Pazartesi Nisan 29, 2024

Otorite ve kibir kaybetti

2015 seçimleriyle 13 yıllık AKP iktidarı son buldu. AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan eliyle anayasaya aykırı yürüttüğü seçim çalışmasından sonuç almadı  ve 10 puanlık bir oy kaybı ile ilk seçim yenilgisini tatmıştır.

Bu seçimin en büyük galibi, 2011 seçimlerine göre oylarını ikiye katlayan HDP’dir. Erdoğanın Kobani ve Rojava’ya karşı tutumu, seçim süresince HDP’ye yönelik saldırılara kaynaklık eden konuşmaları, en son Diyarbakır’da patlayan bombalar AKP’nin yenilgisini hızlandırdı. Kürt halkı HDP ve KCK çağrılarına sandıkta cevap vererek, tercihini demokrasiden, kardeşlikten ve barıştan yana yapmıştı.  AKP  Erdoğanla oylarını yükseltemeyeceğini görmelidir.

Simdi  kulislerde çeşitli koalisyon senaryoları dillendiriliyor.  Eğer partiler seçim sürecinde ki sözlerine sadık kalırlarsa, kısa sürede  erken seçim de bir tercih olarak karşımızda duruyor.  Ancak bize göre her halükarda içinde AKP’nin olduğu bir koalisyon hükümeti  daha gerçekçi görünüyor. Belki böylesi bir hükümet önümüzdeki iki yılda bir erken seçime gidecektir.  Ayrıca hafızalarımız bizi yanıltmıyorsa seçim döneminde kimilerinin ‘’üst akıl’’ olarak adlandırdığı batılı güçler  büyük koalisyon olarak isimlendirilen AKP-CHP koalisyonunu istemektedirler.

Önümüzdeki bir kaç günde bu ‘’üst aklın’’ ne kadar etkili olabileceğini göreceğiz. Görünen odur ki Türkiye’nin iki üç ay içinde yapılacak bir erken seçime gitme olasılığı zayıftır. Çünkü bir erken seçim bu günkü tabloyu pek değiştirmez. HDP bir erken seçimde gücünü daha da arttıracaktır. Nitekim seçim sonrası AKP kurmaylarının yaptığı değerlendirmelerde AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon olasılığı dile getiriliyor.

AKP mevcut seçim sistemi ile yüzde 40’ın üzerinde oy almasına rağmen iktidar çoğunluğunu alamamamıştır. 35 yıldır istikrar adına, güçlü hükümetler adına 12 Eylül yönetimince dayatılan yüzde 10 barajı dönmüş ve bir bumerang gibi düzen partilerini vurmuştur.

Barajsız bir seçim durumunda daha farklı iktidar senaryoları ortaya çıkabilir ve daha demokratik bir Türkiye yolunda ilerleme sağlanabilir. Bizce önümüzdeki seçimler artık barajlı olmamalı, en küçük partilere bile mecliste temsil şansı verilmelidir. Bu yapılabilirse, silahla siyaset yapmanın yolu da kapanacaktır. Herkesin düşüncesini özgürce, hapis, işkence, ölüm korkusu olmadan dile getirdiği bir ülkede illa da silahlı mücadele demenin meşruiyeti de kalmayacaktır.

Düşüncemize göre AKP bu sonuçları hazmetmekte oldukça zorlanacak ve belki de Türkiye’yi Ortadoğu’da bir maceraya sürükleyerek içerde kaybettiklerini dışarda kazanma yolunu seçecektir. Dışardaki bir başarı içerde yeniden bir yükselişi getirir mi bugünden bilmek zor. Ancak AKP’nin içerde çözüm sürecini sonuca götürmenin dışında yapacağı büyük bir şey bulunmuyor. Kaldı ki büyük ekonomik kriz kapıda duruyor. Ancak AKP kurmayları çözümün adını bile anmamaktadırlar. Fakat önümüzdeki günlerde gidaşatı daha net görebileceğiz.

Diğer yandan; MHP içinde HDP olan bir koalisyona da, içinde Erdoğan’ın baş rol oynadığı AKP’li bir koalisyona da karşı olduğunu beyan etmiş bulunuyor.

Yine HDP de Eş Başkanının ağzından seçim öncesi ne söylediler ise onu yapacaklarını belirtiyor. Nitekim, Türkiye’de artık başkanlık ve diktatörlük tartışmasının son bulduğunu söyleyen Demirtaş; “Türkiye uçurumun felaketin kıyısından dönmüştür. Tüm hamlelerimiz Türkiye’nin özgür yarınlarına birlikte yaşamak olacaktır” dedi. Bu açıklamalardan anladığımız kadarıyla Erdoğanın başrol oynadığı bir koalisyonda yer almayacağı görülüyor. Aynı durum CHP için de geçerli. Görülmektedir ki, her üç muhalefet partisi de Erdoğanın etkin olduğu AKP’li bir koalisyona yeşil ışık yakmıyor.

SEÇİMİN GALİBİ HDP’DİR

Amed’de bombaların patlamasından sonra;“Bu barajı aşacağız. Demokratik hakkımızı sandıkta kullanacağız. Önümüzdeki seçim mutlaka gerçekleşecek, sandık kurulacak. Biz kazanacağız, barış kazanacak” diyen Demirtaş, seçim çalışmalarını sonuç alınıncaya kadar aynı coşku ve disiplinle yürütme çağrısı yapmıştı. Bu çağırıya halklarımız gereken cevabı verdi. İnsanlığın, onurun ve demokrasinin kazanması için sandıklara koştu. Diyarbakırda bombalardan kolunu bacağını kaybedenler, yüz yaşını geçmiş insanlarımız bile sandıklara gitti.

HDP’nin barajı aşmasında Rojavada, Kobanede insanlık onurunu korumak için yaşamını gözünü kırpmadan feda eden genç kızlarımız ve oğullarımızın da büyük payı vardır.

Bu seçimlerde daha şimdiden HDP ile birlikte demokrasiye gönül verenler  kazandı. Bu seçimler Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemdeydi. Bir karar aşamasındaydık hepimiz. En çok da kadınlar endişeliydi gidişattan. Ya kadın katliamlarına göz yuman, ülkeyi ve halkları birbirine karşı kışkırtan zihniyetin dikta yönetimine teslim olacaktık ya da bu gidişata dur diyecektik.

Bu seçim sonuçlarıyla, Kürtleri meclise sokmamak için Yüzde 10  barajını korumakta ısrar eden AKP’nin‘’Yeni Türkiye’’ cilalı eski rejim anlayışı kaybetti.

Bu seçim sonuçları, HDP Eşbaşkanı Demirtaşın ‘’Seni başkan yaptırmayacağız’’ sözünün seçmenlerde kabul gördüğünü gösterdi.

Seçimler yaklaştıkça HDP halkın nabzını çok iyi tuttu. İnsanlara yeni bir yaşam umudu ve heyecanı aşıladı. Doğruların ve gerçeğin savunucusu hak ve adaletin , ötekileştirilenlerin özgür yaşam temsilcisi olduğunu seçim programlarıyla ortaya koydu.

HDP’nin kazandığı 80 milletvekilini ‘’Şavaşa karşı barışın , şımarıklığa karşı tevazunun zaferidir’’diye  ilan eden  Sırrı Süreyya Önder  halkların istemine tercüman oldu.  HDP’ye gönül vermiş Kürt, Türk ve diğer halklardan devrimci, demokrat insanlarımız büyük bir duyarlılık örneği göstererek büyük bir olgunlukla HDP’nin uyarılarılarına uydu. Sandıklarda AKP’li lerin her türlü engelleme çabalarına anında tavır koyarak , sosyal medyada teşhir ederek boşa çıkardı.

Nitekim seçimin kadınların zaferi ve devrimi olduğunu dile getiren HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ; “Dünyanın yarısını sırtında kazanan kadınlar muhteşem bir zafer kazandı. 7 haziran seçim zaferi aynı zamanda bir kadın zaferi ve devrimidir. Bu zamana kadar yaptığımız tespite göre HDP listelerinden yüzde 40 kadın Meclis’e girecek. Yüzde 40’lık bir temsiliyetle tarihte ilk defa bir parti Meclis’e girecek. Bu kadın zaferini bundan sonraki süreçte zirveye taşıyacağız” diye konuştu.

Seçim sonuçlarına ilişkin ilk açıklamayı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Artık HDP gerçek bir Türkiye partisidir. HDP Türkiye’dir Türkiye HDP”dir”dedi.

Bugün hemen tüm siyaset yorumcuları da HDP’nin artık bir Türkiye partisi olduğunda hem fikirdirler. HDP her ne kadar Kürdistan’ın önemli kentlerinden AKP’yi silmişse de, Türkiyenin büyük metropollerinde de bir önceki seçimlere göre oylarını, ikiyi, üçe katlayarak, hemen tüm bölgelerde oy alarak Türkiye partisi olduğunu ispatlamıştır.

Demirtaş “Bu seçimde özgürlükten barıştan yana olanlar kazanmış baskı otorite ve kibirden yana olanlar kaybetmiştir. Kazananlar Türkiye’nin özgür yarınlarına sevdalı olanları olmuştur. Bu zafer bütün ötekileştirenlerin ortak zaferidir. Bu zafer solun ortak zaferidir, bu zafer ülkede demokratik sivil bir anayasa isteyenlerin, yüzde 10’luk seçim barajına karşı duranların, Kürt sorunun da barışçıl çözümden yana olanların zaferidir. Ve en çok da bu ülkenin kadınlarının ortak zaferidir” diye konuştu.

Şimdi bizim önümüzde, devrimcilerin, demokratların önünde, sosyalistlerin önünde daha zorlu görevler durmaktadır. Gerek bölgedeki gelişmeler gerekse de çevremizdeki kan deryası, bize daha büyük görevler yüklemektedir. Tarihsel görevler yüklemektedir.  Bu yarayla AKP’nin ne yapabileceğini kestirmek zordur. Hele bir de MHP ile koalisyona gitmiş bir AKP daha da pervasızlaşabilir. Böylesi bir hükümet dışarda da, içerde de büyük tutuklama, saldırı operasyonlarına rahatlıkla girebilir. Çözüm süreci de rafa kalkar. Şimdi bizim üzerimize düşen kazanımlarımızı korumak ve daha da arttırarak ülkemizin içine sürüklenebileceği kaostan bir an önce kurtulmasını sağlamaktır.

Nuray BAYINDIR -Irfan  DAYIOĞLU

 

 

 

48028

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Kadınlar ve İşçiler

Kadınlar neden, niçin ve nasıl eziliyor, neden cinsiyet ayrımcılığın en temel ve en tepe noktasında yer alıyor, neden öldürülüyor neden erkek baskısı kadın üzerinde şiddetleniyor vb. soruların yanıtı ile; işçiler neden, niçin ve nasıl sömürülüyorsa verilecek yanıtlar aynı yerde arandığında, kadının kurtuluşu sorununa, daha genel anlamda ise işçi sınıfı ve emekçilerin kurtuluş sorununa daha doğru yaklaşılmış olacaktır.

Sayfalar