Çarşamba Mayıs 15, 2024

Otorite ve kibir kaybetti

2015 seçimleriyle 13 yıllık AKP iktidarı son buldu. AKP Cumhurbaşkanı Erdoğan eliyle anayasaya aykırı yürüttüğü seçim çalışmasından sonuç almadı  ve 10 puanlık bir oy kaybı ile ilk seçim yenilgisini tatmıştır.

Bu seçimin en büyük galibi, 2011 seçimlerine göre oylarını ikiye katlayan HDP’dir. Erdoğanın Kobani ve Rojava’ya karşı tutumu, seçim süresince HDP’ye yönelik saldırılara kaynaklık eden konuşmaları, en son Diyarbakır’da patlayan bombalar AKP’nin yenilgisini hızlandırdı. Kürt halkı HDP ve KCK çağrılarına sandıkta cevap vererek, tercihini demokrasiden, kardeşlikten ve barıştan yana yapmıştı.  AKP  Erdoğanla oylarını yükseltemeyeceğini görmelidir.

Simdi  kulislerde çeşitli koalisyon senaryoları dillendiriliyor.  Eğer partiler seçim sürecinde ki sözlerine sadık kalırlarsa, kısa sürede  erken seçim de bir tercih olarak karşımızda duruyor.  Ancak bize göre her halükarda içinde AKP’nin olduğu bir koalisyon hükümeti  daha gerçekçi görünüyor. Belki böylesi bir hükümet önümüzdeki iki yılda bir erken seçime gidecektir.  Ayrıca hafızalarımız bizi yanıltmıyorsa seçim döneminde kimilerinin ‘’üst akıl’’ olarak adlandırdığı batılı güçler  büyük koalisyon olarak isimlendirilen AKP-CHP koalisyonunu istemektedirler.

Önümüzdeki bir kaç günde bu ‘’üst aklın’’ ne kadar etkili olabileceğini göreceğiz. Görünen odur ki Türkiye’nin iki üç ay içinde yapılacak bir erken seçime gitme olasılığı zayıftır. Çünkü bir erken seçim bu günkü tabloyu pek değiştirmez. HDP bir erken seçimde gücünü daha da arttıracaktır. Nitekim seçim sonrası AKP kurmaylarının yaptığı değerlendirmelerde AKP’nin içinde olduğu bir koalisyon olasılığı dile getiriliyor.

AKP mevcut seçim sistemi ile yüzde 40’ın üzerinde oy almasına rağmen iktidar çoğunluğunu alamamamıştır. 35 yıldır istikrar adına, güçlü hükümetler adına 12 Eylül yönetimince dayatılan yüzde 10 barajı dönmüş ve bir bumerang gibi düzen partilerini vurmuştur.

Barajsız bir seçim durumunda daha farklı iktidar senaryoları ortaya çıkabilir ve daha demokratik bir Türkiye yolunda ilerleme sağlanabilir. Bizce önümüzdeki seçimler artık barajlı olmamalı, en küçük partilere bile mecliste temsil şansı verilmelidir. Bu yapılabilirse, silahla siyaset yapmanın yolu da kapanacaktır. Herkesin düşüncesini özgürce, hapis, işkence, ölüm korkusu olmadan dile getirdiği bir ülkede illa da silahlı mücadele demenin meşruiyeti de kalmayacaktır.

Düşüncemize göre AKP bu sonuçları hazmetmekte oldukça zorlanacak ve belki de Türkiye’yi Ortadoğu’da bir maceraya sürükleyerek içerde kaybettiklerini dışarda kazanma yolunu seçecektir. Dışardaki bir başarı içerde yeniden bir yükselişi getirir mi bugünden bilmek zor. Ancak AKP’nin içerde çözüm sürecini sonuca götürmenin dışında yapacağı büyük bir şey bulunmuyor. Kaldı ki büyük ekonomik kriz kapıda duruyor. Ancak AKP kurmayları çözümün adını bile anmamaktadırlar. Fakat önümüzdeki günlerde gidaşatı daha net görebileceğiz.

Diğer yandan; MHP içinde HDP olan bir koalisyona da, içinde Erdoğan’ın baş rol oynadığı AKP’li bir koalisyona da karşı olduğunu beyan etmiş bulunuyor.

Yine HDP de Eş Başkanının ağzından seçim öncesi ne söylediler ise onu yapacaklarını belirtiyor. Nitekim, Türkiye’de artık başkanlık ve diktatörlük tartışmasının son bulduğunu söyleyen Demirtaş; “Türkiye uçurumun felaketin kıyısından dönmüştür. Tüm hamlelerimiz Türkiye’nin özgür yarınlarına birlikte yaşamak olacaktır” dedi. Bu açıklamalardan anladığımız kadarıyla Erdoğanın başrol oynadığı bir koalisyonda yer almayacağı görülüyor. Aynı durum CHP için de geçerli. Görülmektedir ki, her üç muhalefet partisi de Erdoğanın etkin olduğu AKP’li bir koalisyona yeşil ışık yakmıyor.

SEÇİMİN GALİBİ HDP’DİR

Amed’de bombaların patlamasından sonra;“Bu barajı aşacağız. Demokratik hakkımızı sandıkta kullanacağız. Önümüzdeki seçim mutlaka gerçekleşecek, sandık kurulacak. Biz kazanacağız, barış kazanacak” diyen Demirtaş, seçim çalışmalarını sonuç alınıncaya kadar aynı coşku ve disiplinle yürütme çağrısı yapmıştı. Bu çağırıya halklarımız gereken cevabı verdi. İnsanlığın, onurun ve demokrasinin kazanması için sandıklara koştu. Diyarbakırda bombalardan kolunu bacağını kaybedenler, yüz yaşını geçmiş insanlarımız bile sandıklara gitti.

HDP’nin barajı aşmasında Rojavada, Kobanede insanlık onurunu korumak için yaşamını gözünü kırpmadan feda eden genç kızlarımız ve oğullarımızın da büyük payı vardır.

Bu seçimlerde daha şimdiden HDP ile birlikte demokrasiye gönül verenler  kazandı. Bu seçimler Türkiye’nin geleceğini belirleyecek önemdeydi. Bir karar aşamasındaydık hepimiz. En çok da kadınlar endişeliydi gidişattan. Ya kadın katliamlarına göz yuman, ülkeyi ve halkları birbirine karşı kışkırtan zihniyetin dikta yönetimine teslim olacaktık ya da bu gidişata dur diyecektik.

Bu seçim sonuçlarıyla, Kürtleri meclise sokmamak için Yüzde 10  barajını korumakta ısrar eden AKP’nin‘’Yeni Türkiye’’ cilalı eski rejim anlayışı kaybetti.

Bu seçim sonuçları, HDP Eşbaşkanı Demirtaşın ‘’Seni başkan yaptırmayacağız’’ sözünün seçmenlerde kabul gördüğünü gösterdi.

Seçimler yaklaştıkça HDP halkın nabzını çok iyi tuttu. İnsanlara yeni bir yaşam umudu ve heyecanı aşıladı. Doğruların ve gerçeğin savunucusu hak ve adaletin , ötekileştirilenlerin özgür yaşam temsilcisi olduğunu seçim programlarıyla ortaya koydu.

HDP’nin kazandığı 80 milletvekilini ‘’Şavaşa karşı barışın , şımarıklığa karşı tevazunun zaferidir’’diye  ilan eden  Sırrı Süreyya Önder  halkların istemine tercüman oldu.  HDP’ye gönül vermiş Kürt, Türk ve diğer halklardan devrimci, demokrat insanlarımız büyük bir duyarlılık örneği göstererek büyük bir olgunlukla HDP’nin uyarılarılarına uydu. Sandıklarda AKP’li lerin her türlü engelleme çabalarına anında tavır koyarak , sosyal medyada teşhir ederek boşa çıkardı.

Nitekim seçimin kadınların zaferi ve devrimi olduğunu dile getiren HDP Eş Başkanı Figen Yüksekdağ; “Dünyanın yarısını sırtında kazanan kadınlar muhteşem bir zafer kazandı. 7 haziran seçim zaferi aynı zamanda bir kadın zaferi ve devrimidir. Bu zamana kadar yaptığımız tespite göre HDP listelerinden yüzde 40 kadın Meclis’e girecek. Yüzde 40’lık bir temsiliyetle tarihte ilk defa bir parti Meclis’e girecek. Bu kadın zaferini bundan sonraki süreçte zirveye taşıyacağız” diye konuştu.

Seçim sonuçlarına ilişkin ilk açıklamayı yapan HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, “Artık HDP gerçek bir Türkiye partisidir. HDP Türkiye’dir Türkiye HDP”dir”dedi.

Bugün hemen tüm siyaset yorumcuları da HDP’nin artık bir Türkiye partisi olduğunda hem fikirdirler. HDP her ne kadar Kürdistan’ın önemli kentlerinden AKP’yi silmişse de, Türkiyenin büyük metropollerinde de bir önceki seçimlere göre oylarını, ikiyi, üçe katlayarak, hemen tüm bölgelerde oy alarak Türkiye partisi olduğunu ispatlamıştır.

Demirtaş “Bu seçimde özgürlükten barıştan yana olanlar kazanmış baskı otorite ve kibirden yana olanlar kaybetmiştir. Kazananlar Türkiye’nin özgür yarınlarına sevdalı olanları olmuştur. Bu zafer bütün ötekileştirenlerin ortak zaferidir. Bu zafer solun ortak zaferidir, bu zafer ülkede demokratik sivil bir anayasa isteyenlerin, yüzde 10’luk seçim barajına karşı duranların, Kürt sorunun da barışçıl çözümden yana olanların zaferidir. Ve en çok da bu ülkenin kadınlarının ortak zaferidir” diye konuştu.

Şimdi bizim önümüzde, devrimcilerin, demokratların önünde, sosyalistlerin önünde daha zorlu görevler durmaktadır. Gerek bölgedeki gelişmeler gerekse de çevremizdeki kan deryası, bize daha büyük görevler yüklemektedir. Tarihsel görevler yüklemektedir.  Bu yarayla AKP’nin ne yapabileceğini kestirmek zordur. Hele bir de MHP ile koalisyona gitmiş bir AKP daha da pervasızlaşabilir. Böylesi bir hükümet dışarda da, içerde de büyük tutuklama, saldırı operasyonlarına rahatlıkla girebilir. Çözüm süreci de rafa kalkar. Şimdi bizim üzerimize düşen kazanımlarımızı korumak ve daha da arttırarak ülkemizin içine sürüklenebileceği kaostan bir an önce kurtulmasını sağlamaktır.

Nuray BAYINDIR -Irfan  DAYIOĞLU

 

 

 

48334

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Misafir yazarlar

Devrimci Demokratik Kamuoyuna ve Halkımıza!

KOMÜNİST ÖNDER İBRAHİM KAYPAKKAYA’YI ORTAK BÖLGESEL GECELERLE ANACAĞIZ!

Çakma komünistler! (Deniz Aras)

Her genç Kaypakkayacının biraz da alaycı bir alaycı mutlaka karşılaştığı bir cümledir “Köylü devrimcisi”! Kastedilen elbette İbrahim Kaypakkaya ve onun görüşlerini savunanlardır. Bu tanımı yapanlar için zaman mefhumu sanki bir avantaj olarak kullanılır. Zaman geçtikçe Kaypakkaya’nın görüşlerinin eskidiği sanılır ya da umulur. Kaypakkaya artık eskide kalmıştır ve şimdi “yeni şeyler” söyleme zamanıdır!

Siyasi Tutsakların Tecridi Kırma Mücadelesinin Neresindeyiz? (Yorum)

Emperyalist kapitalist sisteme karşı mücadele eden devrimcilere, komünistlere karşı hemen her ülkede gözaltı ve tutuklama sistematik bir şekilde devam ediyor.

Bu sistematik durum, bu faşist devletler nezdinde tutuklananların her gün daha da derinleşen br şekilde tecrit altında bırakılması anlamına da geliyor.

Egemenler dünyanın dört bir yanındaki devrimci ve komünistlere dönük saldırılarını, katletmekle bitiremediğinde esir alma, tutsaklar üzerinden muhalif güçleri, toplumu sindirme, hapishaneleri bu sindirmenin en önemli aracı haline getirmek hedefiyle yürülüğe sokmaktadır.

Artsakh (Dağlık Karabağ) Tehciri: Stalin Düşmanlığı ve Sosyalizme Saldırı

Uluslararası alanda sömürü, baskı, saldırı ve ilhaklar son dönemlerde katbekat artmış ve katmerli boyutlara tırmanmıştır. Emperyalist devletler ve onların güdümündeki gerici devletlerin, tüm ezilen sınıflar ve toplumlar üzerindeki saldırı furyası, had safhaya ulaşmış durumda. Öyle ki, uluslararası hakim sistem bir taraftan mevcut sorunların bedelini giderek ezilen yığınlara ve mazlum uluslara daha fazla yüklerken diğer taraftan saldırılarını da daha acımasız ve daha şiddetli boyutlara tırmandırmış durumdadır.

Garod – “Hasret” (Nubar Ozanyan)

Halkların coğrafyaları suç ve cinayet örgütü gibi çalışan devletler tarafından zorla boşaltılıyor. Soykırım, işgal, tehcir zulmüyle toprakları cehenneme dönüşen halklar; belirsizliğe, bilinmezliğe, karanlığa doğru zorla sürülüyor. Boyunlarında geleceksizlik zinciriyle birlikte adına yaşamak denilen zulme mahkum ediliyor.

Gerilla, haktır ve halktır (Nubar Ozanyan)

Sınırları ateşten ordularla kuşatılmış her dört parça toprakta, yaşam ve var olma hakkı ellerinden zorla gasp edilmiş Kürt halkının, direnme ve isyan etmekten başka çıkış yolu var mıdır? Kürtlere, ezilenlere kıyamet yaşatılırken her bir karış toprağına ölüm yağdırılırken, en dezavantajlı koşullar altında gerilla, çıplak elleri ve cesur yürekleriyle özgürlükleri uğruna savaşmaya devam ediyor.

TURAN TALAY’IN ANISINA…

Onu maalesef ki çok erken denilebilecek bir yaşta, henüz 68’indeyken, 11.10.2023 tarhinde yitirdik. Bu ani ve erken ölümü tüm sevenlerini, yoldaşları ve dostlarını derinden sarstı ve acılara boğdu.

Akciğer kanserine yakalanmıştı. Hastalık, özelliklede ikinci kez nüksettikten sonra çok hızlı ve sinsi bir şekilde gelişti. Öyle ki doktorların her şeyin normal göründüğünü söylediklerinin kısa bir süre sonrasında yapılan muayende, kanserin kafaya sıçradığı ve de yayıldığı tespit edildi. Artık tıbben yapılabilecek bir şey de yokmuş. 

Emperyalist Kamplar Arasına Sıkıştırılmış Bir Halk: Filistin

Filistin-İsrail sorunu olarak bilinen ve esas olarak da Filistin topraklarında İsrail'in kurulmasının teorik ve politik temeli 1890'lı yılların sonunda atılıyor. 1. emperyalist paylaşım savaşıyla koşullar olgunlaştırılıyor. 2. emperyalist dünya savaşı sonrası ise emperyalist burjuvazi, Filistin'i parçalamayı ve orda İsaril devleti inşa etmeye karar veriyor ve bunu Filistin halkının soykırıma uğratma pahasına gerçekleştiriyorlar. Alman emperyalizmi tarafından soykırıma uğratılan yahudi halkı, bir başka ulusu (Filistinlileri) soykırıma uğratarak kendi ulusal varlığını inşa ediyor.

Hazan Ayının Şehitleri

Kasım, proletarya partisinin en değerli kadro, komutan ve savaşçılarının katledildiği aylardandır.  Hüzün ve öfkenin birlikte yaşandığı aydır. III. Konferans delegelerini, komünist önder Mehmet Demirdağ’ı ve Aliboğazı şehitlerini hep bir hazan ayında kaybettik. Zafere açılan kapıyı adım adım aralayan, özgürlüğe giden yolu damla damla döşüyen Kasım ayı şehitlerimiz tarihin yüceliğine kavuşanlardır. Onlar, yarınların mutlak yenenleri olarak yazılacaktır parti ve devrim notlarımıza.

“Durum İyidir, Gerçekler Devrimcidir”

Yaşadığı dönemin özelliklerini anlayarak, savaşın hükmüne, zorun değiştirici rolüne inanan, sınırlı yaşamını sınırsız davaya adayan önder yoldaş Mehmet Demirdağ ölümsüzdür! Özgürlüğü ve kurtuluşu herkesten ve her şeyden daha fazla isteyen bu uğurda emeğin eğittiği bilinçle savaşarak şehit düşen proletarya partisinin dördüncü genel sekreteri Mehmet Demirdağ yoldaşı üstlendiği öncü pratik ve önder duruşuyla tanırız.

Yalım Nubar’dan Ozanyan Nubar’a Süren Hikaye Bizim!

Botan’dan Yozgat’a dek uzanan toprakların bağrından çıkıp İstanbul Ermeni yetimhanelerinde okumaya gelip, orada bilge önder İbrahim Kaypakkaya yoldaşın devrimci görüşleriyle tanışan ve tutkuyla bağlanan yoksul Ermeni çocukların hikayeleridir, Ermeni devrim şehitlerimizin hikayeleri.

Onları doğdukları topraklardan koparıp buruk ve sancılı bir şekilde İstanbul yollarına düşüren tarihsel gerçeklerin yanında yokluk ve yoksulluktur da. Onları İstanbul yolculuğuna çıkaran çaresizlik, yalnızlık, sahipsizliktir.

Sayfalar