Perşembe Mayıs 9, 2024

Kadınların devrim selamına bir cevabımız olmalı - Ebru Yıldırım

 Gecenin karanlığı koyu, gökyüzü soğuk ve menzil uzak değil. Stalingrad direniyor genci yaşlısıyla. Biliyor umut var, Nazilere geçiş yok. Bu kavga anavatan için, sosyalizmin zaferi için. Naziler Sovyetlere düşman, özgürlüğe, emeğe, eşitliğe kısaca insana dair ne varsa hepsine düşman. Sovyet meclis demek, kolektivizm, gönüllülük, emek, değer yani insana dair ne varsa o demek. İşte savaş bu kadar yalın: İnsanlık mı barbarlık mı? Soru net olunca cevap da aynı oranda kesin oluyor. Yıl 1942, 588. Gece Bombardıman Alayı havalanıyor gökyüzüne. Sıkı sıkı sarılıyor 20'li yaşlarında genç kadınlar. Savaş bu, ölüm bir mermi sesi kadar yakın ama paraşütsüz uçakta vurulunca ölüm yakın değil kesin oluyor. Ama ne yazar hedef açık ve düşman oracıkta korkarak bakıyor Sovyet topraklarına, emeğin yurduna. Uçaklar bir kez havalanıyor çoğunlukla bir daha zafer anına kalıyor buluşmak.

Engels kasabasında birkaç ayda genç kadınlardan oluşturulan üç kadın timi: 586, 587 ve 588. Gece Bombardıman Alayı. Namı diğer "Gece Cadıları". Düşman takıyor bu adı onlara, kendi korkusunu, düşmanının başkaldırısını tarif edercesine! Uzun zamanları yok askeri eğitim almaya. Düşman yakın, zafer için acele etmeli. Uçaklar yetersiz ancak cesaret sonsuz. Birkaç ay yetiyor temel bilgileri almaya. Gerisi savaşta pratik içinde öğrenmeye ve inanmaya kalmış.

Soğuktan donan ayakları engel değil uçmaya. Uçmak yetmez, hedefe kilitlenmeli! Bu nedenle her uçak iki bomba taşıyor kanadında. Biri faşizm için diğeri erkek egemen sistem için... Savaşın yıkıcılığına karşı her bombardıman sosyalizmin inşasına atılan bir tuğla oluyor. Bu nedenle uçmak ve özgürlüğü bir rüzgar gibi arkalamak gerekiyor. Gece Cadıları 23 bin sorti ve 3000 ton bombayla ve bir gecede 18 uçuş yaparak Alman askerlerine ağır darbeler vuruyor. Ama en etkili darbe bu üç kadın timinin Nazilerin en büyük korkusu olması. Faşizmin erkek gururuna dokunuyor Sovyet kadınları tarafından yenilgiye uğratılmak.

2017 yılı, yine aylardan Ekim. Ortadoğu'nun çöl sıcağında başka bir ateş yanıyor. DAİŞ barbarlığının yüreklerde saldığı buz gibi korku YPJ'li kadın savaşçıların gülen gözlerinin sıcaklığı ile dağılıyor. Rakka'yı erkek egemen sistemin, korkunun, esaretin ve barbarlığın başkenti yapan DAİŞ, köleleştirmek istediği kadın cinsi tarafından yenilgiye uğratılıyor. Arin Mirxan'ın bedenini siper ettiği kadın devrimi halka halka büyüyor, geçit vermiyor karanlığa. Sarya'nın (Gitmiyoruz, sonuna kadar savaşacağız, gerekirse şehit düşeceğiz' sözleri Rakka'da bir kez daha tescilleniyor. Gezi'nin kırmızı fularlı kızı Ayşe Deniz, bu defa boynundaki kesk ü sor ü zer puşiyi sallıyor özgürlük halayında. DAİŞ'ın Rakka'daki Ölüm Meydanı YPJ'nin zafer kutlamasına sahne oluyor. Arap kadınlarını esaret altına alan siyasal İslam gericiliğine karşı iki Arap kadın taburu kuran Ortadoğu'nun Cadıları, 450 bin sivili çetelerin elinden kurtarırken 30 kadın savaşçıyı sonsuzluğa uğurluyor.

Ekim devriminin 100. yılında Rakka'dan, DAİŞ barbarlığının kalbinden seslenmişti burjuvazinin bile saygı duymak zorunda kaldığı YPJ'li kadınlar: "Bu zaferi tüm dünya kadınlarına armağan ediyoruz!"

Tüm dünya gericiliğinin, emperyalistlerin ve erkek egemen iktidarların gözü kulağı Rakka'daydı. Nasıl da korkuyorlardı 5 bin yıllık iktidarlarının yıkılmasından, Ortadoğu kadınlarının tüm dünya kadınlarına örnek olmasından... DAİŞ benzeri zihniyetleri teşhir olacak, Ortadoğu'nun Cadıları tüm dünyaya yayılacak diye uykuları kaçarken, DAİŞ'in aldığı yenilgi kadar büyük bir yara aldıklarının farkındaydılar. Sovyetlerden Ortadoğu'ya yaşamın yarısı olan kadınlar evlerden toplumsal alana çıkıyordu. Yeni bir düzen yaratılırken kadınlar bu düzenin sadece öznesi değil kurucu öğeleri oluyordu. İkinci cins görülen kadınlar kölelik zincirini kırarken eşit ve özgür bir dünyanın mayasını fabrikada, komünlerde, meclislerde ve yönetim mekanizmalarında kurucu iradesi ile karıyordu. Bu eski düzenin kaybettiğinin ve kaybetmeye mahkum olduğunun göstergesiydi.

Tarihin akışında suyun yönünü çevirmek tarihe not düşmektir. Ve bazı anlarda yönünü çevirdiğimiz su bir sele dönüşebilir. Coşkun bir sel ise önüne katıp gider ona engel olan ne varsa. Ekim devrimi dünyada esen isyanın yönünü sosyalizme çevirirken, kadınlar faşizmin erkek egemenliğini selin önüne katan bir rol oynadı bu devrimde. Tüm dünya kadınlarına kürtajdan, doğum iznine, seçme seçilme hakkından yönetici olmaya kadar bir dizi kazanım armağan etti. Sovyet kadınlarının selamına dünya kadın hareketi kazanımları artırarak ve mücadeleyi daha da büyüterek karşılık verdi.

Erkek tarih yazıcıları unutturmaya çalışsa da, 100 yıl sonra Ortadoğu'nun kadınları aynı selamı veriyor hem Ekim Devrimi'ni yaratan iradeye hem de yeni Ekim'ler yaratacak kadınlara. Kadın timlerinden kadın ordusu kurmaya, kadın kotasından eşbaşkanlığa, kadını esaretten kurtarmaktan kadın devrimi yapmaya ve şiddete teslim olmamaktan özsavunmaya, Ekim devriminden aldığı bayrağı daha da yükseklere taşıyor kadınlar. Nazilerden DAİŞ'e, faşizmin ve gericiliğin karşısında can bedeli siper olarak ve cins bilincini kuşanarak üstelik…

Nasıl ki dünyanın herhangi bir yerinde tek bir kadına yapılan baskı, şiddet ya da kölelik dayatması tüm kadın cinsini baskı altına almaya yönelikse ve erkek egemen sistem dünya çapında nasıl din-dil-ulus ayrımı yapmadan gerici bir işbirliği içinde hareket ediyorsa, biz kadınların da enternasyonal bir ruhla birleşik kadın hareketini yaratmak gibi bir zorunluluğumuz var. Ancak böyle bir hattan yürüdüğümüz koşulda tek tek ülkelerdeki ya da bölgesel isyanımızı dünya çapında bir kadın devrimine taşıyabiliriz. Ekim devriminin kazanımlarına yaslanan YPJ'li kadınların 100 yıl öncesine dayanan tarih bilinci ile biz de Rakka'nın yaktığı ışığa aynı cins bilinci ve kadın dayanışması ile karşılık verme tarihsel sorumluluğu ile karşı karşıyayız.

Dün Stalingard bugün Rakka, erkek egemen faşist çetelerin somutlaştığı alanlardır. Faşizmin kendisinden daha somut başka bir gerçek ise onu alaşağı eden kadınların taşıdığı umuttur. Bize düşen Kobanê'den Şengal'e, Minbiç'den Rakka'ya yanan özgürlük ateşini daha da büyütmek ve bulunduğumuz her alanda yeni ateşler yakarak bu selama karşılık vermektir. 

43711

Misafir yazarlar

Güncele iliskin yazilariyla sitemize katki sunan yazar dostlarimiza ait bölüm

Son Haberler

Sayfalar

Misafir yazarlar

"Legal parti sorunu" Üzerine

Legal parti sorunu, aslında hem Uluslararası Komünist Hareket ve hem de Türkiye ve K. Kürdistan Devrimci Hareketi açısından hiçte yeni ya da ‘bakir’ bir sorun sayılmazken; ama nedense devrimci hareketin ‘radikal sol’ olarak addedilebilecek kimi kesim ve yazarlarınca, böyleymiş gibi sunulmaya çalışılmakta.

Emperyalizm Üzerine Notlar -2

“Motor Üretimi Yoksa, Emperyalizm De Yoktur”

Soru: 2 -Türkiye'nin kendi tekniği (gelişmiş sanayisinin) yoktur. Örneğin bir motor bile yapamamaktadır. (Marksist Teori'nin Almanya-Frankfur'da 24 Şubat 2024"de düzenlediği "Lenin Dünyaya Bakmak" Sempozyumu tartışmalarından)

TKP-ML TİKKO Genel Komutanlığı: Partimiz Savaşımızı Aydınlatmaya Devam Ediyor: Ona Omuz Ver! Güç Kat!

Ailevi sorunlar, geçim derdi, gelecek kaygısı, hayaller, yaşanmışlıklar, günden güne ömrün tükenmesi ve sonuç olarak hiçbir şey yaşamadığını farkettiğin ve yüreğine bir acının gelip oturduğu an... bunu ikimize kendime armağan ediyorum. Dost varmı ki şu zaman da derdini alıp vuracak sırtına ..ve biz nelerden uzak kalmışız haberimiz yok...şimdi ki dostluklarda ne duman ne tüten var

TKP-ML MK: TKP-ML, 52 YAŞINDA!

“Daha Sıkı, Daha Sağlam, Daha Kararlı Bir Savaş” İçin Israr ve Sebatla!

Mao Zedung yoldaşın önderliğindeki Büyük Proleter Kültür Devrimi’nin dünyayı sarsan fırtınaları içinde, coğrafyamız sınıflar mücadelesinin bir ürünü olarak doğan partimiz TKP-ML, 52 yaşında!

Emperyalizm Üzerine Notlar

Uzun bir zamandan beri emperyalizm üzerine makaleler yazıyorum, konferanslar veriyor, panellere katılıyorum. Bir de „Emperyalist Türkiye“ adlı kitabım yayınlandı. Bu kitapta'da Türk devletinin emperyalistleştiğini ve emperyalist bir devlet haline geldiğini; ekonomik, siyasi ve askeri olarak değerlendiriyorum.

Katıldığım seminer, panel, konferans ve çeşitli konuşma ortamlarında, yeni emperyalist ülkeler konusunda bana bir çok sorular soruldu, benim tezlerime karşı karşı tezler ileri sürüldü. Bir çoğu tezlerimi onaylarken, çoğunluk tezlerimi reddetti.

Patika, Politika mı Arıyor Yoksa..

"Başkası olma kendin ol

Böyle çok daha güzelsin"

Anasının kuzusu

Ciğerimin köşesi"

Marifet  solun sağıyla başarılı olmak değil ki.

Afyon, antalya, istanbul, ankara...

İmamoğulları, yavaşlar, böcekler... falanlar filanlar.

Sanki seçimleri kaybettiren  sol gibiymiş gibi

Sanki seçimleri kaybettiren de parlamentizm gibiymiş gibi

Hiç kimse zafer kazanan solun sağı karşısında solu ve parlamentizmi dahil ağzına almıyor.

Proletarya chp'nin sağını satın almış gibi.

Lenin’in Ölümünün 100. Yılı Anısına: Lenin’de Kararlılık ve İki Çizgi Mücadelesi SBKP’de İki Çizgi Mücadelesi*

Rusya’da Marksist gruplar ortaya çıkamadan önce “devrimci” çalışmayı Narodikler yürütüyordu. Narodniklerin Çar’a karşı verdikleri mücadelede temel aldıkları sınıf köylülerdi. Rusya’da kapitalizm geliştikçe işçi sınıfı da gelişip büyümesine rağmen Narodnikler işçi sınıfını değil köylülüğün temel alınmasını savunuyor ve ancak köylülüğün Çar’ı ve toprak ağalarını devirebileceğini savunuyorlardı. Narodnikler bireysel “terörü” savunuyor ve bunun geniş halk yığınları üzerinde büyük etkiler yaratacağını düşünüyorlardı. İşçi sınıfının partisinin kurulmasına karşı çıkıyorlardı.

Hepimiz Mazlum’a borçluyuz:Garabet Demirci

 

Devrimciliği Yaşam Tarzına Dönüştürelim

Bizim gücümüz, haklılığımız ve meşruluğumuzda; olayları, olguları diyalektik- materyalist bakış açısıyla ele almamızda yatıyor.

TKP-ML Merkez Komitesi : Newroz Piroz Be!

İmha, İnkar ve Asimilasyona; İşgal ve İlhaka; Sömürüye, Açlığa, Yoksulluğa, ve Faşizme Karşı

İsyan, Direniş, Serhildan!

Newroz, coğrafyamızda binlerce yıllık sınıflı toplumlar tarihinde sömürülen, ezilen, baskı gören halkların zalimlere, sömürücülere karşı isyanının simgesidir. Günümüzde de başta Kürt halkı olmak üzere bütün ezilen halkların, zalimin zulmüne karşı isyan ve direnişinin, Demirci Kawa’nın isyanının zalim ve katliamcı Dehaklar karşısında yükseltilmesinin, isyan ateşlerinin dört bir yanda yakılmasının adı olmuştur.

Oylar SADET'E.... Oylar DEVA'YA... Oylar İYİ PARTİ'ye....

"Bindik bir alamete gideyoz kıyamete."

Aklımızın sınırlarının zorlandığı günlerde geçiyoruz.

İlemde bir partiye oy verecekseniz....

Sanki iyi parti sizi öldürüyorda chp sizi öldürmüyorsa(?)...

Niye oy verdiğiniz millet ittifakı'nın parlamentizmden vaz geçmemiş paydaşlarından biri de olmaya.

Ve Bakırhan buyurdu: " İstanbul'da kent uzlaşısı sağladık" diye

Ve Sakık buyurdu: "CHP'ye oy yok." diye.

Ve ..

Sayfalar