Cuma Mayıs 31, 2024

Rıza Saygılı'ya saygıyla.... Yücel ÖZDEMİR

30 Haziran günü Paris'te gazetemiz Evrensel'le dayanışma amacıyla bir etkinlik planlanmıştı. Eğer etkinlik, gazeteye eşi ve can yoldaşı Yıldız Eren ile birlikte büyük emekler veren Rıza Saygılı'nın sağlık durumunun kötüleşmesi nedeniyle iptal edilmeseydi, yazarımız Ender İmrek ile birlikte bu gazetenin nasıl büyük bedeller, özveriler ve fedakarlıklarla 25. yılına geldiğini anlatacaktık.

Fransa'da işçi sınıfının, emekçilerin, gençliğinin mücadelesinin Evrensel aracılığıyla Türkiye'deki emekçilere aktarıldığını söyleyecek, bunu sağlayan arkadaşlarımıza teşekkür edecektik. Ve, önümüzdeki yıllarda da gazetenin gelişip güçlenmesi için destek ve dayanışmanın önemine işaret edecektik. Türkiye'de işçi sınıfının en uzun soluklu günlük gazetesinin parçası olmak, geçmişte ve günümüzde desteğini esirgemeyen herkesin gurur kaynağı.
30 Haziran sabahı, yakalandığı amansız hastalık nedeniyle yitirdiğimiz Rıza Saygılı'nın, bildiği Fransızca ve İspanyolca nedeniyle gazeteye katkısı çoğumuzdan farklıydı. Fransa'dan başlayarak dünyayı değiştirmek için önce anlamamız gerektiğine dair açtığı yol anlamlıydı.

Fransa, Avrupa Birliği ve Latin Amerika ülkelerinin durumu üzerine yazdıkları, çevirdikleri, anlattıkları hala hafızalarımızın bir yerinde duruyor.

24 Eylül 2006'da yine amansız bir hastalık sonucunda yitirdiğimiz Şeref Aydın için Almanya'da düzenlenen cenaze töreninde yaptığı konuşmada, onun yaşadığı ülkenin dilini öğrenerek, araştırmalarını nasıl derinleştirdiğini, Avrupa'nın farklı ülkelerindeki arşivleri nasıl taradığına dikkat çekmişti. Son nefesine kadar yılmadan mücadele eden Aydın'ın örnek yaşamını genç kuşaklara anlatırken sesi titriyordu. Tıka basa dolu salon pür dikkat onun kaybedilen bir yoldaş için söylediklerini dinliyordu.

Aradan tam 13 yıl geçti...
Şimdi Şeref Aydın için söylediklerinin çoğunu Rıza Saygılı için de söylememiz gerekiyor.
Şeref Aydın'ın bulduğu bilimsel sosyalizm tarihinden süzülmüş değerli araştırmaların bir kısmı Rıza Saygılı'nın, Ocak 2018'de yitirdiğimiz kardeşi Hüseyin Saygılı'nın katkılarıyla Türkçe'ye kazandırılmıştı.

Şeref Aydın, Rıza ve Hüseyin Saygılı'nın yanına bir de 3 Nisan 2016'da yitirdiğimiz Doç. Dr. Kenan Ateş'in adını eklememiz gerekiyor. İlk halkasında Deniz'in olduğu zincirin farklı halkaları olarak birbirlerini tamamlıyorlardı.

Türkiye'nin farklı kentlerinden, farklı inançsal ve kültürel kökenlerden gelen zincirin halkaları bilimsel sosyalizm mücadelesi birleşmişti. Yoldaş etmişti.
Hayat bazen uzun bazen çok kısa olabiliyor. Kimin zaman ne olacağı ya da ne kadar yaşayacağı belirsiz. Amansız bir hastalık ya da bir kaza normal sürede dolması gereken ömrü kısaltabiliyor. O zaman da yapılması gereken işler, hayaller, umutlar, özlemler yarım kalabiliyor. Artık şairin dediği gibi, “Ne kadar yaşadığın değil, nasıl yaşadığın önemli bu hayatta.”

Gambetta durağında metrodan inip Tenon Hastanesi'nin büyük avlusunda vardığımızda toplanan yoldaşları, Rıza Saygılı'nın her birinin hayatında nasıl dokunarak dönüştürücü bir rol oynadığına dair örnekler veriyor. Birisi “Bizde çok emeği vardı” diye özetliyor. Ekvador’dan İtalya’ya kadar birçok ülkenin komünistlerinden gelen başsağlığı mesajları enternasyonalizme yaptığı katkıları gözler önüne seriyor.

Çoğumuzun “Rıza hocası” artık bu dünyada değil. Aramızdan ayrıldı. Ama yaşamı, yazdıkları, hayat karşısındaki duruşu geride kalanlar için örnek olmaya devam edecek.

O'nun hep dediği gibi “Hayat devam ediyor.”

O'nu ve ideallerinin genç kuşaklara anlatılması geride kalanların görevi... Sadece bu değil, toprağa düşen her bir yoldaş için fedakarlık, sorumluluk ve yaratıcı çalışmayı arttırmak da... 

6621

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

“Cabbar”laşan Ermeni (Nubar Ozanyan)

Sonu gelmez Ermeni-Kürt düşmanlığı üzerinden yaratılan büyük korku, bilinçleri kuşatıp yürekleri tutsak almaya devam ediyor. Aradan 108 yıl geçmesine karşın Ermenilerin baskı görme, işini kaybetme vb. korkularından dolayı kendilerini inkar ederek kimliklerini gizlemelerinin trajik hikayeleri yazılmaya devam ediyor. Her an baskı görecekleri endişesiyle güvercin tedirginliği içinde yaşamaya devam ediyorlar.

Soykırımlara Karşı Direnişi Büyütelim!

 

Seçim Tavrı(Mız): Oyumuz Devrime![*]

SİBEL ÖZBUDUN-TEMEL DEMİRER

 

“Vekil inançların

raf ömrü kısadır.”[1]

 

Umudun Adı ve Devrime Çağırıydı Yılmaz Güney[1]

“Bir pratik,

bir ideolojinin aracılığıyla

ve bir ideolojinin içinde vardır.”[2]

 

Reis Çelik’in, “Düzene başkaldırmış korkusuz bir devrimci”[3] diye betimlediği Onu; hayatının her alanında uçlarda yaşayan korkusuz, sahici insanı; hakikât savaşçısı komünist Yılmaz Güney’i nasıl anlatabiliriz? Bunu çok düşündüm. Sorumun yanıtını da yine Yılmaz Güney’in üç karesindeydi…

‘ÜMÜŞ EYLÜL KÜLTÜR-SANAT’A YANITLAR[*]

 

“Kâğıda dokunan kalem,

kibritten daha çok yangın çıkarır.”[1]

 

Ümüş Eylül Kültür-Sanat/ Hasan Şahingöz (HS): Sizce yazarlık nedir? Yazarlığın ayırt edici özellikleri nelerdir? Kime, neden yazar denir?

Temel Demirer (TD): “11. Tez”ci eyleminin saflarında, “Yazmak eylemdir; yazarlık ise son saatin işçiliği,” diyenlerden ve elime her kalem alışımda Friedrich Engels’in, “El yalnızca emeğin organı olmayıp, aynı zamanda emeğin ürünüdür,” uyarısını anımsayanlardanım.

 

Ben Ölüyorsam Sizde Ölün: Seçimleri (Kılıçdaroğlu'nu Boykot)

Proletaryalar faydacıdır; yararlanmasını bilene.

Seçimler ilginç bir şey.

Herkes seçimlerin neler değiştirip değiştirmeyeceğini tartışıyor.

Ama kime göre neye göre?

Devrimcilere göre mi proletaryalara göre mi?

Şayet tartıştığımız seçimlerin sisteme karşı devrimcilerin yaşamlarında neler değiştirip değiştirmeyeceği  ise...

İnanın dün olduğu gibi bu günde seçimlerin devrimcilere karşı sistemin davranışlarında herhangi bir şey değiştirmeyeceğini herkesbiliyor..

Sistem yine devrimcileri gördüğü her yerde katletmeye çalışacak.

Nisan Güneşi Yolumuzu Aydınlatmaya Devam Ediyor

Nisan’ın 24’ü çeşitli milliyetlerden ve inançlardan işçi sınıfının, emekçilerin, ezilen yığınların öncü müfrezesi proletarya partisinin kuruluş günüdür. Aynı zamanda Marks ve Engels tarafından 1848 yılında ilan edilen Komünist Manifesto’nun Türkiye ve Türkiye Kürdistanı topraklarında yeniden yaşam suyuna kavuştuğu tarihi ifade etmektedir.

BURJUVA SEÇİMLERİ ve PROLETER TAKTİK

Bilim, ….. , isteklere ve görüşlere uygun tarzda, tek bir grubun, ya da tek bir partinin savaşım hazırlıklarına ve bilinç derecesine göre siyaseti belirleme yerine, ülkedeki bütün grupların, partilerin, sınıfların ve yığınların hesaba katılmasını emreder.[1]

Enkaz Yaratan Çürük Düzeninizi Yıkacağız; Seçim Kurtuluşunuz Olmayacak!

6 Şubat depremleri sonrasında on binlerce insan taammüden katledildi, yüz binlercesi yaralandı ve milyonlarcası temel yaşam koşullarından mahrum bırakıldı. -Bir değil, iki değil, üç değil- on binlercemiz kendileri için bir mezar haline getirilen evlerinde öldürüldü. Sadece depremler nedeniyle değil enkaz altında kurtarılmayı beklerken yardım edilmediği için donarak öldürüldü. İnsanların yardım edin çığlıklarına, “Nerede bu devlet?” haykırışları eşlik etti.

Halkın İçinde Olmak (Sentez)

Halka dair söylenenler, devrimciliğe dair biçilenler, bireye dair yapılan sorgulamalar, bir politik öznenin hayatın içinde olup olmamasına dair yapılan vurgular, sömürenler ve onların devleti, bunların siyasi iktidarı ve muhalefeti, ordusu, sivil uzantısı her şey ama her şey mücadelenin tarihiyle kıyaslandığında kısacık denilebilecek bir zaman diliminde, yoğunlaştırılmış bir şekilde tartışmaya açıldı, tüm bunlarda yeni derinlikler kazanıldı, yeni bakışlar edinildi, ufuklar genişledi, renklilik geldi.

“İstibdat”tan Kurtulmak İçin Kürdü Çağırmak!

14 Mayıs’ta yapılacak olan cumhurbaşkanlığı ve parlamento seçimleri öncesi Millet İttifakı’nın cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu, seçimlere ilişkin HDP ile bir toplantı gerçekleştirdi. Toplantı çıkışı basın önünde bir açıklama yaptılar. CHP lideri K.Kılıçdaroğlu da HDP Eş Genel Başkanları Pervin Buldan ve Mithat Sancar da TBMM’nin önemine, halk iradesinin temsiliyetine dikkat çektiler! Basın önünde verdikleri mesaj “Hiçbir sorun çözümsüz değil, TBMM çatısı altında Türkiye’nin her sorununu çözmek olası…” biçiminde özetlenebilir.

Sayfalar