz ahlaki,siyasi ve ideolojik yükümlülüğü haline gelmiştir.

Diğer yandan bu devrimci savaşın parçası olmamız, ülkemizdeki temel hedefimize,Demokratik Halk Devrimi’ne ilerleyişimizin dinamiğine de muazzam imkanları sunmaktadır.

Bu bağlamda ;

Partimizi, O’nu ele geçirmeye çalışan dogmatik, konformist, savaş kaçkını, görünürde sol maskeli, özünde Kemalist olan darbeye karşı Partimizi tarihsel çizgisine oturtup, tüm bu dejenarsyondan arındırabilmek için....

Partimiz TKP/ML ve Ordumuz TİKKO’nun tarihsel misyonunu daha sağlam, güçlü ve süratli adımlar ile ileriye doğru yöneltebilmek için...

Kurucu Önderimiz yoldaş İbrahim KAYPAKKAYA’nın belirlediği çerçevede, Partimizin hiyerarşik diziliminde en üstten en alta dek savaşta yetkin, savaşçı kadrolar yetiştirip, ülkede ki gerilla bölgelerimize ve kentlerimize savaşçı desteği sunabilmek için

Tüm yoldaşlarımızı ve halkımızı Rojava Devrimi’ne katılıma, Özgürlüğü büyütmeye çağırıyoruz. Sizlere seferberlik davetinde bulunuyoruz !

Tüm yoldaşlarımızı ve halkımızı partimiz TKP/ML TİKKO önderliğinde, komutan NUBAR OZANYAN yoldaş komutasında temelleri atılan, ilerletilen, faşizme-her türden gericiliğe karşı kahramanca sürdürülen özgürlük savaşımını çoğaltmaya ve büyütmeye ÇAĞIRIYORUZ.

Genç kadın-erkek yoldaşlar. Partimize emek ve gönül verenler. Yüreği devrim ve özgürlük için çarpanlar, hepinizi Rojava’ ya gerilla savaş alanlarında saf tutmaya çağırıyoruz.

Bu davet sizleredir.

Bu davet bizimdir...

TKP/ML – TİKKO Rojava Komutanlığı 

 

43389

Akima Kapilma, Yel Degirmenleriyle Savasa Katil; Atomu Parcalayacagiz-3

Akima Kapilma, Yel Degirmeleriyle Savasa Katil; Atomu Parcalayacagiz-3



Hani essekle semeri karistirma durumu vardir ya, kirk yillik marksist hareketin icinde olup da, daha Marksizmin abc'si olan konularda bu kadar ileri bir cehalet icinde olan arkadaslarimizi gorunce aklima o geliyor; hakkaten bu arkadaslar essekle semeri ayirt edemiyorlar...!

Dersimde Yerel Seçim Sürecine Dair Kısa Bir Değini!

17 Aralık yolsuzluk operasyonunun yarattığı sistem cephesindeki dalgalanmayla seçim sürecine girildi. Halkın açığa çıkan bu duruma yönelik tepkileri dinmemişken yeni yasakları kapsayan yasa tasarıları da gündeme geldi. “Demokrasi paketleri” Taksim’de plastik mermi ve gazlarla saldırının yapıldığı sıralarda mecliste oylamaya açıldı. AKP iktidarının ezilen halk kitlelerini hizaya getirme planlarının başında yinebaskı ve şiddet birinci sırada. Bu durumun önümüzdeki dönem yine bu yöntemlerle iktidarını korumaya çalışacağı ise bir gerçektir.

100’E 1 Kala Ermeni gerçeginin topografyasi:SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

2015 EŞİĞİNDE,RESMÎ DURUŞ,DEVLETİN İNKÂR VE İMHACI TUTUMU,“ERMENİ AÇILIMI” DENEN ŞEY!,ERMENİLER HÂLİ YA DA DİYORLAR Kİ,24 NİSAN 1915,ERMENİ SOYKIRIMI,MALTA BELGELERİ’NİN ANLATTIĞI,TARİHİN RESMÎ OKUMALARI,SOYKIRIMDA KÜRT FAKTÖRÜ/ VEYA ROLÜ,“EMVÂL-İ METRÛKE”: GASPEDİLEN ERMENİ ZENGİNLİĞİ,MÜSLÜMANLAŞTIRILAN -GİZLİ- ERMENİLER,ABD PATENTLİ İLLÜZYON(LAR),PARLAMENTO KARARLARI İLE “SOYKIRIMI TANI(T)MA”!

VE BUGÜN…AHBARİK HRANT İÇİN HATIRLATMA,HİÇBİRİMİZ MASUM DEĞİLKEN KEFARET (TAZMİNAT) MESELESİ,LİBERALLERİN İŞLEVİ HAKKINDA BİR PARANTEZ

Adıyaman'dan Paris'e ,Bir Özgürlük Savaşçısı,Misak Manuşyan

1 Eylül 1906'da Adıyaman'da yoksul bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi.

Paralel Değil, Yolsuzluklar Yumağı‏;Erdal Yıldırım

17 Aralık tarihinde başlatılan yolsuzluk ve rüşvet operasyonundan sonra “yavuz hırsız ev sahibini bastırır” örneğine uygun olarak Başbakan RTE ve AKP sözcüleri, yöneticileri operasyonu yıllardır kader birliği ettikleri, aynı kaptan yemek yedikleri, onlarca yıldır dava arkadaşlığı yaptıkları hizmet cemaati ve mensuplarını devlet içinde devlet, ya da güncel ifadeyle “paralel devlet”, “vatan haini”, “ajan”, “casus”, “dış mihraklar” olarak suçlamaya başladı..

19.ve 20.Yüzyılda tehçir ve soykırımlar üzerine;Hasan Aksu

İnsanın varlığından günümüze egemenlik savaşları hep var olmuştur.İrili ufaklı yürütülen savaşlarda  yüzlece ,binlerce  yizbinlerce ve milyonlarca insan katledilmiştir . Her savaş sonuçta yıkım ,felaket ,yoksulluk sürgün ,soy kırımı ve de katliamları beraberinde getirerek  kanlı yüzünü tarihimize açımasızça yazdırmıştır.İnsanlık geliştikçe  ,bilgi ve bilim dağarcığı  arttıkca  sanırızki savaşlar azalır,katliamlar artık olmaz, tehçir ve soy kırımları  bir daha  yaşanmaz,sonlanır.

Ankara Kapanından kurtulmak‏/Mahmut Alınak

Ey Kürtler, Aleviler, Araplar, Çerkesler, Ermeniler, Rumlar, Süryaniler ve ulusal hakları ellerinden alınan diğer halklar…

            Ey ezilen Türk halkı,

            Yoksullar, işsizler, emekçiler,

            Kadınlar, gençler

            Ve zindanlarda çürütülen mahpuslar,

Şehrin Işıkları

Şehrin gri havasından akşamın karanlığına yürüyorken, herkes, bir telaşla kaçan trenin arkasından koşar gibi, tempoyla, koşturuyor. Şehir o kadar hızlı akıyor ki; insanlar zamanın ve süreçlerinde aynı hızda aktığını zannediyor. Elleriyle dokundukları, gördükleri ve duydukları her şey bir sonraki gün biçim değiştiriyor, aldıkları kokular değişiyor. Gazeteler bir gün önce yazdıklarını ertesi gün hatırlatamıyorlar bile.

Kimliksizlik kimlik olmuş! Tahir Canan

Star Gazetesi İnternete yönelik baskıları savunmak için basın ahlak kurallarını hiçe sayarak basın yasasını hiç görmeyerek dilde kemik yok misali İnternet sansürüne karşı çıkanları porno savunmakla suçlamış. Kendi ilkesizliğini de ilke olarak lansa etmiş. Deyim yerinde ise ilkesizlik ilke olmuş, kimliksizlik de kimlik yerine geçmiş. Yalan dolanla hükümeti” yalama “ yalakalığı erdeme dönüşmüş! Halkı kandırmayı da meslek etmişler. Bunun adına da Gazetecilik denmiş! Gazeteciliğin kamusal görevini hükumetin, devletin ululuğu altına gömmeyi” meslek ilkesi”  kabul etmişler.

Yüce bir ölüm!/Agop Ekmekciyan

 24 Ocak 1988 yılında İstanbul Emniyet Müdürlüğü I.Şube polisleri tarafından boş bir arsada kurşuna dizilerek öldürüldüğü vakit Manuel Demir henüz 25 yaşındaydı.  Genç yaşında ,inandığı dava uğruna düşüncelerinden taviz vermeyen,onurlu duruşu ile cellatları çılgına çeviren Manuel Demir hunharca öldürüldü.  Faşizmin azgınca terör estirdiği yıllarda tüm hak ve özgürlüklerin rafa kaldırıldığı,yurtsever,devrimci,komünistlerin  hapishanelere atıldığı 12 Eylül faşizminin kol gezdiği şartlarda devrimci mücadeleye ara vermeden,,çekinmeden devam etti.

Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) için 11 not/ Temel Demirer

normal tarihsel koşuldur.”[1]

i) Gezi/ Kızılay/ Gündoğdu (vd’leri) güzergâhı, “devrimin güncelliği” fikrine veda etmeyenler için şaşırtıcı olmadığı gibi, “beklenilmeyen” de değildi…

Bu bağlamda Kaan Arslanoğlu’nun, “Bu memleket adam olmaz”, “insanların üzerinde ölü toprağı var”, “insan doğuştan/genetik olarak itaatkârdır,”[2] türünden zırvalarını yerle yeksan eden Haziran Başkaldırısı, tarihsel bir yanıt oldu.

Sayfalar