Çarşamba Mayıs 1, 2024

Özel Mülkiyetin Dayanılmaz Çekiciliğinde Kadına Yaklaşımın Küçük Burjuva Hafifliği

Kapitalist (ve pre kapitalist) toplumlarda, özel mülkiyetli ekonomik toplumsal yapının; ideolojik, politik ve genel anlamda kültürel belirleyiciliği tartışma götürmez. Düşünceler, davranışlar, etiksel anlayışlar bu minval üzerinde şekillenir ve gelişir.

 Bu toplumsal yapı,  çelişmeler yumağı ile örülmüştür. Toplum içindeki çelişmelerde özdeşlik içerenler olduğu gibi bunu içermeyenlerde vardır. Ve her çelişmenin kendi zıttı ile olan mücadelesinde bir çözümü, ve bu toplumun ileriye dönüşümünü sağlayacak bütün çelişmelerinde çözümünü üretecek temel bir çelişme, emek sermaye çelişmesi vardır. Bu temel çelişme, kapitalist toplumun esas olarak kalın çizgilerle ayrılmış iki sınıflı toplum olmasıyla doğrudan bağlantılıdır.

Kadın, sınıflara bölünmüş toplumsal yapı içinden bağımsız değil, tersine aynı şekilde bu sınıfların birer üyesi olarak bu toplumun bileşenleri arsında yer alırlar. Bu anlamda, kadını sahip olduğu sınıf bağlamından ve tek bir sınıfsal yapı olarak  ayrı ele almak, daha baştan kadının kurtuluşu sorununa bakışın yanlışlığını ve ezilen kadının kurtuluşu önündeki bariyer yeniden kalınlaştırılmış olur.

Kadın üzerindeki baskının artarak devam etmesi, artı-değer sömürüsünün artarak devam etmesinden ayrı ele alınamaz. Burjuva demokrasisinin bazı normlarının daha fazla yaşandığı ülkelerde kadın hakları kısmen “daha ileri” olmasına karşın, baskıcı faşist rejimlerde ise kadınlar üzerindeki baskının artması, işçi sınıfı üzerindeki baskının artışıyla doğru orantılıdır. Bu gerçekleri reddetmek, daha baştan kadının üzerindeki baskıların ve baskıları durmaksızın üreten temel olguyu –sistemi ve kapitalist devleti- gözardı etmek emekçi-işçi kadını, kendini ezen sistemin karşısında silahsızlandırmaktır. Çünkü kapitalist sistem, erkek egemen anlayışı da, sermayenin üretimi gibi durmadan üreten bir sistemdir. Sermayenin yoğunlaşmasına ve merkezileşmesine oranla, işçi ve emekçiler üzerindeki baskıların artışı, aynı şekilde kadın üzerindeki baskının artışını getirir. Sermayenin birikiminin artmasıyla erkek egemen anlayışın üretilmesi de aynı yoğunluktadır.[1] Bütün bu olgular birbirinden bağımsız değildir.

Tartışmaların daha somutuna inersek; kadına uygulanan taciz, tecavüz, kadın cinayeti ve buna benzer baskıların ve suç olan eylemlerin artarak devam etmesi ve yaygınlaşması, kapitalist sistemin daha baştan kadını metalaştırması özel mülk  olarak topluma sunmasının bir sonucudur.

Kadın üzerindeki erkek baskısı, sistemden bağımsız gibi görülebilir ya da gösterilebilir. Ama gerçek böyle değildir. Kadın üzerindeki erkek baskısı tam da sermayenin toplumda yarattığı baskının bir başka görünür yüzüdür. Kadın üzerindeki erkek baskısının, erkeklerin biyolojik DNA’sının bozukluğuyla bir ilgisi yoktur. Çünkü erkeği kadın doğurur. Ama, erkeği kadın üzerinde baskıya, şiddete, tacize, tecavüze ve öldürmeye kadar götüren şey, kapitalist sistemin üretim karakteriyle doğrudan ilgilidir. Bu görülmek istenmediği sürece, kadının mücadelesi kısır döngü içinde kalacaktır. Bu nedenle tek tek sineklere karşı mücadeleye evet, ama,  bu mücadele, sinekleri üreten bataklığı kurutmaya hizmet etmeli ve ona odaklanmalıdır. Yani, bataklık kurutulmalıdır.

Bu paragrafı şöyle uzatabiliriz: Reformlar için mücadeleye evet ve bu, daha ileri mücadele için olmazsa olmazlardandır. Ancak, baskıları üreten sorunun ana kaynağına inmek ve bunu çözmek için reformlar yetmez. Çünkü reformlarla yetinmenin anlamı; baskıları üreten sistemi yok etme yerine, onu kısmen reforme etmektir. Oysa, radikal çözüm gereklidir! Bu nedenle, bu mücadele daha ileri götürülmeli ve sosyalizm mücadelesiyle birleştirilmelidir. Kadının kurtuluş mücadelesinin özü burada yatar. Bu aynı zamanda, işçi sınıfı ve tüm emekçilerin kurtuluşudur. Bu aynı zamanda doğanın insan (ki bu kapitalist sistemdir) tarafından geri dönüşümsüz tahribatının önlenmesidir.

Sosyal, görsel ve yazılı medyada kadınlarla ilgili tartışmalar çeşitli biçimler altında yürütülse de ya da çeşitli biçimlere sokulsa da, temelinde özel mülkiyetli sınıf bakış açısının olduğu bir gerçektir. Çünkü, özel mülkiyetin ve bununla bağlantılı olarak sınıfların ortaya çıkışı, kadın üzerindeki mülkiyetle doğrudan ilişkilidir. Engels’in “ezilenlerin ezileni” olarak betimlediği kadınlar üzerindeki bu denli ağır baskıların varlığı ve kimi küçük burjuva çevrelerce de inceltilmiş bir şekilde, ama burjuva ideolojisinin kalın izleri ile sürdürülen tartışmalar,  kadını hala özel mülkiyet ilişkisi içinde ele almasından ayrı düşünülemez.

Özel mülkiyet sistemi ortadan kalkmadan kadın üzerindeki baskıların ortadan kalkmasını ummak ham hayal ve sosyal-politik gerçekliğin reddidir. Kapitalist sistem, kendinden önceki özel mülkiyetli toplumlardan aldığı bu toplumsal olguyu terk etmek bir yana, daha da geliştirmiş, kadını, daha özel bir şekilde metalaştırarak sermaye birikiminin bir parçası haline dönüştümüştür. İşte sorunun özü burada. Kadının metalaşması ve sermaye birikimi ilişkisinin yarattığı çelişmenin çözülmesi gerekir ki, kadının kurtuluşu gerçekleşsin. Yukarıda da belirttiğim gibi, kapitalist toplumsal yapının düğümlendiği emek sermaye çelişmesinin çözümüne bağlıdır.

Kadının kurtuluşu, kadın üzerindeki baskıları üreten toplumun yıkımı ve yeni bir toplumsal yapının –sosyalizmin- kurulmasıyla olabilir. Bunun örnekleri yaşandı. 1917 Sovyet Devrimi, Çin Devrimi ve diğer devrimler bunun en yakın örneğidir. Bu devasa toplumsal altüst oluşların yok sayılması ya da görmezden gelinmesi, küçümsenmesi, daha baştan, kadın üzerinde baskıyı üreten burjuva düzeni içinde çözüm aramayla sınırlı kalır.

Kadının kurtuluşu işçi sınıfının kurtuluşundan ayrı ele alındığında, kadının kurtuluşu için mücadele hedefine varamaz ve istemlerini gerçekleştiremez. Ancak, çok kısmi bazı hakları kazanabilir ki, bunlar burjuva sistemi içinde olan şeylerdir. Kadının burjuva sisteminin zincirlerinden ve cenderesinden kurtulması gerekiyor. Bunu kadın ve erkek işçi birlikte yapabilir. Ve bütün  kapitalist dünyanın baskı ve sömürü saraylarını yalnızca bu sınıf yakıp yok ederek kendi sınıfsız, sömürüsüz ve baskısız dünyalarını kurabilirler.

Kadın üzerindeki baskının çözümü  Gordion düğümünün çözümü gibidir. Ama burada İskender'in kılıcı geçersizdir. Bu toplumsal düğümü çözecek olan, kadın ve erkek ayrımı yapmadan, Prometheus’ların, yani, işçi sınıfı ve emekçilerin birleşik mücadelesidir. 

2629

Yusuf Köse

Yusuf Köse teorik ve politik konularda yazılar yazmaktadır. Ayrıca 7 adet kitabı bulunmaktadır. Kitapları şunlardır: Emperyalist Türkiye, Kadın ve Komünizm, Marx'tan Mao'ya Marksist Düşünce Diyalektiği, Marksizm’i Ortodoks’ça Savunmak, Tarihin Önünde Yürümek, Emperyalizm ve Marksist Tarih Çözümlemesi, Sınıflı Toplumdan Sınıfsız Topluma Dönüşüm Mücadelesi.

yusufkose@hotmail.com

http://yusuf-kose.blogspot.com/

 

 

Son Haberler

Sayfalar

Yusuf Köse

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar