Perşembe Ekim 31, 2024

'' Patron benim ''

''Ülke küçük ama pasta büyük''

    Orta doğuda küçük bir ülke olmasına rağmen S.Arabistan'ın ,İran'ın,Katar'ın doğal gaz ve petrolünün borularla Akdeniz'e buradan da Avrupa ya ve dünyanın  öteki ülkelerine taşınması için Suriye'den geçmesi gerekiyor. Ayrıca Suriye'deki petrol yatakları da işin cabası. İşte Suriye'yi bu denli emperyalistler ve yerel gerici-faşist yönetimler tarafından kıymetli yapan da bu.Yani açıkçası Suriye'ye hakim olan emperyalist güç/devlet orta doğunun sahibidir.Bundan dolayıdır emperyalistlerin Suriye üzerinde bu denli oyunlar oynamaları.Tüm emperyalist devletler/bloklar pastanın tümünü olmuyorsa da en büyük dilimi kapmak için çabalıyorlar/çatışıyorlar.

    2011 yılından bu yana Suriye'de B. Esad'ı devirerek kendilerine daha sadık bir kukla yönetim oluşturmak için başta ABD ve AB emperyalistleri islami cihatçı çeteleri örgütleyerek bir vekalet savaşı yürüttüklerine tanık olduk.Diğer yandan da Rusya ve İran var olan yönetime sahip çıkarak, pastayı sahiplenme adına B.Esad'ın yanında yer aldılar.

    Önceleri ABD'nin yanı nda saf tutan islamcı faşist AKP yönetimi ve başı RTE  sonraları Kürt kartında ABD'den istediklerini koparamadığından dolayı dümeni Rus emperyalistlerinden yana çevirdiler.Putin'in de komşusunu ABD'den ve NATO'dan koparmak için yıllardır aradığı fırsat ayağına gelmiş oldu.Hani gökte ararken yerde buldum derler ya işte o cinsten ! 

    S-400 alımları, termik santral yapım anlaşmalarıyla Putin'le kurulan dostluklar Suriye'de Kürtlere yönelik saldırılar ve işgallerle birlikte Suriye'deki pastadan pay kapma iştahını kabarttı RTE'nin. İslamcı faşist AKP yönetiminin eğitip silahlandırdığı cihatçıların Halep ve Doğu Guta'dan  Rusya ve Suriye rejiminin istekleri doğrultusunda silahlarını teslim ederek çekilmeleri için gösterdiği uğraşlar karşılığında TC'nin  Cerablus, El Bab ve Afrin'e girmesine, işgaline izin verdiler.Böylece Kürtlere de bir mesaj verilmiş oluyordu.

    İşte tam da Şam'ın etrafındaki cihatçıların Rusya'nın da yardımıyla temizlendiği, Doğu Guta'nı silahsızlandırıldığı ,cıhatçıların silahlarını teslim ederek aileleriyle bölgeyi terk ettikleri  yani denilebilir ki Suriye rejiminin, B .Esad'ın zaferini ilan etmesinin hemen arifesinde Duma'da Suriye rejiminin kimyasal silah kullandığı haberi yayıldı.Cihatçıların sicili bozuk yetmez berbat ''Beyaz Baretliler''tarafından belirli tv kanallarına görüntüler gönderilmeye başlandı. Çok sayıda ölü ve yaralı haberleri tv 'lerde gösterilmeye başlandı. Rusya, özellikle de Suriye rejimi haberin doğru olmadığını, kimyasal silahlrla ilgili bağımsız kurumların araştırma yapmasını ve gerçeği ortaya çıkarması için ''Kimyasl Silahların Yasaklanması Örgütü ( OPCW)''nü ülkeye davet etti.ABD emperyalistleri Fransa ve İngiltere'yi de yanına alarak Suriye'yi vurmakla tehdit etti. Kimyasalı bahane ederek Suriye'yi savaşla tehdit eden ABD ve İngiltere 2003 te Kimyasal silah kullandığını bahane ederek Irak'ı işgal edip BİR MİLYON İNSANın ölümüne neden oldular. Sonra da...''

Kimyasal konusu bir yalandı'' itirafında bulundular.

    Bu tehdit açıklaması gündemde yankılanırken ,ABD, Fransa ve İngiltere'nin 14 nisanda Suriye'ye hava saldırısı başlattığı tüm tv kanallarından canlı yayınlanmaya başladı.Yüzyıllardır orta doğu halklarının kanına doymayan emperyalist-kapitalist sistem kendi aralarındaki paylaşım için kendi koydukları kanunlara/kurallara bile uymuyorlar.Barışçı bir yolla çözebilecekleri bir sorunu  birbirilerine gözdağı vermek için kullanıyorlar.Daha Irak'ta iflas eden, bulunamayan kimyasal gazlar, silahlar bu kez de Suriye için bahane yapıldı.

    ABD,Fransa ve İngiltere'nin Duma'da kimyasal saldırı iddialarını gerekçe göstererek başlattığı operasyona tepki gösteren Putin ''Suriye'deki saldırıyı en sert biçimde kınıyoruz''dedi.Suriye'nin yanında cihatçılara karşı mücadele yürüten İran''ABD liler gerçekleştirdikleri saldırının doğurduğu sonuçlara katlanacak''açıklamasını yaptı.

    Suriye ve Rojava konusunda ABD ile ters düşen bundan dolayı da Rusya ve İran la birlikte Suriye konusunda çözümü bu üçlüyle Astana görüşmelerinde arayan RTE bu kez de dümeni ABD'ye kırarak ABD, Fransa ve İngiltere'nin Suriye'ye yaptığı operasyon için ''Yapılan operasyonu doğru buluyoruz.Böylece rejim saldırısının cevapsız kalmayacağını gördü'' diyerek olumladığını ifade etti.Gerçi S. Arabistan,Katar ve Türkiye'nin memnun kalmasına karşın Arap dünyasından çok sayıda örgüt saldırıyı kınadı.

    İslamcı-faşist AKP ve başı RTE 'nin ABD,Fransa ve İngiltere'nin yanında yer alması/bu saldırıyı olumlaması Rusya ve İran tarafından kabul edilebilir bir durum değildir. ABD'den ve NATO'dan uzaklaştırılmaya çalışılan RTE'nin böylesi bir saldırının  hemen ardından ABD'ye alkış tutması, saldırıyı olumlaması Putin tarafından hoşgörüyle karşılanacak bir durum olmasa gerek. RTE'ye nasıl bir hesap çıkar (!) Bekleyip göreceğiz.

    ABD emperyalizminin başı Ronald Trump  Fransa ve İngiltere'yle birlikte Suriye'ye gerçekleştirdiği operasyonla Rusya ve İran artı TC'ye patron benim diyor. Yanına aldığı emperyalistlerle dünyaya meydan okuyor.

    Ama...

   Trump'un unuttuğu birşey var...

    Dünyanın tüm üretimini gerçekleştiren sınıf proletaryadır...

    Ayağa kalktığında kimin patron olduğunu 1917'de ,1949'da olduğu gibi tüm emperyalist güçlere , onların ağababalarına gösterecektir....

    Yeter ki bir ayağa doğrulsun... 

50845

T.“C”NİN HÜLASASI: “HAYATA DÖNÜŞ” HAREKÂTI’NDAN ROBOSKÎ’YE![1]

 

“Acı veriyorsa geçmiş;

geçmemiş demektir.”[2]

 

“Geçmiş” diye sunulan ama bugünden, yani T.“C” hülasasına denk düşen “Hayata Dönüş” harekâtı’ndan Roboskî’ye uzanan vahşetten söz etmek; egemen hukuk(suzluk), zorbalık, şiddet tarihinin sayfalarında gezinmektir.

Kolay mı?

BE ZİMAN JÎYAN NA BE![1]

 

“Yaradılış gözyaşı vermiş bize,

acıma çılgınlığı vermiş,

İnsan artık dayanamaz gibiyse,

 üstelik

Ezgiler, sözler bağışlamış bana, yaramı

Bütün derinliğiyle dile getireyim diye;

Ve acıdan dili tutulunca insanın,

bir Tanrı

Çektiğimi anlatayım diye

bana dil vermiş.”[2]

 

Paris katliamının failleri ve düşünülmeyenler

 

KÜRT MESELESİNDE EVRİM Mİ KANSIZ DEVRİM Mİ?

 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın hayret verici çalımının gölgesinde süren Devlet-Öcalan görüşmesi -bana ümit vermese de- tereddütsüzce desteklenmelidir. Desteklenmelidir, çünkü anlaşma sağlanırsa hiç değilse savaş duracak ve artık gençler ölmeyecek. Bir de cezaevlerindeki binlerce insan dışarı çıkacak. Sadece bu iki nedenle de olsa görüşmelerin mutabakatla sonuçlanması için taraflar adım atmaya teşvik edilmelidir.

 

KÜÇÜK BURJUVAZİNİN ÖZGÜRLÜĞÜ ARADIĞI YER

Küçük burjuva aydınları sosyalizmi sevmezler. Gerçekte, onların sevdiği düzen, kapitalist sistemdir. Kapitalist sistemin kendilerine dokunmamasını isterler. Onların tek istekleri; “özgürce yazmak”, “özgürce sanatlarını gerçekleştirmek”... Ancak, bu kutsal “özgürlüğün” içinde, kapitalist sistem tarafından ezilen işçi ve emekçilerin özgürlüğü yoktur. Onlara göre, işçi ve emekçilerin görevi; kapitalist iş bölümü gereği sermaye sahibine artı-değer üretmek...

İSLÂMCI-MUHAFAZAKÂRIN ZİHİN HARİTASINDA BİR GEZİNTİ: “NASIL BİR KADIN(LIK)”?[*]

 

“Biri kurbağa öper,

biri yüzyıllarca uyur,

biri 7 cüceyle yaşar,

biri kuleye kapatılır.

Bir masal prensesi olsan bile

kadınlık zor.”[1]

 

1. Arap-İslâm İmgeleminde Kadın: Arzu ve Tehlike

 

ZİNDANLARDAKİ ÇIĞLIK, BÜYÜK ÇIĞI OLUŞTURACAK…[1]

 

“Tarih, gelecek için

kavga verip, yitirmiş bile olsa,

insanlık için vuruşanları

hiç unutmaz.”[2]

 

Şu an elim tuttuğum 29 Ekim 2012 tarihli mektup Erzurum H-Tipi Kapalı Cezaevi’nin B-Blok’undaki 4. Odadaki Muzaffer Yılmaz’dan geldi…

Büyük kalıcı tarihsel projeleri birlikte inşa edelim...

12 Mart,12 Eylül ve daha sonraki süreçlerden günümüze dek Türk Devletinin zulmüne maruz kalmış, ülkesini, terk etmek zorunda bırakılmış, Ailesinden, eşinden, dostundan, kardeşinden, yoldaşından ve uğruna mücadele yürüttüğü halkından nedeni ne olursa olsun kopmak zorunda kalmış; kimileri işkence görmüş, kimileri uzun yıllar zindanlarda kalmış 120 civarındaki Sürgün 15 Aralık 2012 tarihinde Köln’de bir araya gelerek Avrupa’da Sürgünde yasayan İnsanların sorunlarına sahip çıkmak, bulundukları ülkelerden imkanları ve olanakları ölçüsünde Sürgünlüğe yol açan Türk Devletinin bugünde devam eden ba

Kaypakkaya Partizan ve Yol Ayrımları

        Bir görüşü savunmanın en mutlu yanı o görüşün çoğalması ve kitleselleşmesidir. Eğer yaptığınız iş buna hizmet ediyorsa, adımlarınız hep ileriye dönükse anlam kazanacaktır, tatmin edici olacaktır. Yaptığımız işlerin özeleştirisini yaptığımız kadar eleştrilerini de yapmalı ve gerekirse çıkmaza girildiğinde dönüp kendimize bakıp ne yapıyorum denilmelidir. Gittiğimiz yol 1 adım ileri 2 adım geri gidiyorsa burda durup düşünmek ve ortaya çeşitli tespitler koymamız gerekmektedir.

BARIŞ GÜVERCİNLERİNE KURŞUN SIKILMAZ

 

Sakine Cansız (Sara), Fidan Doğan (Rojbin) Leyla Şaylemez

 

Her biri birbirinden değerli onurlu üç Kürt siyasetçisi ,Farklı dönemlerde KUH katılmış adeta nesilden nesile devam eden  kurtuluş hareketinin bayraklaşan isimleri,

PKK nin kurucu kadrolarından olan, mücadelenin bütün aşamalarında alnının akıyla çıkan, düşmanın dahi  saygı duyduğu devrimci bir kadındır Sakine Cansız,

Cezaevi resimlerine bakıldığında zayıf, çelimsiz, üflesen düşecek gibi görünmektedir.

“Yarı-Feodal” Brezilya...?

 11.01.2013 tarihinde Özgür Gelecek gazetesinin internet portalında; “Süreç devrimcilerin lehine dönecektir!” adlı bir yazı okudum. Sanırım Brezilya Komünist Partisi (Maoist)’e ait. Yazının altında böyle bir imza yoktu. İsim konusunda yanılmış olabilirim. Burası çok önemli değil. Benim açımdan önemli olan, yazının Brezilya ile ilgili değerlendirmesiydi. Esas olarak da, böyle bir değerlendirme yazısının kendine “Maoist” diyen bir örgüt tarafından yapılmasıdır. Eğer, kendisini “Maoist” olarak adlandırmasaydı, böyle bir yazı yazma ihtiyacı da duymazdım.

 

Sayfalar