Çarşamba Mayıs 15, 2024

Neden suriyeli savaş mağdurları istenmez

Dünyamız küresel  emperyalist  semayenin yaşadığı ekonomik kriz sonucu büyük sarsıntılar yaşıyor. Ortadoğu’da başta Amerikan  emperyalizmi olmak üzere,empryalist haydutlar kendi çıkarları,sömürü ve rahatları için insan kanına doymuyor. Daha fazlasını istiyor,kan , katliam kâr, kâr, kâr …Onları kendi çıkar ve menfaatleri ilgilendiriyor. Biz bunları yüzyılın tarihinde çokca yaşadık. Alman emperyalizmi birinci emperyalist savaşta Ermeni soykırımını  İttihat-Terraki paşalarıyla birlikte  gerçekleştirmedimi? “Ermenilerin canı cehenneme, bizi Alman İmparatorluğunun çıkarları ilgilendirir .”demedilermi, katliamları ırkcı,faşist  Talat,Turan  ve Kamalin başını çektiği panislamist-pantürkist  iktidarıyla gerçekleştirdiler.

Fransız emperyalizmi Afrika kıtasını kan ve katliamlarıyla  soykırımlar yapmadımı, Güneş batmayan büyük emperyalist büyük İngiltere Asya’da,Afrika’da, latin Amerika’da sömürgeci,ırkcı soykırımcı katliamlar yapmadılarmı?  Corçil “Siyahların, Afrikalıların gaz odalarında yakılmalarını,topluca öldürülmelerini “istemedimi? Hangisinin geçmişi temiz,hangisi ezilenden yana olmuş bir gören,duyan , tanık olan varmı?38 de Dersimde atmış bin insanımız mağaralarda,evlerde,köylerde topluca  katledilip munzur suyuna atılmadımı , Maraş da , Sivas’ta , Çorum’da, Surda,Cizre de , Nusaybin de , Lice de yüzlerce , binlerce kürt katledilmedimi? Peki bu soykırım ve katliamların birinci sebebi ırkcılık,şövenizm,ulusalcılık,ve faşizm değilde nedir.!

Sizlere geçmişten basit ve hafızalardan silinmeyen bir örnek vermek istiyorum; Ermeni ulusu 1900  yılları başından  1920 lere kadar soykırıma , tehcir ve zulme maruz kaldı. Erzurum’da, Erzincan’da, Elezığ’da ,Kürdistan nın her yanında Fırat,Dicle,Murat vb sulara kadınıyla,kızıyla,çocuğuyla , bebeğiyle  canlı canlı sulara atıldı,katledildiler. Keşiş dağlarının karşı yakası Fıratın ötesinde Dersimli kürt,zaza aleviler Ermeni soykırımı na karşı çıktı binlerce Ermeni Dersime sığındı. Dersimliler ırkına,milliyetine,mezhebine bakmadan,dinini hiç dikkate almadan yardımına koştu,kol kanat gerdi,korudu kolladı,kendinden biri gördü , peki kötümü etti? Ermeni ve müslüman olmadığı için yapılan soykırıma zulme sessizmi kalmalıydı? Buna hangi aklı selim insan evet diyebilir… Dersim bu anlamıyla da  geçmişimizin yüz akı olarak karşımıza çıkıyor. Zulme sessiz kalmıyor,karşı çıkıyor,bedel ödüyor.

Bugün devrimci hereketlerin bir çoğu ne yapmak istiyor,hangi safta yerini almak istiyor. Alevilerin kendileri  yüzyıllardır zulum gören , zulme karşı çıkan bir mezhep , nasıl olurda taşıdığı tereddüt sonucu Suriyeli Mültecilerin yerleşimine, ilticasına,barınmasına karşı çıkabiliyor?.. Yaşadığı kaygı ve tereddütleri taşısa da,büyük riskleri olsada Alevi örgütlerin Suriyeli mültecilerin yerleşimine karşı çıkmaları anlaşılır gibi değil.

Sorun bu kadarla bitmiyor. Dün KCK eş başkanı  Cemil Bayık ,”Suriyeli mültecilerin Kürdistana yerleştirimesine  karşı olduklarını, Kürdistan halkının topraklarına mülteci yerleştirmeye karşı çıkmasını,müsade etmemesi “doğrultusunda açıklama yaptı.

Cemil Bayık ın yapmış olduğu açıklama, bence talihsiz bir açıklama olmustur. Çünkü, faşist türk devleti kendi çıkarları doğrultusunda herşeyi mübah görmekte,ırkcı-şöven katliamcı yoluna devam etmektedir. Onu bütün ırkcı,faşist ulusalcılar desteklemektedir. Faşizmin bu uygulamalarından dolayı, savaşın açık mağduru olan bu insanların yerleşimine karşı çıkmak anlaşılır gibi değildir.  Kaldı ki , faşist Türk devleti bu göçtürme,çöktürme, asimile etme politikasını yeni uygulanmıyor, bu yüz yıla yakın bir zamandır  Ermeniler, Kürtler,Rumlar,Aleviler Araplar ve diğer azınlıklara uygulanan sistamatik bir devlet politikasıdır. Kürt ulusuna uygulanan soykırım politikası milyonları zorunlu göçer kılmış , topraklarını terk etmiş, asimile ve Türk’leştirmek esas alınmıştır. Kürt ulusundan insanlarımız akla gelmez baskıya, hakarete ve zulme  uğratılmış yaşam hakkı bulundukları yerlerde bulamaz olmuşlardı.

Şimdi , aynı durumda olan bir halkı,ulusu istememek, Kürt yerleşim bölgelerinin demografisini, nüfus yapısını değiştirmeye yönelik  olarak bir TC politikası olsa dahi, ezilen bir ulusun  özgürlüğü için,haklı   bir mücadele yürüten KCK önderliği sorunu gerekçeleriyle daha doğru izah eden bir yaklaşım sergilemeliydi.. Özellikle belirtmek isterim ki, her nerden gelirse gelsin milliyetçi, ayrımcı,ötekileştirici , ayrıştırıcı bir davranış göstermeye açık ve net tavır takınmalıyız.

Empati kuralım,o zaman Avrupa’da emperyalist devletlerin , ırkcıların,faşist partilerin yabancıları istememesi,yakması,dövmesi,aşağılamasına biz  ne diyeceğiz?Haklımısınız,doğru yapıyorsunuz mu diyeceğiz? Böyle birşey olabilirmi? Sebepler ve sonuçlar doğru ele alınmadan faydacı,çıkarcı , duygusal ele alınabilinirmi? Tabi ki hayır .Avrupalı emperyalist devletler bir yandan savaş suçu işlediklerini saklamak, çıkardıkları savaşların, katliam ve soykırımların sonucu olan mülteciliğe karşı kendi halkını kışkırtması sonucu Kürt , Arap, Afrikaılı mültecileri , Avrupalı halk istemiyor.Ortaya çıkan ekonomik,siyasi,toplumsal krizin  işsizliğin sorumlusu yabancıları ve mültecileri görüyor . O zaman bu ırkcı anlayışları haklı  görmüş olmuyormuyuz.  Her toplumsal ve soyal olayı değerlendirmek siyasi bakış açımızdan kaynaklanır .

Olayları somut olgulardan ele almak zorundayız. Bugün bizim işimize geldiğinden  dolayı doğrulardan,ilkelerden vazgeçemeyeceğimizi hassasiyetle belirtmek isterim.

Devrimci komünistler asla ırkcı söylemlere,ötekileştirici , cinsiyetçi,tekci mantığa prim vermezler. Yanlışı gördükleri yerde eleştirir,düzeltilimesini isterler. Ki, bu bugün için dahada önemlidir. Çünkü ırkcılık , şövenizm,ötekileştirici faşist ideolojiler dünyamızda gelişiyor ve revaçta.  Ve yoğun bir toplumsal taban bularak geleceğe ciddi tehlike taşımaktadır. Daha dün Amerika’da yaşanan ırkcı polis saldırısı bunun bariz örneğidir. O sebeple , ırkcı,şöven diktatörlüklere,emperyalizme, faşizme karşı ülkemizde , bölgemizde, bulunduğumuz her alanda, ulusların eşitliğini, halkların kardeşliğini özgürlüğünü ve bağımsızlığını savunmalıyız. Bu ilkeli tutumu olmazsa olmaz görmeliyiz. 

44952

BAŞKALDIRININ -ÖN- DEĞERLENDİRİLMESİ[*]

“Ve bizim bir haziranımız

Bir yıl kadar yetecektir dünyaya

Çünkü yoğun ve ateşle yaşanmış

Çünkü ellerimiz, başımız ve kanımız

Hayasız pençelerini kokuyla gizleyen

Bir olgu olmayacaktır sana

Ölülerimiz toplanacaktır

Doldurulan bir kıyı gibi.”[1]

 

Erdem Aksakal’ın, “2011 yapımı ‘Ya Sonra’ filmine, Özcan Deniz aşkını şu sözlerle anlatarak başlar. ‘Masallar neden en güzel yerinde biterler? Sonra ne olur bilinmez. Biz de masallara göre sona geldik. Peki ya sonra?’

KENTİ (YOKSULLARINDAN) “TEMİZLEMEK”…[1]

“Ahlâk ve para aynı çuvala girmez.”[2]

Çocukluğum ve ilk gençlik yıllarım, bugün İstanbul’un en “in” mekânlarından sayılan Erenköy-Göztepe arasında geçti. O yıllarda İstanbul’un tartışmasız bir numarası Teşvikiye- Nişantaşı-Osmanbey karşısında biraz “ikinci sınıf” sayılan, ancak “sayfiye” olarak muteber, bizim gibi yaz-kış kalanların hafiften “taşralı” muamelesi gördüğü, ama geceleri Bağdat caddesinde “anahtar teslim”ine yarıştırılan lüks, spor arabalara bakıldığında, geleceğinin “parlak” olduğunu sezdiren, üç katlı apartmanlar diyarı…

KÜRDİSTAN ULUSAL KONGRESİ VE BDP’NİN TÜRKİYELİLEŞME SİYASETİ

Herşeyin içinin boşaltılarak hızla tüketildiği bir çağda yaşıyoruz. Post-modern bir cehalet her yanımızda. Düşüncelerimizin, yaşamlarımızın, ilişkilerimizin, eğitimlerimizin hatta gıdalarımızın içi boşaltılmış ve global ekonomik sistemin ihtiyacına göre yeniden düzenlenmiş durumda. Wachowski Kardeşlerin unutulmaz filmi Matrix’te anlatılan insanı metalaştıran sanal düzenin bir benzeri hepimize dayatılmış.

ANNEME İnci Taneme

“Bu akşam, annem kamerada seninle konuşmak istiyor” diye mesaj geldi erkek kardeşim Nuri’den. Bir arkadaşa misafirliğe gidecektik. Erteledik. Bilgisayarın başındaki yerimizi aldık.  Ben, Nuran ve Ezgi… Ekranın gerisinde annem ve kardeşlerim… Selamlaşıyoruz. Annemin gözlerindeki mutluluk tarif edilir gibi değil. Yüzünde bir çocuk sevinci.  

“Nasılsın anne, nasılsın babaanne?”

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!! Hasan Aksu

Haksiz emperyalist savaslara karsi, halklarimizin hakli ozgurluk ve bagimsizlik savasinin yaninda olalim!!!

OLASI BİR YAĞMA SAVAŞI ve “ÜÇ VAKTE KADAR”

 

6/7 Eylül 1955 kan-gözyaşı ve ölüm

               Ermeni soykırımı tarihinin ilk evresi, Osmanlı imparatorluğu hakimiyeti altında yaşayan Ermenilere karşı Abdülhamit döneminde uygulanan katliam ve baskılar ile başlamaktadır.1896 yılına kadar birçok vilayette yapılan katliamlarda yüzbinlerce insan öldürülmüştür.Bir ulusun yok edilmesinin ikinci evresi 1915 yılında İttihat-Terakki hükümetinin 1,5 milyon insanın ölümüne sebep olan yeni bir yüzyılın başlangıcında ilk SOYKIRIM olayıdır.Üçüncü ve son devresi ise Ulus devleti inşasında kurulan TC,yani Kemalist Türkiye'sinde azınlıklara karşı uygulanan politikalar sonunda  b

İzzettin Doğan asimilasyoncu bir düşkündür

 

Fethullah Gülen’le hangi menfaatler ve çıkarlar karşılığında olduğu belli olmayan bir ortaklığa soyunup, aynı arazi üzerinde Cami, Cemevi ve Aşevi yapılması işbirliğini gururla anlatan, asimilasyonun gönüllü bir neferi olan İzzettin Doğan bir düşkündür. 

Kapitalizmin Sosyalizmi İçerden Ele Geçirme Çizgisi Olarak Modern-Revizyonizm Ve Dust Bowl Sendromu

 
 

 

 

 

PİR SULTAN ABDAL'IN SUÇU?

 

1. Pir Sultan, dinsizdir, namaz kılmaz, ramazan orucu tutmaz.

 2- Şeriata aykırı söz söylüyor ve davranış sergiliyor.

 3- Müslümanlara Yezit diyor ve şarap içiyor.

 4-Ayin-i Cem adında gizli toplantılar yapıyor.

 5- Safevi taraftarı ve Kızılbaş taifesinden, Devlet-i Ali düşmanıdır.

 6- Rafızi kitaplar bulunduruyor, okuyor ve okutuyor.

BARIŞ NE YANA DÜŞER USTA ...

 

Emperyalist ABD haydudu ve beraberindeki kan emiciler, Suriye’ye saldırı hazırlığı içindeyken, "barış”tan söz etmek abesle iştigaldir. Etrafin emperyalist ve kapitalist haydut devletlerle sarılmış ve kan emici kapitalist sistem yaşatılmaya devam edilirken, "kardeşlikten", "barıştan" söz etmek büyük bir aldatmacadır. Emperyalist ve gericiliğin vahşi saldırılarıyla içiçe yaşayan, kitlesel katliamlara uğrayan ezilen halklar ile dalga geçmek demektir.

Sayfalar