Pazartesi Nisan 29, 2024

Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Dünyamız küresel  emperyalist  semayenin yaşadığı ekonomik kriz sonucu büyük sarsıntılar yaşıyor. Ortadoğu’da başta Amerikan  emperyalizmi olmak üzere,empryalist haydutlar kendi çıkarları,sömürü ve rahatları için insan kanına doymuyor. Daha fazlasını istiyor,kan , katliam kâr, kâr, kâr …Onları kendi çıkar ve menfaatleri ilgilendiriyor. Biz bunları yüzyılın tarihinde çokca yaşadık. Alman emperyalizmi birinci emperyalist savaşta Ermeni soykırımını  İttihat-Terraki paşalarıyla birlikte  gerçekleştirmedimi? “Ermenilerin canı cehenneme, bizi Alman İmparatorluğunun çıkarları ilgilendirir .”demedilermi, katliamları ırkcı,faşist  Talat,Turan  ve Kamalin başını çektiği panislamist-pantürkist  iktidarıyla gerçekleştirdiler.

Fransız emperyalizmi Afrika kıtasını kan ve katliamlarıyla  soykırımlar yapmadımı, Güneş batmayan büyük emperyalist büyük İngiltere Asya’da,Afrika’da, latin Amerika’da sömürgeci,ırkcı soykırımcı katliamlar yapmadılarmı?  Corçil “Siyahların, Afrikalıların gaz odalarında yakılmalarını,topluca öldürülmelerini “istemedimi? Hangisinin geçmişi temiz,hangisi ezilenden yana olmuş bir gören,duyan , tanık olan varmı?38 de Dersimde atmış bin insanımız mağaralarda,evlerde,köylerde topluca  katledilip munzur suyuna atılmadımı , Maraş da , Sivas’ta , Çorum’da, Surda,Cizre de , Nusaybin de , Lice de yüzlerce , binlerce kürt katledilmedimi? Peki bu soykırım ve katliamların birinci sebebi ırkcılık,şövenizm,ulusalcılık,ve faşizm değilde nedir.!

Sizlere geçmişten basit ve hafızalardan silinmeyen bir örnek vermek istiyorum; Ermeni ulusu 1900  yılları başından  1920 lere kadar soykırıma , tehcir ve zulme maruz kaldı. Erzurum’da, Erzincan’da, Elezığ’da ,Kürdistan nın her yanında Fırat,Dicle,Murat vb sulara kadınıyla,kızıyla,çocuğuyla , bebeğiyle  canlı canlı sulara atıldı,katledildiler. Keşiş dağlarının karşı yakası Fıratın ötesinde Dersimli kürt,zaza aleviler Ermeni soykırımı na karşı çıktı binlerce Ermeni Dersime sığındı. Dersimliler ırkına,milliyetine,mezhebine bakmadan,dinini hiç dikkate almadan yardımına koştu,kol kanat gerdi,korudu kolladı,kendinden biri gördü , peki kötümü etti? Ermeni ve müslüman olmadığı için yapılan soykırıma zulme sessizmi kalmalıydı? Buna hangi aklı selim insan evet diyebilir… Dersim bu anlamıyla da  geçmişimizin yüz akı olarak karşımıza çıkıyor. Zulme sessiz kalmıyor,karşı çıkıyor,bedel ödüyor.

Bugün devrimci hereketlerin bir çoğu ne yapmak istiyor,hangi safta yerini almak istiyor. Alevilerin kendileri  yüzyıllardır zulum gören , zulme karşı çıkan bir mezhep , nasıl olurda taşıdığı tereddüt sonucu Suriyeli Mültecilerin yerleşimine, ilticasına,barınmasına karşı çıkabiliyor?.. Yaşadığı kaygı ve tereddütleri taşısa da,büyük riskleri olsada Alevi örgütlerin Suriyeli mültecilerin yerleşimine karşı çıkmaları anlaşılır gibi değil.

Sorun bu kadarla bitmiyor. Dün KCK eş başkanı  Cemil Bayık ,”Suriyeli mültecilerin Kürdistana yerleştirimesine  karşı olduklarını, Kürdistan halkının topraklarına mülteci yerleştirmeye karşı çıkmasını,müsade etmemesi “doğrultusunda açıklama yaptı.

Cemil Bayık ın yapmış olduğu açıklama, bence talihsiz bir açıklama olmustur. Çünkü, faşist türk devleti kendi çıkarları doğrultusunda herşeyi mübah görmekte,ırkcı-şöven katliamcı yoluna devam etmektedir. Onu bütün ırkcı,faşist ulusalcılar desteklemektedir. Faşizmin bu uygulamalarından dolayı, savaşın açık mağduru olan bu insanların yerleşimine karşı çıkmak anlaşılır gibi değildir.  Kaldı ki , faşist Türk devleti bu göçtürme,çöktürme, asimile etme politikasını yeni uygulanmıyor, bu yüz yıla yakın bir zamandır  Ermeniler, Kürtler,Rumlar,Aleviler Araplar ve diğer azınlıklara uygulanan sistamatik bir devlet politikasıdır. Kürt ulusuna uygulanan soykırım politikası milyonları zorunlu göçer kılmış , topraklarını terk etmiş, asimile ve Türk’leştirmek esas alınmıştır. Kürt ulusundan insanlarımız akla gelmez baskıya, hakarete ve zulme  uğratılmış yaşam hakkı bulundukları yerlerde bulamaz olmuşlardı.

Şimdi , aynı durumda olan bir halkı,ulusu istememek, Kürt yerleşim bölgelerinin demografisini, nüfus yapısını değiştirmeye yönelik  olarak bir TC politikası olsa dahi, ezilen bir ulusun  özgürlüğü için,haklı   bir mücadele yürüten KCK önderliği sorunu gerekçeleriyle daha doğru izah eden bir yaklaşım sergilemeliydi.. Özellikle belirtmek isterim ki, her nerden gelirse gelsin milliyetçi, ayrımcı,ötekileştirici , ayrıştırıcı bir davranış göstermeye açık ve net tavır takınmalıyız.

Empati kuralım,o zaman Avrupa’da emperyalist devletlerin , ırkcıların,faşist partilerin yabancıları istememesi,yakması,dövmesi,aşağılamasına biz  ne diyeceğiz?Haklımısınız,doğru yapıyorsunuz mu diyeceğiz? Böyle birşey olabilirmi? Sebepler ve sonuçlar doğru ele alınmadan faydacı,çıkarcı , duygusal ele alınabilinirmi? Tabi ki hayır .Avrupalı emperyalist devletler bir yandan savaş suçu işlediklerini saklamak, çıkardıkları savaşların, katliam ve soykırımların sonucu olan mülteciliğe karşı kendi halkını kışkırtması sonucu Kürt , Arap, Afrikaılı mültecileri , Avrupalı halk istemiyor.Ortaya çıkan ekonomik,siyasi,toplumsal krizin  işsizliğin sorumlusu yabancıları ve mültecileri görüyor . O zaman bu ırkcı anlayışları haklı  görmüş olmuyormuyuz.  Her toplumsal ve soyal olayı değerlendirmek siyasi bakış açımızdan kaynaklanır .

Olayları somut olgulardan ele almak zorundayız. Bugün bizim işimize geldiğinden  dolayı doğrulardan,ilkelerden vazgeçemeyeceğimizi hassasiyetle belirtmek isterim.

Devrimci komünistler asla ırkcı söylemlere,ötekileştirici , cinsiyetçi,tekci mantığa prim vermezler. Yanlışı gördükleri yerde eleştirir,düzeltilimesini isterler. Ki, bu bugün için dahada önemlidir. Çünkü ırkcılık , şövenizm,ötekileştirici faşist ideolojiler dünyamızda gelişiyor ve revaçta.  Ve yoğun bir toplumsal taban bularak geleceğe ciddi tehlike taşımaktadır. Daha dün Amerika’da yaşanan ırkcı polis saldırısı bunun bariz örneğidir. O sebeple , ırkcı,şöven diktatörlüklere,emperyalizme, faşizme karşı ülkemizde , bölgemizde, bulunduğumuz her alanda, ulusların eşitliğini, halkların kardeşliğini özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunmalıyız. Bu ilkeli tutumu olmazsa olmaz görmeliyiz. 

44929

Son Haberler

Sayfalar

Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Bir Sol Liberal Aydının Ezilen Ulus Milliyetçiliği Temelinde Ulus Sorununa Yaklaşımının Eleştirisi

Giriş:

Uluslar kapitalizmin şafağında ortaya çıkmıştır. Ancak, kapitalizmin emperyalizme evrilmesiyle de ulusal sorunlar çözülebilmiş değildir. Hala ezilen uluslar ve bunların kendi kaderlerini özgürce tayin etme mücadeleleri sürmektedir. Özellikle emperyalizmin ortaya çıkmasıyla birlikte, ezilen ulus sorununun çözümü doğrudan proleter devrimlere bağlanmıştır.

Dağın Sara’sı (Sakine Cansız), Nubar Ozanyan

Aradan yıllar geçse de direngenliğin hikayesini yazan Sara (Sakine Cansız), unutulmadan konuşulup anılıyorsa bu onun istisna bir kişilik olduğunu gösterir. Unutulmayacak kadar değerli çalışmalar yürüten, her dönem geride okunacak notlar bırakan Sara, Kürt Özgürlük Hareketi’nin öncü soluğu olmayı başarmış bir devrimcidir.

Cüret edip özneleşelim, kurtuluş için örgütlenelim ve hep birlikte devrimle özgürleşelim!

– Merhaba, kendinizi tanıtır mısınız?

– Merhabalar, ben Rosa Avesta, TKP-ML Komünist Kadınlar Birliği (KKB) temsilcisiyim.

– TKP-ML KKB olarak 5 Mayıs 2023 tarihinde yaptığınız açıklamada 1. Kongrenizi yaptığınızı açıkladınız. Bu Kongreye gelinceye kadar geçen süreci özetleyebilir misiniz?

Sosyalizm Bayrağının Arkasına Saklanan Sosyal Şovenizm!

Yerel seçim süreci, egemen sınıflar arasındaki kapışmanın yeni adresi olarak giderek ısınan bir gündem olarak karşımıza çıkıyor.

2023 Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinde AKP-MHP faşist ittifakı ve merkezinde CHP’nin yer aldığı “Millet İttifakı” arasındaki mücadeleden ilki ezici bir üstünlükle galip çıktı. Daha doğrusu, devlet aklı, önümüzdeki dönem için yola “CHP’nin de onayıyla” Türk-İslam senteziyle, gerici ve faşist bir ittifakla devam etme kararı aldı.

Vahşet ve zulümle biten yıllar (Nubar OZANYAN)

Yeni yıl ezilen halklara yenilik adına bir şey getirmedi. Zulmün bir devamı, vahşetin bir tekrarı yeniden yaşatılıyor. Dünyanın muktedirleri, sermayenin generalleri Orta Doğu’yu yeniden paylaşmak, hegemonyalarını pekiştirmek için her gün daha fazla sayıda savaş gemisini denizlere sürüyorlar. En kıyıcı silahlarını yeni bir paylaşım savaşı ve çatışmaları için hazırlıyorlar. Filistin, Kurdistan, Ukrayna savaşın ve çatışmaların en sert ve en tahripkar geçtiği ülkeler olma gerçekliğini korumaya devam ediyor.

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht Yaşıyor, Lenin Yol Göstermeye Devam Ediyor!

 

Roza Luxsemburg ve Karl Liebknecht bundan 105 yıl önce dönemin SPD hükümetinin Freikorsp (Gönüllüler Alayı) askerleri tarafından kurşuna dizilerek katledildiler.

Birinci emperyalist paylaşım savaşının ufukta görünmeye başladığı 1907 yılında toplanan İkinci Enternasyonal çıkması muhtemel savaşa karşı “hazır olunması” ve “savaş bütçelerine hayır” denmesi çağrısında bulundu.

Gerici Zorun Panzehiri, Devrimci Zordur

Görsel ve yazılı basında her gün çürümüş, kokuşmuş sistemin icraatlarına tanıklık ediyoruz. Artık uyuşturucu baronlarına, çetelere dair haberler “sıradan” vakalar haline gelmiş durumda. Tabi ki, bizim işimiz bunların çetelesini tutmak değildir.

“Mücadele, İsyan, Örgüt ve Ezilenlerin Savaşına Doğru…”

Oldukça sarsıcı bir yılı geride bıraktık. Artsakh’da, Rojava’da, Gazze’de işgal saldırıları sürerken Afganistan’da halk Taliban zulmüne katlanmak zorunda kaldı.

Yeni ticaret anlaşmaları ve pazar paylaşım savaşları nedeniyle Ortadoğu halkları Kafkaslar’dan Arap Yarımadası’na zulme uğramaya, göçe zorlanmaya, açlığa ve yoksulluğa hapsedildi. Şimdi yeni bir yıla girerken bu emperyalist ve gerici saldırıları direniş ile karşılayan Ortadoğu halkları zaferlere muktedir…

 Bölgede tırmandırılan savaş

AKP veya CHP’ye Kaybettirmek mi? 3. Yol mu?

Devrimci mücadelenin gerilediği, devrimci-komünist ve yurtsever hareketlerin kitleler üzerindeki etkisinin önemli oranda azaldığı bir sürecin içinden geçiyoruz.

“Ateş Hırsızları”nın Felsefesi, Filozofları[*]

“Diyalektik felsefe karşısında

hiçbir şey sonal,
mutlak, kutsal değildir.”[1]
 
Felsefe “Öldü” mü? Öncelikle belirtmeliyim ki, böyle düşünen insanlar olsa da, yaşam devam ettiği sürece felsefe nihayete ermez; onu “gereksiz” bir şeymiş gibi sunmaya kalkışanlar ise yanılıyor!
Felsefeye yabancılaşan bir çürüme/ çöküş labirentindeysek de; o, insan(lık)ın aptallaştırılmaması için vardır.

Marks'ın Hatalı Olmasını Ne Kadar İsterdik

Proletaryalarla sohbet.

Ah... ah...  kaçımız ama kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Hemi de kaçımız.

Heledeki sömürgecilik sosyo ekonomik yapıyı değiştirmez derken.

Heledeki yıllardır da sömürgeciliğin değiştirdiği sosyo ekonomik yapıda politika yaptığımızı da kabullenmişken.

Kaçımız ve kaçımız marks'ın hatalı olmasını istemezdik ki.

Belki de... sadece   bu konularda da değil.

Başka  konularda da marks'ın hatalı olmasını isterdik.

Sayfalar