Cuma Mayıs 3, 2024

Proletaryanın İktidar Mücadelesinde Strateji ve Taktiğin Kavranması:Özgür Gelecek

Kapitalist üretim basit meta üretiminden doğmuştur ve uzun bir tarihsel dönemi kapsar. Kapitalizmi olanaklı kılan üretim araçlarının özel mülkiyeti ve toplumda ücretli emeğin egemen olmasıdır. Kapitalizm sömürü üzerine kuruludur. Temel ekonomik yasası işçinin ödenmemiş emeği üzerinden elde edilen artı-değer yasasıdır. Toprağı, üretim alet ve araçlarını ellerinde bulunduran bir avuç sömürücü sınıfı halk yığınlarını açlığa mahkûm etmektedir. Daha fazla kâra odaklı olması daha fazla sömürü dolayısıyla ezilen halkta daha fazla yoksulluk açlık ve acı olarak yansıma bulur. Kapitalist sistemin insanlığa vaat edebilecekleri de ancak bunlardır.

Açlık, yoksulluk, sömürü ve daha fazla sömürü beraberinde çelişkileri de getirir. Her sınıflı toplumda(kölecilik, feodalizm) olduğu gibi Kapitalizmde de sınıflar arasında çelişkiler vardır. Kapitalist sistemin temel çelişkisi de proletarya ile burjuvazi arasındaki uzlaşmaz karşıtlık ile açıklanır. Burada burjuvazi üretim araçlarına sahip olan ve ücretli işçileri sömürmek için üretim araçlarından yaralanan sınıftır. Proletarya ise üretim ve geçim araçlarından yoksun ve bu yüzdende emek güçlerini satmak zorunda kalan sınıftır. Kapitalizm üretici güçleri geliştirerek ve toplumsallaştırarak kendi mezar kazıcısı olan bu sınıfı yani proletaryayı yaratmıştır. Sömürü ve aşırı üretim sonucunda yaşanan ekonomik bunalımlar arttıkça proletarya ile burjuvazi arasındaki çelişkiler keskinleşir, sınıf mücadelesi şiddetlenir ve halk yığınları harekete geçer. Proletarya burada insanın insan tarafından her türlü sömürüsüne karşı savaşır çünkü kendisi kıyasıya sömürülmekte olup hiç kimseyi sömürmektedir. Gerek kendi haklarını gerekse de bütün halkların çıkarları için mücadelenin zorunluluğuna inanır ve mücadele eder. Siyasal, iktisadi, ideolojik savaşım sırasında gitgide bilinçlenir ve gelişir.

Yukarıda belirttiğimiz gibi proletarya ile burjuvazi arsındaki karşıtlık kapitalist toplumdaki temel çelişmenin yani üretimin toplumsal niteliği ile mülkiyetin özel niteliği arasındaki bir yansımasıdır. Ezilen sınıflar arasında en yoğun sömürüye maruz kalanlar onlardır; ama bir arada çalıştıkları için kendilerini savunmak üzere örgütlenebilecek durumda olanlarda yine proletaryadır. Ortak düşmana karşı bir tutum takınıp ve sınıf mücadelesini büyütüp ta ki burjuvazinin iktidarını alaşağı eden kadar amansız bir savaş yürütürler. Bu mücadeleyi yürütürken de birçok araç kullanırlar. Ancak kullanılan bu araçlardan ene önemlisi olmazsa olmazı proletaryanın en bilinçli en aktif ve en cesur unsurlarından oluşan komünist partisidir. Proletaryanın en yüksek örgüt biçimidir. Proletaryanın diktatörlüğü uğruna büyük bir mücadele veren halk yığınları ile en sıkı bağları kurmuş, kaynaşmış, mücadele içinde çelikleşmiş, disiplinli ve merkezileşmiş bir KP, ancak proletaryayı nihai hedefe ulaştırır. KP’nin işçi sınıfının öncülüğünü yapabilmesi için her şeyden önce devrimci teori ile hareketin yasalarının bilgisi ile ve devrimci mücadelenin deneyimleriyle donanmış olması gerekir.

Bütün ülkelerin KP’leri bu tarihi görevi yani proletarya ile burjuvazi arsındaki sınıf mücadelesini zafere ulaştırmak proletarya diktatörlüğünü kurmak için ise yapması gereken nesnel koşullardan hareket ederek kendine doğru sağlam bir strateji ve taktik hat belirlemektedir. Strateji mücadelenin ana hattının doğrultusunu belirlemek, uygun bir plan hazırlamak, devrimin var olan aşamasının tüm süreçleri boyunca bu planın gerçekleşmesi için çalışmaktır. Bir kez belirlendikten sorma strateji değişmez değildir. Değişebilir ancak tarihi dönemeçlere göre değişir. Mesela devrimin bir aşamasından bir diğer aşamasına geçildiğinde strateji değişir yani aşamanın nesnel koşullarına göre belirlenir. Taktik ise stratejinin ir parçasıdır ona tabiidir ve ona hizmet eder. Strateji mücadelenin bütünü ile ilgilenirken taktik ise onun teke tek parçalarıyla, çarpışmalarla ilgilenir. Strateji devrimin aşamalarına göre değişirken taktik mücadele yürütülen ülke, bölge, alan vs. ile değişikliklere paralel sık sık değişebilir. Taktiğin en önemli görevi somut duruma uygun düşen ve stratejik başarıyı en emin şekilde hazırlayan mücadele yollarını araçlarını, biçimlerini bulmak ve geliştirmektir.

KP’ler strateji ve taktiğini belirlerken her ülkenin kendine özgü ekonomisinin, siyasetinin, dinsel yapısının, vb. özelliklerine uygun olarak hareket ederler. Çünkü bir savaşta zafer ya da yenilgi her şeyden önce bir bütün olarak nesnel zeminin doğru bir şekilde ele alınıp alınmadığıyla alakalı bir durumdur. Eğer bir bütün olarak durum değerlendirmesinde ciddi hata ve eksiklikler varsa strateji doğru belirlenmemişse yenilgi kaçınılmaz olur. Tıpkı satranç oyunu gibi dikkatsiz bir hamle oyunu kaybettirebilir.

Stalin yoldaş strateji ve taktiği tanımlayıp etkinlik ve uygulama alanlarını belirlerken proletarya hareketinin ilki yanına objektif ve sübjektif yanlarına vurgu yapmıştır. Objektif yani kendiliğinden unsur olarak belirtmiş ve burada KP’nin bilinçli ve düzenleyici iradesinden bağımsız olarak cereyan eden süreçlerden oluşturulduğunu söylemiştir. Örneğin; ülkenin ekonomik gelişimi, Kapitalizmin gelişmesi, eski devlet iktidarının yıkılması gibi süreçler KP’nin iradesi dışında gelişen süreçlerdir. Bunlar hareketin objektif yanını oluşturur. Stratejinin bu süreçlerle hiçbir ilgisi yoktur. Çünkü bunları ne ortandan kaldırabilir neden değiştirebilir. Sadece bunarlı hesaba katarak bunlardan yola çıkabilir. KP işçi sınıfını yönlendirirken bu süreçleri bilmek zorundadır ki hayati hatalar işlemesin. Hareketin objektif süreçleri Marksizm’in teorisi ve Marksizm’in programı tarafından araştırılır. Stratejide bu araştırmaların sonucuna dayanmalıdır.

Hareketin birde sübjektif yani bilinçli yanı vardır. Burada KP’nin belirli bir hedefe doğru, bilinçli ve sistematik bir yönlendirmesi vardır. Stratejinin asıl ilgilenmesi gereken sübjektif yandır. Objektif yanın tersine bu tamamen strateji ve taktiğin doğrudan yöneltici etkisine tabidir. Burada stratejinin uygulama alanları geniş ve çeşitlidir. Nesnel zeminden hareket ederek belirlenen bir stratejiyle mücadeleyi büyütüp hızlandırabilir ya da yanlış bir stratejiyle mücadeleyi yavaşlatıp zora sokabilir. Yani mücadeleyi hızlandırmak veya yavaşlatmak KP’nin belirlediği strateji ve taktikle alakalıdır. Birde stratejisine uygun olarak kullanılan mücadele ve örgüt biçimleriyle şiarları vardır. KP hiçbir mücadele biçimini reddetmez. Ve mücadele biçimleri de koşularla tarihi toplumsal süreçlere göre farklılaşabilir. Önemli olan strateji ve taktiğe uygun doğru mücadele biçimlerini belirleyebilmektir. Örneğin, Lenin Emperyalizm tespitini yaptıktan sonra artık eski mücadele yöntemlerinin geçersiz olduğunu, proletaryanın açık eylemler döneminin başlayıp parlamento dışı mücadele biçimlerinin öne plana çıktığını ve artık proleter devrimler çağının başladığını belirtmiştir. II. Enternasyonal partilerini eleştirirken de bunların ölümcül hatalarının yeni koşulları göremediklerini illegal ve silahlı mücadeleyi rededip eski parlamenter mücadele biçimlerinin abartılıp neredeyse biricik mücadele biçimleri haline getirmeleri olduğunu belirtmiştir. KP’nin buradaki görevi bütün mücadele biçimlerinde ustalaşmak bunları savaş alanında kullanmak, birleştirmek ve mücadeleyi büyütmektir. Eğer KP’nin strateji ve taktiği Marksizm’in teori ve programına uygunsa hiçbir mücadele biçimini reddetmez. Çünkü Marksizm her türlü soyut formüle dogmatik düşüncelere karşıdır. Mücadelenin seyri içinde ortaya çıkan çeşitli mücadele biçimlerini geliştirir, büyütür.

Aynı şey örgüt biçimleri içinde geçerlidir. Örgüt biçimleri de mücadele seyrine biçimine göre değişir. Burada KP’nin görevi bütün örgüt biçimlerinde ustalaşmak, onları geliştirmek ve bu örgütlerin çalışmalarını ustaca birleştirmeyi bilmelidir. Mücadelenin büyümesiyle, kitlelerinin bilincinin artmasıyla iktisadi e ekonomik krizlerin artmasıyla birlikte sürekli olarak yeni ve çeşitli savunma ve saldırı yöntemleri ortaya çıkarak kitle mücadelesini incelemeliyiz ve bunları geliştirmeliyiz. Örneğin bugün çok yayın olarak kullanılan sosyal medyaya bakalım. Bir on yıl öncesine kadar bir önemi olmayan sosyal medya bugün insan yaşamında örgütlenme alanında büyük bir öneme sahip. Birbirini hiç tanımayan görmeyen binlerce insan internet üzerinden örgütlenip sokağa çıkabiliyor. Burada KP’nin yapması gereken bu tür yeni araçları daha etkin bir şekilde kullanmaktır.

KP’nin kullanacağı sloganlar ve direktiflerde çok önemli bir yerde durmaktadır. Stalin yoldaş savaşın tüm seyri bakımından birliklere verilen yerinde emirler şiarlar veya yapılan çağrılar “birinci sınıf ağır top ya da birinci sınıf hızlı tanklar kadar etkilidir.” Tanımını yaparken şiar ve direktiflerin sınıf mücadelesi için büyük bir öneme sahip olduğunu vurgulamıştır. Şiar, mücadelenin yakın ya da uzak hedeflerinin belirlenmesidir. Direktif ise tüm parti üyeleri için bağlayıcı olan kitlelerin taleplerini doğru ve isabetli olarak belirleyen ve koşullar olgunlaştığında eyleme geçmenin doğrudan çağrısıdır.

Şiarları direktiflerle ya da bir ajitasyon şiarını eylem şiarıyla karıştırmamalıyız. KP’nin görevi bunların zamanında koşullarla uygun bir şekilde ustaca kullanmaktadır.

KP tarihin çeşitli aşamalarından geçerken buna paralel yeni bir hareket doğrultusu belirler. Her aşamada çeşitli mücadele yöntemleri kullanır çeşitlendirir, yeniler. KP proletaryanın iktidar mücadelesinde strateji ve taktiğini titizlikle belirlemeli, kadro, üye ve militanlarına kavratmalı ki, başarılı olabilsin.


42068

Partizan'dan

Partizan'dan; Gündem ve güncel gelişmelere ilişkin politik açıklama ve yazılar. 

Son Haberler

Sayfalar

Partizan'dan

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar