Müslüm Elma’dan Mektup
TKP/ML yöneticisi olma iddiası ile Nisan 2015’den beri tutuklu bulunan Müslüm Elma, yoldaşları tarafından gönderilen Duvar Gazetesine cevap mektubu yolladı. Müslüm Elmanın yolladığı ve elimize ulaşan mektubu olduğu gibi yayınlıyoruz:
“Sevgili yoldaşlar,
Ortak bir emeğin ürünü,sevgi ve renklerin karışımı olan yoldaşlık belgelerinizi aldım. Belge diyorum çünkü; mektubun sınırlarını aşmış Güneşle renkler karışmış ve kelimelerin umut yüklü olması güneş ışınlarının resimlere yansıması dönemin karanlığına gönderilen ışık yüklü mesajlardır. Bunları çoğaltmalıyız. Hepimizin yüreğinde yatan koca bir umut var. Onu uyandırmalıyız. Hani derler ya ‘’umut insanın yakıtıdır’’. İşte onu yakmanın vaktidir.
Renkli belgeye yansıyanlar, beni geçmişe götürdü. Hatırlıyorum; köyde yaşlılarımız, güneşin doğuşunu dualarla karşılıyordu. Öyle ya, Güneş doğanın canlılığına, doğurganlığına vesile olur. Tıpkı su gibi, hava gibi. Güneş aynı zamanda umududa doğurur. Çünkü aydınlıktır. Ve bundan dolayı diyorum, doğanın bereketi üzerimizden olsunki; umutlarımız hep canlı ve sımsıcak kalsın. Yani demek istiyorum ki:
Sevgi karışınca renklere
acep ne olur
bilmiyorum
ama umut karışınca umutsuzluğa
gök gürler
biliyorum
ve bulutlar ağlar
dökülür gözyaşları toprağa
işte o zaman
derelerin isyanını anlıyorum
unutmayın her zaman umut
umutsuzluğu vurur
ve Güneş umudu doğurur.
Elbetteki şu gerçekleri kabul etmeliyiz. Yaşadığımız coğrafya-bölge ateş topuna dönüşmüş durumda Bu tablonun sorumluları belli. Acı çekenleri, göç yollarında toprağa düşenleride belli. Olması gerektiği gibi olmayan bu tablonun yaratıcılarına karşı oluşması gereken direniş hattıdır. Hiç şüphesiz bu karanlık dalgaya karşı canbedeli direnenler var. Ki bunların başında kürtler geliyor. Tarihte bunu kaydediyor.
Her fırsatta ‘’Somut koşulların somut tahlilinde’’n söz edip ama pratikte tam tersi bir istikamette yol almak gerçeklere yabancılaşmaktır. Bu hastalığın en tipik özelliği, gerçekleri nesnel olgularda değil, hayal dünyasında aramaktır. Hayalsiz yaşam olmaz. Ama hayaller gerçeklerle çatışmaya girerse, kaybetmekte kaçınılmaz. Bu nedenle somutla ilgilenmek, dönemi anlama bakımında olmazsa olmazdır. Sözgelimi herhangi bir meseleyi çözebilmek için, önce ona yol açan nedenleri anlamak gerekir. Çünkü; anlama eylemi çözme eyleminden bağımsız değildir. Kimi arkadaşlarımız tarafından yazılan mektuplara bakınca, sanki farklı dünyalarda yaşıyoruz. Sanki ilk karşılaşıyoruz. Aynı şeyleri izledik, ama farklı şeyler görmüşüz. Tabiki bu göz probleminden kaynaklanan bir durum değildir. Bu tamı tamına gerçeklere yabancılaşmanın bir sonucudur. Yani ana problem düşünüş tarzında. Burada hasar olunca, görme, yorumlama eylemleride sakatlanır.
Sevgili yoldaşlar, bu kadar kelam yeter. Koşullar ne kadar ağır olursa olsun, eğer yüreklerimizde yatan koca umudu uyandırırsak, koca bir güç oluruz. İşte o zaman engelleri aşmak bizim için sıradan bir iş olur. Bu duygu ve düşüncelerle hepinize selamlarımı ve sevgilerimi yolluyorum. Ve umutla yüklenmenin vaktidir diyorum.
M. Elma“
Son Haberler
Sayfalar
Kılıçdaroğlu sadece Kılıçdaroğlu değildir! (1ci bölüm)
Açıklama: Bu yazı, Kılıçdaroğlu’nun CHP’nin Genel Başkanlığına getirildiği dönemde, 2010 tarihli Partizan’ın 72. Sayısında yayımlanmıştır. Yazı eski olsa da, yazılanlar eski sayılmaz. Zira Mayıs 2023 seçimlerinde “halkın umudu” olarak önümüze konan Kemal Kılıçdaroğlu ve CHP’sinin burjuva-feodal sistemde oynadığı rol, özellikle de seçim sonuçlarının açıklanmasının ardından açık bir şekilde ortaya çıkmıştır. Ve ortaya çıkan bu gerçeklikler, Partizan makalesinde dikkat çekilen ve tespitleri yapılan gerçekliklerle uyumludur.
Beylere ve devlete karşı olmak (Nubar Ozanyan)
Artsahk (Karabağ) sekiz aydır kuşatma ve abluka altında. Elektrik, gaz, akaryakıttan yoksun; açlığa ve dermansızlığa mahkum edilmiş bir şekilde teslim olması bekleniyor. Soykırımın günümüzde almış olduğu en utanç verici ve acımasız hali yaşatılmaktadır halka.
Ne uluslararası Adalet Divanı’nın kararı ne sekiz aydır çalınan diplomatik kapılar, Karabağ’da yaşayan Ermeni halkının yaşamsal sorunlarına çare, derdine derman oldu. Yapılan sayısız görüşme, müracaat ve iletişimden hiçbir sonuç çıkmadı.
“Bir Tek Mücadele Kaybedilir; O Da Terk Edilen Mücadeledir.” (Kadınların birliği)
Cumartesi Annelerinin eylemi, bu ülkenin en uzun soluklu mücadelesidir… Birçok kez engellendi, saldırıya uğradı, sürekli hale gelen polis saldırısı nedeniyle 1999’dan 2009’a kadar ara verildi, pandemi döneminde online olarak yapıldı ama ne olursa olsun Cumartesiler, 1995 yılından bu yana yani 28 yıldır “kaybolan” çocuklarını, eşlerini, babalarını, annelerini, arkadaşlarını, yakınlarını arayan insanların ama en çok da annelerin eylem günü oldu.
Yeni Emperyalistler Eski Emperyalistlere Karşı
Kapitalizmin; gelişmesi, genişleyerek yoğunlaşması ve üretimin her geçen gün artmasıyla ortaya çıkan tekelleşme ve uluslararası yönünün esas hale gelmesi, onu daha saldırgan bir aşama olan emperyalist bir aşamaya ulaştırdı. Bu gelişme, sınıfların netleştiği ve sınıflar arası mücadelenin keskinleştiği kapitalist ekonomik sisteminin diyalektik gelişiminin bir karakteristiğidir. Kapitalizm derinlemesine ve enlemesine geliştikçe yeni emperyalist ülkeler ortaya çıkacak ve bu da emperyalistler arası çelişmeyi artan ölçüde derinleşecektir.
BRICS'in Johannesburg'da zirve toplantısı
Çin yeni emperyalist konumunu genişletiyor
Bugün Güney Afrika'nın Johannesburg kentinde Vladimir Putin'in yalnızca sanal olarak katıldığı yeni emperyalist BRICS ülkelerinin (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin, Güney Afrika) zirve toplantısı sona eriyor.
Altı ülke eklendi
Tartışmaların merkezinde 14 yıl önce kurulan BRICS grubunun "BRICS Plus" olarak genişletilmesi yer alıyordu.
“ECDAT” HİKÂYELERİ[*]
“Geçmiş içinde yaşanacak bir şey değildir.
Eyleme geçerken içinden bir şeyler çekip
çıkarttığımız bir sonuçlar kuyusudur.”[1]
KADINLARIN BİRLİĞİ | Halk Okulu Devrimcilik Adı Altında LGBTİ+ Düşmanlığı Yapmaya Devam Ediyor!
Bir süredir Halk Okulu’nda LGBTİ+lar ve LGBTİ+ mücadelesi üzerinden genelde ilerici, devrimci harekete özelde proletarya partisine yönelik “değerlendirme”lerde bulunulmaktadır.
Bu “değerlendirmelerin” temel anlayışına ve üslubuna, devrimci kamuoyu da bizler de aşinayız.
Martager (Nubar Ozanyan)
Yaşamı Fakir, savaşımı Martager olan komutan, sert yaşadı. Bir derviş gibi Kafkaslar’ı, Ortadoğu’yu dolaştı. Mazlumların yaşamından gürültü yapmadan kopup giderken geride derin izler ve unutulmaz anılar bıraktı. Yaşadığı her toprak parçasında eski ve köhnemiş olan her şeye meydan okudu. Yaşarken Ararat’a, düşerken Cudi’ye bakarak “Elveda” dedi.
Devrimci Bir Çıkış İçin Örgütlen-Örgütle
“…Komünist Enternasyonale bağlı tüm partiler, ‘Kitlenin daha derinlerine!’, ‘Kitlelerle daha sıkı temas!’ şiarlarını ne pahasına olursa olsun pratiğe geçirmelidirler; kitleler sözünden anlaşılması gereken emekçilerin ve sermaye tarafından sömürülenlerin, özellikle de en örgütsüz ve en bilinçsiz, en fazla ezilen ve örgütsel olarak kapsanması en zor olanların tümüdür.”(1)